3. YANILGI
SUDAN YARATMANIN EVRİMSEL YARATILIŞA İŞARET ETTİĞİ YANILGISI
Şüphesiz biz insanı, karmaşık olan bir damla sudan yarattık. Onu deniyoruz. Bundan dolayı onu işiten ve gören yaptık. (İnsan Suresi, 2)
Evrimsel yaradılışı savunanlar birçok ayette geçen "insanın sudan yaratıldığı" şeklindeki ifadeleri de kendi iddialarına bir delil olarak göstermeye çalışmaktadırlar. Sudan hareketle bütün canlıların oluştuğunu iddia etmektedirler.
Oysa insanın sudan yaratıldığının ifade edildiği ayetler de yine İslam alimleri ve tefsirciler tarafından her zaman spermadan yaratılma olarak açıklanmıştır. Örneğin Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır İnsan Suresi'nin 2. ayetini şu şekilde tefsir eder:
"…Şu şekilde yaratıldı bir nutfeden. Rağıb'ın açıkladığı üzere nutfe, esasen saf suya denir. Erkeğin suyuna da nutfe denilmiştir. Örfte nutfe ile meni eş anlamlı gibi sayılmıştır. Fakat Kıyamet sûresinin sonunda da geçtiği gibi Kur'ân'da "Dökülen meniden bu nutfe." (Kıyamet, 75/37) buyrularak nutfenin meniden bir parça olduğu ifade edilmiştir. "Sahih-i Müslim"de rivayet olunduğu üzere "Suyun hepsinden çocuk olmaz." hadis-i şerifinde de bir bütünün her parçası kastedilerek "Bir suyun her bir parçasından" buyrulmamış, bir parçası kastedilerek "suyun tamamından" buyrulmuş olmasından çocuğun meydana geldiği o suyun, suyun toplamı olan bütün meni değil, onun bir parçasından ibaret olduğu anlatılmış bulunduğundan nutfe, meniden bir cüz olan saf tohumun adı olduğu anlaşılır."
İbni Taberi ise bu ayeti "… Adem'in zürriyetini erkeğin ve kadının birbirine karışan döl sularından yaratmışızdır" şeklinde tefsir etmektedir. (Taberi Tefsiri, İmam Taberi, 6. cilt, s. 2684)
Ömer Nasuhi Bilmen tefsirinde ise bu ayet şöyle açıklanmaktadır:
"...(Şüphe yok ki: Biz insanı karışık bir damla sudan yarattık.) Erkek ile kadının birbirine karışan sularından vücude getirdik. Evet... İnsanlar, bir müddet, nutfe, yani: Duru, safi bir su halinde ve bir müddette "alaka" yani: uyuşmuş kan halinde ve bir müddette muzga, yani: Küçük et parçası halinde bulunmuşturlar. Daha sonra da kemik kesilip et ile bürünmüş, berhayat hale gelmişlerdir..." (Ömer Nasuhi Bilmen Tefsiri, Cilt 8, s.3915)
Bu açıklamalardan da görüldüğü gibi insanın "karmaşık olan bir damla sudan" yaratılmasının evrim teorisinin suyun içinde tesadüfler sonucu oluşan bir tek hücreden aşama aşama insanın meydana gelmesi iddiası ile hiçbir bağlantısı yoktur. Tüm büyük müfessirlerin açıkladığı gibi bu ayette insanın anne karnındaki yaratılışına dikkat çekilmektedir.
