Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Giybet !!!!!

  • Konbuyu başlatan hüma-gül
  • Başlangıç tarihi
H

hüma-gül

Guest
İslam Dininin yasakladığı kötü huylardan biri gıybet etmek ve kötü zanda bulunmaktır. Gıybet, bir kişinin müslüman din kardeşini arkasından çekiştirmesi, onun üzüleceği ve beğenmeyeceği sözleri söylemesi ve gizli kalması gereken durumlarını başkalarına açıklamasıdır. Kötü zanda bulunmak ise müslümanlar hakkında işitilen yalan yanlış sözleri araştırmadan düşünmeden doğru imiş gibi benimsemek, onlar hakkında kötü düşünce ve kanaat besleyerek yanlış hükümler vermektir Bu gibi düşünce ve davranışların çok kötü bir huy olduğu ortadadır. Zira böyle yanlış düşünce ve davranışlar kişilerin arasını acar. Birlik ve beraberliği bozar. Toplumda fitne ve fesadı geliştirerek huzursuzluğun sebebi olur. Bütün bunlar insanlara yaraşmayan çirkin huylardır.

Şurası hemen belirtilmelidir ki, bir kişi sevdiği arkadaşının iyiliği ve hayrı için, içten gelerek, açık kalplilikle ona iyi, doğru ve hayırlı olduğuna gerçekten inandığı bir sözü söyleyebilir, yapıcı tenkidde bulunabilir. Cünkü müslümanın din kardeşini uyarması, iyiliği ve güzelliği tavsiye etmesi bir görevdir. Ama maksat din kardeşimizin iyiliği değil de onu küçük düşürmek, kötülemek, başkalarına kötü tanıtmak ise bu davranış İslam Dinince yasaklanmıştır. Müslümanları arkasından çekiştirmek, beğenmeyecekleri ve gücenecekler sözleri söylemek, hoş olmayan hareketlerdir.

Müslüman kardeşlerimize karşı kötü zanda bulunmamak, haklarında yersiz şüpheler beslememek durumundayız. Başkalarının kusurlarını ayıplarını, araştırmamalı, gizlediği şeyleri öğrenmeye ve ortaya çıkarmaya çalışmamalıyız. Başkalarını kötüleyen, çekiştiren kimse o kardeşinin toplum içerisindeki itibar ve güvenini sarstığı gibi gerçekten kendisine olan itibar ve güveni sarstığını iyi bilmelidir. Bir kardeşini başkaları yanında çekiştiren, kötüleye kimse böyle bir kötü huya sahip olduğu için onları da diğerleri yanında çekiştirip kötüler. Onun bu yönünü bilenler ve görenler ona güvenmezler ve inanmazlar. Gıybet etmek ve kötü zanda bulunmak, toplumda fitne ve fesada yol açtığından, bölücülüğü körüklediğinden, dirlik ve düzeni bozduğundan dinimizce yasak edilmiştir.

Yüce Yaratıcı gıybet ve kötü zan hakkında şöyle buyuruyor; "Ey iman edenler, zarının bir çoğundan kaçının. Çünkü bazı zan (vardır ki) günahtır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın. Kiminiz de kiminizi arkanızdan çekiştirmesin. Sizden herhangi biriniz ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz. Allah tevbeleri kabul edendir. Çok esirgeyicidir." (el-Hucûrât S:A: 12).

Ulu Peygamberimiz, müslümanı tarif ederken şöyle buyurmaktadır: "Müslüman o kimsedir ki müslüman kardeşleri onun dilinden ve elinden selâmette olur."

Görüldüğü üzere diliyle ve eliyle müslümanlara eziyet eden kimseler gerçek anlamda müslüman olamamaktadırlar.
 

casus021

New member
Katılım
30 Ocak 2007
Mesajlar
1,475
Tepkime puanı
380
Puanları
0
Yaş
40
Konum
istanbul
Web sitesi
www.islamportali.net
zanın her türlüsü günahtır iyi olarak düsündügümüzde kötü çıkıyor kötü düsündügümüzde iyi çıkıyor


slm ve dua ile
 

mhmt

New member
Katılım
7 Kas 2006
Mesajlar
2,965
Tepkime puanı
715
Puanları
0
zanın her türlüsü günahtır iyi olarak düsündügümüzde kötü çıkıyor kötü düsündügümüzde iyi çıkıyor


slm ve dua ile


zannın hertürlüsü derken galiba tabiriniz yanlış..

