Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Hanif Muslim(an)lık

Hakikatullah

New member
Katılım
25 Mar 2008
Mesajlar
16
Tepkime puanı
6
Puanları
0
Yaş
47
Güzel açıklayıcı bir yazı. Paylaşmak istedim. Alıntıdır :KURAN MÃœSLÃœMANI » Blog ArÅŸivi » Hanif Muslim(an)lık

Hanif Muslim(an)lık

Hanif Müslümanlık

Öncelikle belirteyim, Haniflik ile Hanefi mezhebi arasında bir alaka yoktur. Hanefilik beşeri bir düşünce iken, Haniflik Allah’ın Kuran’da belirttiği bir kavramdır.Fazlaca kavram ile bütünleştiğimiz şu günlerde, bir kavram karmaşası da Haniflik mi ? Müslümanlık mı? Şeklinde oluşmaya yüz tutmuştur. Meseleyi net biçimde idrak edebilmek adına, Kurani bir pencere ile inceleyelim.

Hanif kelimesi, h-n-f kökünden gelen, hanef yapmış kişi manasında bir kelimedir. Kuran’da 10 yerde tekil(Hanif), 2 yerde çoğul(hunefa) olarak geçmektedir. Hanef yapmak , yanlış olandan doğruya yönelmiş(180 Derece dönmüş gibi) manasına geldiği gibi, Kuran’da Hanif, Hanef yapmış ve tüm şirk düşüncesinden Tevhide yönelmiş, Allah’ı teklemiş/birlemiş, manasında kullanılmaktadır.

Yani Hanif bir kişide temel kıstas, Allah’ı birlemek/Teklemek tir.

Peki bu kavram ile Müslümanlık arasında nasıl bir bağ mevcuttur ?Öncelikle kurulacak analoji evvelinde ŞİRK kavramını iyi anlamak gerekmektedir. Şirk = Şirkettir. Çok ortaklı İLAH şirketi. Bu şirketin oluşmasındaki temel faktör, yönetim kurulunda Allah’ın var olması, fakat yanında hükümde ortak farklı varlıklarında bulunmasıdır.

Hanif kavramının işlevselliğini idrak edebilmek adına ŞİRK olgusunu iyi bilmek gerekmektedir. Peki nedir ŞİRK ?

Şirk

Şirk kelimesinin anlamını nitelik olarak ifade edersek eğer, TEKleştirmenin karşıtı diyebiliriz.Yani Tekil fıtrat imanından, çok ortaklı uluhi bir inanç sistemine geçişin temel adı şirktir.

Kuran’da en geniş kapsama sahip olan kavram şirk’tir. Şirk, Allah’ın kesinlikle reddettiği ve asla affı olmadığını belirttiği bir tavırdır. Allah’a hüküm de dahil olmak üzere, herhangi bir şekilde eş tutmak, Kuran deyimi ile Şirk’tir. Bu tavrı sergileyen kişi ise Müşriktir.Şirk’te temel sıkıntı, şirkin putperestlik olarak algılanmasıdır. Oysaki Kur’an, şirk unsurunun gerçekleşmesi için öncül bir Allah kabulünün var olduğunu tanımlamaktadır. Yani kişi Allah’a inanmalı ki O’na ortaklar koşsun. Aksi taktirde zaten gerçekleşen durumun adı Küfür(Gerçeğin üzerini örtmek) olacaktır.

Nice hayvanlar var, kendi rızkını taşıyamaz. Allah onları da rızıklandırıyor, sizi de. Semî’dir O, Alîm’dir. Onlara “Gökleri ve yeri kim yarattı, Güneş’i ve Ay’ı kim boyun eğdirdi?” diye sorarsan, mutlaka şöyle diyecekler: “Allah!” Peki nasıl döndürülüyorlar? Allah, kullarından dilediğine rızkı açıp yayar da ölçülü verip kısar da. Allah herşeyi çok iyi bilir. Onlara, “Gökten suyu kim indirdi de onunla toprağı ölümünden sonra canlandırdı?” diye sorsan, mutlaka “Allah!” derler. De ki: “Hamt Allah’adır. Fakat onların çokları akletmiyorlar.” Ankebut suresi 60-64

Ayetlerde vurgulanan gerçek, şirk koşanların Allah kabulünün varlığını bizlere göstermektedir. Yani müşrikler Allah’ı kabul etmektedirler.

