Emir Hattab
New member
- Katılım
- 11 Ara 2006
- Mesajlar
- 729
- Tepkime puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 38
- Konum
- Filistinden Lübnandan...
- Web sitesi
- www.google.com.tr
Günlük hayat içerisinde başka insanlarla yaşadıklarımızı aile fertlerine veya yakın arkadaşlarımıza anlatıyoruz. Bu gıybete girer mi? Eğer başkaları hakkında yaptığımız her konuşma gıybet oluyorsa, dertlerimizi paylaştıkça günaha mı giriyoruz? Ayrıca günah işlediğini bildiğimiz birisinin yaptıklarını bir başkasına anlatmak doğru mu?
Gıybet dinimizde “başkasının arkasından, yüzüne söylediği takdirde hoşuna gitmeyecek şekilde konuşmak” olarak tanımlanmıştır ve haramdır. Yüce Kitabımız’da “Ey iman edenler, birbirinizin arkasından gıybet etmeyin. Hiçbiriniz ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı?!” buyurularak bu günah, ölü eti yemeye benzetilmiştir. Çünkü gıybeti yapılan kişi kendini savunacak durumda olmadığı için ölü gibidir ve gıybet eden içindeki olumsuz duyguların tesiriyle onu çekiştirdiği için, etini yemek kadar kötü bir davranış sergilemektedir.
Bir kimseye duyduğumuz kızgınlığın, kırgınlığın tesiriyle onun hakkında başka insanlara olumsuz değerlendirmeler yapmak, söylediklerimiz doğru olsa bile gıybettir. Hele ki günahı gizli olan bir insanın yaptığını etrafa duyurmak, büyük bir vebaldir. Bununla birlikte bir insanla yaşadığımız ve yüz yüze konuşarak halledemediğimiz problemleri, çözüm bulmak maksadıyla güvenilir bir kimseye özel olarak anlatmak gıybet sayılmamaktadır. Çünkü burada amaç başkalarının kusurunu ortaya dökmek değil, soruna çözüm bulmaktır. Yaşadığımız olayları aile içinde paylaşmak da, bir başkasının ayıbını ve günahını ortaya dökme kastı olmadığı sürece gıybet değildir.
Aşağıdaki durumlarda da, bir kimsenin arkasından konuşmak gıybet sayılmamaktadır:
Bir kimseye, halk arasında yaygın olarak kullanılan ve sahibinin rahatsız olmadığı Topal Ali, Çolak Mustafa gibi lakaplarla seslenmek,
Bir kişiden zarar gördüğü takdirde, başkası da zarar görmesin diye o kişinin kusurunu dile getirmek: Mesela “falanca bana borcunu ödemedi, filanca sözünde durmaz, onunla iş yaparken dikkat et” demek,
Problemini çözmek, fetva almak gibi maksatlarla psikiyatriste yahut hocaya bir başkasından gördüğü kötülükleri anlatmak: “Falanca bana şöyle haksızlık etti, buna karşı ne yapabilirim?” gibi
Gıybet dinimizde “başkasının arkasından, yüzüne söylediği takdirde hoşuna gitmeyecek şekilde konuşmak” olarak tanımlanmıştır ve haramdır. Yüce Kitabımız’da “Ey iman edenler, birbirinizin arkasından gıybet etmeyin. Hiçbiriniz ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı?!” buyurularak bu günah, ölü eti yemeye benzetilmiştir. Çünkü gıybeti yapılan kişi kendini savunacak durumda olmadığı için ölü gibidir ve gıybet eden içindeki olumsuz duyguların tesiriyle onu çekiştirdiği için, etini yemek kadar kötü bir davranış sergilemektedir.
Bir kimseye duyduğumuz kızgınlığın, kırgınlığın tesiriyle onun hakkında başka insanlara olumsuz değerlendirmeler yapmak, söylediklerimiz doğru olsa bile gıybettir. Hele ki günahı gizli olan bir insanın yaptığını etrafa duyurmak, büyük bir vebaldir. Bununla birlikte bir insanla yaşadığımız ve yüz yüze konuşarak halledemediğimiz problemleri, çözüm bulmak maksadıyla güvenilir bir kimseye özel olarak anlatmak gıybet sayılmamaktadır. Çünkü burada amaç başkalarının kusurunu ortaya dökmek değil, soruna çözüm bulmaktır. Yaşadığımız olayları aile içinde paylaşmak da, bir başkasının ayıbını ve günahını ortaya dökme kastı olmadığı sürece gıybet değildir.
Aşağıdaki durumlarda da, bir kimsenin arkasından konuşmak gıybet sayılmamaktadır:
Bir kimseye, halk arasında yaygın olarak kullanılan ve sahibinin rahatsız olmadığı Topal Ali, Çolak Mustafa gibi lakaplarla seslenmek,
Bir kişiden zarar gördüğü takdirde, başkası da zarar görmesin diye o kişinin kusurunu dile getirmek: Mesela “falanca bana borcunu ödemedi, filanca sözünde durmaz, onunla iş yaparken dikkat et” demek,
Problemini çözmek, fetva almak gibi maksatlarla psikiyatriste yahut hocaya bir başkasından gördüğü kötülükleri anlatmak: “Falanca bana şöyle haksızlık etti, buna karşı ne yapabilirim?” gibi