HUCURÂT SÛRESİ
(12) Ey iman edenler! Zannın bir çoğundan sakının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurlarını ve mahremiyetlerini araştırmayın. Birbirinizin gıybetini yapmayın. Herhangi biriniz ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz! allah'a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz allah tövbeyi çok kabul edendir, çok merhamet edendir.
 
Z

zeynep_hearty

Guest
zannın hertürlüsü derken galiba tabiriniz yanlış..

HUCURÂT SÛRESİ
(12) Ey iman edenler! Zannın bir çoğundan sakının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurlarını ve mahremiyetlerini araştırmayın. Birbirinizin gıybetini yapmayın. Herhangi biriniz ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz! allah'a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz allah tövbeyi çok kabul edendir, çok merhamet edendir.

ayeti kerimede neden özellikle ölü ifadesi kullanılmış?
 
H

hüma-gül

Guest
Bence burda ölü bir ölcüdür.Hic böyle bisey olmasi hos olmaz dimi.Düsündürücü ve ürpertici
 
Z

zeynep_hearty

Guest
gıybeti yapılan kişi cevap verme durumunda olmadığı için bir ölü ne kadar sesssizse ve ne kadar çaresizse ve ne kadar muhafazasız sa sözkonusu gıybeti edilen kişi o kadar muhafazasız ve sessiz olduğu için olabilir..selam ve dua ile..
 

noanda

New member
Katılım
1 Tem 2006
Mesajlar
25
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Bazilari topluma maal olmus insanlarin hakkinda giybet etmekte sakinca gormuyorlar. Mesela siyasette muhalefet diye bir kavram var, muhalefet eden kisi genelde arkasindan konusuyor bu da giybet degilmidir?

Veya futbolcular topu disari vurdugunda, kazma! bir metreden disari vurdu gibi arkadan konusmalar oluyor veya buna kulak veriliyor. Bu da giybet degilmidir?

Gazetelerde hergun haber okuyoruz, bu haberlerde mesela araci icinde feci halde sikisan yarali hastaneye kaldirildi seklinde olabiliyor, Bu da giybet degilmidir?

selam ve dua ile
 
H

hüma-gül

Guest
Gıybet, bir kişinin müslüman din kardeşini arkasından çekiştirmesi, onun üzüleceği ve beğenmeyeceği sözleri söylemesi ve gizli kalması gereken durumlarını başkalarına açıklamasıdır
ilk iki konuda giybet olabilir fakat ücüncü örnekte yaralinin hastaneye kaldirilmasi o kisinin begenmeyecegi bir haber degildir ve o kisi sonra bu haberi okumaktadir.Gizli kalmasi gereken bir durumda yoktur.Adi üstünde haberdir bunlar
 

noanda

New member
Katılım
1 Tem 2006
Mesajlar
25
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Gıybet, bir kişinin müslüman din kardeşini arkasından çekiştirmesi, onun üzüleceği ve beğenmeyeceği sözleri söylemesi ve gizli kalması gereken durumlarını başkalarına açıklamasıdır
ilk iki konuda giybet olabilir fakat ücüncü örnekte yaralinin hastaneye kaldirilmasi o kisinin begenmeyecegi bir haber degildir ve o kisi sonra bu haberi okumaktadir.Gizli kalmasi gereken bir durumda yoktur.Adi üstünde haberdir bunlar

Valla Allah kazadan beladan muhafaza etsin de, "feci sekilde sikisan Ali isimli yarali" diye bir haberi ertesi gun Ali okusa, uzulur yani.... Bizde okursak Ali nin giybetine ortak olmus olmazmiyiz. Sonucta giybeti dinlemekte giybet degilmi ?

selam ve dua ile
 

mhmt

New member
Katılım
7 Kas 2006
Mesajlar
2,965
Tepkime puanı
715
Puanları
0
ayeti kerimede neden özellikle ölü ifadesi kullanılmış?

aslında siz açıklamışsınız.. dediğiniz gibi.. ölünün savunması yapması gibi bi durumu yoktur..orda bide şu nkta vardır.(allahüaglem) o ölünün kardşin olduğunu düşün.. onun savunmasız bi durumunda şerefine hakaret ediyorsun.. etine aç kurt gibi saldırıyorsun.. gıybetin bu denli berbat bişey olduğunu ifade etmek için söylenmiş olabilir..
selametle..
 

mhmt

New member
Katılım
7 Kas 2006
Mesajlar
2,965
Tepkime puanı
715
Puanları
0
Bazilari topluma maal olmus insanlarin hakkinda giybet etmekte sakinca gormuyorlar. Mesela siyasette muhalefet diye bir kavram var, muhalefet eden kisi genelde arkasindan konusuyor bu da giybet degilmidir?