İnsanın yaratılış aşamalarının anlatıldığı bir diğer ayet de dikkatli incelendiğinde bu yorumlardaki köklü yanılgı gözler önüne serilmektedir:
Ey insanlar, eğer dirilişten yana bir kuşku içindeyseniz, gerçek şu ki, biz sizi topraktan yarattık, sonra bir damla sudan, sonra bir alak'tan (embriyo), sonra yaratılış biçimi belli belirsiz bir çiğnem et parçasından; size (kudretimizi) açıkca göstermek için. Dilediğimizi, adı konulmuş bir süreye kadar rahimlerde tutuyoruz. Sonra sizi bebek olarak çıkarıyoruz, sonra da erginlik çağına erişmeniz için (sizi büyütüyoruz). Sizden kiminizin hayatına son verilmekte, kiminiz de, bildikten sonra hiçbir şey bilmeme durumuna gelmesi için ömrün en aşağı ucuna (yaşlılığa) geri çevrilmektedir. Yeryüzünü kupkuru ölü gibi görürsün, fakat biz onun üzerine suyu indirdiğimiz zaman titreşir, kabarır ve her güzel çiftten (ürünler) bitirir.(Hac Suresi, 5)
Ayette bir insanın yaratılış aşamaları tarif edilmektedir. Birinci aşama olan toprak, insandaki temel mineralleri ve elementleri içeren hammaddedir. İkinci aşama ise bu elementlerin, anne karnındaki yumurtayı döllemek için gerekli yapıya ve genetik bilgiye sahip olan spermleri içeren ve Kuran'da karmaşık bir su tabiriyle tarif edilen menide bir araya gelmesidir. Kısacası insanın temel hammaddesi topraktır. Toprağın özü, bir damla menide o insanı meydana getirecek bir şekilde toplanmıştır. Ayette bu "su" aşamasının hemen ardından insanın ana karnındaki gelişim aşamaları belirtilmiştir. Oysa evrim teorisi, canlılığın sözde suda başlamasından insanın ortaya çıkması arasında milyonlarca farazi aşama (ilk hücre, tek hücreliler, çok hücreliler, omurgasızlar, omurgalılar, sürüngenler, memeliler, primatlar, vs. ve bunların sayısız ara aşamaları gibi) olduğunu var sayar. Oysa ayetteki sıralamada hiçbir şekilde böyle bir mantık ve tarif olmadığı çok açıktır. İnsanın bir damla su halinden sonra alak haline geldiği bildirilmektedir.
Dolayısıyla, çok açıktır ki ayette, insan türünün geçirdiği evrim aşamaları değil, tek bir insanın anne karnından önceki, anne karnındaki ve doğduktan sonra yaşlılığına kadar devam eden yaratılış aşamaları tarif edilmektedir.
İnsanın ve diğer canlıların sudan yaratıldığını bildiren diğer ayetlerde de yine evrim teorisine dayanak oluşturacak bir mana yoktur. Bu ifadeyi içeren bazı ayetler şu şekildedir:
O inkâr edenler görmüyorlar mı ki, (başlangıçta) göklerle yer, birbiriyle bitişik iken, biz onları ayırdık ve her canlı şeyi sudan yarattık . Yine de onlar inanmayacaklar mı? (Enbiya Suresi, 30)
Allah, her canlıyı sudan yarattı . İşte bunlardan kimi karnı üzerinde yürümekte, kimi iki ayağı üzerinde yürümekte, kimi de dört (ayağı) üzerinde yürümektedir. Allah, dilediğini yaratır. Hiç şüphesiz Allah, her şeye güç yetirendir. (Nur Suresi, 45)
Bazı yorumcular bu ayetlerdeki "canlıların sudan yaratılması" ifadesinde, evrim teorisine paralel bir mana var zannetmektedir. Oysa bu çok yanlış bir yorumdur. Ayetlerde canlıların sudan yaratıldığı bildirilerek, canlıların temel malzemesinin su olduğu haber verilmektedir. Nitekim modern biyoloji ortaya koymuştur ki su, dünyadaki her canlının vücudunun en temel unsurudur. İnsan vücudunun yaklaşık % 70'i sudur. Her canlı, vücudundaki su sayesinde hücre içi, hücreler arası ve dokular arası ulaşımı sağlar. Su olmadan canlılık olamayacağı kabul edilen bir gerçektir.
Bunun evrim teorisiyle hiç bir ilişkisi olmadığı ise açıktır. Evrim teorisinin, "her canlının sudan çıkıp evrimleştiği" gibi bir iddiası yoktur ki, böyle bir ilişki kurulsun. Aksine teori, canlı türlerinin birbirlerinden türediklerini ileri sürmektedir ki, bu iddia her farklı canlı grubunun Allah tarafından sudan yaratılmış (yani ayrı ayrı yaratılmış) olduğu gerçeğiyle tamamen çelişkili bir iddiadır.
