"Andolsun ki, Allah lutfetti Peygambere ve o güçlük saatinde ona ittiba eden muhacir ve ensara. Öyle ki, içlerinden bir kısmının kalpleri az daha eğilecek gibi olmuş idi, sonra onların tevbelerini kabul etti..."[61]
Ayet Tebük seferiyle alakalıdır. Hicretin 9. senesinde gerçekleştirilen bu sefer, Bizans'a karşı yapılmıştır. Bu sefere otuzbin kişi katılır. Gerçi bir savaş olmaz ama, iki ay süren bu seferde pekçok güçlüklerle karşılaşılır, ibretli olaylar yaşanır. Bu güçlüklerden dolayı sefere "gazvetu'l-usre" (zor savaş) ve bu gazveye katılan orduya "ceyşu'l-usre" (zorluk ordusu) denmiştir. Zira, yiyecek-içecek sıkıntısı vardır. Ordunun techizatı tam değildir. Yeterli sayıda binek yoktur.[62] Ayrıca, senenin en sıcak günleridir. Üstelik, gidilecek mesafe hayli uzaktır.[63]
Ayette geçen "güçlük saati" (saati'l-usre) mezkur zorluklara işaret etmektedir. Şüphesiz olaylar bir ayıraçtır. Özellikle savaş gibi müheyyiç olaylar, insanların karakterlerinin ortaya çıkmasında mühim rol oynar. Muhacirler ve Ensardan bir kısmı, böyle çetin bir olayda bazı sarsıntılar geçirdikleri "içlerinden bir kısmının kalpleri az daha eğilecek gibi olmuş idi" ifadesinden anlaşılmaktadır.
İnsan kalbi, Hz. Peygamberin teşbihiyle "bir ağacın dalından sarkıtılmış ince bir ipin ucundaki tüy gibi"[64] hassastır, her yönden gelen rüzgarlara açıktır. Böylesine çetin bir seferde bazı mü'minlerin kalplerinin istenmeyen bazı temayüllerde bulunması, beşerî bir realite olarak kendini göstermektedir.
Ahzab, 19
[61] Tevbe, 117
[62] Râzî, XVI, 215
[63] Râzî, XVI, 59
Ayet Tebük seferiyle alakalıdır. Hicretin 9. senesinde gerçekleştirilen bu sefer, Bizans'a karşı yapılmıştır. Bu sefere otuzbin kişi katılır. Gerçi bir savaş olmaz ama, iki ay süren bu seferde pekçok güçlüklerle karşılaşılır, ibretli olaylar yaşanır. Bu güçlüklerden dolayı sefere "gazvetu'l-usre" (zor savaş) ve bu gazveye katılan orduya "ceyşu'l-usre" (zorluk ordusu) denmiştir. Zira, yiyecek-içecek sıkıntısı vardır. Ordunun techizatı tam değildir. Yeterli sayıda binek yoktur.[62] Ayrıca, senenin en sıcak günleridir. Üstelik, gidilecek mesafe hayli uzaktır.[63]
Ayette geçen "güçlük saati" (saati'l-usre) mezkur zorluklara işaret etmektedir. Şüphesiz olaylar bir ayıraçtır. Özellikle savaş gibi müheyyiç olaylar, insanların karakterlerinin ortaya çıkmasında mühim rol oynar. Muhacirler ve Ensardan bir kısmı, böyle çetin bir olayda bazı sarsıntılar geçirdikleri "içlerinden bir kısmının kalpleri az daha eğilecek gibi olmuş idi" ifadesinden anlaşılmaktadır.
İnsan kalbi, Hz. Peygamberin teşbihiyle "bir ağacın dalından sarkıtılmış ince bir ipin ucundaki tüy gibi"[64] hassastır, her yönden gelen rüzgarlara açıktır. Böylesine çetin bir seferde bazı mü'minlerin kalplerinin istenmeyen bazı temayüllerde bulunması, beşerî bir realite olarak kendini göstermektedir.
Ahzab, 19
[61] Tevbe, 117
[62] Râzî, XVI, 215
[63] Râzî, XVI, 59