Veya futbolcular topu disari vurdugunda, kazma! bir metreden disari vurdu gibi arkadan konusmalar oluyor veya buna kulak veriliyor. Bu da giybet degilmidir?

Gazetelerde hergun haber okuyoruz, bu haberlerde mesela araci icinde feci halde sikisan yarali hastaneye kaldirildi seklinde olabiliyor, Bu da giybet degilmidir?

selam ve dua ile

s.aleyküm..

topluma mal olmuş kişilerin hakkında konuşmak diğerlerinden farklı olsa gerek..peygamber efendimizde bazen konuşmasında felan gibi yapmayın şeklinde hitaplarda bulunmuştur diye okumuşuzdur.. ayrıca o kişinin daha fazla tanınması için konuşulması daha doğru değilmi..? ? ?
selametle..
 

**DiyarýMevlana**

New member
Katılım
5 Nis 2007
Mesajlar
94
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
Web sitesi
islamigenclik.page.tl
Giybet

Giybet

GIYBET
Kur'ân-ı Kerim’de: "Ey iman edenler! Zannın birçoğundan kaçının. Çünkü bazı zan (vardır ki) günahtır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın. Kiminiz de, kiminizi arkasından çekiştirmesin. Sizden herhangi biriniz ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz! Allah'tan korkun. Çünkü tövbeleri kabul edendir, çok esirgeyicidir"(302) hükmü beyan buyrulmuştur.

Gıybetin haram olduğu hususunda icmâ vardır. Sahabe-i Kiram'ın "gıybet" hususunda: "Söylediğimiz vasıf gerçekten o kardeşimizde varsa ne dersiniz?" sualini (öğrenmek niyetiyle) Resul-i Ekrem (sav)'e sormuşlardır. Bunun üzerine Resûlullah (sav): "Söylediğiniz vasıf; o kimsede gerçekten var ise "gıybet" etmiş olursunuz. Şayet (söylediğiniz vasıf) yoksa "iftira" etmiş olursunuz"(308) diyerek konuya açıklık getirmiştir. Dolayısıyla bir mü'minin arkasından; duyduğu takdirde hoşlanmayacağı bir kusurunu söylemek "gıybet" tir ve haramdır. Eğer o kusur söz konusu değilse iftira edilmiş olur ki; bu daha büyük bir günahtır. Arkadan çekiştiren haram işlediği gibi; bunu dinleyen ve rahatsız olmayan kimse de vebal altına girer. Çünkü bir mü'minin hukukuna tecavüz vaki olurken; sükût etmek suretiyle, tecavüzü onaylamış demektir. Esas olan bu gibi hallerde uyarıda bulunmak veya gıybeti dinlememektir.

Resul-i Ekrem (sav)'in: "Gıyabında din kardeşinin namus ve şerefini koruyan kimseyi Allah-û Teâla (cc) cehennemden azad edecektir"(309) müjdesi asla unutulmamalıdır. Resul-i Ekrem (sav)'in: "Başkalarının ayıp ve kusurlarından bahsetmek istediğiniz zaman, kendinize ait ayıp ve kusurları hatırlayınız"(311) buyurduğu bilinmektedir.

Gıybet ve iftiradan korunmanın en güzel yolu; nefsi kontroldür. Bazı durumlar vardır ki; hâdise meydana konulmadan mesele çözülemez. Dolayısıyla bu gibi hallerde; (gıybet söz konusu olsa da) şer'i bir maksat sebebiyle söylenebilir.

Birincisi: Haksızlığa uğrayan kimse; hakkını almak veya suçluyu cezalandırmak için, onun yaptıklarını velâyet yetkisi olan (vali, kadı, ulû'lemr vs...) kimseye anlatabilir.