Din kelimesinin bir anlamı, ’’Hüküm’’dür. Din Allah’ın hükümsel anlamda beyan ettiği bir totalitedir. Bu totaliteye bakış ile ilgili olarak bizlere şöyle bir ifade kullanılmıştır:

Hüküm yalnız Allah’ındır. O kendisinden başkasına kulluk etmemenizi emretmiştir. Dosdoğru olan din işte budur. Ama insanların çoğu bilmiyorlar.12- Yusuf Suresi 40

26-Kendi hükmünde hiç kimseyi ortak kılmaz.
27-Rabbinin kitabından sana vahyedileni oku. O’nun kelimelerini
değiştirecek hiçbir kudret yoktur.
18- Kehf Suresi 26,27

Ayette bizlere hükmün/Dinin sadece Allah’a ait olduğu açık şekilde beyan edilmektedir. Din Allah’ındır. O’na aittir. Tüm hükümler ve kapsamlar Allah’ın belirlediği çizgiler üzerinden gerçekleşmek durumundadır.Bu bağlamda vahyin yeterliliği ve tamamlanmışlığı üzerine :

Biz bu kitabı sana, her şeyin ayrıntılı açıklayıcısı, bir doğruya iletici, bir rahmet, Müslümanlara bir müjde olarak indirdik..16- Nahl Suresi 89

Rabbinin sözü hem doğruluk, hem adalet bakımından tamamlanmıştır. O’nun sözlerini değiştirecek hiçbir kuvvet yoktur.6- Enam Suresi 115

Allah size kitabı detaylandırılmış bir halde indirmişken Allah’ın dışında bir hakem mi arayayım?6- Enam Suresi 114

Kitap’ ta hiçbir şeyi eksik bırakmadık.6-Enam Suresi 38

Şeklindeki ayetlerde beyan etmiştir.Allah, dinin kendisine ait olduğunu, din ile ilgili tüm yeterliliklerin vahyinde mevcut olduğunu beyan etmektedir.
Bu bağlamda Din = Kuran’dır.Allah Resulü ise zaten bu vahyin dışında hiçbir iş yapmadığını:
De ki “ Ben sizi ancak vahiy ile uyarıyorum.”21-Enbiya Suresi 45

Böylece biz seni, kendilerinden önce nice ümmetlerin gelip geçtiği bir ümmete sana vahyettiklerimizi okuman için gönderdik.13-Rad Suresi 30

Bu Kuran, bana, sizi ve ulaştığı kimseleri uyarmam için vahyolundu.6-Enam Suresi 19

Onlara ayetlerimiz açık açık okununca, bizimle karşılaşmayı ummayanlar “Bize bundan başka bir Kuran getir veya bunu değiştir.” dediler. De ki “Onu kendiliğimden değiştirmem benim için söz konusu olamaz. Ben sadece vahyolunana uyuyorum.”10-Yunus Suresi 15

Ey elçi. Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer yapmayacak olursan elçiliğini tebliğ etmemiş olursun.5- Maide Suresi 67

De ki: “Sizi ve kime ulaşırsa kendisiyle uyarmam için bana bu Kuran vahyedildi.”6- Enam Suresi 19

Şeklindeki ayetler ile bildirilmektedir. Allah Resulü, asla Kuran çizgisinden ve yeterliliğinden dışarı çıkmamıştır. Bu bağlamda kendisine isnad edilen Kuran dışı, Kuran ile çelişkili tüm sözlerden münezzehtir. Resule itaat ancak ve ancak Kuran ile mümkündür. Nitekim Resulullah’ın vefatının ardından gelişen siyasal olayları incelediğimizde, zaten günümüze gelen kaynakların sağlıksızlığı hakkında fikir edinmiş oluruz.

Emevi döneminin tüm vahşetiyle donanmış, Allah ile Resulü ayrı birer merci haline getirmiş anlayış, kesinlikle Hükümde ortak tutuculuğun en tehlikeli ve görünmez hallerindendir.Din konusuna da biraz değindikten sonra, Şirkin Allah’ın hükmüne herhangi bir müdahaleyi kapsayacağını anlamış olduk. Yani Tek merkez olan Kuran’ı, merkez dışına çıkartıp, aslı belli olmayan hüküm odaklarını merkeze oturtmak, Allah adı ile aldatmaktır.

Fatır suresi 5. ayet :Ey insanlar, Allah’ın vaadi haktır! O halde iğreti dünya hayatı sizi sakın aldatmasın! O yaman aldatıcı, o çok gururlu, sizi sakın Allah ile aldatmasın.

Gibi bir ifadeyi boş yere kullanmamıştır. Allah adı ile aldanmak Şirkin en karanlık tarafıdır. Diğer yönleriyle Şirk, Allah’a ait olan tüm vasıfları farklı varlıklara isnad etmektir diyebiliriz. Bir örnek ile:Şah damarımızdan yakın olan Allah ile aramızda hiçbir mesafe yok ike, aracılar-yaklaştırıcılar tutarak, O’nun yetersizliğini bilmeden kabul etmek. Allah dışındakilere dua etmek. Allah’ı şekil-kalıplara sokmak vs vs vs…
Bir de farklı olarak,1400 sene önce bize bildirilmiş olan ŞERİAT yasalarına aksi davranış sergilemektir. Şeriat dediğimde akıllara Siyasi Rejim gelecektir.

Hayır!

