Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Günümüzde kutsallaştırma örnekleri

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
Günümüzde kutsallaştırma örnekleri:
-Ağaçlara bez, telli babaya tel bağlayarak dileklerin kabul olacağı inancı

-Talih kuşu inancı, kuş pislemesinin uğur getireceği inancı

-Nazar boncuğu takarak, tahtaya vurma ve kurşun dökme ile kötülükleri savma inancı

-Kara kedi geçmesi, kufuryok havlaması, baykuş ötmesi, vb. şeylerin başımıza uğursuzluk yada felaket getireceği inancı

-Ayna kırılmasının orada bulunanlara lanet getireceği inancı

-Belli yerlerin, mekanların, bölgelerin kutsallaştırılması, oralarda edilen duaların, yapılan ibadetlerin mutlaka kabul olacağı yada oralarda yaşayanların mutlaka kurtulanlardan olacağı inancı: (Örn; belli günlerde, gecelerde türbelerin yanlarında yatıyorlar ki duaları kabul olsun, ihtiyaçları giderilsin)

-Belli yerlerdeki su birikintilerine bozuk para atılırsa dileklerinin kabul olacağı yada zenginleşecekleri inancı

-Belli renklerin kutsallaştırılması, dinsel anlam katılması: Yeşil rengin kutsanması, sarı rengin kınanması, kırmızı rengin şeytan işi kabul edilmesi vb.

-Belli sayıların uğurlu yada uğursuz kabul edilmesi yada duaların belli sayıda tekrarının bazı sorunları çözeceği inancı:13 rakamı bazı ülkelerde uğursuz kabul edildiğinden örneğin uçaklarında 13 nolu koltuk, apartmanlarında 13 nolu daire yokmuş. Bazı kişiler de kendileri için belli sayıları uğurlu sayıyor. Din konusunda yapılan bazı uygulamalarda ise mutlaka bir sayı belirlenmesi ve yapılan duanın anlamını bilmeden defalarca tekrarlanması; örneğin 41 Yasin, 4444 Salatı tefriciye, 1000 Sübhanallah, vb.

-Oruç baba, somuncu baba, vb. türbelerdekilerden, ölülerden medet umma: Bu kişiler hayatta iken iyi insanlar bile olsalar artık yaşamıyorlar ve başkaları için yapabilecekleri birşey yok.

-Türbe başlarında yada duvarlarında anahtar, taş, vb. yapıştırılmasının, oralarda dileklerinin yazılı olduğu kağıtların -biriktirilmesinin, oraları ziyaret edenlere su, şeker, ekmek, sirke, vb. dağıtılmasının dileklerimizin kabulünü sağlayacağı yada Allah’a karşı bize yardım edecekleri inancı

-Dini önderlerin, şeyhin elini eteğini, sakalını öpmenin işlerinin yolunda gitmesini sağlayacağı, onun başımıza gelebilecek kötülüklerden bizi koruyabileceği inancı

-Sahte peygamberlerin kutsanması:

-’’Ekmek ve Kuran çarpsın’’ inancı: Ekmek değerlidir, yaşamımızı devam ettirmek için gerekli bir nimettir ama yanlış bir şey yaptığımızda, bir suç işlediğimizde bizi cezalandırma gücüne sahip değildir
Kuran bizi en doğru yola iletir, din konusunda yaşamda karşılaştığımız tüm sorunlarımıza çözüm bulabileceğimiz temel kaynak Kitaptır ama ayetlere aykırı bir yaşam sürdüğümüzde bizi cezalandıracak, yaptıklarımızın karşılığını verecek olan sadece Allah’tır.