İkincisi: Bir hâdisenin dini hükmünü öğrenmek, şahısları zikretmeyi gerektiriyorsa, gerektiği kadarını söyleyebilir. Yani fetva için; herhangi bir şahsın durumunun açıklanması gerekiyorsa, caizdir.

Üçüncüsü: Müslümanları korumak niyetiyle bazı uyarılarda bulunmak caizdir.

Meselâ; sürekli aldatan bir kimsenin, bu vasfı mü'minler tarafından bilinirse, korunmaları mümkün olur. Resul-i Ekrem (sav): "Fâcir kimseyi zikredin ki; insanlar onun şerrinden korunsun" buyurmuştur. Yine bir âlim; tağuta itaat niyetiyle mü'minleri hurafelerle çevresinde toplayan bir kimsenin durumunu izah edebilir.

Dördüncüsü: Bir lakabı olup, söylenmediği süre içerisinde tarifi mümkün olmayan bir kimseyi anlatmak için: "Uzun Mehmet! Topal Osman vs." gibi ifadeler, gıybete girmez.

Malûm olmayan topluluk veya gurupları anmak da gıybet değildir. Mesela: "Falan yer halkı gece hayatını sever" gibi.

Beşincisi: Fıskın günahını gizlemeyen ve bunları aleni yapar hale gelen bir kimseyi o günahı sebebiyle anmak da caizdir. Mesela: "Falan şahıs her zaman sokakta sarhoş dolaşıyor. Buna bir çare bulalım" demek gibi. Çünkü bu sözde "Emr-i Bi'l Ma'ruf, Nehyi ani'l münker" gayreti vardır. Gıybet maddi ve manevi çok büyük zararlar açar. Sosyal hayat içerisinde sevgi, muhabbet ve ilişkilerin bozulması ve güvenlerin sarsılmasına sebep olur Gıybetin en korkutucu taraflarından birisi, yol açabileceği felaketlerin potansiyel büyüklüğüdür. Gıybet fani bedene değil, Yaratıcının bakileştirdiği kalbe ve ruha saldırır. Cinayeti işlemek nisbeten zordur, failini bulmak ve cezalandırmak mümkün ve nisbeten kolaydır. Oysa gıybeti işlemek kaş göz işareti kadar kolaydır; bir kere ağızdan çıktı mı mantar gibi çoğalır, milyonlarca kopyası insanlar arasında dalga dalga yayılır ve inanılmaz fitnelere, yol açar. Ebedî hayatı yok eder:

Peygamberimiz (a.s.m.) der ki: “Ateşin kuru odunu yakması, insanın sevaplarını yok etmekte gıybetten daha hızlı değildir.” Bir ömür hayır içerisinde yaşadığını sanıp da ebedî huzura giden insanın, söylediği veya rıza ile dinlediği gıybetler yüzünden tüm manevî hasenatının alevlerle yanıp kül olduğunu görmesinin ne büyük şok olduğunu tahmin edebilirsiniz. Hazret-i Peygamberimiz (a.s.m.) şöyle der: “Aziz ve Celil olan Rabbim beni Miraca çıkardığında, demirden tırnaklarla yüzlerini ve gözlerini tırmalayan bir topluluğa rastladım. Cebrail’e dedim ki: ‘Bunlar kimlerdir?’ Şöyle dedi: ‘Bunlar gıybet ederek insanların etlerini yiyen ve onların şereflerine dil uzatanlardır.’” Gıybet, insanları işte böyle bir geleceğe hazırlıyor. Gıybetin ebedî hayata yönelik zararları olduğu kadar sosyal, siyasal ve ekonomik hayata, kişisel huzura, sağlığa ve yeteneklere, kısaca topyekûn insan kaderine yönelik sonuçları sayılamayacak kadar fazladır. Gıybet, insanın sevaplarının azalmasına, başkasının günahlarının kendine verilmesine sebep olur. Bunları her zaman düşünmek, gıybet etmeye mani olur.