Şeriat = Evrensel işleyiş yasalarıdır. Kısacası fıtrat üzerindeki her zerreyi kapsayan yasalar bütünüdür. İşte bu yasaların tüm hükümleri Kuran’da açık şekilde beyan edilmiştir. Yasaların sonuçlarına alenen müdahale, bizzat sistemi yetersiz görmek demektir. Bunun adı ŞİRKTİR.

Kuşların uçmasından, ağlarken gözden yaş gelmesine kadar.

Tamamı Şeriattır.Kısaca özetlersek eğer, Tevhidi(Tekleştirici) olmayan her şey Şirktir. Hükümde,anlayışta,metodolojide,icazette vs vs…Mezhepleşmek, ayrı hükümleri farzlaştırıp, helal-haram tayin etmek. Bu Şirkin aleni halidir. Nitekim vahiy mesajında :

Dinlerini parça parça edip hiziplere bölünenler var ya, senin onlarla hiçbir ilişiğin yoktur. Onların işi Allah’a kalmıştır. Allah onlara yapıp ettiklerini haber verecektir.6-Enam Suresi 159

Yalan düzerek Allah’a iftira etmek için, dillerinizin uydurma nitelendirmeleriyle “Şu helaldir, şu da haramdır!” demeyin. Yalan düzerek Allah’a iftira edenler kurtulamazlar. Nahl 116

Vahiy dışı haram ve helalleri Resule dayandırmak saçmadır.Nitekim yukarıda, Resulün vahiy dışına çıkmayacağı ile ilgili bilgileri beyan etmiştik.Bu bağlamda Hükümde/Dinde hizipleşmek = Allah adına hüküm koymak/yalan uydurmak!İşte genel olarak, Allah’a ait olan hüküm ve yasaların tamamının TEK odaklılığını saptırmanın adıdır Şirk.

Şimdi şirk konusunu yüzeysel olarak incelemiş olarak, Hanifliği daha temel düzeyde ele alalım.

Haniflik = Tüm Şirk ve Şeriklerden uzak olmak-yüz çevirmek. Tekil fıtrat imanına yönelmek!180 Derece dönmek, tüm bu sapkınlıkları yaşamdan çıkarmak ve Nefsi arındırmaktır.

Bu bağlamda, Müslümanlık ile Haniflik arasındaki temel fark şu noktadadır. Yukarıda verdiğimiz yüzeysel şirk bilgileri nazarınca, Şirk için gerekli koşul, kişinin Müslüman olduğunu beyan etmesi, yani Allah’a inanmasıdır.

Müslüman = Teslim olan demektir. Kişi bu iddiayı ortaya atar. Teslimliğinde Şirk unsurlarının yaşamında olması ART NİYET sonucu değildir. Bilgisizlik ve ATALAR öğretisinden beslenmiş olması kişinin ŞİRK batağına düşmesinin temel nedeni sayılabilir.İşte Hanif Müslüman = ‘’Tüm sapkın düşünceleri yaşamdan çıkartıp, Şirkten yüz çevirip Teslim olan’’ demektir.

Şu da emredildi: “Yüzünü, bir hanîf olarak dine çevir. Sakın müşriklerden olma!” (YÛNUS suresi 105. ayet)

Önemli bir nüans farkı görebiliriz. Yüzünü bir HANİF olarak çevir. Önce Hanif ol, o şekilde Dine yönel! Hükümlerin kabulünü o şekilde gerçekleştir. Evrensel Yasaları o şekilde yaşamına sok!Aksi takdirde yaşanan sorunların günümüzdeki tezahürü, İsra 16. ayetin Ülkemizde işlemekte olmasıdır.

Hanif Müslümanlık, Hükümde/Dinde Allah dışında hakem aramamaktır.(bkz Enam 114.ayet)
Hanif Müslümanlar, Şirksiz/koşulsuz biçimde yüzünü dine çevirenlerdir.(bkz.Yunus 105.ayet.)
Hanif Müslümanlar, Salatı vahye göre ikame ederler, zayi etmezler.( bkz. Maun 4.ayet)
Hanif Müslümanlar, Allah ile Resulleri ayrı merciler olarak görmezler. Hükümde tek kıstas VAHİYdir. (bkz. Enbiya 45.ayet)
Hanif Müslümanlar, Allah’ın kendilerine şah damarlarından daha yakın olduğunu bilir ve hiçbir aracı tayin etmez! Başvurusunu bizzat kendisi yapar!(bkz. Zümer 3.ayet)


Kısacası Hanif Müslümanlık, Hakikatin özüdür. Tek kıstası Rahmanın sözüdür! Şimdide Kuran’da Hanif İbrahim olarak bizlere tanıtılan, Allah Resulü İbrahim a.s hayatını bir kez daha okuyalım :

Onlara İbrahim’in haberini de aktar-oku: (Şuara Suresi, 69)İbrahim, ne yahudi idi, ne de Hıristiyandı: ancak, O hanif (muvahhid) bir Müslümandı, müşriklerden de değildi. (Al-i İmran Suresi, 67)