4. YANILGI
ÖNCE TOPRAKTAN SONRA SUDAN YARATILMANIN EVRİMSEL YARATILIŞA İŞARET ETTİĞİ YÖNÜNDEKİ YANILGI
"Seni topraktan, sonra bir damla sudan yaratan, sonra da seni düzgün (eli ayağı tutan, gücü kuvveti yerinde) bir adam kılan (Allah)ı inkar mı ettin?" (Kehf Suresi, 37)
İmam Taberi bu ayeti şu şekilde yorumlamaktadır:
"...Baban Adem'i topraktan yaratan, sonra seni bir erkeğin ve kadının spermasından meydana getiren, sonra seni tastamam bir insan kılığına büründüren, kadın değil, erkek haline getiren Allah'ı mı inkar ediyorsun? Sana bunca şeyleri veren ve seni bu hale getiren Allah, ölüp toprağa dönüştükten sonra seni yeniden yeni bir mahluk olarak meydana getirdi" (Taberi Tefsiri, İmam Taberi, 3. cilt, s. 1268)
Ömer Nasuhi Bilmen ise aynı ayeti şu şekilde tefsir eder:
"...Senin aslın ve yaradılışın sebebi olan Hazreti Adem'i (topraktan) yaratan (sonra) da seni (bir nutfeden) en yakın maddei vücudun olan bir katre meniden (yaratan sonra da seni bir erkek olarak tesviye eden) seni böyle müteaddit etvari hayatiye neticesinde tam, baliğ bir insan olarak vücuda getiren Haliki Kerimi (inkar eder mi oldun) çünki ahiret hayatını inkar, onun zuhura geleceğini haber veren ve ona kadir olan Allah Teala'yı inkar demektir..." (Ömer Nasuhi Bimen, Kuran-ı Kerim'in Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri, cilt 4, s. 1958)
Yukarıdaki tefsirlerde de görüldüğü gibi Kehf Suresi 37. ayetin ve insanın sudan yaratıldığının ifade edildiği diğer ayetlerin evrimsel yaratılışa bir delil olarak gösterilmesi sadece kişisel yorumdur; ayetin böyle bir manası yoktur. Ayette geçen ‘topraktan yaratılma” Hz. Adem'in yaratılışını, sudan yaratılıp düzgün bir adam haline gelme ise spermden başlayan gelişmeyi anlatmaktadır. Zaten Kuran'da anlatılan yaratılış aşamaları dikkatle okunur, birbirini takip eden süreçler gözönünde bulundurulursa bu yorumun yanlış olduğu da hemen anlaşılır. Kuran'da aynı konuya işaret eden pek çok ayet bulunmaktadır:
Şüphesiz, Allah katında İsa'nın durumu, Adem'in durumu gibidir. Onu topraktan yarattı, sonra ona "ol" demesiyle o da hemen oluverdi. (Ali İmran Suresi, 59)
Evrimsel yaradılışı savunanların bu yorumlarını bir an için kabul ettiğimizi varsaysak, o takdirde yukarıdaki ayetten yaratılışı Hz. Adem'e benzetilen Hz. İsa'nın da evrimle yaratıldığı gibi bir sonuç çıkarmak gerekir ki bunun ne kadar mantıksız olduğu ortadadır.
Topraktan ve sudan yaratılmanın geçtiği diğer ayetlerde de, az önceki maddede incelediğimiz gibi insanın evrim aşamaları değil, insanın yaratılışının anne karnına düşmeden önceki, ana karnındaki ve doğumdan sonraki aşamaları tarif edilmektedir:
Ey insanlar, eğer dirilişten yana bir kuşku içindeyseniz, gerçek şu ki, biz sizi topraktan yarattık, sonra bir damla sudan, sonra bir alak'tan (embriyo), sonra yaratılış biçimi belli belirsiz bir çiğnem et parçasından; size (kudretimizi) açıkca göstermek için. Dilediğimizi, adı konulmuş bir süreye kadar rahimlerde tutuyoruz. Sonra sizi bebek olarak çıkarıyoruz, sonra da erginlik çağına erişmeniz için (sizi büyütüyoruz). Sizden kiminizin hayatına son verilmekte, kiminiz de, bildikten sonra hiç bir şey bilmeme durumuna gelmesi için ömrün en aşağı ucuna (yaşlılığa) geri çevrilmektedir. Yeryüzünü kupkuru ölü gibi görürsün, fakat biz onun üzerine suyu indirdiğimiz zaman titreşir, kabarır ve her güzel çiftten (ürünler) bitirir. (Hac Suresi, 5)
O'dur ki, sizi topraktan, sonra bir damla sudan, sonra bir alak'tan (embriyo) yarattı; sonra sizi bir bebek olarak çıkarmakta, sonra güçlü (erginlik) çağınıza erişmeniz, sonra da yaşlanmanız için size (belli bir ömür vermektedir). Sizden kiminin daha önce hayatına son verilmektedir; adı konulmuş bir ecele erişmeniz ve belki aklınızı kullanmanız için (Allah sizi böyle yaşatır). (Mümin Suresi, 67)
Bir damla sudan (döl yatağına) meni döküldüğü zaman. (Necm Suresi, 46)
5 • YANILGI
İLK İNSANIN BİR SÜREÇ İÇİNDE YARATILDIĞI YANILGISI
Hani Rabbin meleklere: "Gerçekten ben, çamurdan bir beşer yaratacağım" demişti. (Sad Suresi, 71)
Evrimsel yaradılışla ilgili bir diğer yanılgı ise yine ayette geçen bir ifadenin yanlış bir şekilde yorumlanması sonucu ortaya çıkmaktadır. Ayetteki altı çizili ifade "çamurdan bir beşer yapmaktayım" şeklinde tercüme edilmekte ve bunun evrim süreci içinde, yavaş yavaş yaratılışa işaret ettiği iddia edilmektedir. Ancak ayetin Arapçası bu şekilde bir çevirinin kişisel bir yorum ve kasıtlı bir çarpıtma olduğunu açıkça ortaya koymaktadır:
"İnni halikun beşeren min tın." = "Ben çamurdan bir beşer yaratanım"
Bu ayette “yapmaktayım” şeklinde bir ifade bulunmamaktadır. Nitekim ayetin devamında "onu bir biçime sokup üflediğim zaman O'na secdeye kapanın" şeklinde geçmekte ve buradan da "yaratma" fiilinin bir anda olup bittiği anlaşılmaktadır.
