Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Geldi Geçti Ömrüm Benim - Yunus Emre

  • Konbuyu başlatan beyaz_ýþýk
  • Başlangıç tarihi
B

beyaz_ýþýk

Guest
Geldi Geçti Ömrüm Benim
Geldi geçti ömrüm benim
Şol yel esip geçmiş gibi
Hele bana şöyle gelir
Şol göz yumup açmış gibi

İş bu söze Hak tanıktır
Bu can gövdeye konuktur
Bir gün ola çıka gide
Kafesten kuş uçmuş gibi

Miskin adem-oğlanını
Benzetmişler ekinciye
Kimi biter kimi yiter
Yere tohum saçmış gibi

Bu dünyada bir nesneye
Yanar içim göynür gibi
Yiğit iken ölenlere
Gök ekini biçmiş gibi

Bir hastaya vardın ise
Bir içim su verdin ise
Yarın anda karşı gele
Hak şarabın içmiş gibi

Bir miskini gördün ise
Bir eskice verdin ise
Yarın anda sana gele
Hulle donun biçmiş gibi

Yunus Emre bu dünyada
İki kişi kalır derler
Meger Hızır, İlyas ola
Ãb-i hayat içmiş gibi
Yunus Emre
 

mercan

New member
Katılım
22 Mar 2007
Mesajlar
24
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
34
ALLAH razı olsun güzel bir paylaşım
 

berfut

New member
Katılım
23 Kas 2007
Mesajlar
2,167
Tepkime puanı
334
Puanları
0
Yaş
44
Konum
istanbul
kapına geldik.....

kapına geldik.....

Her hâli günah bir cemaat olduk... Yemesi, içmesi, yatıp kalkması, sözler, yazılar ve her çeşit davranışlar; hepsi günah. Kurtuluş ümidi ile atılan her adım iyice batırıyor bizi. Ne zamana kadar bu çamur içinde tepinip duracağız, bilmiyorum...

İnsanlığımız sönmüş mü? Kâlpler neden bu kadar hissiz? Niçin gözyaşları rüyalara terk edildi? Yoksa biz kendimizi yaşamıyor muyuz? Öyle değilse neden yanarken gülüyoruz? Ben, bize basiretli diyemeyeceğim. Çünkü göremiyoruz yarını... Anlayamıyoruz bizden evvel boğazlananların yerinde boğazlanacağımızı...

Bakın şu kalabalıklara... Şu yer yer kabaran, kubbeleşen taşa, demire, toprağa. Eski farelerin sığınaklarında saadet arıyorlar. Efendiden kaçan, yolunu yitiren bir cemaat, neticesi elem, lezzetler zebunu bir topluluk... Yıllardır hep aynı kaldırımları tepiyor, aynı kapıların önünde geziyoruz. Kulaklarımız çatlak kahkahalardan, özlediği sesi duyamamakta... Gözler, renk hırsızlığı yapa yapa körlenmiş, Onu görememekte. Gündüzümüz geceden karanlık, gecemiz zalâm zalâm üstüne kabir. Günlümüz ölülerden ümit dileniyor. Kafamız mezar taşlarından daha yaslı...

Yok mu gecemizi gündüz edecek bir merhametli? Yok mu kanayan kâlbimize merhem sürecek bir tabib? Artık mezarlara perde gerip arkasında zevk edenlerin saadetine inanmıyoruz. Cenaze evindeki düğün alayı oyununa kâlbimiz kanmıyor. O bir şey kaybetmiş gibi durmadan sağı solu araştırıyor. O, Onun sevdalısı.. En yüksek binalarda en lüks sefahethanelerde en renkli eğlencelerde.. O hep Onu takip ediyor. Istırabını dindirecek, onu bir kuş hafifliği ile çok yükseklere götürecek o şefkatli elleri.. Onu buluş, ne mesut an o.

O, kendisine dönüşümüzü ve sızlanışımızı bekliyor. Dertler yiyip bitirmeden nihayet kapısına dönüyoruz.

Yâ Rabbi! Sen bizi bağışla! Senin kapına elsiz ayaksız gelsek de yine sana varmak ümidi ile geliyoruz. Senden ayrı düştük ama, hiçbir gönül yapıcıya bağlanmadık. Senden başka okşayanımız da olmadı. Sızlanışlarımızla alay edildi; feryadımıza kimse gelmedi.

Bizden evvel Senin huzuruna bu kadar günahla gelen olmamıştır. Amma cehaletimizden dolayı bizi kınama, başka kapı bilmiyoruz. Eğer kabul etmezsen kimin kapısına gidelim?

Ey yaslıların ümit kaynağı! Bize yâr ol! Ey çaresizlerin çaresi! Bize çâre ol! Şu köhne kubbede bizlere biraz cilve göster! Ola ki bir daha senden ayrı düşmeyelim. Eyledik hadsiz günah, nihayet tasmalı boynumuzla İlâhî kapına geldik...
 
Üst Alt