seyfullah putkýran
New member
- Katılım
- 30 Eyl 2005
- Mesajlar
- 5,807
- Tepkime puanı
- 205
- Puanları
- 0
- Yaş
- 40
- Konum
- Ruhlar Aleminden
- Web sitesi
- www.tevhidyolu.net
GÜNAH قُلْ اِنَّمَا حَرَّمَ رَبِّىَ الْفَوَاحِشَ مَا ظَهَرَ مِنْهَا وَمَا بَطَنَ وَالْاِثْمَ وَالْبَغْىَ بِغَيْرِ الْحَقِّ وَاَنْ تُشْرِكُوا بِاللّهِ مَالَمْ يُنَزِّلْ بِه سُلْطَانًا وَاَنْ تَقُولُوا عَلَى اللّهِ مَالَا تَعْلَمُونَ يَمْحَقُ اللّهُ الرِّبوا وَيُرْبِى الصَّدَقَاتِ وَاللّهُ لَا يُحِبُّ كُلَّ كَفَّارٍ اَثيمٍ وَالَّذينَ اِذَا فَعَلُوا فَاحِشَةً اَوْ ظَلَمُوا اَنْفُسَهُمْ ذَكَرُوا اللّهَ فَاسْتَغْفَرُوا لِذُنُوبِهِمْ وَمَنْ يَغْفِرُ الذُّنُوبَ اِلَّا اللّهُ وَلَمْ يُصِرُّوا عَلى مَا فَعَلُوا وَهُمْ يَعْلَمُونَ وَذَرُوا ظَاهِرَ الْاِثْمِ وَبَاطِنَهُ اِنَّ الَّذينَ يَكْسِبُونَ الْاِثْمَ سَيُجْزَوْنَ بِمَا كَانُوا يَقْتَرِفُونَ وَيْلٌ لِكُلِّ اَفَّاكٍ اَثيمٍ كَلَّا بَلْ رَانَ عَلى قُلُوبِهِمْ مَا كَانُوا يَكْسِبُونَ اِنْ تَجْتَنِبُوا كَبَائِرَ مَا تُنْهَوْنَ عَنْهُ نُكَفِّرْ عَنْكُمْ سَيَِّاتِكُمْ وَنُدْخِلْكُمْ مُدْخَلًا كَريمًا اَلَّذينَ يَجْتَنِبُونَ كَبَائِرَ الْاِثْمِ وَالْفَوَاحِشَ اِلَّا اللَّمَمَ اِنَّ رَبَّكَ وَاسِعُ الْمَغْفِرَةِ هُوَ اَعْلَمُ بِكُمْ اِذْ اَنْشَاَكُمْ مِنَ الْاَرْضِ وَاِذْ اَنْتُمْ اَجِنَّةٌ فى بُطُونِ اُمَّهَاتِكُمْ فَلَا تُزَكُّوا اَنْفُسَكُمْ هُوَ اَعْلَمُ بِمَنِ اتَّقى HADİS... * Hz. Aişe radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalatu vesselâm bana: "Ey Aişe! Ehemmiyetsiz görülen amellere karşı aman dikkatli ol! Çünkü onlar için de Allah (tarafın)dan (vazifelendirilmiş) araştırıcı bir melek vardır." * Sevbân radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselam buyurdular ki: "Ümmetimden birkısım insanları bilirim ki, Kıyamet günü Tihâme dağları emsalinde bembeyaz (tertemiz) hayırlarla gelirler. Aziz ve celil olan Allah Teâla hazretleri o sevapları saçılmış toz haline getirir (değersiz kılar, kabul etmez)." Sevban dedi ki : "Ey Allah'ın Resülü! Onları bize tavsif et, durumlarını açıkla da, bilmeyerek biz de onlardan olmayalım!" Aleyhissalâtu vesselâm açıkladılar: "Onlar sizin din kardeşlerinizdir. Sizin cinsinizden insanlardır. Sizin aIdığınız gibi onlar da gece (ibadetin)den nasiplerini alırlar. Ancak onlar, Allah'ın yasaklarıyla tenhâda başbaşa kalınca o yasakları ihlâl ederler, çiğnerler." * (Ümmü'l-Mü'minîn) Âişe radiya'llâhu anhâ'dan: Şöyle demiştir: Resûlu'llâh salla'llâhu aleyhi ve sellem Ashâbına emrettiği zaman (dâimâ) ellerinden gelebilecek amelleri emrederdi. (O zaman Ashâb-ı Kirâm'ı): "Yâ Resûlâ'llâh, biz Senin gibi değiliz. Allâhu Teâlâ Senin olmuş ve olacak günahlarına meydan vermemiştir." derlerdi de (âsâr-ı) gazab vech-i mübârekinde belirecek kadar kızar ve ondan sonra da: "En ziyâde sâhib-i takvânız, Allâh'ı en çok bileniniz şüphesiz ki benim." buyururlardı. * Yine Ebû Hüreyre radiya'llahu anh'den Nebî Salla'llahu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğunu işittim, dediği rivâyet olunmuştur: Bir kula (bilmiyerek) bir günâh isâbet edip veyâ bir günâh işleyip de: - Yâ Rab! Ben (bilerek) bir günâh işledim, yâhut (bilmiyerek) ben bir günâhla musâb