Nitekim İslam alimleri de bu ayeti "Yapmaktayım" şeklinde çevirmemektedir. Örneğin Süleyman Ateş tefsirinde şu şekilde açıklamaktadır:
"Rabbin meleklere demişti ki “Ben çamurdan bir insan yaratacağım."
"Allah, kokuşmuş çamurdan bir insan yaratacağını meleklere söylemiş, çamuru insan şekline koyup içine de kendi ruhundan üfledikten sonra meleklere, insana secde etmelerini emretmiş. Meleklerin hepsi secde temiş. Yanlız cinlerden olan İblis, kendisinin ateşten yaratıldığını, çamurdan yaratılan insandan hayırlı olduğunu ileri sürerek insanın atasına secde etmemiştir."
İbni Taberi de aynı ayeti
"Ben çamurdan bir insan yaratacağım" şeklinde çevirmiş ve şu şekilde tefsir etmiştir:
"…Bir zamanlar Rabbin meleklere: Ben, çamurdan bir adam yaratacağım, buyurmuştu… Onun yaratılışını tamamladığım, suretini düzelttiğim, ruhumdan da ona üflediğim zaman, kendisine secde edin." (Taberi Tefsiri, İmam Taberi, cilt 4, s. 1991)
6• YANILGI
HZ. ADEM'İN İLK İNSAN OLMADIĞI YÖNÜNDEKİ YANILGI
Evrimsel yaradılışla ilgili olarak ortaya atılan bir diğer iddia ise, Hz. Adem'in ilk insan olmayabileceği ve hatta insan olmayabileceği şeklindedir. Bu iddiaya delil olarak aşağıdaki ayet gösterilmektedir:
Hani Rabbin, Meleklere: "Muhakkak ben, yeryüzünde bir halife var edeceğim" demişti. Onlar da: "Biz seni şükrünle yüceltir ve (sürekli) takdis ederken, orada bozgunculuk çıkaracak ve kanlar akıtacak birini mi var edeceksin?" dediler. (Allah "Şüphesiz sizin bilmediğinizi ben bilirim" dedi. (Bakara Suresi, 30)
Bu iddiayi savunan çevreler ayette geçen "halife var edeceğim" şeklindeki ifadede geçen Arapça "ceale" fiilini, "tayin etmek" kelimesi ile açıklamaktadırlar. Oysa "ceale" kelimesinin Kuran'da kullanılan anlamları şu şekildedir:
Ceale: Yaratmak, icad etmek/ çevirmek, yapmak, koymak, kılmak
Kur'an'da "ceale" filinin geçtiği diğer ayetlerden birkaç örnek şöyledir:
Sizi tek bir nefisten yarattı, sonra ondan kendi eşini var etti (ceale) ve sizin için davarlardan sekiz çift indirdi… (Zümer Suresi, 6)
De ki: "Sizi inşa eden (yaratan), size kulak, gözler ve gönüller veren (ceale) O'dur. Ne az şükrediyorsunuz?" (Mülk Suresi, 23)
"Ve ayı bunlar içinde bir nur kılmış, güneşi de (aydınlatıcı ve yakıcı) bir kandil yapmıştır. (ceale)" (Nuh Suresi, 16)
"Allah, yeri sizin için bir yaygı kıldı. (ceale)" (Nuh Suresi, 19)
Yukarıdaki ayetlerde de görüldüğü gibi "Ceale" kelimesi Kuran'da "tayin etmek" manasında kullanılmamıştır. Çoğu yerde "yaratmak, icad etmek, yapmak" gibi anlamları vardır.
