Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Hangi tarikat dogru yolu gosterir?

muhammed geylani

New member
Katılım
14 Mar 2006
Mesajlar
5
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Sayn uyeler size gore hangi bir tarikata murid olunca insan dogru yolu bulur yada hangi tarikat bir insana en dogru yolu gosterir ve neden o tarikat en dogru yolu gosterir.Goruslerinizi ogrenmek isterim.
 

sonosmanlý

New member
Katılım
7 Şub 2006
Mesajlar
54
Tepkime puanı
2
Puanları
0
ehli sünnet olan her tarikat doğru yolu gösterir. önce şeriat gereklidir, takvasi içinde tarikat vardır. bir kul hiç bir tarikatın mensubu olmayıp allahın emrine riayet edip farzları ve sünnetleri uygulasa,emri bil mağruf-nehyi anil münker yapsa, kurtuluşa erer. tarikat ehlinin ise takvası allah'a taat ve zikirleri derecesinde artar.

hülasa yukarıdada bahsettiğim gibi her ehli sünnet tarikat, ehli sünnet ekidesinin kanunlarına riayet ettiği sürece mutlak doğru yolu gösterir. gayrısı faso fiso....
 

milwaukee

New member
Katılım
12 Şub 2006
Mesajlar
222
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
tevhidi birakan hicbir tarikat dogru yolda olmaz.ehli sunnet anlayisi dogru ama bazi sapijklar sirki ehli sunnetin icine sokmak isterler.karsi cikan mucahidlere de iftiraatarlar.
zamaninda tarikatlar iyice sapittiginda ibn teymiyye gibi buyuk alimlar cikti.BUNLAR SAPIKLIGIN UZERINE GIDINCE MUNAFIKLAR HOSLANMADILAR
BIZ EHLI SUNNETIZ DYE IFTIRA ATTILAR.
AMA EN SONUNDA KUTSAL TOPRAKLARI KURTARDIK SIRK PISLIGINDEN.
MUVAHHIDLER ORAYIDA ELE GECIRDI.
FITNE ORTADAN KALKIP DIN YALNIZ ALLAHIN OLUNCAYA KADAR MUSRIKLERLE CARPISACAGIZ.
 

seyfullah putkýran

New member
Katılım
30 Eyl 2005
Mesajlar
5,807
Tepkime puanı
205
Puanları
0
Yaş
40
Konum
Ruhlar Aleminden
Web sitesi
www.tevhidyolu.net
Tarikat; Tasavvuf yolu; insanları mânen olgunlaştırmak, terbiye etmek, yetiştirmek için, tasavvuf büyüklerinin tâkib ettikleri yol.
Hicrî beşinci asırdan îtibâren sistemleşmeye başlayan tarîkatların fert ve cemiyet hayâtında büyük te'sirleri olmuştur. İnsanlara; her şeyin Allah rızâsı için yapılması gerektiğini anlattılar.Riyâ ve gösterişten uzak, yüksek karakterli insanlar olma larına yardımcı oldular. Benlik dâvâsından ve kendini beğenmişlikten kurtardılar. Birlik ve berâberliğe kavuşmuş cemiyetler meydana getirdiler. İslâmiyet'in yayılmasında bilfiil hizmet gören tarîkat mensûbu zâtlar, dünyânın birçok yerlerine dağılıp, insanların İslâmiyet'le tanışmalarına sebeb oldular (İslâm Târihi Ansiklopedisi)

Bu yol boyunca yapılan yolculuk bir şeyhin öncülüğünde gerçekleşir. Her yolun, kurucusu, öncüsü tarafından belirlenen birtakım kuralları, töreleri vardır. Hicri 6. (M. 12) yüzyıldan başlayarak çok sayıda tarikat kurulmuş ve bunlar şubelere, kollara ayrılarak bütün İslam dünyasına yayılmış ve günümüze kadar gelmişlerdir.

