Geçen günlerde bir televizyon kanalında sanırım Diyanet görevlisi bir kişi hadisler ve Kuran konusunda konuşma yapıyordu, ilgiyle izledim. Sizlere bahsetmek istediğim konu hakkında, yaptığı konuşmayı özet olarak anlatmak istiyorum. Daha sonrada üzerinde birlikte düşünelim. Peygamberimiz ilk zamanlar hadis yazımını kesinlikle yasakladığını anlatıyor ve nedeni olarak da Kuran ile karışma tehlikesi olabileceği söyleniyordu. Devamında ise Kuran ın bazı ayetlerinin açıkça anlaşılamayacağı, anlatmak istediği konuların açık olmadığı ayetlerin olduğu söylenerek, peygamberimizin hadislerine bunun için mutlaka ihtiyaç duyulduğu belirtildi. Hatta bir ayeti örnek verip, Rahman elçisine kitabı ve hikmeti verdi sözünden, ona Kuranı açıklama, anlama gücünü ve bilgisini verdi diyerek konuyu pekiştirmişti. Peygamberimizin son zamanları ise etrafındaki sahabeleri, Allahın elçisine tekrar müracaat ederek, bu hadislerin yazılmasına izin istediği, sahabelerin anlamları anlaşılamayacak ayetlerin, bizden sonrakilere ulaşmasında tehlikeler görüleceği ve bizlerinde ezberinden gideceğini öne sürülerek izin istendiğinde, Peygamberimizin hadislerin yazılmasına son zamanlarda izin verdiği anlatılıyordu. Şimdide yukarıdaki fikri, düşünceyi, inanışı birlikte Kuran rehberliğinde düşünelim. Peygamberimiz hadis yazımını ilk önce yasaklamasının nedeni olarak, Kuran ile karıştırılmasın diye yasaklamıştı fikri üzerinde duralım. Neden yasaklandığını söylemişlerdi hatırlayalım önce. Kuran ile karıştırılmasın diye. Peki, madem Kuran ın muhkem ayetleri açık değil, anlaşılması zor ve anlamları kapalı, neden karışsın anlaşılır sözle anlaşılmayan söz? Siz olsanız anlamadığınız, açıklayamadığınız bir bilgi ile açıklanmış ve anlatılmış bir sözü karıştırır mısınız? Madem anlaşılması zor bir ayet indi, neden Rabbim elçisine bunu insanlara anlayacağı şekilde Kuran da yaz demedi? Ne dersiniz? Allah Kuran ın muhkem ayetlerini indirirken, yalnız peygamberinin anlayacağı şekilde mi indirdi? Şöyle düşünelim, çünkü böyle düşünen ve savunanlarda var, Kuran a ilgi azalmasın yalnız Kuran a yönelin sin diye yasakladı, diyen bir fikirde var. Eğer Kuran anlaşılması zor bir kitap ise, Allahın ayetleri açık ve anlaşılır değilse, ilginin olmasını nasıl düşünebiliriz? Hiç kimse anlamadığı ya da açıklayamadığı bir şeye çok fazla ilgi duymaz. Eğer ilk önce yasaklamasının nedeni ilginin azalmaması ise, daha sonra izin vermesi ilgiyi azaltmaz mı? Açıklanan ve anlaşılır hangi kitapsa ona yönelir insanlar. Allah Kuran da söz ettiği, ayetleri kullarına açıklasın, anlatsın sözünden, topluma kabul ettirmek için ikna etsin ve eski geleneklerinden vazgeçirmek için uğraş versin diye, ona ilim verdim, hikmet verdim diye aslında anlamak gerekmez mi bu sözlerden? Bakın sorular, mantıklı cevaplar bulamıyor dikkat ederseniz, bu düşünce için. Acaba gerçekten Kuran anlaşılması zor bir kitap mı, Rabbim zor anlaşılır bir kitap göndererek, daha sonra bizleri sorumlu tutar mı dersiniz? Birçok konuda yalnız elçisinin anlayabileceği bir kitap gönderip, kullarını zorda bırakır mı?(HÂŞÂ) Kuranı herkes anlayamaz veli insanlar anlar derken, acaba bu insanların peygamberimize verilen ilimden, hikmetten mi verdi Allah da, yalnız onlar anlayabiliyorlar ne dersiniz? Bakın size yine cevap vermesi mümkün olmayan bir soru daha. Kuran dan bazı örnekler vermek istiyorum sizlere, acaba Allahın bu sözlerinden sizler, Kuranın zor anlaşılır bir kitap mı olduğunu anladınız? Kamer 17. Andolsun biz, Kuran'ı öğüt almak için kolaylaştırdık. Öğüt alan yok mudur?