Gerçek şu ki, İbrahim (tek başına) bir ümmetti; Allah’a gönülden yönelip itaat eden bir muvahhiddi ve o müşriklerden değildi. O’nun nimetlerine şükrediciydi. (Allah) onu seçti ve doğru yola iletti. (Nahl Suresi, 120-121)

Doğrusu İbrahim de onun (soyunun) bir kolundandır. Hani o, Rabbine arınmış(selim) bir kalp ile gelmişti. (Saffat Suresi, 83-84)

Kitap’ta İbrahim’i de zikret. Gerçekten o, doğruyu-söyleyen bir Peygamberdi. (Meryem Suresi, 41)

İbrahim’in babası için bağışlanma dilemesi, yalnızca ona verdiği bir söz dolayısıyla idi. Kendisine, onun gerçekten Allah’a düşman olduğu açıklanınca ondan uzaklaştı. Doğrusu İbrahim, çok duygulu, yumuşak huyluydu. (Tevbe Suresi, 114)

Doğrusu İbrahim, yumuşak huylu, duygulu ve gönülden (Allah’a) yönelen biriydi. (Hud Suresi, 75)

Sonra gelenler arasında ona (hayırlı ve şerefli bir isim) bıraktık. İbrahim’e selam olsun. Biz, ihsanda bulunanları böyle ödüllendiririz. Şüphesiz o, Bizim mümin olan kullarımızdandır. (Saffat Suresi, 108-111)

İyilik yaparak kendini Allah’a teslim eden ve hanif (tevhidi) olan İbrahim’in dinine uyandan daha güzel din’li kimdir? Allah, İbrahim’i dost edinmiştir. (Nisa Suresi, 125)

Kendi nefsini aşağılık kılandan başka, İbrahim’in dininden kim yüz çevirir? Andolsun, Biz onu dünyada seçtik, gerçekten ahirette de o salihlerdendir. (Bakara Suresi, 130)

Andolsun, bundan önce İbrahim’e rüşdünü vermiştik ve Biz onu (doğruyu seçme yeteneğinde olduğunu) bilenlerdik. (Enbiya Suresi, 51)

Hz. İbrahim’in Allah’a Kesin Bilgi İle İman Etmesi

Böylece İbrahim’e, -kesin bilgiyle inananlardan olması için- göklerin ve yerin melekûtunu gösteriyorduk. Gece, üstünü örtüp bürüyünce bir yıldız görmüşve demişti ki: “Bu benim rabbimdir.” Fakat (yıldız) kayboluverince: “Ben kaybolup-gidenleri sevmem” demişti. Ardından Ay’ı, (etrafa aydınlık saçarak) doğar görünce: “Bu benim rabbim” demiş, fakat o da kayboluverince: “Andolsun” demişti, “Eğer Rabbim beni doğru yola erdirmezse gerçekten sapmışlar topluluğundan olurum.” Sonra Güneş’i (etrafa ışıklar saçarak) doğar görünce: “İşte bu benim rabbim, bu en büyük” demişti. Ama o da kayboluverince, kavmine demişti ki: “Ey kavmim, doğrusu ben sizin şirk koşmakta olduklarınızdan uzağım.” (Enam Suresi, 75-78)

Hani İbrahim: “Rabbim, bana ölüleri nasıl dirilttiğini göster” demişti. (Allah ona “İnanmıyor musun?” deyince, “Hayır (inandım), ancak kalbimin tatmin olması için” dedi. “Öyleyse, dört kuştut. Onları kendine alıştır, sonra onları (parçalayıp) her bir parçasını bir dağın üzerine bırak, sonra da onları çağır. Sana koşarak gelirler. Bil ki, şüphesiz Allah, üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Bakara Suresi, 260)

Hz. İbrahim’in, Babasını ve Kavmini Tevhide Davet Etmesi

Hani İbrahim, babası Azer’e (şöyle) demişti: “Sen putları ilahlar mı ediniyorsun? Doğrusu, ben seni ve kavmini apaçık bir sapıklık içinde görüyorum.” (Enam Suresi, 74)
Hani babasına demişti: “Babacığım, işitmeyen, görmeyen ve seni herhangi birşeyden bağımsızlaştırmayan şeylere niye tapıyorsun? Babacığım, gerçek şu ki, bana, sana gelmeyen bir ilim geldi. Artık bana tabi ol, seni düzgün bir yola ulaştırayım. Babacığım, şeytana kulluk etme, kuşkusuz şeytan, Rahman (olan Allah)a başkaldırandır. Babacığım, gerçekten ben, sana Rahman tarafından bir azabın dokunacağından korkuyorum, o zaman şeytanın velisi olursun.” (Babası) Demişti ki: “İbrahim, sen benim ilahlarımdan yüz mü çeviriyorsun? Eğer (bu tutumuna) bir son vermeyecek olursan, andolsun, seni taşa tutarım; uzun bir süre benden uzaklaş, (bir yerlere) git.” (İbrahim “Selam üzerine olsun, senin için Rabbimden bağışlanma dileyeceğim, çünkü, O, bana pek lütufkardır” dedi. “Sizden ve Allah’tan başka taptıklarınızdan kopup-ayrılıyorum ve Rabbime dua ediyorum. Umulur ki, Rabbime dua etmekle mutsuz olmayacağım.” (Meryem Suresi, 42-48)