GIYBET HAKKINDA

Ravi:Ebu Hureyre (R.A)

Resulullah (sav) buyurdular ki: "Gıybetin ne olduğunu biliyor musunuz?" "Allah ve Resulü daha iyi bilir!" dediler. Bunun üzerine: "Birinizin, kardeşini hoşlanmayacağı şeyle anmasıdır!" açıklamasını yaptı. Orada bulunan bir adam: "Ya benim söylediğim onda varsa, (Bu da mı gıybettir?) dedi. Aleyhissalatu vesselam: "Eğer söylediğin onda varsa gıybetini yapmış oldun. Eğer söylediğin onda yoksa bir de bühtanda (iftirada) bulundun demektir."(Hadis: no 4321- Kütübü sitte)

Ravi:Resulullah (sav) buyurdular ki: "Mirac gecesinde, bakır tırnakları olan bir kavme uğradım. Bunlarla yüzlerini (ve göğüslerini) tırmalıyorlardı. "Ey Cebrail! Bunlar da kim?" diye sordum: "Bunlar," dedi, "insanların etlerini yiyenler ve ırzlarını (şereflerini) payimal edenlerdir."(Hadis: no 4323- Kütübü sitte)

Ravi:Müstevred

Resulullah (sav) buyurdular ki: "Kim bir müslüman(ı gıybet ve şerefini payimal etmek) sebebiyle tek lokma dahi yese, Allah ona mutlaka onun mislini cehennemden tattıracaktır. Kime de müslüman bir kimse(ye yaptığı iftira, gıybet gibi bir) sebeple (mükafaat olarak) bir elbise giydirilse, Allah Teala Hazretleri mutlaka, onun bir mislini cehennemden ona giydirecektir. Kim de (malı, makamı olan büyüklerden) bir adam sebeiyle bir makam elde eder (orada salah ve takva sahibi bilinerek para ve makama konmak için riyakârlıklara girer)se Allah Teala Hazretleri Kıyamet günü onu mürdiler makamına oturtarak rezil eder ve mürdilere münasib azabla azablandırır

(Hadis: no 4323- Kütübü sitte)
 

gizemli

New member
Katılım
1 Nis 2007
Mesajlar
652
Tepkime puanı
61
Puanları
0
Yaş
38
Arkadan çekiştirip duran, kaş göz hareketleriyle alay eden her kişinin vay haline... (Hümeze Suresi, 1)

Hayır; andolsun o, 'hutame'ye atılacaktır. "Hutame"nin ne olduğunu sana bildiren nedir? Allah'ın tutuşturulmuş ateşidir. (Hümeze Suresi, 4-6)

Görüldüğü gibi ayetin devamında, bu davranış biçimini benimseyenlere yönelik kesin bir cehennem tehdidi vardır. Bu tehdit dikkte alındığında bu ahlakın müminlerin çok dikkatli olmaları gereken Kuran dışı bir davranış olduğu görülür.

Allah(c.c) razı olsun. Selametle...
 

seyfullah putkýran

New member
Katılım
30 Eyl 2005
Mesajlar
5,807
Tepkime puanı
205
Puanları
0
Yaş
40
Konum
Ruhlar Aleminden
Web sitesi
www.tevhidyolu.net
Giybet

Giybet


          Ortalanmis Mesaj         

GIYBET



لَايُحِبُّ اللّهُ الْجَهْرَ بِالسُّوءِ مِنَ
الْقَوْلِ اِلَّا مَنْ ظُلِمَ وَكَانَ اللّهُ سَميعًا عَليمًا
Nisa/148: Allah, zulme uğrayanların dışında, çirkin sözün açıkça söylenmesinden hoşlanmaz. Allah her şeyi hakkıyla işiten, hakkıyla bilendir.
يَا اَيُّهَا الَّذينَ امَنُوا اجْتَنِبُوا كَثيرًا مِنَ الظَّنِّ اِنَّ بَعْضَ الظَّنِّ اِثْمٌ وَلَا تَجَسَّسُوا وَلَا يَغْتَبْ بَعْضُكُمْ بَعْضًا اَيُحِبُّ اَحَدُكُمْ اَنْ يَاْكُلَ لَحْمَ اَخيهِ مَيْتًا فَكَرِهْتُمُوهُ وَاتَّقُوا اللّهَ اِنَّ اللّهَ تَوَّابٌ رَحيمٌ
Hucurat/ 12: Ey iman edenler! Zannın bir çoğundan kaçının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın. Biriniz diğerini arkasından çekiştirmesin. Biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz. O halde Allah'tan korkun. Şüphesiz Allah, tevbeyi çok kabul edendir, çok merhamet edendir.
اِنَّ الْاِنْسَانَ لَفى خُسْرٍ
Hümeze/ 1: Mal toplayıp onu tekrar tekrar sayan, insanları arkadan çekiştirip, kaş göz hareketleriyle alay edenlerin (hümeze ve lümezenin) vay haline!