Ayrıca pek çok ayette de Hz. Adem'in topraktan yaratıldığı belirtilmektedir. Hz. Adem'in, diğer insanlar içinde bir insan olmadığı, özel ve farklı bir yaratılışa sahip olduğu bu ayetlerden de anlaşılmaktadır.
Kuran'da Hz. Adem'in ilk insan olduğu hakkında verilen bir diğer önemli bilgi de onun cennetten çıkarılmasıdır. Hz. Adem ilk insandır ve Allah'ın ilk elçisidir. Bu konudaki ayetler herhangi bir yoruma yer vermeyecek kadar açıktır. Tek yapılması gereken şey insanların samimi bir kalple, vicdanlarının sesini dinleyerek ve ihlasla Kuran ayetlerini okumalarıdır. Allah bu niyetle ayetlerini okuyan kullarına mutlaka doğru olanı gösterecektir.
7. YANILGI
KURAN'A GÖRE MAYMUNLARLA İNSANLAR ARASINDA SOY YAKINLIĞI OLDUĞU YANILGISI
Evrim teorisi tartışmaları sırasında yanlış yorumlanan ve bazı kimselerce sanki evrim teorisine yönelik bir işaret gibi yanlış anlaşılan bir ayet de, Allah'ıh geçmişte bir grup Yahudiyi maymun kılmasıyla ilgili ayettir:
Andolsun, sizden (İsrailoğullarından) cumartesi (günü) yasağı çiğneyenleri elbette biliyorsunuz. İşte biz, onlara: "Aşağılık maymunlar olun" dedik. Bunu, hem çağdaşlarına, hem sonra gelecek olanlara 'ibret verici bir ceza', takva sahipleri için de bir öğüt kıldık. (Bakara Suresi, 65-66)
Oysa ayetten evrim teorisine paralel bir mana çıkarılamayacağı aşikardır. Bunun bir kaç ayrı sebebi vardır:
1) Ayette kast edilen ceza, büyük olasılıkla manevi bir anlamdadır. Yani sözkonusu Yahudilerin fiziksel anlamda değil, karakter yönünden maymuna benzetilmiş olması kuvvetle muhtemeldir.
2) Eğer kast edilen ceza fiziki manada gerçekleşmiş olsa bile, bu doğa kanunlarının dışında gerçekleşen bir mucize olur. Burada Allah'ın dilemesiyle, bir anda mucizevi bir dönüştürme, yani bilinçli bir yaratılış söz konusudur. Evrim teorisi ise, türlerin milyonlarca yıllık zaman dilimlerinde rastlantılarla yavaş ve kademeli olarak birbirlerine dönüştüklerini öne sürer. Dolayısıyla Kuran'da bildirilen bu hadiseyle evrimin savunduğu senaryonun birbirleriyle hiçbir ilişkisi yoktur
3) Ayette kast edilen ceza, tarihte tek bir kez ve sınırlı sayıda insan için gerçekleşmiştir. Oysa evrim teorisi tüm insanların maymunlar ile akraba oldukları gibi bir senaryo öne sürer.
4) Ayette, insanların maymuna dönüşmesinden söz edilmektedir. Oysaki evrim teorisinin iddiası ters yöndedir.
5) Kuran'da, Maide suresinin 60. ayetinde de Allah'ın gazablandığı sapkın bir topluluğun maymunlara ve domuzlara çevrildiğinden bahsedillir. Ayet şöyledir:
De ki: "Allah katında, 'kesinleşmiş bir ceza olarak' bundan daha kötüsünü haber vereyim mi? Allah'ın kendisine lanet ettiği, ona karşı gazablandığı ve onlardan maymunlar ve domuzlar kıldığı ile tağuta tapanlar; işte bunlar, yerleri daha kötü ve dümdüz yoldan daha çok sapmışlardır." (Maide Suresi, 60)
Bu durumda, baştan beri incelediğimiz hatalı mantık örgüsü, ayette insanın yalnız maymunla değil domuzla arasında da bir evrimsel bağa işaret olduğu gibi gerçek dışı bir sonucu çıkartacaktır. Halbuki evrimcilerin dahi domuzla insan arasında böyle bir bağlantı olduğuna dair bir iddiaları yoktur.
Buraya kadar da anlaşıldığı gibi, Kuran'ın bazı ayetlerinde evrim teorisine dair bir takım işaretler bulunduğu iddiası hem Kuran'ın bütünüyle hem de evrim teorisinin kendi tezleriyle çelişen bir yanılgıdır.
Sonuç