alptraum
New member
- Katılım
- 1 Ocak 2005
- Mesajlar
- 2,908
- Tepkime puanı
- 166
- Puanları
- 0
- Yaş
- 39
- Konum
- Aþk`dan
- Web sitesi
- www.muhakeme.net
Böyle durumlarda medar-ı itiraz noktalar kavl-ı leyyin, tavr-ı leyyin ve hal-ı leyyin ile izah edilmelidir. müdellel ve mukni bir eda ile konuşmanın daha faydalı olacağı muhakkaktır. Tartışma atmosferinin oluşmasına meydan vermeden, hak ve hakikatı ortaya koymak hedefimiz olmalıdır. nitekim bu tür itirazlar bediüzzaman said-i nursi hazretlerine geldiğinde, "medarı itiraz noktaları izah edin" şeklinde tavsiyelerda bulunduğunu lahikalardan görmekteyiz. Herkesi her konuda ikna etmek gibi bir mecburiyetimizin olmadığının farkındayız. Ancak bu duruma düşenlere dua etmeyi de unutmamak gerektiğini de hatırlatmakta fayda vardır.
aciklamalar:
kavl-i leyyin:Kavl-i leyyin, yumuşak bir dille anlatmaktır. Bu ifade Kur’an-ı Kerim’de Hz. Musa’nın Firavun’a gönderilmesi münasebetiyle geçer.
İsrailoğulları Mısır’da esaret hayatı yaşamaktadır. “Ben ilahım!” diyen Firavun, halka zulmetmektedir. Hz. Musa, hem İsrailoğullarını esaretten kurtarmak, hem de Firavun’a tebliğde bulunmak üzere gönderilir. Cenab-ı Hak Hz. Musa’ya risalet görevini verdiğinde şu ikazı da yapar: “(Sen ve kardeşin Harun) Firavun’a gidin, Ona yumuşak bir dille anlatın. Olur ki öğüt alır, veya (Allah’tan) korkar.” (Taha, 44)
Bir vaiz, “En efdal cihad, zalim sultana karşı doğruyu söylemektir” hakikatinden yola çıkarak Abbasi Halifelerinden Memun’a, sert sözlerle nasihat etmeye başladı. Halife, “Allah sana insaf versin” dedi. “Allah, senden iyisini benden kötüsüne (Hz. Musa ve Hz. Harun’u, Firavuna) gönderdiği halde, kavl-i leyyini emretti!”
"Gönülden beğendiğim insan, iddiasız insandır. Bunlar daima düşmeyecek yerde dururlar."
aciklamalar:
kavl-i leyyin:Kavl-i leyyin, yumuşak bir dille anlatmaktır. Bu ifade Kur’an-ı Kerim’de Hz. Musa’nın Firavun’a gönderilmesi münasebetiyle geçer.
İsrailoğulları Mısır’da esaret hayatı yaşamaktadır. “Ben ilahım!” diyen Firavun, halka zulmetmektedir. Hz. Musa, hem İsrailoğullarını esaretten kurtarmak, hem de Firavun’a tebliğde bulunmak üzere gönderilir. Cenab-ı Hak Hz. Musa’ya risalet görevini verdiğinde şu ikazı da yapar: “(Sen ve kardeşin Harun) Firavun’a gidin, Ona yumuşak bir dille anlatın. Olur ki öğüt alır, veya (Allah’tan) korkar.” (Taha, 44)
Bir vaiz, “En efdal cihad, zalim sultana karşı doğruyu söylemektir” hakikatinden yola çıkarak Abbasi Halifelerinden Memun’a, sert sözlerle nasihat etmeye başladı. Halife, “Allah sana insaf versin” dedi. “Allah, senden iyisini benden kötüsüne (Hz. Musa ve Hz. Harun’u, Firavuna) gönderdiği halde, kavl-i leyyini emretti!”
"Gönülden beğendiğim insan, iddiasız insandır. Bunlar daima düşmeyecek yerde dururlar."