Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Filistinli Yarali Kuş....

ÇAPANOÐLU

New member
Katılım
8 Eki 2006
Mesajlar
803
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yağmur yeni dinmişti..
Toprak en güzel kokusunu sunuyor insanlara..
Güller-sümbüller toprağa eşlik ederken..
Meydan yerinde yüzyıllardır insanları serinletmek için narin narin dallarını savuran çınar, dallarına en nadide bülbülleri konuk etmiş, yaprak hışırtıları ve esen yellerin müziği eşliğinde, cıvıldaşıp duruyorlar..
İçtiğim demli bir çay eşliğinde uzun uzun dinledim, doğadan yansıyan en doğal müzik nağmelerini..
Kalktım, yürümeye başladım bilinçsizce, ağır adımlarla..
Uzakta oynayan çocukların çığlıkları bozdu dalgınlığımın esrar perdesini..
Yaklaştım, yaklaştıkça cığlıkların dozajının arttığına şahit oldum, meraklandım, daldım aralarına, kalakaldım öylece..
Çocuklar, ellerinde minik bir yaralı kuş, "sen bakacaksın, ben bakacağım" kavgası veriyorlar..
Yaralı kuşu aldım ellerinden, pır pır atıyordu minik kalbi, belliki çok korkmuştu, kanı henüz sımsıcaktı..
Bir veterinere götürmem gerekliydi..
Ne de olsa can taşıyordu, yaşamalıydı..
Yürüdüm çarşıya doğru, veteriner aramaya başladım, biri kapalıydı, diğeri 10 dakikalığına bir göreve gitmiş, çabuk dönecekmiş, bunun için beklemem söylendi..
Çöktüm veteriner kapısının kenarında topraktan oluşmuş tümseğe..
Avucumdaki minik kuşa bakakaldım, içim ılıdı, birşeyler akıverdi sanki, bir ağırlık bastı üstüme, dizlerimin feri kaçtı, sanki yaralı olan kuş değil, bendim..
Duvara yaslanmış beklerken, başımda ağır uğultular oluşmaya başladı..
Şimşekler çakıyordu adeta..
Sanki bir felaket ortasında kalmış gibiydim..
Birden bir ses duydum,
Buğulu, içli, titrek bir ses..
Hüzünlü bir şarkı söyler gibi, tane tane dökülüyordu kelimeler.. evet.. evet evet.. bu ses yaralı kuştan geliyordu..
Merhaba.. dedi
Merhaba.. dedim..
Benim adım RAMİ dedi..
Nasıl yani.. dedim.. Ne demek Rami..
Rami, "atıcı, ok atan, hedefi vuran" demektir..
İyi ama, bu türkçe değil ki?
Ben de türkçe demedim zaten, bu filistinde bir isimdir..
Anlamadım, filistin dedin sanırım..
Evet evet, filistin..
Senin Filistin ile ne alakan var..
Aslında ben bir filistin serçesiyim..
Öyle mi?.. Peki ne oldu da buralardasın ve üstelik yaralısın..
Bak anlatayım, dedi ve anlatmaya başladı..

Evet, ben filistin serçesiyim.. Oraların yuvalarında doğdum, oraların yemleriyle yemlendim, orada büyüdüm, yaşadım.. Ta ki filistin toprakları işgal edilenceye dek.. Ne zamanki savaşın soğuk yüzüyle karşılaştık, ne insanın huzuru kaldı, ne bizim ve ne de toprağın..
Yine güzel bir sabah ışığıyla uyanmıştım, sabah şarkıları söylüyordum ki..
Top sesleri bastırdı seslerimizi..
Koca mermiler düştüğü yeri duman duman ediyordu..
Bir askerin filinstinli bir çocuğu nişan aldığını gördüm..
Nevrim döndü, gözlerim büyüdü, yüreğim hızlı hızlı atmaya başladı..
Ne yapabileceğimi düşündüm..Engel olmalıydım ama nasıl..
Ben düşünedurayım, adam tetiğe basmıştı bile..
O an ne yaptığımı bilmeden attım kendimi ortaya, uçtum, kanat çırptım, araya girdim, büyüdüm, kabardım, şişirndim iyice kendimi.... ve,

Sustu birden minik kuş..
Sanki herşeyi tekrar yaşıyor gibiydi..
Gözlerinden yaş değil, yüreğinin kanı damlıyordu..
Sanki insan gibi hıçkırıyor, ağıtlarını göğe fırlatıyordu..

Çocuk vuruldu değil mi?.. diyebildim neden sonra..

Hayır.. dedi.. Vurulmadı, vurdurmadım.. Onun yiyeceği mermiyi ben yedim...