Kavmini Uyarıp Korkutması

Hani, babasına ve kavmine: “Siz neye kulluk ediyorsunuz?” demişti. Demişlerdi ki: “Putlara tapıyoruz, bunun için sürekli onların önünde bel büküp eğiliyoruz.” Dedi ki: “Peki, dua ettiğiniz zaman onlar sizi işitiyorlar mı? “Ya da size bir yararları veya zararları dokunuyor mu? “Hayır” dediler. “Biz atalarımızı böyle yaparlarken bulduk. (İbrahim) Dedi ki: “Şimdi, neye tapmakta olduğunuzu gördünüz mü? Hem siz, hem de eski atalarınız? İşte bunlar, gerçekten benim düşmanımdır; yalnızca alemlerin Rabbi hariç ki beni yaratan ve bana hidayet veren O’dur; Bana yediren ve içiren O’dur; Hastalandığım zaman bana şifa veren O’dur; Beni öldürecek, sonra diriltecek olan da O’dur, Din (ceza) günü hatalarımı bağışlayacağını umduğum da O’dur;” (Şuara Suresi, 70-82)

Hani babasına ve kavmine demişti ki: “Sizler neye tapıyorsunuz? Birtakım uydurma yalanlar için mi Allah’tan başka ilahlar istiyorsunuz? Alemlerin Rabbi hakkındaki zannınız nedir?” (Saffat Suresi, 85-87)“Siz yalnızca Allah’tan başka birtakım putlara tapıyor ve birtakım yalanlar uyduruyorsunuz. Gerçek şu ki, sizin Allah’tan başka taptıklarınız, size rızık vermeye güç yetiremezler; öyleyse rızkı Allah’ın katında arayın, O’na kulluk edin ve O’na şükredin. Siz O’na döndürüleceksiniz.” (Ankebut Suresi, 17)
Hani babasına ve kavmine demişti ki: “Sizin, karşılarında bel büküp eğilmekte olduğunuz bu temsili heykeller nedir? “Biz atalarımızı bunlara tapıyor bulduk” dediler. Dedi ki: “Andolsun, siz ve atalarınız apaçık bir sapıklık içindesiniz.” ‘Sen bize gerçeği mi getirdin, yoksa (bizimle) oyun oynayanlardan mısın?” “Hayır” dedi. “Sizin Rabbiniz göklerin ve yerin Rabbidir, onları kendisi yaratmıştır ve ben de buna şehadet edenlerdenim. Andolsun Allah’a, sizler arkanızı dönüp gittikten sonra, ben sizin putlarınıza muhakkak bir tuzak kuracağım.” (Enbiya Suresi, 52-57)

Hz. İbrahim’in Duası

“Rabbim, bana hüküm (ve hikmet) bağışla ve beni salih olanlara kat; sonra gelecekler arasında bana bir doğruluk dili (lisan-ı sıdk) ver. Beni nimetlerle-donatılmışcennetin mirasçılarından kıl, babamı da bağışla, çünkü o şaşırıp sapanlardandır. Ve beni (insanların) diriltilecekleri gün küçük düşürme, Malın da, çocukların da bir yarar sağlayamadığı günde.” (Şuara Suresi, 83-88)

Kendilerine onların gerçekten çılgın ateşin arkadaşları oldukları açıklandıktan sonra -yakınları dahi olsa- müşrikler için bağışlanma dilemeleri Peygambere ve iman edenlere yaraşmaz. İbrahim’in babası için bağışlanma dilemesi, yalnızca ona verdiği bir söz dolayısıyla idi. Kendisine, onun gerçekten Allah’a düşman olduğu açıklanınca ondan uzaklaştı. Doğrusu İbrahim, çok duygulu, yumuşak huyluydu. (Tevbe Suresi, 113-114)

Hz. İbrahim’in Putları Kırması

Sonra yıldızlara bir göz attı. “Ben, doğrusu hastayım” dedi. Böylelikle arkalarını çevirip ondan kaçmaya başladılar. Bunun üzerine onların ilahlarına sokulup: “Yemek yemiyor musunuz?” dedi. “Size ne oluyor ki konuşmuyorsunuz?” Derken onların üstüne yürüyüp sağ eliyle bir darbe indirdi. (Saffat Suresi, 88-93)