Mutasavvıflara göre Allah'a ulaşan yollar sayısızdır. Herkesin vuslatı ayrı ayrı kural, yöntem ve yollarla gerçekleşebilir. Esas olan yönelmedir. Örneğin Kâbe'nin belirli bir yanında bulunmak değil, ona yönelmek önemlidir. Kâbe'ye ulaştıran bu yöneliştir. Bu nedenle mutasavvıflar, "Allah'a ulaşan yollar yaratıkların nefesleri sayısıncadır" (Necmeddin Kübra), "Allah'a ulaşan yollar yaratıkların sayısıncadır" (Ebu Bekir Talemsani) ve "Allah'a ulaşan yollar yıldızların sayısıncadır" (Ebu'l-Hasan Müzeyyin) derler. Bu düşüncelerini de "Bizim yolumuzda mücahede edenleri biz yollarımıza ulaştırırız" (Ankebut, 29/69) ayetine dayandırırlar.


Tarîkatların çeşitli isimler alması, başka başka olmalarından değildir. Aynı mürşidin (yol gösteren, rehberlik eden âlimin) talebeleri, birbirlerini tanımak ve mürşidleriyle tanınmak için bulundukları yola mürşidlerinin (hocalarının) ismini vermişler dir. (Abdullah-ı Dehlevî)
Son zamanlarda tarîkat diyerek birçok şeyler uyduruldu. Hakîkî İslâm âlimlerinin ve Peygamber efendimizi görüp, O'nun sohbetinde yetişen Eshâb-ı kirâmın bildirdikleri doğru yol unutuldu. Dinde câhil olanlar, hattâ İslâmiyet'in emirlerine açıkça uymay anlar, şeyh ve tarîkatçı ünvânı alarak, zikir ve ibâdet adı altında, dînimizin yasak ettiği birçok günâhları işlediler. (Abdülhakîm Arvâsî)
 

E R H A N

New member
Katılım
14 Ocak 2005
Mesajlar
555
Tepkime puanı
14
Puanları
0
Yaş
46
Konum
istanbul
Web sitesi
www.hidayetcagý.com
muhammed geylani' Alıntı:
Sayn uyeler size gore hangi bir tarikata murid olunca insan dogru yolu bulur yada hangi tarikat bir insana en dogru yolu gosterir ve neden o tarikat en dogru yolu gosterir.Goruslerinizi ogrenmek isterim.

NAHL-9: Ve alallâhi kasdus sebîli ve minhâ câir(câirun), ve lev şâe le hedâkum ecmaîn(ecmaîne).
Ve sebîllerin (dergâhlardan Sıratı Mustakîm’e ulaşan bütün yolların yani mürşidlerin) tayini, Allah’ın üzerinedir. Ve ondan sapanlar vardır. Ve eğer O dileseydi, sizin hepinizi hidayete erdirirdi


BAKARA-45: Vesteînû bis sabri ves salât(sâlâti), ve innehâ le kebîretun illâ alel hâşiîn(hâşiîne).
(Allah’tan) sabırla ve namazla istiane (yardım) isteyin. Ve muhakkak ki o (hacet namazı ile Allah’a ulaştıracak mürşidini sormak), huşû sahibi olanlardan başkasına elbette ağır gelir.

H A C E T N A M A Z I

Hacet namazinin persembeyi cumaya baglayan gecelerde veya kandil gecelerinde kilinmasi asildir. Ama bütün gecelerde kilinabilir. Önce boy abdesti alinir. Sonra hacet namazina niyet edilir.
Namazda asagidaki âyetler okunur:

1. Rekâtta: Subhaneke + Fatiha + 3 Âyetel Kürsî

2. Rekâtta: Fatiha + Ihlâs + Felâk + Nas.

2. Rekâtin sonunda : Ettehiyyâtü + Allahümme salli + Allahümme bârik

3. Rekâtta: Subhaneke + Fatiha + Ihlâs + Felâk + Nas.

4. Rekâtta: Fatiha + Ihlâs + Felâk + Nas.

Namaz tamamlandiktan sonra Allah'tan hacet neyse o istenir. Allah'tan mürsid istemek için bu namaz kilindiysa mürsid istenir.

