Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Evliyalarin dilinden Taklit (mezhep)

Muhabbetci

New member
Katılım
16 Ocak 2008
Mesajlar
44
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Yaş
49
Konum
Almanya/ Krefeld
Web sitesi
www.1webspace.biz
Burda birazda erenlerin evliyalarin dilinden dinleyelim...



Eğer taklit etmek gerekiyorsa bari Kuran'ı taklit etsinler.
(makalati semsi tebrizi)

Âlemde görünen her bozukluk, hep halkın biribiri-ni taklit etmek suretiyle inanmasından, yahut taklit ile inkâr etmesinden doğar.
(Makalati Semsi tebrizi)





Ey itimada layık adam, sen bir deve kaybetmişsin, herkes sana devenden bir nişan vermekte. Sen devenin nerede olduğunu bile bilmiyorsun ama o söylenen nişanların yanlış olduğunu biliyorsun. Devesini kaybetmeyen de taklitle devesini kaybeden kişi gibi bir deve arar. “ Ben de devemi kaybettim. Kim bulursa müjdesini vereceğim” der. Deve aramakta seninle yoldaşlık eder, deveye tamah ettiğinden böyle bir oyuna girişir.

(Mesneviden hikayeler Aykira gidis)



Birisi kuşların ötüşünü taklit eder, onlar gibi öter, fakat kuş değildir, kuşların düşmanıdır, avcısıdır o. Öter, şakır; maksadı, kuşların kendisini kuş sanmalarını sağlamaktır. Ona, başka türlü seslen deseler seslenebilir; çünkü bu ötüş, onun ötüşü değildir, eğretidir onda; başka türlü ses de çıkarabilir o. Çünkü o, insanların kumaşlarını çalmak, her evden bir başka kumaş göstermek için öğrenmiştir bunu.
(fii ma fii Mevlana )


Aşk yolu yetmiş iki milletin inancının dışındadır. Madem ki senin aşkın,inancın taklitten, gösterişten ibarettir, sen git uyu!.
(Divani kebir Mevlana)

Kalenderler gibi o dilberin vuslat kadehinden şarap içiyorsun. Şekle, görünüşe bakma, küfür de, din de bir süsten, bir nakıştan ibarettir. Sen imanın özüne bağlan, masal arama, taklitle yaşama!
(divani kebir)


Her zerreye mahrem olan O'dur. Çünkü her zerrenin gönlünde O'nun sevdası vardır. 0 yüzden her zerre kararsızdır. Herkese hoş nefesi ile devlet olar O'dur. Hakîkati göremeyen taklitte kalmış, şekle bağlanmış, zahid olmuş Gören O'nun yüzünden rind olmuş, hiç bir şeye aldırış etmez olmuş.
(divani kebir)



Ben bir müddet taklit ile kendimi bildim, kendimi beğendim. Ben o vakitler kendimde idim ama, asıl kendi varlığımı sezememiş, anlayamamıştım. Çünkü, o zaman ben kendimi görememiş, kendimi tanıyamamıştım. Sadece adımı işitmiştim. Fakat ne zaman ki, kendimden çıktım, benliğimi terkettim;işte asıl o zaman kendimi gördüm, kendimi buldum.
(divani kebir)


Cebriyede de, bir gerçek Cebriye, bir de taklitçi Cebriye vardır. Taklit olana ne bakarsın?
(Makalati Semsi Tebrizi)



Onlara, eşek, diyen zavallı taklitçi eşektir.
(makalati semsi tebrizi)

Ama niçin başka birine bu yolu göstermiyorsun, onu tavşan uykusuna yatırıyorsun? Yoksa bu işte taklitçi misin? Yoksa doğru yol bu değil midir? Gel söyle bu nasıl olur! Onunla konuşmanın ne yeri var?
(Makalati semsi tebrizi)

Mevlânâ dedi ki: Biz sizi yalanlamıyoruz, ancak Muhammed Aleyhisselâm dininde taklitçi olmayalım.
(m.Semsi tebrizi)

Bu gibiler kendilerini asla şüpheden kurtaramazlar. Ama pek azı taklitçilikten uzak kalır. Zaten taklitçi, ne onun bunun şiirinden, ne de Allah kelâmından bir şey anlar. Allah korusun o bir sapkın olur.
(Makalati semsi tebrizi)

Bir kaç kişi vardır ki, Allah rüyada görünebilir derler. Bir çoğu da onun ne rüyada, ne de ayık iken görülemeyeceğini söylerler. Bunlar taklitçilerdir.
(makalati semsi tebrizi)



Benim işime kimse takat getirmez. Onu ancak ben yaparım. Taklitçiye bu işte bize uymak gerekmez. Doğru sözdür: Taklit ehline uysallık yaraşmaz.
(makalati semsi tebrizi)




285. O münafık; muvafıkla beraber, inat ve taklide uyup namaza durur; niyaz ve tazarru için değil.
(mesnevi cilt 1)

Hıristiyanlar tamamıyla ona gönül verdiler. Zaten avamın taklidinin kuvveti ne olabilir ki?
(Mesnevi Cilt 1 370üncü beyit )

2125. Yüz binlerce taklit ve istidlâl ehlini, pek cüzi bir vehim, şüpheye düşürür.
Çünkü taklitleri de istidlâlleri de, hattâ bütün kolları, kanatları da zanla kaimdir.
O aşağılık Şeytan, bir şüphe meydana getirir. Bütün bu körler tepe takla düşerler.