oldum, kusûrumu afv ü mağfiret eyle! Diye (günâhını i'tirâf ve) niyâz ederse, o kulun Rabbi: - Demek ki, kulum, (dilerse) günâhımı afvedecek, (dilerse) cezâlandıracak muhakkak bir Rabbi olduğunu bildi. Şu halde ben de kulumu mağfiret ettim, buyurur. Sonra bu kul Allah'ın dilediği kadar bir zaman (günâhsız) yaşar. Sonra bir günâh daha isâbet edip veyâ bir günâh işleyip de: - Yâ Rabbî! Ben (bilerek) bir günâh işledim, yâhut (bilmiyerek) bir günâhla musâb oldum. Kusûrumu afv ü mağfiret eyle, diye niyâz ederse, o kulun Rabbi: - Demek ki, kulum, günâhını affedecek veyâ cezâlandıracak bir Rabbi bulunduğunu gereği gibi bildi, şu halde ben de bu kulumu mağfiret ettim, buyurur. Sonra bu kul Allah'ın dilediği kadar bir zaman günâhsız yaşar. Sonra bir günâh isâbet edip veyâ bir günâh işleyip de: - Yâ Rab! Ben bir günâh işledim veyâ bir günâhla musâb oldum, kusûrumu afv ü mağfiret eyle, diye Allah'a yalvarırsa, o kulun Rabbi: - Demek ki, kulum, günâhımı affedecek veyâ cezâlandıracak bir Rabbi olduğunu bildi, ben de üç def'a kendisini afv ü mağfiret ettim. Artık (günâh işlediğinde tevbe etmesini bilen) bu kulum dilediği işi işlesin, buyurur. * 'Âişe radiya'llahu anhâ'dan rivâyete göre, Nebî Salla'llahu aleyhi ve sellem şöyle du'â ederdi: Allah'ım! Tenbellikten, bunaklık derecesinde ihtiyarlıktan, günâhtan, ödeklikten, kabir suâlinden ve kabir azâbından, Cehennem ateşinden ve Cehennem azâbından, zenginlik gurûrunun şerrinden, yoksulluk sefâletinden Sana sığınırım!. Allah'ım! Bir gözü silik Deccâl'in şerrinden Sana sığınırım!. Allah'ım! Günâhlarımın kirini (el deymedik) kar, buz suyu ile yıka, kalbimi de günâhlardan -beyaz elbîseyi kirden temizler gibi- pâkla; benimle günâhlarımın arasını da doğu ile batı arası uzaklığı kadar uzak kıl!. * Şeddâd İbn-i Evs radiya'llahu anh'den rivâyete göre, Nebî Salla'llahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: Seyyidü'l-istiğfâr (yâni istiğfâr du'âlarının ulusu) Allahu Teâlâ'dan şu yolda mağfiret dilemektir: Allah'ım! Sen Rabbimsin, ibâdete lâyık hiç ilâh yoktur, yalnız Sen varsın; beni Sen yarattın, şüphesiz Sen'in kulunum ve gücüm yettiği kadar ezelde Sana verdiğim ahd ü va'ad üzere sâbitim. Allah'ım işlediğim kusurların şerrinden Sana sığınırım. Bana ihsan buyurduğun ni'metini zât-ı ulûhiyetine i'tirâf ederim. Günâhımı da î'tirâf ederim. Binâenaleyh günâhımı Sen yarlığa! Çünkü günah yarlığamak, kimsenin haddi değildir, ancak Sen yarlığarsın!. Resûl-i Ekrem buyurur ki: Bu seyyidü'l-istiğfâr du'âsını her kim kalbiyle sevab ve fazîletine inanarak gündüz okur da o gün akşam olmadan ölürse, o kimse ehl-i Cennet câmiasındandır. Her kim de sevam ve fazîletine inanarak gece okur da sabah olmazdan önce ölürse, o kimse de ehl-i Cennet zümresindendir * (Abdullah) İbn-i Mes'ûd radiya'llahu anh'den şöyle dediği rivâyet olunmuştur: Bir kere Resûl-i Ekrem'e bir kimse: - Yâ Resûla'llah! Câhiliyet zamânında (Müslüman olmazdan önce) işlediğimiz günâhlardan dolayı cezâ görecek miyiz? Diye sordu. Resûlu'llah şöyle cevâb verdi: - Her kim müslümanlıkta güzel hareket ederse, câhiliyet hayâtında