Bu namazdan sonra hiç konusmadan yatmak gerekir. Yatarken kibleyi saga alacak sekilde yatak kurulur. Vücudun ön cephesi kibleye çevrilerek yanüstü yatilir, 3 Âyetel Kürsî okunur ve Allah'tan mürsid istenir. Eger kisinin haceti mürsid degil de baska bir hedefe ulasmaksa (zahirî veya batinî bir hedef olabilir) o hedefe ulasmak istenir. Sessiz zikir (hafî zikir) bu istekten sonra baslar. Yanüstü yatildigi için sag kulak yastiga gelecektir. Bas biraz saga, sola oynatilarak kulakta kalbin atislarinin, basinç sebebiyle rahatça duyulacagi pozisyona gelinir. Ve kalbin her çift atisinda "Allah, Allah" diyerek kisi Allah'i zikr-i hafî ile (yani sessiz olarak) içinden zikredecektir.

Eger ilk namazdan sonra yatildiginda birsey görülmez ise tekrar tekrar, her persembeyi cumaya baglayan gece namaza devam edilmelidir. Her gece de kilinabilir.
 

HsÇ

New member
Katılım
5 Nis 2006
Mesajlar
4
Tepkime puanı
0
Puanları
0
bence kardeşler islam tarikatlarla yayılmış böylede devam ediyor ama bir tarikata mensup olmak uygundur ama daha uygunuda islama tarikatsızda devam edbilmektir buna örnek olarak LADİKLİ AHMET AĞA örnek verilebilir
 

seyfullah putkýran

New member
Katılım
30 Eyl 2005
Mesajlar
5,807
Tepkime puanı
205
Puanları
0
Yaş
40
Konum
Ruhlar Aleminden
Web sitesi
www.tevhidyolu.net
sayın HsÇ o dönemde Ladikli hocanın muhabbet halinde olduğu tarikat yok değildi kendine gelen ve Ladikli hoca efendiye mürid olmak isteyenleri o tarikata yönlendiridi...

Kendisinden tarikat almak isteyenler olurdu: "Ey Ağa! Manevî yollarda bize rehber olsan olmaz mı?" Yani bizi mürid olarak teslim al, derlerdi. O, böyle isteklere karşı gülerek şöyle cevap verirdi. "Ben bu işe salahiyetli değilim. Hacı Sami Hazretleri'ne gidiniz. İşinizi onunla bitiriniz." derlerdi.
Allah ondan razı olsun...
 

mice

New member
Katılım
22 Eyl 2005
Mesajlar
93
Tepkime puanı
17
Puanları
0
Yaş
50
Web sitesi
www.islamidusunce.com
Ladikli Ahmet Ağa ümmi idi. okuması yazması yoktu. bu nedenle ders almak isteyenleri Sami Ramazanoğlu efendiye gönderirdi.
 

seyfullah putkýran

New member
Katılım
30 Eyl 2005
Mesajlar
5,807
Tepkime puanı
205
Puanları
0
Yaş
40
Konum
Ruhlar Aleminden
Web sitesi
www.tevhidyolu.net
mürşitlik okuma yazmayla olmuyor sayın mice , unutmayalım ki Efendimizinde okuması yazması yoktu. tasavvuf dil ve tatbik ile anlatılıyor. onun içinde başka hikmet var.. çoğu alimin eserini yazmada yazıcı vardır...
 

mice

New member
Katılım
22 Eyl 2005
Mesajlar
93
Tepkime puanı
17
Puanları
0
Yaş
50
Web sitesi
www.islamidusunce.com
seyfullah putkıran' Alıntı:
mürşitlik okuma yazmayla olmuyor sayın mice , unutmayalım ki Efendimizinde okuması yazması yoktu. tasavvuf dil ve tatbik ile anlatılıyor. onun içinde başka hikmet var.. çoğu alimin eserini yazmada yazıcı vardır...


benim bildiğim ümmi olanlar icazetli dahi olsalar ders vermiyorlar.
 

