Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Filistin'i Yahudilere Vermedim

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Ulu Hakan Sultan Abdülhamid’in gönlünün sultanı Şeyh Mahmut Ebuşşamat’a yazdığı mektup:



“Ya Hu”
Bismillahirrahmanirrahim vebihi nestain
Elhamdülillahi rabbilalemin ve efdalü salati ve ettemmü teslim ala Seyyidina Muhammedin resulü rabbulalemin ve ala alihi ve sahbihi ecmain vetabiine ila yemüddin.
İşbu arîzamı tarikat-i Şazeliye Şeyhi vücutlara ruh ve hayat veren ve cümlenin efendisi bulunan Eşşeyh Mahmud Ebüşşamât Hazretlerine ref ediyorum: Mübarek ellerini öperek ve duâlarını rica ederek selâm ve hürmetlerimi takdimden sonra arz ederim ki, sene-i haliye şehr-i mayısın 2. günü tarihli mektubunuz vasıl oldu. Sıhhat ve selâmette daim olduğunuzdan dolayı Allah’a hamd ve şükürler ettim... Efendim, evrâd-ı Şazeliye kıraatine ve vazife-i Şazeliyyeye, Allah’ın tevfikiyle gece ve gündüz devam ediyorum. Ve bu vazifeleri edâya muvaffak olduğumdan dolayı Allah Teâlâ Hazretlerine hamd ederim ve dâvet-i kalbiyenize daima muhtaç olduğumu arz ederim.
Bu mukaddimeden sonra, şu mühim meseleyi zat-ı reşadetpenahilerine ve zat-ı semahatpenahilerin emsali ukulü selim sahiplerine tarihî bir emanet olarak arz ederim ki, ben Hilâfet-i İslâmiyeyi hiçbir sebeple terk etmedim. Ancak ve ancak ‘Jön Türk’ ismiyle maruf ve meşhur olan İttihat Cemiyeti’nin rüesasının tazyik ve tehdidiyle Hilâfet-i İslâmiyeyi terke mecbur edildim. Bu ittihatçılar, Arazi-i Mukaddese ve Filistin’de Yahudiler için bir vatan-ı kavmî kabul ve tasdik etmediğim için ısrarlarında devam ettiler. Bu ısrarlarına ve tehditlerine rağmen ben de katiyen bu teklifi kabul etmedim. Bilâhare yüzelli milyon altun İngiliz lirası vereceklerini vaad ettiler. Bu teklifi dahi katiyen reddettim ve kendilerine şu sözle mukabelede bulundum: “Değil yüzelli milyon İngiliz lirası, dünya dolusu altun verseniz bu tekliflerinizi katiyen kabul etmem! Ben otuz seneden fazla bir müddetle Millet-i İslâmiye’ye ve Ümmet-i Muhammediye’ye hizmet ettim. Bütün Müslümanların ve salatin ve Hulefa-i İslâmiyeden aba ve ecdadımın sahifelerini karartmam ve binaenaleyh bu tekliflerinizi mutlaka kabul etmem” diye kat’'î cevap verdikten sonra hal’imde ittifak ettiler. Ve beni Selanik’e göndereceklerini bildirdiler. Bu son tekliflerini kabul ettim ve Allah Teâla’ya hamdettim ki ve ederim ki; Devlet-i Osmaniyye ve Alem-i İslâm’a ebedî bir leke olacak olan tekliflerini, yani Arazi-i Mukaddese ve Filistin’de Yahudi devleti kurulmasını kabul etmedim. İşte bundan sonra olan oldu. Ve bundan dolayı da Mevlâ-yı Müteal Hazretlerine hamd ederim.
Bu mühim meselede şu maruzatım kâfidir. Ve şu sözlerimle mektubuma hitam veriyorum. Mübarek ellerinizden öperek hürmetlerimi kabul buyurmanızı sizden rica ve istirham ederim. İhvan ve asdıkamın cümlesine selâmlar ederim.
Ey benim muazzam üstadım! Bu bâbta sözümü uzattım. Muhat-ı ilmi semahatpenahileri (bilginiz) ve bütün cemaatinizin mâlûmu olmak için uzatmaya mecbur oldum.

Veselâmualeyküm ve
rahmetullahi ve berakatühü.
Hadim-i el-Müslimin
Abdulhamid
22 Eylül 1329”



DİPNOTLAR


(1) Mutasavvıf Mahmud bin Muhyiddin bin Mustafa Ebuşşamat ed-Dımışki el-Hanbeli (1850-1922). Şeyh Mahmud, Şazeli tarikatının Yaşrutiyye kolunun şeyhi olup, Akkalı Ali bin Yaşrutiyye’nin ilk halifesidir. Zaviyesi Şam’ın Kanavaat mıntıkasındadır. Şam’da doğup ve yine Şam’da vefat etmiştir. Şeyh Mahmud mutasavvıf olmanın yanında hem edip, hem de şairdir ve bir çok eser kaleme almıştır. İbn el-Farıd’ın et-Taiyyetü’l Kübra Şerhi (dört ciltlik), el-Muaşşarat, el-Muvalat, Uruc es-Salik ve Dünüvvihi ve Sünûhat ismindeki divanı eserlerinden birkaçıdır.
(2) Harun Efendi, Sultan Abdülhamid’in oğullarından Selim Efendi’nin oğlu Abdülkerim Efendi’nin oğlu oluyor. Lübnanlı bir anneden 1935’de Lübnan’da dünyaya gelmiş. Uzun yıllar Suriye Savunma Bakanlığı’nda çalışmış. Turgut Özal’ın hususî yardımlarıyla 1977 yılında Türk vatandaşlığını almış. Şu an Türkiye’de ikamet ediyor. Harun Efendi’nin babası Abdülkerim Efendi oldukça hareketli bir insanmış. Türkistan, Hindistan, İngiltere ve Amerika’ya seyahatlerde bulunmuş. Türkistan’a yapmış olduğu ziyaretler, Türk kabileleri arasında kendisine karşı büyük bir muhabbet doğmasını netice vermiş. Hatta Abdülkerim Efendi’yi ‘Türkistan Sultanı’ olarak ilân etmek istemişler. Ancak Abdülkerim Efendi’nin 35 yaş gibi çok genç bir yaşta ölmesi, Türkistan Türklerinin bu niyetlerinin önüne geçmiş. Abdülkerim Efendi, 1935 yılında New York’a yapmış olduğu bir ziyaretinde otel odasında ölü bulunmuş. İntihar etmiş olduğu söylense de, hanedan ailesinde cinayet olduğu kanısı daha ağır basıyormuş. Umarız tarihçilerimiz bu konu üzerine eğilir ve bir sır olarak kalan olayın aydınlanmasına katkıda bulunurlar.” (21.Yüzyılda Sultan Abdulhamid’e Bakış” Mehmet Tosun İstanbul 2003)
 
Üst Alt