HADİS...
* - Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Gıybetin ne olduğunu biliyor musunuz?" "Allah ve Resûlü daha iyi bilir!" dediler. Bunun üzerine: "Birinizin, kardeşini hoşlanmayacağı şeyle anmasıdır!" açıklamasını yaptı. Orada bulunan bir adam: "Ya benim söylediğim anda varsa, (Bu da mı gıybettir?)" dedi. Aleyhissalatu vesselam: "Eğer söylediğin onda varsa gıybetini yapmış oldun. Eğer söylediğin onda yoksa bir de bühtanda (iftirada) bulundun demektir."
* - Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Ey Allah'ın Resûlü, sana Safiyye'deki şu şu hal yeter!" demiştim. (Bundan memnun kalmadı ve:) "Öyle bir kelime sarfettin ki, eğer o denize karıştırılsaydı (denizin suyuna galebe çalıp) ifsad edecekti" buyurdu. Hz. Aişe ilaveten der ki: "Ben Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'a bir insanın (tahkir maksadıyla) taklidini yapmıştım. Bana hemen şunu söyledi: "Ben bir başkasını (kusuru sebebiyle söz veya fiille) taklid etmem. Hatta (buna mukabil) bana, şu şu kadar (pek çok dünyalık) verilse bile!"
* - Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Mirac gecesinde, bakır tırnakları olan bir kavme uğradım. Bunlarla yüzlerini (ve göğüslerini) tırmalıyorlardı. "Ey Cebrail! Bunlar da kim?" diye sordum. "Bunlar, dedi, insanların etlerini yiyenler ve ırzlarını (şereflerini) payimal edenlerdir."
* - Müstevrid radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Kim bir müslüman(ı gıybet ve şerefini payimal etmek) sebebiyle tek lokma dahi yese, Allah ona mutlaka onun mislini cehennemden tattıracaktır. Kime de müslüman bir kimse(ye yaptığı iftira, gıybet gibi bir) sebeple (mükafaat olarak) bir elbise giydirilirse, Allah Teâla Hazretleri mutlaka, onun bir mislini cehennemden ona giydirecektir. Kim de (malı, makamı olan büyüklerden) bir adam sebebiyle bir makam elde eder (orada salâh ve takva sahibi bilinerek para ve makama konmak için riyakarlıklara girer)se Allah Teâla Hazretleri Kıyamet günü onu mürâiler makamına oturtarak (rezil eder ve mürailere münasib azabla azablandırır.)"
* - Sa'id İbnu Zeyd radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Ribânın en kötüsü, haksız yere müslümanın ırzını (manevi şahsiyetini) rencide etmektir."
* - Muaz İbnu Esed el-Cüheni radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Kim bir mü'mini bir münafığa (gıybetçiye) karşı himaye ederse, Allah da onun için, Kıyamet günü, etini cehennem ateşinden koruyacak bir melek gönderir. Kim de müslümana kötülenmesini dileyerek bir iftira atarsa, Allah onu, Kıyamet günü, cehennem köprülerinden birinin üstünde, söylediğinin (günahından paklanıp) çıkıncaya kadar hapseder."
* - Hz. Cabir ve Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Ne fâsık ne de mücâhir (günahı açıktan işleyen) kimse için söylenen gıybet sayılmaz. Mücâhir olan hariç, bütün ümmetim affa mazhar olmuştur."
* - Hz. Huzeyfe raadıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Kattat (söz taşıyan) cennete girmeyecektir." Müslim'in rivayetinde "nemmâm cennete girmeyecektir" şeklinde gelmiştir.
* - İbnu Mes'ud radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Bana kimse, ashabımın birinden (canımı sıkacak bir) şey getirmesin. Zira ben, sizin karşınıza, içimde hiç bir şey olmadığı halde çıkmak istiyorum."
* Bir gün boyu kısa bir kadın bazı meseleler sormak üzere peygamberimize gelir. Müşkillerini öğrenerek çıkıp gittikten sonra Hz. Aişe:
-Ne kısa boylu bir kadın! Diye söylenir.
Bunun üzerine efendimiz:
Gıybet ettin ya Aişe der.
* Yine Allah resulü buyururlar:
Gıybetten sakının ! çünkü onda üç afet vardır:
1. Gıybet edenin duası kabul olunmaz.
2. Yaptığı hayrat kabul edilmez.
3. Gıybet edenin üzerinde günahlar birikir.