-Okunmuş, üflenmiş suyun, pirincin, vb. tüm dertlere deva olduğu inancı: Oysa Allah defalarca aklımızı kullanmamızı emrediyor, aklı kullanmayınca da sorunlara çözüm bulunamıyor, bilim yerine hurafeler değerleniyor

-Yatır, şeyh, vb. kişilerin türbelerinin yakınında bulunan su, kuyu, ağaç, vb. kutsallaştırılması: Örneğin o kuyunun suyunun tüm hastalıkları iyileştireceğine inanılması, ağaçların meyvelerinin yenmemesi yada ağacın kesilmemesi gerektiği inancı

-‘’Peygamber kılıcı’’ isimli bitkiyi evinde yetiştirenin kısa sürede ev sahibi olacağı, zenginleşeceği inancı

-Zemzem suyunun kutsal olduğu inancı: ‘’İnsanı sudan yarattık / her canlıyı sudan yarattık’’ diyor Allah, tüm sular önemli, susuz yaşayamayız ama belli bir nimete sahip olmadığı bir gücü atfetmek onu kutsallaştırmaktır, örneğin zemzemi içince günahlarının affolunacağı yada hiç hastalanmayacağı inancı

-Simge haline gelen, belli anlamlar yüklenen dikili taşların, anıtların kutsallaştırılması: Başlangıçta sadece belli kişileri, olayları anma, hatırlama için yapılsa bile zaman içinde kutsallaştırılması, bunlara dokunulmaması, onlara doğaüstü güçler atfedilmesi, vb.

-İnek (Hindistan’daki örnekler), fare (fareler manastırı) , vb. hayvanların kutsal, dokunulmaz olduğu inancı :İneğin dokunulmazlığı yani kutsallığı varsayıldığından, örneğin inek geçerken trafiğin durması, inek etinin yenmemesi, sütünden faydalanılamaması. Oysa Allah yeryüzündeki tüm canlıları bir hikmetle yaratmıştır. Ekolojik dengeyi sağlamak gibi bizim bildiğimiz yada bilmediğimiz pek çok faydaları vardır. Ancak doğaüstü güçleri yoktur, inek bizim hayatımıza yön veremez.

-Balıklı göl, vb. yerlerdeki balıkların kutsallaştırılıp yenmesinin haram kılınması

-Orucunu hurma yada tuzla açmanın kişiye sevap kazandıracağı inancı: Hurma bir nimettir, değerini bilmeli ama kutsallaştırmadan

-Arapça yazılara -anlamı ne olursa olsun- belden yukarı tutulması yani saygı gösterilmesi gerektiği inancı: Yazılanların hangi dilde olduğu değil, içeriği önemlidir; aynı dilde Allah yüceltilebilir yada O’na her türlü saygısızlık yapılabilir

-‘’Şeyhim ne dese doğrudur, her yaptığında bir hikmet vardır’’, ''şeyhim, dini liderim hata yapmaz'' yada ''dini liderimin kalp gözü açık, herşeyi, kalbimizden geçenleri bile bilir'' inancı: Böylece o kişinin yaptığı yanlışlara kolayca göz yumulur, sorgulanamaz çünkü sorgulayınca dinden çıkılacağı gibi bir inanış da vardır

-Medyumların, falcıların gelecekten haber verdiğine, bilinmeyeni bildiğine inanmak: Fal merkezleri, televizyonda günboyu fal bakma seansları

-Toplumdaki ünlü kişilerin sözlerinin ve davranışlarının sorgulanmaksızın örnek alınması: Örn. ‘’Falan kişi için ölürüm’’ deyip onu göremedi yada konserine gidemedi diye kendini bıçaklama, yaralama, vb., ‘’O ne dese , ne yapsa doğrudur’’ mantığıyla doğru yanlış demeden bir kişiyi örnek almak yada ''o ne dese yaparım yeterki gönlü olsun, benimle olsun'' mantığıyla yine sorgulamadan, doğru yanlış önemsemeden itaat etme, kul köle olma

-''Eşim, oğlum, kızım, vb. ne dese yaparım'' mantığı

-''Benim çocuğum yapmaz'' mantığı: Böylece çocuğun yaptığı yanlışlara göz yumma, önemsememe, hatta yapılan yanlışları örtbas etme. Oysa herkes hata yapar ve yanlışlıklara göz yummak değil, aksine aynı yanlışların tekrarlamaması için mücadele etmek sorunları çözebilir.

-''Müşteri her zaman haklıdır'' yada ''Patron her zaman haklıdır'' mantığı: Oysa Allah adaletli olmamızı, ilkeli bir yaşam sürmemizi emrediyor.

