Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Hacı Salih Efendi

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Hacı Salih Efendi'nin "soyu" Kırım'dan göçle Erzurum'a gelmişlerdir. Erzurum'da onlara "Lakap olarak" Hanecizade derlermiş.

Hacı Salih Efendi'nin dede soyu, bir müddet Erzurum'da kaldıktan sonra Trabzon'un Çaykara ilçesi Akdoğanlar Köyü'ne nakletmişlerdir.

Bu aileden Hacı Salih Efendi 1898 yılında işte bu Akdoğanlar Köyü'nde dünyaya gelmiştir.

Hacı Salih Efendi henüz çocukken dedesi İbrahim Efendi imam olarak Çöğender Köyü'ne getirtilir.

İbrahim Efendi'nin Akdoğanlardan ayrılması ve Erzurum'a gelmesi ile aile orada kendilerini sahipsiz hisseder ve büyük bir boşlukta olduklarını anlayarak, onlar da tekrar göç ederek Çöğender Köyü'ne gelir yerleşirler.

Hoca İbrahim Efendi, bir taraftan oğlu Hacı Şerif Efendiyi yetiştirirken diğer taraftan da torunu Küçük Salih'e Kur'an-ı Kerim'i, Arapça dil gramerini öğretir ve Tecvid dersleri verir. Salih Efendi henüz yedi yaşında iken Kur'an'ı ezberlemiş ve hafız olmuştur.

Hacı Salif Efendinin babası Şerif Efendi de hocadır. ilk önce Alvar Köyü'ne, babasının ölümünü müteakip Çöğender Köyü'ne imam olur.

Daha sonraları, alim Tayyip Zühtü Efendi'nin dergahına girer ve kendisini yetiştirdikten sonra bu alimden icazet alır. Bir taraftan da Hacı Hasan Rahmi Efendi ye dersler vermeye başlamıştır.

Hacı Salih Efendi bu medrese tahsilinden sonra dönemin mürşitlerinden Hacı Ferşat Efendi ye intisap etmiş alim ve ulemalığını iyice kuvvetlendirmiştir.

Askerlik görevini Erzurum-Kars Kapısındaki birlikte tamamlayan H. Salih Efendi tekrar Çöğender Köyü'ne dönerek babasının yerine o imam olmuş ve aralıksız 50 yıl bu köyde imamet ve icazet görevini sürdürmüştür.

Bu devrede Alvar imamı Muhammed Lütfi Efendi ve Erzurum Müftüsü Solakzade Sadık Efendi ile yakın ilişkiler kurmuş, dostluğunu pekiştirerek onların ilmi çalışmalarından feyz almıştır.

Eserleri;

Hacı Salih Efendi bu arada boş durmamış; Mefati-hül Geybiye isimli Fıkıh ve Tasavvuftan bahseden eserini yazmıştır.

ikinci eseri ise, Zübdetül Kelam'dır ve fıkıh üzerinedir.

Hacı Salih Efendi, saygın bir kişi olmasına rağmen hiç bir zaman siyasete itibar etmemiş, kimseye taviz vermemiş, kimsenin siyasi kanaatini dahi sormamıştır. Sofrası herkese açık, gelen misafiri ikramsız göndermeyen, hatta bazı gençlere küçük paralar vermekten hoşlanan gönlü gani bir zattır.

Hacı Salih Efendi, Erzurum'a geldiğinde her defasında belirli yerleri ziyaret etmek O'nun adetleri içindeydi. Bunlardan birisi de Esat Paşa Camii avlusunda ve bahçesinde bulunan mezarlardı. Hoca, her seferinde buraya neden gelirdi. Neden ölünce kendisinin de buraya gömülmesini istemişti? Bu suallerin cevabını vermek zordur. Ancak;İbrahim Hakkı Konyalı'nın "Anıtlar ve Kitabeleri ile Erzurum Tarihi" adlı eserine baktığımızda, Camiin yanında bulunan türbede Nakşibendi mürşidi Osman Efendi 'nin yattığını öğreniyoruz, İbrahim Hakkı Konyalı, Osman Efendi'nin mezar taşındaki kitabesini şöyle okumuş ve yeni harflerle şöyle yazmıştır.

Hüv-el-Baki

Eyledi hem-nam-i Z-in Nureyn terk-i masiva

Arif Billahi aziz'i nakçbend-gam ver

Zikr ü fikri Hak idi mürşid-i mutlak idi

Kırk sene taat île evkatı etmişti güzer

Pote-i takvada sim-asa vücudun kal-i düb

Paye-i iksir olurdu hake itseydi nazar

Tekye-i dehr-i deniden tay idüp seccadesin

Hanikah-i kurb-i Hakka gitdi ol sahip siyer

Söyledim mu’cemle Galib fevtinin tarihini

Cenneti Osman Efendi eyledi yahu makar.

Fi 10 Recep 1283

Nemekahu Misrî

"Şair Galib'in nazm ettiği, Mısrî'nin yazdığı bu kitabeye göre burada kırk sene ibadet ve taatla meşgul olan, takva potasında vücudunu gümüş gi*bi eriten, toprağa baksa iksir yapan Nakşubendi Mürşidi Osman Efendi gömülüdür. Osman Efendi 1283 yılı Recebi'nin onunda bu deni Dünya tekyesinden seccadesini dürerek Tanrı yakını Hankaha gitmiştir*

Son mısraın noktalı harfleri Ebced hesabıyla ölüm tarihini gösteriyor.

Esatpaşa Camii'nin bahçesinde ise özellikle Buharadan gelme Muhammet Baba isimli bir zatın yattığı ve Hacı Salih Efendi'nin bu mezarı sıkça ziyaret ettiği söylenmektedir.

Nakşibendi tiarikatına mensup olan Hacı Salih Efendi, elbetteki orada yatan mürşidlerle bir gönül bağı içindedir.

3 Şubat 1991 tarihinde Hacı Salih Efendi Hakk'ın rahmetine kavuşur. Cenazesi büyük bir cemaatle çok arzu ettiği (Yasal işlemleri de tamamlanan) Esatpaşa Camii'nin bahçesine defnedilir.

Aradan; 5 ay geçtikten sonra Çöğender Köylüler, cenazeyi çıkarıp, Çöğender köyünde defnetmişlerdir.

Hayatı; ilim okutmak, insanlara hakkı ve hakikati bildirmek, sırat-ı müstakimden ayrılmamak ve Hz. Peygamber'in yolunda yürümek olan Hacı Salih Efen' dinin şahsiyeti yöre halkı üzerinde büyük izler bırakarak bu dünyadan göçmüştür.
 
Üst Alt