Böylece o, yalnızca büyükleri hariç olmak üzere onları paramparça etti; belki ona başvururlar diye. “Bizim ilahlarımıza bunu kim yaptı? Şüphesiz o, zalimlerden biridir” dediler. “Kendisine İbrahim denilen bir gencin bunları diline doladığını işittik” dediler. Dediler ki: “Öyleyse, onu insanların gözü önüne getirin ki ona (nasıl bir ceza vereceğimize) şahid olsunlar.” Dediler ki: “Ey İbrahim, bunu ilahlarımıza sen mi yaptın?” “Hayır” dedi. “Bu yapmıştır, bu onların büyükleridir; eğer konuşabiliyorsa, siz onlara soruverin. Bunun üzerine kendi vicdanlarına başvurdular da; “Gerçek şu ki, zalim olanlar sizlersiniz (biziz)” dediler. Sonra, yine tepeleri üstüne ters döndüler: “Andolsun, bunların konuşamayacaklarını sen de bilmektesin.” Dedi ki: “O halde, Allah’ı bırakıp da sizlere yararı olmayan ve zararı dokunmayan şeylere mi tapıyorsunuz? Yuh size ve Allah’tan başka taptıklarınıza. Siz yine de akıllanmayacak mısınız?” (Enbiya Suresi, 58-67)

Dedi ki: “Yontmakta olduğunuz şeylere mi tapıyorsunuz? Oysa sizi de, yapmakta olduklarınızı da Allah yaratmıştır.” (Saffat Suresi, 95-96)

Hz. İbrahim ve Nemrut

Allah, kendisine mülk verdi diye Rabbi konusunda İbrahim’le tartışmaya gireni görmedin mi? Hani İbrahim: “Benim Rabbim diriltir ve öldürür” demişti; o da: “Ben de öldürür ve diriltirim” demişti. (O zaman) İbrahim: “Şüphe yok, Allah güneşi doğudan getirir, (hadi) sen de onu batıdan getir” deyince, o inkârcı böylece afallayıp kalmıştı. Allah, zalimler topluluğunu hidayete erdirmez. (Bakara Suresi, 258)

Hz.İbrahim’in Yakılmak İstenmesi

Dediler ki: “Eğer (birşey) yapacaksanız, onu yakın ve ilahlarınıza yardımda bulunun.” (Enbiya Suresi, 68)

Dediler ki: “Onun için (yüksekçe) bir bina inşa edin de onu çılgınca yanan ateşin içine atın.” (Saffat Suresi, 97)

Biz de dedik ki: “Ey ateş, İbrahim’e karşı soğuk ve esenlik ol.” Ona bir düzen (tuzak) kurmak istediler, fakat biz onları daha çok hüsrana uğrayanlar kıldık. (Enbiya Suresi, 69-70)

Böylelikle ona bir tuzak hazırlamak istediler. Oysa biz, onları alçaltılmışlar kıldık. (Saffat Suresi, 98)

Hz. İbrahim ve Hz. İsmail

Onu ve Lut’u kurtarıp içinde, alemler (insanlık) için bereketler kıldığımız yere (ülkeye) çıkardık. (Enbiya Suresi, 71)

Böylelikle, onlardan ve Allah’tan başka taptıklarından kopup-ayrılınca ona İshak’ı ve (oğlu) Yakup’u armağan ettik ve her birini Peygamber kıldık. (Meryem Suresi, 49)

(İbrahim) Dedi ki: “Şüphesiz ben, Rabbime gidiciyim; O, beni hidayete erdirecektir.” “Rabbim, bana salihlerden (olan bir çocuk) armağan et.” Biz de onu halim bir çocukla müjdeledik. Böylece (çocuk) onun yanında koşabilecek çağa erişince (İbrahim ona): “Oğlum” dedi. “Gerçekten ben seni rüyamda boğazlıyorken gördüm. Bir bak, sen ne düşünüyorsun.” (Oğlu İsmail) Dedi ki: “Babacığım, emrolunduğun şeyi yap. İnşa, beni sabredenlerden bulacaksın.” Sonunda ikisi de (Allah’ın emrine ve takdirine) teslim olup (babası, İsmail’i kurban etmek için) onu alnı üzerine yatırdı. Biz ona: “Ey İbrahim” diye seslendik. “Gerçekten sen, rüyayı doğruladın. Şüphesiz Biz, ihsanda bulunanları böyle ödüllendiririz.” Doğrusu bu, apaçık bir imtihandı. Ve ona büyük bir kurbanı fidye olarak verdik. Sonra gelenler arasında ona (hayırlı ve şerefli bir isim) bıraktık. İbrahim’e selam olsun. Biz, ihsanda bulunanları böyle ödüllendiririz. Şüphesiz o, Bizim mümin olan kullarımızdandır. (Saffat Suresi, 99-111)

Rabbi ona: “Teslim ol” dediğinde (O “Alemlerin Rabbine teslim oldum” demişti. (Bakara Suresi, 131)