-‘’Kutsal günler, geceler’’inancı: Allah’ı anmayı, yüceltmeyi bu gecelere mahsus kılma, bu gecelerde bol sevap kazanma inancı (ille de bir kazanç mantığı). Oysa hayatta olduğumuz sürece her gecemiz değerlidir .Çünkü geçen zaman asla geri gelmiyor ve yaptığımız her iyi, doğru ve faydalı iş de Allah tarafından değerlendirilecektir, ne zaman yapılmış olursa olsun. O en adil olandır. Allah her zaman doğru dürüst yaşamamızı emrediyor ama sadece belli gün ve gecelerde yapılan iyi işlerin bizi kurtaracağına inanmak istiyoruz nedense, böyle bir inanış bizi diğer günlerde doğru yanlış demeden, kafamıza göre yaşamaya yada kolay yoldan sonuca ulaşmaya çalışmaya itmez mi?

- Allah’ın ayetlerini önemsemek, Peygamberimizin getirdiği evrensel değerlere, mesajına sahip çıkmak yerine; peygamberimizin sakalını, hırkasını, terliğini, kokusunu, saçlarının rengini, vb. fiziksel özelliklerini, hurma, kabak, gül, vb. sevdiği yiyecekleri, bitkileri yüceltmek, kutsallaştırmak

- ‘’Dünya peygamberimiz hatırına yaratıldı’’ inancı

-‘’Peygamberimiz de helal yada haram eder’’ inancı: Oysa bu konudaki ayetlerde, Allah'tan başka kimsenin böyle bir yetkisi olmadığı konusunda peygamberimiz bile uyarılıyor

-''Şu din bilgini öyle yüce ki, şu kitabı yada kitapları ona Allah tarafından birkaç gecede yazdırıldı, şu kadar kelimeyi bir gecede öğrendi, onun kitapları her derde devadır, her soruna çözüm getirir'' gibi inanışlar

-‘’Bizim ırk sizin ırktan üstündür’’ yada ‘’Falan yerden adam çıkmaz’’ inancı, böylece belli bir grubun yüceltilmesi yada diğerlerinin aşağılanması
Örn: Hitler’in Alman ırkının yeryüzündeki tek asil ve üstün ırk olduğu inancı
*
Hayatta en önemsediğimiz şey, bizim kutsalımız mıdır? Kutsal kabul edilenlere saygı duyuluyor, seviliyor, yüceltiliyor ne pahasına olursa olsun korunuyor. Öyleyse hayatımızda vazgeçilmez, asla ödün vermeyeceğimiz ne varsa , o bizim kutsalımızdır diyebilir miyiz? Örn: Yakınlarımız, sevdiklerimiz, çocuklarımız, mallarımız, zenginliğimiz, önemsediğimiz ne varsa her şey buna dahil edilebilir mi?
Sevdiğimiz bir insana karşı saygısızlık, hakaret yada alay edilince sinirden küplere biniyor, tüm imkanlarımızla bu saygısızlığı yapana karşı geliyor ama Allah’ın ayetleri söylendiğinde duyarsızca, bunlar sıradan sözlermiş gibi bir tavır içine giriyorsak, O’na karşı yapılan saygısızlıklara, O’nun dini ile ilgili uydurulanlara, yapılan yanlışlıklara karşı duyarsız kalıyorsak hangisi kutsalımız? Allah mı yoksa sevdiklerimiz mi?
Allah dürüstlüğü, adaleti, insanca ve erdemli yaşamayı emrederken , gözümüzün önündeki birçok haksızlığa, işlenen suçlara, her türlü kötülüğe karşı duyarsız kalıyorsak ,’’Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın ‘’ diyor ve kendi kafamıza göre ilkesizce yaşamaya devam ediyorsak, Allah dürüstlüğü emrederken, dürüst yaşamaya çalışanları kınıyor ve ‘‘Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar’’ diyor ve sahteliklere, yalanlara göz yumuyorsak, acaba gerçekten Rab’bimizin yüceliğinin, kutsallığının farkında mıyız yoksa değil miyiz?
 
Üst Alt