Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Hadislerin oluşumu ...

aymine

New member
Katılım
13 Mar 2008
Mesajlar
21
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
Ebubekir Peygamberimiz’in vefatından sonra halkı toplamış ve onlara şöyle demiştir: “Sizler Allah’ın elçisinden farklı hadisler naklediyorsunuz. Bu durumda sizden sonrakiler daha büyük anlaşmazlıklara düşecektir. Allah’ın elçisinden hiçbir hadis nakletmeyin. Sizden hadis nakletmenizi isteyenlere deyiniz ki: İşte Allah’ın Kitabı aramızda, onun helalini helal kılın, haramını haram görün.”
Zehebi, Tezkiratul Huffaz 1/3, Buhari 1.cilt

Hz. Ömer diğer şehirlerdeki sahabelere de mektuplar yazarak ellerinde yazılı bulunan hadis mecmualarını yok etmelerini istedi.
İbni Abdil Berr, Camiul Beyanil İlm ve Fazluhu 1/64-65

Hadisler Ömer döneminde çoğalmıştı. Ömer halktan beraberlerinde bulunan hadis sayfalarını getirmelerini istedi. Sonra bunların yakılmasını emrederek şunu söyledi: Kitap Ehli’nin Mişna’sı gibi Müslümanların Mişna’sıdır bunlar.
İbni Sad/Tabakat 5/140
Hz. Ömer çok değerli bir tespitle; Museviler’in dinlerini dejenere edişlerinde Tevrat dışında Mişna adlı kitapları dini kaynak edinişlerini görmüş ve Peygamber’e fatura edilerek dinin kaynağı kılınmak istenen hadislerin bu Mişnalar’ın fonksiyonunu kazanacağını anlamıştır . Buna karşı hem diliyle, hem eliyle mücadele etmiş ve bu mişnaları yakmıştır. Hz. Ömer’in yaktırdığı Mişnalar’daki doğru hadis oranı tahminimizce bugünkü en doğru kabul edilen Buhari’den de, Müslim’den de çok daha yüksektir. çünkü Peygamber’i görenler o dönemde hayattadır, ayrıca ileride olacak siyasi ayrılıklar ve kargaşalar henüz olmamıştır.

Geleneksel İslam’ı savunanlara soralım: Sizce Hz. Ömer Peygamber’i sevmiyor muydu? Peygamber’e sizin kadar (!) saygı duymuyor muydu?

Hz. Osman çok hadis nakletmelerinden dolayı Ebu Hureyre’yi Devş dağlarına göndermekle, Kab’ı Kırede dağlarına sürgün etmekle tehdit etmiştir.
Tahzırul Havas 10b.

4 Halife’nin dışında Peygamberimiz’i gören birçok değerli sahabe, gerek 4 Halife döneminde, gerekse 4 Halifeden sonra arkadaşlarının hadislere karşı takındıkları tavrı benimsemişlerdir. Bu konuda İbni Abbas ve Abdullah bin Mesud adlı meşhur sahabeleri görelim:

Şeddad, İbni Abbas’a “Hz. Peygamber bir şey bıraktı mı?” diye sordu. O da “Sadece Kuran’ın iki kapağı arasında olanları bıraktı.” cevabını verdi.
Buhari K. Fezailul Kuran 16; Müslim K. Fezailus Sahabe 30,31 Ebu Davud K. Fiten 1, Tırmizi K. Fiten 43

ibni Abbas hadis yazmayı yasaklar ve şöyle derdi: “Sizden önceki ümmetlerin sapmaları bu şekilde kitaplar vücuda getirmek yüzünden olmuştur.” İbn Abdül Berr, Camiul Beyanil ilm 1/63-68

Abdullah bin Mesud elinde bir hadis sayfasıyla geldi. Sonra su isteyerek yazıları sildi, sayfanın yakılmasını emretti ve şunu söyledi: “Allah kime bir hadis sayfasının yerini bildirirse ve o da beni bundan haberdar ederse Allah’a yemin ederim ki, Hindistan’da dahi olsa o hadisi arar bulur ve yok ederdim.
Ebu Reyye, Muhammedi Sünnetinin Aydınlatılması s. 27

Hz. Ali minberden şu hutbeyi veriyordu: “Yanında hadis sayfaları bulunanlar gidip onları yoketsinler. Zira halkı helak eden olay, alimlerin naklettikleri hadislere uyarak Kuran’ı terk etmeleridir.”
İbn Abdülberr, Camiul Beyanil İlm

Birgün Hz. Ali’ye gelirler ve “Halk hadislere dalmış.” derler. Hz. Ali sorar: “Gerçekten öyle mi?” “Evet” derler. Peygamber’den işittim ki gelecekte vuku bulabilecek bir fitneden söz ediyordu. “O fitneden kurtuluş nedir, nasıldır?” diye sordum. Resullullah dedi ki:

“Kurtuluş Kuran’dadır. çünkü sizden öncekilerin haberleri de, sizden sonrakilerin haberleri de, aranızdakilerin hükmü de ondadır. O gerçek ile yalanı birbirinden ayıran kesin bir hükümdür, şaka ve boş söz değildir. O’nu terkeden her zorbanın Allah boynunu kırar. Hidayeti, doğru yolu O’ndan başkasında arayanı Allah sapkınlığa düşürür .