Anladım, sen bundan dolayı yaralısın.. Peki buralara nasıl gelebildin..

Türkiye"den yardım dağıtımı için gelmişler, işleri bitince, geri dönmek için bir yerde mola vermişler, oraya kadar uçabilmişim yaralı yaralı.. Araçlarının bir boşluğuna sıkışıp kaldım, ta buralara kadar sürüklendim, kendime geldiğimde birkaç çocuğun ortasında buluvermiştim kendimi...

Düşündüm, tefekkür ettim, daldım derinlere..
Bir kendi çabama baktım, bir de minik kuşun telaşına.. utandım, sıkıldım, iğrendim çaresizliğime.. Kalbim sıkışmış, nefesimin atışı hızlanmış, kan ter içinde kalmıştım ki, derin bir sesle irkildim..

Hemşehrim beni mi aramıştın... diyordu bu ses..
Evet.. dedim zar zor..

Veteriner gelmişti, içeri girdim, kuş... diyebildim.. açtım avucumu.. donakaldım...
Minik kuş cansız yatıyordu avuçlarımda, minik bedeni dayanamamıştı fazla acıya.. Ve ben, veterineri beklediğim 10 dakika içinde derin bir uykuya dalmış, yukarıda ki rüyayı görmüştüm...
Aldım minik serçeyi, mezarlığın en nadide yerinde küçük bir mezak kazıp, tek kişilik bir organize ile cenaze merasimini eksiksiz yerine getirdim, küçük tahta taşına da RAMİ"NİN RUHUNA.. diye yazdım...
Herkes bayramlarda yakın ölmüşlerini ziyarete giderken, ben RAMİ"yi ziyaret eder, geri dönerim...
İNSANLIK AŞKINA, FİLİSTİN AŞKINA, MAZLUMLAR AŞKINA...
RAMİ AŞKINA...
 

nurþeyma

New member
Katılım
7 Nis 2007
Mesajlar
302
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
49
insanın yüreğini burkan, acıtan bir meseleyi hikayeleştirmişsiniz,
Filistinin kurtuluşu için dualarımla,, teşekkürler
 

mhmt

New member
Katılım
7 Kas 2006
Mesajlar
2,965
Tepkime puanı
715
Puanları
0
bir kez daha bu resmi koymam gerekiyor saygıdeğer ÇAPANOĞLU..

güzel dile getirmişsinz..

 

semair

New member
Katılım
15 Nis 2007
Mesajlar
3
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
121
filistin'im
Aynı günde başlıyor hikayemiz,
Sen benden ben senden habersiz…

Uykusuzluğun verdiği ızdırabı taşıyamayan bedenim tutunacak dal ararcasına sallanıyor.

Ellerim titriyor, gökyüzünün maviliği arasında gözlerini hatırlıyorum ve gözlerinin yok oluşunu…
Belki okuyamayacağın satırları işliyorum dantelime belki de sana ulaşmayacak danteli en amansız derdine çare olur diye işlemekten de alıkoyamıyorum.
Uzun bir yolculuğa çıkıyoruz şimdi.
Kapılar ardındaki senin kapına Filistin diyarına ulaşmanın vereceği duyguyu bekliyor kalbim.
Mavi gözlüm demiştim, gülmüştün.
Gözü anlamıştın da sanki…
Gülüşündeydi cevap gülüşün o ne dercesine parlıyordu.
Renk demiştim bilmez misin yoksa?
Masmavi gözlerin masmavi bulutlar gibi dolu yağarcasına boşalmıştı.
Gözlerinin mavi olduğunu bile bilmeyen sen kırmızıdan hem de kan kırmızısından başka renk bilmiyormuşsun oysa.
Gelelim hikâyemize sen dünyaya” merhaba” dediğinde, ben dünyaya gelmenin şaşkınlığı içerisinde gülücükler saçıyormuşum.
Oysa sen Rabbimin lütfü ile sanki başına gelecekleri biliyormuşçasına lanet okuyormuşçasına feryat basıyormuşsun etrafına.
Senin adın Filistin olmuş, benimki gülücük.
Ben her güldüğümde sen soluyormuşsun gülen güle inat.
Hiçbir şeyimde yokmuş gözün oysa ben her hatıranı en çok ta neyini kıskanmışım biliyor musun?
Hani abinin cansız bedeni ardında boynunda salınan emzik vardı ya onu.
O emzik ki cansız olmasına rağmen kan ağlıyordu bir annenin yavrusuna verebileceği en değerli hazine olmanın endamıydı.
En çokta hatıralarının kıskandım onun.
Bombalar ardında saklı inleyişleri dinlemek isterdim