Kamer 22 Yemin olsun ki, biz, Kuran'ı öğüt ve ibret için kolaylaştırdık. Fakat düşünen mi var?
Nahl 89; Gün olur, her ümmet için kendi aleyhlerine kendi içlerinden bir tanık çıkarırız. Seni de şu insanlar hakkında tanık olarak getireceğiz. Sana bu Kitap'ı indirdik ki her şey için ayrıntılı bir açıklayıcı, bir kılavuz, bir rahmet, Müslümanlara da bir müjde olsun. Nisa 174; Ey insanlar! Size Rabbinizden apaçık, çok parlak ve güçlü bir kanıt gelmiştir. Biz size, her şeyi açık seçik gösteren bir ışık gönderdik. 175. ayet; Allah'a inanıp O'na sarılanları O, kendisinden bir rahmetin ve lütfun içine sokacak ve onları kendisine ulaşan dosdoğru bir yola kılavuzlayacaktır. İsra 89; Yemin olsun, biz bu Kuran da, insanlar için her benzetmeden nice örnekler sıraladık. Ama insanların çoğu inkâr ve nankörlükten başka bir şeyde diretmediler. Kehf 54; Yemin olsun, biz, bu Kuran'da, insanlar için her türlü örneği değişik ifadelerle gözler önüne koyduk. İnsan ise varlığın, tartışmaya en çok tutkun olanıdır.
Şimdi sormak istiyorum sizlere, yukarıdaki ayetleri okuduğunuzda Kuran ın zor anlaşılan bir kitap olduğunu mu anladınız? Rabbin yemin billâh bu kitabı öğüt alasınız diye kolaylaştırdım ayetine, acaba iman etmiyor mu bu sözleri söyleyenler? Bu kitabı indirdik ki, her şey için açıklayıcı ve sizlere bir kılavuz olsun diyor Allah. Rabbinden apaçık ve çok parlak bir kanıt gelmiş, açık seçik her şeyi gösteren bir ışık gönderdik, her benzetmeden nice örnekler verdik, her türlü örneği değişik ifadelerle anlattık sözlerini hiç mi görmüyorlar da, Kuranı anlamak ve açıklamak çok zordur diyebiliyor ve buna inanabiliyoruz. Ben bu kadar açık ayetler dururken, bir bilinmeyenin peşinden koşulmasını hiç anlayamadım ve akıl erdiremedim, bilmem sizler ne dersiniz. Kurana anlaşılması zor diyenler, yukarıdaki ayetlere iman etmiyor anlamındadır, Allah huzurunda nasıl bir cezanın beklediğini de unutulmaması gerektiğini düşünüyorum. Şimdide peygamberimiz son dönemlerde, sahabelerinin isteği üzerine bizler ezberimizde unutabiliriz, bizden sonrakiler birçok ayeti okuduklarında anlayamayacaklar, onun için yazmamıza izin ver ey Allahın resulü dedikleri sözleri düşünelim. İşin ilginci sahabelerin akıl ettiği bu anlayışı, bu düşünceyi acaba peygamberimiz akıl edemedi ve neredeyse Kuranın doğru anlaşılmasını, ileri çağlara doğru aktarmayı hesaplayamadı da, çevresindeki sahabeler mi hatırlattı peygamberimize dersiniz? Ne dersiniz Rabbim peygamberimize Kuran ile birlikte verdiği hikmet( ilim) hiç hesaba katılmadan bu sözleri söylediğimizde, bu sözlerin peygamberimize saygısızlık olacağının farkında bile değil miyiz? Peygamberimizin Kuran ile karışmasını engellemek, ya da Kuran a ilginin azalmasını yok etmek için yasakladığına inandığımızda, acaba daha sonra izin vermesi ile ilk yasakladığını söyledikleri sözler çelişmez mi? Madem okunduğunda bizler Kuranı anlayamayız, neden okuyalım Kuranı? Yazılan hadisleri okuyup işi garantiye almak varken, yanlış anlama riskine neden girelim? İşte böyle düşünmemizi isteyenler, emellerine ne yazık ki ulaştılar. Artık böylece ilk başvuracağımız kitap, hadis külliyatı oldu, Kuran değil, çünkü o anlaşılması zor bir kitap ilan edildi. Rabbim affetsin bizleri. Daha sonra peygamberimizin izin verdiğini söylemek, peygamberimize apaçık bir iftiradır. Kurana ilginin azalması ve Allahın sözleriyle karıştırılmasından korkan ve hadis yazımını yasaklayan Başöğretmenimiz Allahın elçisi Hz. Muhammet asla daha