O, Allah’ın en sağlam urganıdır. O, hikmetle dolu Kuran’dır. O en doğru yoldur. O, boş arzuların haktan saptıramayacağı, dillerin, karıştırıp belirsiz edemeyeceği, ilim adamlarının doyamayacağı, çok tekrarlanılmasından bıkılmayan, ilginç özellikleri bitip tükenmeyen bir kitaptır.”
Sünen-i Tırmizi/Darimi

Peygamberimizin Kuran'da geçen bir bahsi açıklaması gayet doğaldır. Namaz en güzel örnektir. İtiraz edilen husus : peygamberimize isnat edilen ve Kuran'la çelişen veya Kuran'da yer almayan hükümlerle Dinimizin bozulmaya çalışılmasıdır.
"Dinde zorlama yoktur.”
2Bakara Suresi 256
"Dinini değiştireni öldürün.”
Nesei 78/14,Buhari 12/1883

Bakın bu örnekte Kuranla, (uydurma)hadis çelişmektedir. Şimdi ne yapmayı düşünüyorsunuz? Dinde zorlama yoktur demeyi mi yoksa dinini değiştireni öldürmeyi mi? Birisini seçmek zorundasınız.

Hadis:“Kan aldırmak yapanın da yaptıranın da orucunu bozar.”
Tirmizi Oruç 60/Ebu Davud Oruç 28/Buhari Oruç 32

Hadis:“Peygamber’imiz oruçlu iken kan aldırmış-lardır.”
Ebu Davud Oruç 29-30/Tirmizi Oruç 59/Buhari Tıp 11

Buna ne diyeceksiniz. Hangi hadise göre amel edeceksiniz?

Hadis:“Gerek küçük, gerek büyük tuvaletinizi yaparken kıbleye dönmeyin.”
Hanbel 3/12
Hadis:“Peygamber’imiz bir takım insanların küçük ve büyük tuvaletleri için kıbleye dönmeyi hoş karşılamadıklarından, bu bidatı (hurafeyi) kaldırmak için tuvaletini kıbleye doğru yaptırdı.”
Buhari 4/11

Sizce bu hadislerden hangisi doğrudur? Her ikisi de doğru olamaz. Biri doğruysa diğeri uydurma demektir. Her ikiside sahihtir.
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v), gerek Hz. Cebrail (a.s) aracılığı ile kendisine hususen gelen emir ve bilgileri, gerekse Kur'an da açık olan ve olmayanları da tefsir ederek; tüm insanlığa İslamı tebliğ etmiş, ahkamını, kaidesini, hassasını, hâsiyetini, şeklini, edebini, adabını 23 yıllık nübüvveti süresince yaşayarak ve yaşatarak öğretmiştir.

Bizzat kendisi Hz. Cebrail den talim ettiği gibi, Cahariyari Güzin de içinde olmak üzere tüm sahabe de Ondan talim etmiş, O'nu takip etmiş ve tabiin de, sahabeyi aynı metodu izleyerek ihya olmuştur. Ve bu nakil metodu günümüze kadar gelmiştir.

Zaman içerisinde, nakil esnasında ortaya çıkan arızalar, dini ilim tahsil etmiş ve bu yolda ömür tüketmiş ulemaca giderilmiş, hatalar ayıklanmış, yanlışlar düzeltilmiş ve mütemadiyen bir kontrol sistemi işlemiştir.

İslam'ı yozlaştırmak isteyen, müslümanları doğru yolundan saptırmak isteyenden tutun da, sırf bir takım şahsi faydaları ve yetersizlikleri nedeni ile İslam'ın emirlerini ve Peygamber Efendimizin sünnetini bozanlar, eksiltenler, çoğaltanlar, tahrif edenlerde olmuşsa da, bunlar her dönemde fark edilmiş ve reddedilerek doğru olan deklare edilmiştir.

Vicdan, iman, akıl sahibi, müslümani hasletlere sahip hiç kimse bu yolda yanlışa düşmemiş, düşse de uyanmış ve dönmüştür. Ancak, nefsine yenilen ve hesabına geleni kabul eden insanlar da olmuştur, olacaktır da, olmuştu da...

Tüm bunların yanında bugün, kaynağı karmakarışık ama nefsani olduğu malum bazı zihniyetler, Kur'an meali okuyarak, Kur'an ın icâzından hisse kapmak yerine, bu meallerle her biri ayrı bir ahkam koyan birer ucube alim halinde ortalığa düşmüş, zerre kadar İslami ilim tahsil etmemiş olmalarına rağmen, her biri, birer tefsir alimi, birer kelam alimi, birer fıkıh alimi edasında fetva verir hale gelmiş ve kendilerinden evvel cerayan eden hiçbir şeyi kabul etmeyerek, edebi de unutacak kadar, kendilerini Peygamber kadar alim sayarak O'na olan ihtiyacı reddetmiş, ancak O'dan olanları redde güç yetiremeyeceklerini bildiklerinden yalanlamaya başlamışlardır.

Mantığın ve izanın bittiği yerde başlayan bu hezeyanın güya en şedit ispatlarında birisini yukarıda ki bir mesajda vermiş bir üye arkadaş.

Aynen şöyle.

Sahabenin ağzıyla, Peygamber'in emrini yalanlamak.

Sahabenin sözü bozulmadan gelmiş, Peygamberin ki gelememiş. O nedenle hadislere bakmayın, meal okuyun, ne anladınız ise, onunla amel edin.

Bu izan ve mantığa ne vech ve cihetle gülerseniz gülün, olur...

Gerçi, bu mantalitenin psikolojisi bellidir, nazarı dikkate alınacak çok bir tarafı yoktur amma, yine de, bu forum da kazaen okuyup aldanan, yanılan olmasın diye ikaz üzere yazmak farz oldu...
 
Üst Alt