Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Gülelimmi ağlayalımmı

NUAYMAN

New member
Katılım
1 May 2007
Mesajlar
530
Tepkime puanı
249
Puanları
0
Yaş
51
DETERJAN EVLİYASI

Cuma Namazlarını Melek Mescit adı verilen bir yerde kılıyoruz. Burası esasında son derece işlek bir kapalı

çarşı. Vakit gelip ezanlar okunmaya başlandığında, alışveriş kesilip yerlere halılar seriliyor ve çarşı bir anda

mescit haline geliveriyor. Geç kalanlar ise, çarşının dışındaki toptan gıda dükkanlarından büyükçe bir

mukavva kutu aldıktan sonra, onları açıp namaza duruyorlar.

Son haftalardan birinde ben de aynı şeyi yapmak zorunda kalıyorum ve en yakındaki toptancıdan aldığım

koliyi kullanıyorum, seccade niyetine. Kullanıyorum ama, daha secdeye ilk varışımda gözlerim biber gibi

kavrulup sulanmaya başlıyor. Bu arada yanmaya başlayan burnum da, yanaklarımdan süzülen yaşlara eşlik

etmekten geri kalmıyor. Selam verir vermez işi kavrayıp namaz kıldığım kutunun üzerindeki yazıyı okuyorum;

ismi cismi duyulmamış bir deterjan kolisi bu. Kutunun üzerine sinen deterjan kokusu, nefes borumun ne kadar

uzun olduğunun bana tarif edercesine ciğerlerime ulaşırken nefesim darlanıyor, hapşıracak gibi olurken

yüzüm şekliden şekile giriyor ve bu işi bir türlü beceremeyince oluk oluk yaşlar dökülüyor gözlerimden.

Hemen yanımda duran nur yüzlü bir ihtiyar sağımda oturan gençlere beni gösterip;

- Bu adam mutlaka büyük bir evliyadır, diyor. Ben bu yaşıma kadar namazda böyle ihlasla ağlayan bir

insan daha görmedim.

Ben: Estağfurullah efendim, evliyalık benim gibi bir günahkarın ne haddine falan diyecek oluyorum ama,

yaşlı adama dönüp ağzımım her açışımda, boğazımdan iniltiye benzeyen birhıçkırık sesi çıkıyor, o berbat

deterjan kokusu yüzünden. Hutbe den sonra namazın farzının kılıp kaçmayı planlıyorum bu arada. Ama ne

mümkün? Arka saftakiler hemen namaza durdukları için ister istemez tamamlayacağım namazı. Üstelik de on

rekatlık mübarek, kıl kıl bitmiyor. Daha yarısına gelmeden, üzerinde namaz kıldığım karton sırılsıklam oluyor

göz yaşlarımdan. Ve her secdeye varışımda burnuma değen kutunun kokusu, hıçkırıklara boğuyor beni. Sekiz

rekatı tamamlayıp selam verdiğimde, herkesin namazı falan bırakıp büyük bir hürmetle bana baktığını fark

ediyorum. Acele ile iki rekat daha kılıp ayağa kalktığımda çevremdekilerde saygıyla fırlıyorlar ayağa. Biri

ayakkabılarımı giydirirken, diğeri de namaz kıldığım deterjan kutusunu yerden kaldırıyor ve sırtımım sıvazlayıp

dua istiyorlar benden. İçlerinden yeşil takkeli olanı, ellerime sarılarak:

- Ben hayatta bir damla bile gözyaşı dökemedim, diyor. Bunun bir hastalık olduğunun söylüyorlar ama,

dua buyursanız da ben de o şerefe nail olsam.

Ben, işi uzatmayıp bir an önce kaçabilmek için olur der gibilerden başımım sallar sallamaz, adamın

gözlerinin yaşardığını ve biraz sonra da bozuk çeşmeler gibi gözyaşı akıttığının görüp hayretler içinde

kalıyorum.

Gerçekten de evliya mıyım nedir?

Adamla birlikte çevremi saran insanlar da kendilerinden geçmiş vaziyette.

- Mübarek evliya, diyorlar benim için. Daha dua eder etmez, gözyaşı dökmeye başladı adam.

Ben, biraz olsun açılmaya başlayan gözlerimi zorlukla aralayıp ağlayan adama baktığımda, onun hemen

tanıyorum. Bu adam, üzerinde namaz kıldığım deterjan kutusunu yerden kaldıran adamın ta kendisi.

Mukaddes bir emanet gibi bağrına bastığı kutunun kokusu adamın şimdiye kadar akıtamadığı gözyaşlarının

kökünden kurutacak. Arada bir inleyerek hıçkırması, diğerlerini de ağlatmaya başlamış. Tertemiz insanlar

bunlar. Esasında gerçek evliya kendileri ama haberleri bile yok.

Tekrar ıslanmaya başlayan deterjan kutusunun adamdan kibarca aldıktan sonra, müritlerimle helalaşıp

ayrılıyorum Melek Mescit den. Buraya en az birkaç ay uğramayacak ve ne yapıp yapıp izimi kaybettireceğim. Ama

yandaki toptancıda o kutular hala duruyorsa, daha bir çok Deterjan Evliyası çıkabilir ortalığa.


Cüneyd Süavi - Kırk Gram Tebessüm - Zafer Yayınları
 
Z

zeynep_hearty

Guest
rabbim razı olsun güldürücü ve bir o kadarda düşündürücü bir paylaşım ..selam ve dua ile..
 
Üst Alt