seyfullah putkýran

New member
Katılım
30 Eyl 2005
Mesajlar
5,807
Tepkime puanı
205
Puanları
0
Yaş
40
Konum
Ruhlar Aleminden
Web sitesi
www.tevhidyolu.net
ümmi; Kitab okumamış, yazı yazmamış, kimseden ders görmemiş kimse.
Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki:
Onlar ki, yanlarında bulunan Tevrât ve İncîl'de ismini yazılı buldukları O ümmî resûle tâbi olurlar. O (Resûl) kendilerine iyiliği emrediyor, kötülükten sakındırıyor... (Resûlüm) de ki: "Ey insanlar! Gerçekten ben sizin hepinize gelen, Allah'ın peygamberiyim. O Allah ki, yer ve göklerin tasarrufu (idâresi) O'nundur. O'ndan başka hiçbir ilâh yoktur, öldürür ve diriltir. Onun için hem Allah'a hem de bütün kelimelerine îmân eden o ümmî peygambere, resûlüne îmân edin ve O peygambere uyun ki, doğru yolu bulasınız. (A'râf sûresi: 157,158)
Resûlullah efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem, ümmî idi. Mekke'de doğup, büyüyüp belli kimseler arasında yetişip seyâhat etmemiş iken, Tevrât'ta, İncîl'de ve Yunan ve Roma devirlerinde yazılmış kitablarda bulunan bilgilerden, hâdiselerden haber ve rdi. Hicretin altıncı senesinde,Rum, İran ve Habeş hükümdârlarına ve diğer Arap pâdişâhlarına mektuplar gönderdi. (İmâm-ı Kastalânî)
Muhammed aleyhisselâm ümmî olduğu hâlde, târih, fen, ahlâk, siyâset ve sosyal bilgilerle dolu bir kitâb ortaya koydu. Yalnız o kitaba uyarak dünyâya adâlet yaymış olan hükümdârların yetişmesine sebeb oldu. Kur'ân-ı kerîm, Muhammed aleyhisselâmın mûci zelerinin en büyüğüdür. (M. Sıddîk Gümüş)
 

seyfullah putkýran

New member
Katılım
30 Eyl 2005
Mesajlar
5,807
Tepkime puanı
205
Puanları
0
Yaş
40
Konum
Ruhlar Aleminden
Web sitesi
www.tevhidyolu.net
Ladikli Ahmed Ağa Hasretleri
(d.1888 / ö.1969)



