Güvercin Yokuşu
hitlerin mezar taşını
filistinli çocukların cesetlerinden dikin gözyaşlarınızla.
uçurtma göklerinin trafiğini kapatın uçaklarla,
pist yapın geceyi kininize,
yüksek bir duvar örün umut kırıklarından,
doğmasın diye güneş Filistin in hurmalıklarına.
hayır hayır ağlamayacağız sana,
salıncakta sallanırken yüzlerinin dış cepelerinde korku,
biraz daha öfkeleneceğiz sana vurana,
bir gün daha yakınlaşacağız enselerine,
bir gök dikeceğiz direnişten başlarına
bütün yıldızlar göz olacak mendilimizde,
göreceğiz en son güleni portakallarla.
şimdi Filistin gözyaşı dökmeyeceğiz sana,
hurma ağaçlarının hışırtısını kısamazlar tanklarla,
kuş sürülerini silemezler gözbebeklerinden,
çünkü tohumu sendedir güneşin.
gök şarkısını söyleyecek yağmur damlalarıyla,
yer eşlik edecek filizlenen menekşelerle,
kalbimizde intifadaların kök salacak tarihe.
gazete köpürlerini örtsünler acının üzerine
ekranların kaşını gözüne makyaj yapsınlar dilleriyle,
altını bağlasınlar yüzlerinin, yalanlarla
taş atan çocuğunu silemezler sapandan,
adını alamazlar hilalin kaşından.
kötürüm gecelerle dolacak uykuları,
kanlarına hücreleri pisleyecek,
kelimelerin köpüklerini içiremezler sözlüklere,
görüyoruz sana yapılanları Filistinli kardeş.
yüz çukurlarımız mezar oldu gözyaşlarına,
insan lağımı necis maymunlar,
domuz pisliği ağızlarından akar,
göğü kemirirler sinsice,
namus tüccarları dolar,
yıldızları indirmeye kalkışırlar,
murdar suratlarının eteklerine.
ses verirler kargalara bulanıklaştırmak için hıçkırıkları,
şeytan asmaları var gülümseyişlerinde,
kerberos soyundandır zindanları.
kemik torbalarına çevirdiler mevsimleri,
kuş söküklerinden yüzün dikilmiyor şafağa,
beşikteki bebeklerin kanından
mühür bastılar toprağa,
filizlenmesin diye bir daha düşlerin
yalınayak bıraktılar dağları,
ebabil kuşlarını kanatsız bıraktılar kurak yürekliler
diktiler ustura, dudaklarının tepesine
konmasın diye güvercinler bakışlarına.
göreceksin konuşacaklar ağlayacaklar,
konferans salonlarında masaları yumruklayacaklar,
ve sonunda abd nin sofrasında kalan kemikleri toplayacaklar,
utanmadan sıkılmadan çanak yalayacaklar.
acıdan kel oldu denizin dalgaları,
maske taktılar gökyüzüne
ağlayan melekleri görmememiz için,
duvarlar ördüler aramıza Filistin
kesmek için senin sesini kulaklarımızdan,
ama toprak sırtladı kelimelerini
ve penceremize astı bir sabah vakti şarkını.
yerin altına dinleme cihazı yerleştirdiler,
nabzını yoklamak için yanardağların,
gökyüzünde çatlaklar oluştu çığlığından,
ama kulaklarında dolar köpeğini bağlayanlar
duymadılar senin kezzaptan feryadını.
yıldızlara çıkarma yaptılar Filistin
kımıldayan düşlerini kurutmak için,
oysa gözyaşı kırbacı altında sabahlıyordu güneş.
görülmeyecek kadar parlaktır senin ışığın,
gözlerin görmeyeceği kadar aydınlıktır şafağın.
ayakların yokuşa dayansa da,
bir bilet kesti rabbim gülümsemenden
Adn firdevs cennetlerine varacak bu tren.
kimliksiz bırakacaklarsa aşkımızı,
bıraksınlar zebun kuşları bırak,
en son bahar vagonuna bizim gülümsememiz eklenecek,
ekmek yedirmeyeceklerse yedirmesinler bırak,
göğün ambarlarının kilidini bizim dualarımız açacak,
öldüreceklerse öldürsünler ellerinden geliyorsa,
kurak çöllere ırmaklar kalbimizden akacak.
and olsun Meryem in masumiyetine
and olsun kuru ekmeğin üzerine,
İsrafil in sur u üfleyişinde,
senin kara gözlerin
mazlum muztaz’af ların marşlarını çalacak.