 

khan19556

New member
Katılım
11 Ocak 2007
Mesajlar
992
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Yaş
44
Konum
Sancaðýn düþtüðü yerden
"Sizden biri, ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı?" Hucurât Sûresi, 49:12.


âyetinde altı derece zemmi zemmeder, gıybetten altı mertebe şiddetle zecreder. Şu âyet bilfiil gıybet edenlere müteveccih olduğu vakit, mânâsı gelecek tarzda oluyor. Şöyle ki:

Malûmdur, âyetin başındaki hemze, sormak, "âyâ" mânâsındadır. O sormak mânâsı, su gibi, âyetin bütün kelimelerine girer. Her kelimede bir hükm-ü zımnî var.

İşte, birincisi, hemze ile der: Âyâ, sual ve cevap mahalli olan aklınız yok mu ki, bu derece çirkin birşeyi anlamıyor?

İkincisi: lâfzıyla der: Âyâ, sevmek ve nefret etmek mahalli olan kalbiniz bozulmuş mu ki, en menfur bir işi sever?

Üçüncüsü: kelimesiyle der: Cemaatten hayatını alan hayat-ı içtimaiye ve medeniyetiniz ne olmuş ki, böyle hayatınızı zehirleyen bir ameli kabul eder?

Dördüncüsü: kelâmıyla der: İnsaniyetiniz ne olmuş ki, böyle canavarcasına arkadaşınızı dişle parçalamayı yapıyorsunuz?

Beşincisi: kelimesiyle der: Hiç rikkat-i cinsiyeniz, hiç sıla-i rahminiz yok mu ki, böyle çok cihetlerle kardeşiniz olan bir mazlumun şahs-ı mânevîsini insafsızca dişliyorsunuz? Ve hiç aklınız yok mu ki, kendi âzânızı kendi dişinizle divane gibi ısırıyorsunuz?

Altıncısı: kelâmıyla der: Vicdanınız nerede? Fıtratınız bozulmuş mu ki, en muhterem bir halde bir kardeşinize karşı, etini yemek gibi en müstekreh bir işi yapıyorsunuz?

Demek, şu âyetin ifadesiyle ve kelimelerin ayrı ayrı delâletiyle, zem ve gıybet, aklen ve kalben ve insaniyeten ve vicdanen ve fıtraten ve milliyeten mezmumdur. İşte, bak, nasıl şu âyet îcazkârâne altı mertebe zemmi zemmetmekle, i'câzkârâne altı derece o cürümden zecreder.
 

khan19556

New member
Katılım
11 Ocak 2007
Mesajlar
992
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Yaş
44
Konum
Sancaðýn düþtüðü yerden
Ey iman edenler! zandan çok sakının. Çünkü zanların bir kısmı günahtır.

Birbirinizin gizli hallerini araştırmayın. Kiminiz kiminizi gıybet etmesin.

Hiç sizden biriniz ölmüş kardeşinin cesedini dişlemekten hoşlanır mı?

İşte bundan hemen tiksindiniz!

Öyleyse Allah’ın azabından korkun da bu çirkin işten kendinizi koruyun. Allah tevvabdır, rahîmdir (tövbeleri kabul eder, merhamet ve ihsanı boldur).

Zannın çeşitleri vardır. Hüsnüzan kısmı makbul olup müminin Allah, Resulü, müminler ve aksine sebep olmadıkça bütün insanlar hakkında bu zannı beslemesi gerekir. Bazan başka çare kalmayınca zanna dayanarak hüküm verme ihtiyacı olur.

Günah olan kısım ise, insanlar hakkında haksız yere suizan besleyip onlar hakkında iyi tarafa değil de kötü tarafa yorumlar yapmaktır.

Tecessüs, insanların gizli hallerini araştırmak, keza onların gıybetini yapmak da bu âyetle şiddetle yasaklanmıştır. Gizli halleri araştırmak fertlere olduğu gibi devlet yetkililerine de haramdır. “İdareci, halkın mahrem ve gizli hallerini araştırırsa onların ahlâkını ve düzenlerini bozar.” (hadis-i şerif).
 
Üst Alt