sonra serbest bırakıp, insanları Kuran dan uzaklaştırmaz. Bu sözleri söylemek hiçbir aklın onayından geçmez. Bakın peygamberimizden size söylediklerimi doğrulayan birkaç hadis nakledeyim. Benden sonra, benim adıma söylenecek çok söz duyacaksınız, Bu sözleri KURAN İLE KARŞILAŞTIRINIZ ki, benim sözüm olup olmadığı hakkında delalete düşmeyesiniz. Her kim ki, ben söylemediğim halde bu sözü peygamber söyledi dese BUYURSUN KENDİNİ CEHENNEMDEKİ YERİNE HAZIRLASIN. Allahın elçisinden sözlerini yazmak için izin istedik, bize izin vermedi. Tirmizi, Es Sunan, K. İlm 11 Biz hadis yazarken Hz. Peygamber yanımıza geldi ve Yazdığınız şey nedir? dedi. Senden işittiğimiz hadisler dedik. Hz. Peygamber: Allahın kitabından başka kitap mı istiyorsunuz? Sizden evvelki milletler Allahın kitabı yanında başka kitaplar yazdıkları için yoldan çıktılar. El Hatib, Takyid 33 Sizce yukarıdaki sözleri söyleyen Allahın resulü, daha sonra izin verir mi? Bizler hadislere çok dikkatle yaklaşmalı ve tıpkı peygamberimizin söylediği gibi, çok dikkatli olmalıyız. Söylenen her peygamber sözüdür dediklerini, Kuran süzgecinden geçirmeliyiz. Allah bu Kuranı ben koruyorum diyor, ya bizlere ulaşan rivayet hadislerin doğruluğunu kim ya da kimler koruyor? Bunu da lütfen düşünelim. Allah sizleri bu kitaptan sorumlu tutuyorum, bu kitaptan hesaba çekeceğim dedikten sonra, bu kitabı anlaşılması zor gönderip, Kuran dışından da hesaba çeker mi dersiniz bizleri? Bu düşünceyi nasıl olurda Rabbim e layık görürüz, bunu da hesaba katalım ve yaptığımız saygısızlığın farkında olalım. Şimdide peygamberimizin asla son zamanlarında hadis yazımına izin vermediğinin delili olarak, dört halife devrinde de, peygamberimizin hadis yazımı yasağını çok titizlikle devam ettirildiğinin kanıtlarını göreceksiniz. Eğer peygamberimiz daha sonra hadis yazımını serbest bıraksaydı bunlar yaşanır mıydı, lütfen değerlendirmesini sizler yapınız. Çünkü herkes kendi imtihanını yaşıyor. Bakın Ayşe validemiz ve dört halifenin hadis yazımıyla yaptıkları savaşın, mücadelenin açık delillerini aşağıda sizlere naklediyorum. Sizce Peygamberimiz sağlığında yasakladığı hadis yazımına, daha sonra izin vermiş midir? Eğer izin verdiyse acaba peygamberimizin en yakınındaki sahabeleri, neden Hadis yazımının yasaklanmasını titizlikle devamına çalıştılar? Bunların cevabını herkes kendi nefsinde verecektir. Rabbim Kuranın güneşini gönlümüzden eksik etmesin, yoksa asla gerçekleri hissedemeyiz, doğru ile yanlışı ayırt edemeyiz. Kuranın nurunu, beşerin nuruyla değiştirirsek, ya da karıştırırda eş tutarsak inanın şerri hayır görür, asla Allahın doğru yolunu bulamayız. Birilerinin sözlerini doğrulamaya çalışmak yerine, gelin KURANI ANLAMAYA ÇALIŞALIM. SAYGILARIMLA Haluk GÜMÜŞTABAK DÖRT HALİFENİN BU KONUDAKİ ÇABALARI;. Ebu Bekirin aldığı önlemler
Hz. Ebu Bekir, peygamberin vefatından sonra Müslümanları toplayarak şöyle demişti: Sizler, Peygamberden hadis rivayet ediyorsunuz ve bu hadislerde ihtilafa düşüyorsunuz. Sizden sonrakiler ise daha fazla ihtilaf edecektir. Peygamberden hiçbir şey tahdis etmeyin. Size bir soru soran olursa, Bilgimizle sizin aranızda Allahın kitabı var deyin ve onun helal kıldığını helal, haram kıldığını haram kılın
[Zehebi, Teskiretul Huffaz, I, 2-3]
Hz. Ebu Bekir vefat ettiği gece bir hayli huzursuz olmuş ve uyuyamamış, bunun sebebini soran kızı Hz. Aişeye sebebinin hadisler olduğunu söylemiş, sabah olunca da evde mevcut olan bütün yazılı hadisleri getirtip yaktırmış.