Hz. İbrahim ve İsmail’in Mekke’ye Gelişi

Hani İbrahim: “Rabbim, bu şehri bir güvenlik yeri kıl ve halkından Allah’a ve ahiret gününe inananları ürünlerle rızıklandır” demişti de (Allah: “Sadece inananları değil) inkâr edeni de az bir süre yararlandırır, sonra onu ateşin azabına uğratırım; ne kötü bir dönüştür o” demişti. (Bakara Suresi, 126)
Hani İbrahim şöyle demişti: “Bu şehri güvenli kıl, beni ve çocuklarımı putlara kulluk etmekten uzak tut. Rabbim, gerçekten onlar insanlardan birçoğunu şaşırtıp-saptırdı. Bundan böyle kim bana uyarsa, artık o bendendir, kim bana isyan ederse elbette Sen, bağışlayansın, esirgeyensin. Rabbimiz, gerçekten ben, çocuklarımdan bir kısmını Beyt-i Haram yanında ekini olmayan bir vadiye yerleştirdim; Rabbimiz, dosdoğru namazı kılsınlar diye (öyle yaptım), böylelikle Sen, insanların bir kısmının kalblerini onlara ilgi duyar kıl ve onları birtakım ürünlerden rızıklandır. Umulur ki şükrederler. Rabbimiz, şüphesiz Sen, bizim saklı tuttuklarımızı da, açığa vurduklarımızı da bilirsin. Yerde ve gökte hiçbir şey Allah’a gizli kalmaz. Hamd, Allah’a aittir ki, O, bana ihtiyarlığa rağmen İsmail’i ve İshak’ı armağan etti. Şüphesiz Rabbim, gerçekten duayı işitendir. Rabbim, beni namazı(nda) sürekli kıl, soyumdan olanları da. Rabbimiz, duamı kabul buyur. Rabbimiz, hesabın yapılacağı gün, beni, anne-babamı ve müminleri bağışla” (İbrahim Suresi, 35-41)…….

muhabbetle

Eren Erdem
[email protected]
 

sinang

New member
Katılım
10 Eyl 2006
Mesajlar
1,628
Tepkime puanı
276
Puanları
0
Konum
bezm-i ezelden
ne Ashabı güzin devrinde,ne tabiin ve nede tebei tabiin döneminde biz hanif müslümanlık terimini göremeyiz.Çünkü hanif dini İbrahim a.s zamanında gönderilmiştir.Bize ulaşan ilmi nakillerdir bu.Hz.Muhammed sav. peygamberlikten önce bu dine tabii idir.Ama sonra O sav. peygamber olmuştur.Dinini adı Kur"an da İslam ve tabiside Müslüman geçmektedir.
Sünneti seniiyeye ittiba-ı Kur"an da Allah cc bizzat emr etmekte,Resullaha saygı ve sevginin önemi tekrar kere vurgulanmaktadır.
 

casus021

New member
Katılım
30 Ocak 2007
Mesajlar
1,475
Tepkime puanı
380
Puanları
0
Yaş
40
Konum
istanbul
Web sitesi
www.islamportali.net
inned dine indallahil islam yeryüzünde tekdin islamdır hanif dini demiyor ALLAH islam diyor sinan kardesimin dedigi gibi o din sadece hz ibrahime gönderil dindi islam ise dinlerin en üstünüdür onun için islam dinine baglılık gösterilmesi gerekir kuranda teslimiyet ilk önce ALLAH dır ondan sonra peygamberedir teslimiyetin manası uymak ve itaat etmektir yani ilk önce ALLAH sonra peygamber ve ilim ehli olan alimlere itaat emredilir kurandan bazı insanlar gibi bizler sadece hanif diniyiz sadece ALLAHIN kitabına inanırız derler kuranda ALLAH peygambere ve ululemre itaat deniyor her şeyden önce okudugumuz kitabı iyi anlamak ve yorumlamak sartır bazı kesim yani bizler hanif dini üzerindeyiz yani hz. ibrahimin dini gitmiş yerine islam gelmiştir islam ise bütün dinlerin en üstünüdür onun için islamın dısında baska din edinmeyiniz diyor yüce ALLAH
 

Hakikatullah

New member
Katılım
25 Mar 2008
Mesajlar
16
Tepkime puanı
6
Puanları
0
Yaş
47
Selamlar

Burda birisi Hanif Din mi dedi ?

Yazınının adı : Hanif Muslim(an)lık

Türkçesi : Yüzünü yanlıştan Doğruya yöneltip Sadece Allaha Teslim olmak...

İşte tercümesi bu

Hanif = Yanlıştan sapmış

Haniflik din değildir, bir vasıftır.

Eren kardeş iyi yazmış, ama Türkiyenin gerçeği, kimse okumamış, okumadan yorum yapmış. Keşke okusalarmış ?

Tabi normal, Fakirlik barajı 1000YTL olduğu halde, asgari ücresi 550 YTL olan Gariplikler ülkesi Türkiye'de bunlar normal tavırlardır. Hatta beklenen seviyenin tavırlarıdır.