(mesnevi cilt 1)

2565. İnatlarına mı, alaylarına mı, kınamalarına mı? Şükret; bak, Tanrı onları nasıl hapsetti, helâk eyledi!
Elleri eğri, ayakları eğri, gözleri eğri, bakışları eğri, savaşları eğri, öfkeleri eğri...
Onlar, geçmişleri taklit edip naklettikleri reylere uyduklarından bu akıl pîrinin başına ayak bastılar.
Birbirlerine görünmek ve duyulmak kaygısı ile hür ihtiyar olmadılar, kart eşek oldular.
Tanrı cehennemlikleri göstermek üzere dünyaya cennetten kullar getirdi...”

(mesnevi cilt 1)


510. Eğer Uhud Dağı, beni anlasaydı o dağdan ırmak, ırmak kan akardı.” deyip duruyor,
Sen bu adı babandan,anandan işittin de onun için bu ada gafilce yapıştın.
Bu sırrı taklitsiz anlasan Tanrı lütfüyle nişansız bir hale gelir, hâtife benzersin.
Tehdit için söyleyeceğimiz şu hikâyeyi duy da taklidin zararını bil!

(mesnevi Cilt 2)





Kendilerini taklit edenlerin nimetlerinin eksilmesinin sorumluluğu da oların üzerinedir. Şekli ilim sahibi fakih, ilminin erişemediği bir hususta arif veya veliyi inkar ettiği zaman –şayet mutlu ise- cennette nimetleri, bu Allah’ı bilen arif velinin mertebesinin derecesine, inkar ettiği sırrın miktarına ve bu inkarda kendisini taklit edenlerin sayısına göre, eksilir.
(ibn arabi ruhül kuddüs)

Farz olan namazın şeklî husûsiyetleri, O'nun taklid yönüdür. Bunun "Mi'râç-namaz"a aday olabilmesi, ancak yukarıda zikredilen inceliklerin yerine getirilebilmesine bağlıdır. Şübhesiz, taklidî namazlar da makbûldür. Ancak, diğerleri gibi fazîleten yüksek olamazlar. Kulu, kulluğu ile Hakk'a yaklaştıramazlar. Halbuki kulluk ve ibâdetden garaz, kulu Hakk'a, âbid'i Ma'bûda kavuşturmakdır.
(veliler sofrasi)




Her biçimi kuşatır kalbim: Ceylanlar için otlak ve Hıristiyan rahipler için bir manastırdır o, Ve putlara tapınak, hacılann kâbesi, Tevrat'ın levhaları ve Kur'an'ın sayfalarıdr aynı zamanda, Ben aşk dinine uyarım hangi yolu tutarsa Aşk'ın develeri, işte budur benim dinim ve inancım. Üç Müslüman Bilge, S. 131ibn arabi




İbn Arabî'nin öğretisinin ikinci özelliği DİNLERİN BİRLİĞİ inancı ile ilgilidir. Ona göre farklı dinlerin oluşu sadece isimlerin ve şekillerin farklılığındandır. Bundan, bütün dinlerin temelinin vahiy olduğu ancak sonradan ayrılıp değiştikleri gibi İslâm'ın bir esası anlaşılmamalıdır. Çünkü O'nun dinlerin birliği ile kasdettiği Vahdet-i Vücud inancı ile ilgilidir. O'na göre Tanrı ve Kainat bir olduğuna göre (!) Firavun bile Allah’a ibadet etmiştir. Bu nedenle o bile kamil bir mümindir. Zira taptığı şey de varlığın bir parçası (Bir’in bir unsuru) değil midir? Bu nedenle puta tapan bir kişi bile aslında (haşa) Allah’a ibadet etmektedir. Zira o putta Bir’in bir parçasıdır. (19) . (19) 100 Soruda Tasavvuf, Abdulbaki Gölpınarlı, S. 89: Üç Müslüman Bilge, S. 129, 130; Teymiye, 2/181.


Yunus Emre'ye göre insanlar, din, mezhep, ırk, millet, renk, mevki, sınıf farkı gözetilmeksizin sevilmeyi hak etmektedirler. Madem ki insanoğlu ruh yönüyle Allah'tan gelmektedir; öyleyse insanlar hiçbir şekilde birbirlerinden bu anlamda ayrılamazlar.



Hz. Mevlana herşeyden önce olgun, alim ve veli bir şahsiyettir. Irk, din ve mezhep farkı gözetmeyen merhameti, insan sevgisi, tevazuu sadece İslam alemini değil tüm insanlığı kendisine hayran bırakmıştır. Sadece bir din alimi değil büyük bir fikir ve sanat adamıdır. İngiliz A.J. Arberry O 'nun için "dünyanın en büyük şairlerinden biri" demekte, Goethe başta olmak üzere büyük şairler arasında Mevlana hayranlığı yaygınlaşmaktadır. Rembrant da O 'nun bir tablosunu yaparak hayranlığını ifade etmiştir.

"Yetmiş iki millet sırrı bizden dinler,
biz ney gibiyiz iki yüz mezhep ehli ile bir perdede konuşuruz."


"Gel, gel yine gel. Her kim olursan yine gel.
Kafir ya mecusi, puta tapan yine gel.
Yoktur kapımızda hiç ümitsizlik bil.
Yüz kere tövbeni bozsan da yine gel."




 
Üst Alt