[Zehebi, I, 5]
Ömerın aldığı önlemler
Hz. Ömer diğer şehirlerdeki sahabelere mektuplar yazarak ellerinde yazılı bulunan hadis mecmualarını yok etmelerini istedi.
[İbn Abdilberr, 108]
Hadisler Ömer döneminde çoğalmıştı. Ömer halktan beraberlerinde bulunan hadis sayfalarını getirmelerini istedi. Sonra bunların yakılmasını emrederek şunu söyledi: Kitap Ehlinin Mişnası gibi Müslümanların Mişnasıdır bunlar.
[İbn Sad/Tabakat 5/140]
Hz. Ömer Iraka yolcuğa giden arkadaşlarına şöyle demişti: Siz öyle bir ülkeye gidiyorsunuz ki halkı arı uğultusu gibi Kur-an okur. Hadislerle onları meşgul etmeyiniz ve yollarını saptırmayınız.
[Hanbel, Kitabul Ilel 1/62-63]
Hz. Ömer şöyle der. Ancak sizden önceki kavimleri hatırladım, onlar da kitaplar yazmışlardı ve Allahın Kitabını bırakarak onlara sarılmışlardı. Allahın Kitabinı asla başka bir şeyle değiştirmem başka bir rivayette Ben yemin ederim ki, Allahın Kitabnı hiçbir şeyle gölgelemem.
[El Hatip, Takyıdull İlm Sayfa 50; İbn Sad, Tabakat, 3/206]
. Osmanın aldığı önlemler
Hz. Osman çok hadis nakletmelerinden ötürü Ebu Hureyreyi Devş dağlarına göndermekle, Kabı Kırede dağlarına göndermekle tehdit etmiştir.
[Tahzırul Havas 10b. ]
Alinin aldığı önlemler
Hz. Aliden rivayet edildiğine göre o yanında yazılı sahifeler bulunan kimseleri, bunlara müracaat etmekten sakındırmış ve Sizden önceki insanlar, Rabblerinin Kitabını terk ederek âlimlerinin sözlerine uydukları için helak olmuşlardır demiştir.
[İbn Abdilberr, 108]
Ayşe annemizin mücadelesi
İbn Abbasın Allahın görülmesi hakkındaki rivayetine karşı çıkması. (Zerkeşi, IV Fasıl, 6. hadis)
İbn. Ömerın ailesinin ağlamasıyla ölünün azap çekeceğini rivayetine karşı çıkması. (Zerkeşi, II. Fazıl, Hz. Ömer, 1. hadis)
Ebu Hureyrenin Uğursuzluk üç şeydedir rivayetine karşı çıkması. (Zerkeşi, VII Fasıl, Ebu Hureyre, 2. hadis)
İbn Ömerın ölülerin işiteceğine dair rivayete karşı çıkması (Zerkeşi, V. Fasın, İbn Ömer, 10. hadis)
Hadis rivayet eden sahabelerin bundan vazgeçmeleri
Şeddad, İbni Abbasa Hz. Peygamber bir şey bıraktı mı? diye sordu. O da Sadece Kuranın iki kapağı arasında olanları bıraktı cevabını verdi.
[Buhari, K. Fezailul Kur-an 16; Müslim K. Fezailus Sahabe 30, 31; Ebu Davud K. Fiten 1, Tırmızı K. Fiten 43]
İbn Mesud elinde bir hadis sayfasıyla geldi. Sonra su isteyerek sayfaları sildi, sayfanın yakılmasını emretti ve şunu söyledi: Allah kime bir hadis sayfasının yerini bildirirse ve o da beni bundan haberdar etmezse Allaha yemin ederim ki, Hindistanda dahi olsa onu arar bulur ve yok ederim.
[Ebu Reyye, Muhammedi Sünnetin Aydınlatılması, s. 27]
Oluşturulan notların yakılması/imha edilmesine dair
Ebu Musa el Eşarinin bir taraftarı, teşvik üzerine hocasının hadislerini yazmış; ancak o bunu öğrenince hepsini imha ettirmiş.
[İbn Sad, IV, 112]
Ubeyde b. Kays, kitaplarının yakılmasına veya başka türlü imha edilmesine, vasiyetinde yer vermişti.
[İbn Hanble, Ilel, I. 104]
Ömer, Şama geldiğinde Zeyd b. Sabitin diyete dair sahifesini sorup getirtti ve onu parçaladı.
[İbn Hanbel, Ilel, I, 206]
Kur-anın öngörüsü
45: 6 Allah`tan ve ayetlerinden başka hangi hadise inanıyorlar?
12: 111 Bu, uydurma bir hadis değildir. Ancak kendinden önceki kitapların doğrulayıcısı, her şeyin detaylı açıklaması, inanan bir toplum için bir rehber ve rahmettir.