bir annenin yavrusuna sahip olabilmek için çırpınışı,

çok çaresiz kaldığımızda adım atacak takatimiz olmadığında

ölüme boyun eğmenin ne demek olduğunu bilmek

ve o yavrunun gülücük seslerini dinlemek isterdim o ufak ve pek masum emzikten.
Emziği takanın kaderiymiş bombalar.
Ama bekle kardeşim benim senin gibi

emziğim yok ama kaderim var kaderimde ise Filistin var.
Annenin elleri karıncalanmış, sana dua etmekten.
Baban, baban, senin baban…
senin doğmanın bedeliymiş ölmek babana…
anlamaz gibi bakmasın bakışların yalan değil sana yazdıklarım.
Üzülme üzülme be Filistin dedim ya kaderinmiş bu senin…
her gün ninni deyip uyuduğun iniltileriymiş kızıl çöllerin,

masum abilerin…
sen rahat uyu diye iniltiler…
Gene mi uyandırdılar seni Filistin…
namluyu dolduran kurşunların sesi gene mi rahatsız etti seni…
gene mi bi çocuk çığlıkları kapladı semayı…
gene mi gene mi gene mi…
Komşunuzun küçük bir oğlu varmış kendi kardeşini

hatırlatırmışsın ona kendi ufak ama gördükleri çok büyükmüş.
Onu anlatalım birazda küçük elleri çiçek toplayacağına taş toplarmış hem de kırlardan bayırlardan değil sokaklardan…
annesinin babasının taze kanlarıyla yıkanmış dar sokaklardan.
Kalem tutacak elleri,

ufacık parmakları silah tutarmış.
Silah tutmanın, taş toplamanın bedeliyse ölümün keskin virajından dönerek elsiz kalmakmış onun için.
Elleri yok ama seni sevmesi için kin, nefret dolu bir kalbi varmış.
Üzülme be sana değil kini, nefreti…
seni sevmesini, senin gülmeni benim ağlamamı engelleyen herkese her şeye…
ufacık çocuğun kalbine kim yerleştirmiş kini, nefreti…
kötü bir haberim var sana, artık alıştın anlaşılan kötü haber duymaya,

baksana her zamanki gibi hiçbir değişiklik yok simanda gene ağlıyorsun gene gene. komşu teyzen bakacak artık sana..

annen mama almaya gitmiş.
Mamalar çoook uzaktaymış.
Keşke aç kalaydım deme mamalar seni uyandıran seslerin ardından geriye kalan küçük kardeşlerin içinmiş.
Artık amcanda var baban yerine seveceğin…
ağlama nolur bak yalnız değilsin artık ben varım..
Teyzen Allah’ı öğretiyor sana…
gülücükler açıyor yüzünde.
Gülmen için kalan tek neden; artık hep seninle, üzülme Allah hep bizimle…
bitecek bu sesler, sen taş değil çiçek toplayacaksın.
Gözlerin kan gibi değil deniz gibi parlayacak.
Yüzünde gözyaşları değil güller açacak.
Dua edecek dillerin beddua değil…
….
Bu ses ne bu duman ne gözlerin nerde?
Gözlerin nerde?
Filistin gözlerin nerde??
Demek bırakıp gittin beni emziğinide götürmüşsün.
Gidişin sessiz oldu gelişine inat…
selam söyle Filistin gördüğün tüm Filistinlilere…
ve sahip çıkman gerekenlere gerçek dünyada sahip çık…
Boşuna üzülmüşüm beni terkedip gidişine ebedi gülistanda gülmek için gülmeyi unutan sen gülmen için olan nedene gitmişsin.
Bende ağlarım bende senin gibi gülmek için.
Öyleyse gülmek yok bundan böyle.
Gülenlerin ve güllerin sahibine hamd olsun…
 

ÇAPANOÐLU

New member
Katılım
8 Eki 2006
Mesajlar
803
Tepkime puanı
1
Puanları
0
bir kez daha bu resmi koymam gerekiyor saygıdeğer ÇAPANOĞLU..

güzel dile getirmişsinz..




Bugün imkanım olasydı eğer,
Rami'nin annesini arar, Anneler Gününün ve Evlat acısının ne manaya geldiğini sorardım..
Rami, Ruhun şad olsun, Sana ve tüm Cennettekilere SELAM..
 

mhmt

New member
Katılım
7 Kas 2006
Mesajlar
2,965
Tepkime puanı
715
Puanları
0
amin amin..
ALLAH RAZI OLSUN...
cidden doğru demişiniz...aranması gereken annelerden biri..
selametle..
 
Üst Alt