Allah yolunun namsız, nişansız kahramanlarından, ümmî, pırıl pırıl, bil*lur gibi saf ve has bir Anadolu velisi. Fazlaca şöhreti olmadığı için yakınların*da bile bilenleri fazla değildir. Hızır Aleyhisselam'ın gözdelerinden, onunla rahatça sohbet edenlerden bir zat idi. Keşfi açık, tayy-i zaman ve tayy-i mekân sahibi bir mana sultanıdır. Ladik, Konya'nın Sarayönü ilçesine bağlı, sırtını yamaca vermiş şirin bir kasabadır. Ahmed Ağa bu şirin kasabanın evladı ve ermiş yiğidi idi. Muhabbet deryasında yüzen, çevresine dalga dalga muhabbet yayan bir aşk kahramanı, Allah ve Rasulü'nün aşkıyla dopdolu bir yiğitti. Bir gün zamanın büyük mürşidi Hacı Sami Efendi Hazretleri Kon*ya'daydı. Ahmed Ağa sırılsıklam bir vaziyette Sami Efendi Hazretleri'nin hu*zuruna geliverdi. "Bu ne haldir, Ahmed Ağa!" dediklerinde, Ahmed Ağa, tatlı bir tebes*sümle: "Ey âlem şeyhi! On dakika önce Erzurum'daydım" diye karşılık verdi. O gün hava Konya'da açık ve mevsim kuraktı. Erzurum ise yağmurlu idi. Yani Ahmed Ağa tayy-i mekân yoluyla Erzurum'dan Konya'ya gelmişti. Zaman zaman Hacı Sami Efendi Hazretleri ile buluşur, birkaç saat bir*likte mahrem olarak sohbet ederlerdi. Onların gönül sohbeti herkesin anlayaca*ğı dilden olmazdı. Ahmed Ağa, eğri büğrü yazı yazmayı bilmezdi. Ne var ki onun can deni*zi irfan incileri ile dopdolu idi. Ziyaretçisi eksik olmazdı. Kendisinden bir şey sorulduğunda: "Durun gardaşım, şimdi cevabını getiririm" derdi. Az sonra da sorunun cevabı hazırdı. Çünkü gider Hızır Aleyhisselam'a danışır, gerçek cevabı geti*rirdi. Kendisinden tarikat almak isteyenler olurdu: "Ey Ağa! Manevî yollarda bize rehber olsan olmaz mı?" Yani bizi mürid olarak teslim al, derlerdi. O, böyle isteklere karşı gülerek şöyle cevap verirdi. "Ben bu işe salahiyetli değilim. Hacı Sami Hazretleri'ne gidiniz. İşinizi onunla bitiriniz." Onu anlamak herkesin kârı değildi. Allah dostlarını anlamak ve tanımak bir nasip işidir. Ahmed Ağa'dan görülen birçok keramet anlatılmaktadır. Kıbrıs olayları*nın hararetli günlerinden birinde kendisine soruldu: "Ey Ağa! Ne dersiniz, bir savaş çıkacak mı?" O ılık gözlerle ufukları süzdükten sonra dedi ki: "Hayır, zamanın kutbu bunu istemiyor." Gerçekten de o büyük fırtına küçük bir sarsıntı ile atlatılmıştı. Her fani gibi Ahmed Ağa da bir gün ahirete göçtü. Ahmed Ağa Hazretleri'nin hicri 1289 (m.1969) yılında vefat ettiği, do*ğumunun ise 1888 yılında olduğu kaynaklarda belirtilmektedir.



Yüce Allah sırrını mukaddes ve mübarek eylesin.
 

ikra

New member
Katılım
5 May 2006
Mesajlar
2
Tepkime puanı
0
Puanları
0
selamun aleyküm
önemli olan kuran'ı hayat rahberi olarak tatbik etmek onu sürekli okumak,anlamak amel etmek, muhammedi yolun takipçisi olmaktır...
 

E R H A N

New member
Katılım
14 Ocak 2005
Mesajlar
555
Tepkime puanı
14
Puanları
0
Yaş
46
Konum
istanbul
Web sitesi
www.hidayetcagý.com
ikra' Alıntı:
selamun aleyküm
önemli olan kuran'ı hayat rahberi olarak tatbik etmek onu sürekli okumak,anlamak amel etmek, muhammedi yolun takipçisi olmaktır...
eee işte kuran söylüyor
kuran a uymak söylediğine uymaktır
NAHL-9: Ve alallâhi kasdus sebîli ve minhâ câir(câirun), ve lev şâe le hedâkum ecmaîn(ecmaîne).
Ve sebîllerin (dergâhlardan Sıratı Mustakîm’e ulaşan bütün yolların yani mürşidlerin) tayini, Allah’ın üzerinedir. Ve ondan sapanlar vardır. Ve eğer O dileseydi, sizin hepinizi hidayete erdirirdi


BAKARA-45: Vesteînû bis sabri ves salât(sâlâti), ve innehâ le kebîretun illâ alel hâşiîn(hâşiîne).
(Allah’tan) sabırla ve namazla istiane (yardım) isteyin. Ve muhakkak ki o (hacet namazı ile Allah’a ulaştıracak mürşidini sormak), huşû sahibi olanlardan başkasına elbette ağır gelir.

abicim bunlar ayet
Allahın sözü
kim bizim için tahin edilmiş mürşid
bunu sadece ve sadece Allah a sarabiliriz ve bu üzerimize farz
eee
fazla söze ne hacet
 
Üst Alt