işlediği günâh ile muâheze olunmaz. Fakat her kim müslümanlıkta (sebât etmeyib irtidâd etmek) fenâlığında bulunur (ve küfr üzerine ölür)se o, hem evvelce câhiliyetteki ameliyle, hem de sonra müslümanlıktaki küfr ve intidâdiyle muâheze olunur (ebedî Cehennemde kalır). * Ebû Hüreyre radiya'llahu anh'den Resûlu'llah Salla'llahu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğunu işittim, dediği rivâyet olunmuştur: Ümmetimin hepsi (Allah tarafından) afvolunmuşlardır. Yalnız açık günahkârlar değil, bu (günahkâr) delilerden öyleleri vardır ki: Kişi geceleyin bir günâh işler, sonra: "Şöyle (bir gece hayâtı) yaşadım!" der. Halbuki o, Rabbi günahkâr (sabahleyin şuna buna): "Ey falan, ben dün gece şöyle şöyle (bir gece hayatı) yaşadım!" der. Halbuki o, Rabbi günâh işini ört bas ederek gecelemişti. Fakat bu deli Allah'ın örttüğü perdeyi açarak sabahliyor (fıskını gösteriyor). * Ebû Hüreyre radiya'llahu anh'den rivâyete göre, Nebî Salla'llahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: Hiç bir kişi Cennet'e giremiyecektir, ancak o, dünyâda günâh işlediyse muhakkak Cehennemdeki makkarını görecektir. Tâ ki Cennet'e girdiği zaman bu ni'mete ziyâde şükür ede. Hiç bir kişi de Cehennem'e giremiyecektir. Ancak o, dünyâda sevâb işlediyse Cehennem'e girmezden önce muhakkak Cennetteki ebedî makamını görecektir. Tâ ki (Cehennem'de bulunduğu müddetce) Cennet'teki makamına mütehassir olsun (Cehennem âzâbını iyice tatsın). * Nu'mân İbn-i Beşîr radiya'llâhu anhümâ'dan Nebî salla'llâhu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğu rivâyet edilmiştir: Halâl olan şeyler bellidir; haram olanlar da bellidir. Fakat halâl ile haram arasında birtakım şübheli şeyler vardır (ki bunlar halâl mıdır, haram mıdır? Çok kimseler bilmezler). Kim ki, kendisince günah olması sezilen bir şey'i terk ederse, o, hürmeti âşikâr olan şey'i çoktan bırakmış demektir. Kim ki, günah olması şübheli olan şey'e cür'et ederse, bu da hürmeti vâzıh muharremâta dalmağa yaklaşmıştır. Günahlar (, haramlar) Allâh'ın korusudur (yasak yeridir). Hangi çoban ki, (davarlarını) koru etrâfında otlatırsa, çok sürmeden koruya dalabilir. * İbn-i Ömer radiya'llâhu anhümâ'dan Resûlullâh salla'llâhu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğunu işittim, dediği rivâyet edilmiştir: (Kıyâmet günü) muhakkak Allah mü'mini yaklaştırır ve onun üstüne cenâh-i şefkatini ve hicâb-i hıfzını örter de onu (ehl-i mevkifin gözünden) esirger. Ve: - (Ey kulum! İşlediğin) fülân günâhı bilirsin değil mi? Fülân günâhı (da) bilirsin değil mi?; diye sorar. Mü'min de: - Evet, Rabbim! diye tâ bütün günâhlarını takrîr ve i'tirâf ettiği ve içinde helâkine kanâat geldiği zaman Cenâb-ı Hak: - (Ey kulum!) Aleyhindeki bu günâhları dünyâda (halktan) gizledim. Bu gün de senin lehine bunları mağfiret ediyorum! buyurur. Ve mü'minin hâssaten defteri (sağından) kendisine verilir. Kâfirlere, münâfıklara gelince: (onlar için de Peygamberlerden, Meleklerden bir çok) şâhidler: - Ha şunlar, Rablarına (şerîk zu'm ederek) yalan söyliyenlerdir; Allâh'ın lâ'neti (o) zâlimler üzerine olsun! derler. |