Yazan: Palo
hitlerin mezar taşını
filistinli çocukların cesetlerinden dikin gözyaşlarınızla.
uçurtma göklerinin trafiğini kapatın uçaklarla,
pist yapın geceyi kininize,
yüksek bir duvar örün umut kırıklarından,
doğmasın diye güneş Filistin in hurmalıklarına.
hayır hayır ağlamayacağız sana,
salıncakta sallanırken yüzlerinin dış cepelerinde korku,
biraz daha öfkeleneceğiz sana vurana,
bir gün daha yakınlaşacağız enselerine,
bir gök dikeceğiz direnişten başlarına
bütün yıldızlar göz olacak mendilimizde,
göreceğiz en son güleni portakallarla.
şimdi Filistin gözyaşı dökmeyeceğiz sana,
hurma ağaçlarının hışırtısını kısamazlar tanklarla,
kuş sürülerini silemezler gözbebeklerinden,
çünkü tohumu sendedir güneşin.
gök şarkısını söyleyecek yağmur damlalarıyla,
yer eşlik edecek filizlenen menekşelerle,
kalbimizde intifadaların kök salacak tarihe.
gazete köpürlerini örtsünler acının üzerine
ekranların kaşını gözüne makyaj yapsınlar dilleriyle,
altını bağlasınlar yüzlerinin, yalanlarla
taş atan çocuğunu silemezler sapandan,
adını alamazlar hilalin kaşından.
kötürüm gecelerle dolacak uykuları,
kanlarına hücreleri pisleyecek,
kelimelerin köpüklerini içiremezler sözlüklere,
görüyoruz sana yapılanları Filistinli kardeş.
yüz çukurlarımız mezar oldu gözyaşlarına,
insan lağımı necis maymunlar,
domuz pisliği ağızlarından akar,
göğü kemirirler sinsice,
namus tüccarları dolar,
yıldızları indirmeye kalkışırlar,
murdar suratlarının eteklerine.
ses verirler kargalara bulanıklaştırmak için hıçkırıkları,
şeytan asmaları var gülümseyişlerinde,
kerberos soyundandır zindanları.
kemik torbalarına çevirdiler mevsimleri,
kuş söküklerinden yüzün dikilmiyor şafağa,
beşikteki bebeklerin kanından
mühür bastılar toprağa,
filizlenmesin diye bir daha düşlerin
yalınayak bıraktılar dağları,
ebabil kuşlarını kanatsız bıraktılar kurak yürekliler
diktiler ustura, dudaklarının tepesine
konmasın diye güvercinler bakışlarına.
göreceksin konuşacaklar ağlayacaklar,
konferans salonlarında masaları yumruklayacaklar,
ve sonunda abd nin sofrasında kalan kemikleri toplayacaklar,
utanmadan sıkılmadan çanak yalayacaklar.
acıdan kel oldu denizin dalgaları,
maske taktılar gökyüzüne
ağlayan melekleri görmememiz için,
duvarlar ördüler aramıza Filistin
kesmek için senin sesini kulaklarımızdan,
ama toprak sırtladı kelimelerini
ve penceremize astı bir sabah vakti şarkını.
yerin altına dinleme cihazı yerleştirdiler,
nabzını yoklamak için yanardağların,
gökyüzünde çatlaklar oluştu çığlığından,
ama kulaklarında dolar köpeğini bağlayanlar
duymadılar senin kezzaptan feryadını.
yıldızlara çıkarma yaptılar Filistin
kımıldayan düşlerini kurutmak için,
oysa gözyaşı kırbacı altında sabahlıyordu güneş.
görülmeyecek kadar parlaktır senin ışığın,
gözlerin görmeyeceği kadar aydınlıktır şafağın.
ayakların yokuşa dayansa da,
bir bilet kesti rabbim gülümsemenden
Adn firdevs cennetlerine varacak bu tren.
kimliksiz bırakacaklarsa aşkımızı,
bıraksınlar zebun kuşları bırak,
en son bahar vagonuna bizim gülümsememiz eklenecek,
ekmek yedirmeyeceklerse yedirmesinler bırak,
göğün ambarlarının kilidini bizim dualarımız açacak,
öldüreceklerse öldürsünler ellerinden geliyorsa,
kurak çöllere ırmaklar kalbimizden akacak.
and olsun Meryem in masumiyetine
and olsun kuru ekmeğin üzerine,
İsrafil in sur u üfleyişinde,
senin kara gözlerin
mazlum muztaz’af ların marşlarını çalacak.
Yazan: Palo