Ne güzel demiş Allah:

İKRE BİSMİ RABBİKELLEZİY HALAH!

OKU, Yaradan Rabbin ismiyle OKU!

Azıcık Okuyun kardeş..
 

sinang

New member
Katılım
10 Eyl 2006
Mesajlar
1,628
Tepkime puanı
276
Puanları
0
Konum
bezm-i ezelden
Resulullah sav. ihsan şuurunu ashabına r.a anlatırken kulun Rabbini görüyormuşcasına davranması ibadet etmesidir diyor.Yani mana bu ise zaten Resulullahı zişan sav.öğretiminde bu vardır.Allah cc ü unutmamak,aradaki bağı koparmamak...
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
ne Ashabı güzin devrinde,ne tabiin ve nede tebei tabiin döneminde biz hanif müslümanlık terimini göremeyiz.Çünkü hanif dini İbrahim a.s zamanında gönderilmiştir.Bize ulaşan ilmi nakillerdir bu.Hz.Muhammed sav. peygamberlikten önce bu dine tabii idir.Ama sonra O sav. peygamber olmuştur.Dinini adı Kur"an da İslam ve tabiside Müslüman geçmektedir.
Sünneti seniiyeye ittiba-ı Kur"an da Allah cc bizzat emr etmekte,Resullaha saygı ve sevginin önemi tekrar kere vurgulanmaktadır.


O kendini bilir..Üzeriden;
inned dine indallahil islam yeryüzünde tekdin islamdır hanif dini demiyor ALLAH islam diyor sinan kardesimin dedigi gibi o din sadece hz ibrahime gönderil dindi islam ise dinlerin en üstünüdür onun için islam dinine baglılık gösterilmesi gerekir kuranda teslimiyet ilk önce ALLAH dır ondan sonra peygamberedir teslimiyetin manası uymak ve itaat etmektir yani ilk önce ALLAH sonra peygamber ve ilim ehli olan alimlere itaat emredilir kurandan bazı insanlar gibi bizler sadece hanif diniyiz sadece ALLAHIN kitabına inanırız derler kuranda ALLAH peygambere ve ululemre itaat deniyor her şeyden önce okudugumuz kitabı iyi anlamak ve yorumlamak sartır bazı kesim yani bizler hanif dini üzerindeyiz yani hz. ibrahimin dini gitmiş yerine islam gelmiştir islam ise bütün dinlerin en üstünüdür onun için islamın dısında baska din edinmeyiniz diyor yüce ALLAH



Hz. Muhammed'in hanif olaMAdığını iddia ediyorlar.

(Enam Suresinin bu kısmındaki iki ayette anlatılan kişi Hz. ibrahim) "Ben bir hanîf olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben." Toplumu ona karşı çıkıp kanıt getirmeye kalkıştı. O dedi ki: "Allah hakkında benimle çekişiyor musunuz? Beni doğru yola O İLETTİ (İLETME=HİDAYET). O'na ortak koştuğunuz şeylerden korkmam. Rabbimin dilediği dışında hiçbir şey olmaz.Rabbim bilgice herşeyi çepeçevre kuşatmıştır. Hâlâ öğüt almayacak mısınız?"

(Enam Suresi 79-80)

(Bu ayette ise özne Hz. Muhammed) De ki: "Beni, dosdoğru yola Rabbim İLETMİŞTİR(İLETME=HİDAYET). Güçlü, pürüzsüz bir dine, hanîf olan İbrahim'in milletine. Müşriklerden değildi o."

(Enam Suresi 161)

Şu bir gerçek ki, insanların İbrahim'e gönülce en yakın olanları, elbette ona uyanlar, bu peygamber, bir de iman sahipleridir. Allah, müminlerin Velî'sidir.

(Ali İmran Suresi 68)



Haniflik bu işin kapısıdır. "Haniflik" isimli kapıdan girmeden din/diyanet alanına girmiş olmazsınız.

Hanif olmadan ne müslüman olabilirsiniz, ne de mümin. Bunun da ötesinde hanif olmayan adamdan ASLA peygamber falan olmaz. "Allah var" ve "bu var olan Allah tek'tir " demeyen adamın dinle diyanetle ilişkisi yoktur. Temel bu, ilk şart bu. Önce hanif olursun, sonra müslüman, sonra mümin.

Hanif olduktan sonra müslümanlık dairesi içindeyken bilerek yada bilmeyerek şirk içine düşebilirsin yani haniflikten sapma gösterebilirsin. Haniflikteki hedef "sıfır şirktir". Amaç bu ideal noktayı yakalamaktır.

Sonra bunların hepsinden sonra hayra çağırırsın, doğruluk ve güzelliği belirleneni emredersin, kötülük ve çirkinliği belirlenenden alıkoyarsın.

BU YOLA HANİF OLMAKLA ADIM ATILIR.
 
Üst Alt