Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Evet.. Sünneti Inkar Eden Kafirdir..

ÇAPANOÐLU

New member
Katılım
8 Eki 2006
Mesajlar
803
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Kim demiş bizler hadis düşmanıymışız, hadisleri inkar ediyor muşuz diye.. Buyrun size bir harfini bile inkar edeni küfre sürükleyen en sahih hadisler.. Öyle tevil edilecek, ravisi aranacak cinsten de değil.. Sanki şlimdi söylenmiş ve herkes duumuş gibi taze ve en kesin hadisler..



RESULLERİMİZ DİYOR Kİ;


HZ HUD

Hud 52. "Ey toplumum! Rabbinizden af dileyin, sonra O'na yönelin ki üzerinize göğü bol bol göndersin, kuvvetinize kuvvet katsın. Günahkârlar olup da Allah'tan yüz çevirmeyin."

Ahkaf 21. Âd kavminin kardeşini de an! O, kendinden önce ve sonra uyarıcıların gelip geçtiği Ahkaf'ta, toplumunu şöyle uyarmıştı: "Allah'tan başkasına kulluk/ibadet etmeyin! Gerçek şu ki, ben sizin büyük bir günün azabına uğramanızdan korkuyorum."



HZ. SALİH
Hz. NUH

Şuara 108. "Artık Allah'tan sakının da bana itaat edin."

Müminun 23. Yemin olsun, Nûh'u toplumuna resul olarak gönderdik de o şöyle dedi: "Ey toplumum! Allah'a kulluk/ibadet edin! O'ndan başka tanrınız yok sizin. Hâlâ sakınmayacak mısınız?"

Hud 26-25. Andolsun biz, Nûh'u da toplumuna resul olarak göndermiştik. "Ben sizin için açık bir uyarıcıyım." "Allah'tan başkasına kulluk etmeyin. Korkunç bir gününün azabına uğramanızdan korkuyorum." Demişti.
Neml 45. Yemin olsun, Semûd'a da kardeşleri Sâlih'i, şunu tebliğ etmek üzere gönderdik: "Allah'a kulluk/ibadet edin." Bir de ne görelim, onlar birbiriyle boğuşan iki fırka oluvermişler.

Şuara 144. "Artık Allah'tan sakının ve bana itaat edin."

Hud 61. Semûd'a da kardeşleri Sâlih'i gönderdik. Dedi ki: "Ey toplumum! Allah'a kulluk edin. Sizin O'ndan başka ilahınız yok. Sizi topraktan oluşturan ve size orada ömür geçirten O'dur. Artık O'ndan af dileyin, O'na dönün. Rabbim Karîb'dir, bize çok yakındır; Mucîb'dir, bize cevap verir."


HZ. İBRAHİM

Ankebut 16-17. İbrahim'i de gönderdik. Toplumuna şöyle demişti: "Allah'a kulluk/ibadet edin, O'ndan sakının. Eğer bilirseniz bu sizin için daha hayırlıdır. Allah'ın berisinden; bir takım putlara tapıyorsunuz, yalan/iftira üretiyorsunuz. Sizin Allah dışında kulluk/kölelik ettikleriniz size hiçbir rızık veremezler. Rızkı Allah katında arayın; O'na kulluk edin, O'na şükredin. O'na döndürüleceksiniz."

Ankebut 25. İbrahim dedi: "Şu bir gerçek ki, siz dünya hayatında aranızda sevgi oluşturmak için Allah'ın berisinden putlar edindiniz. Sonra, kıyamet gününde birbirinizi tanımaz olacaksınız, bazınız bazınıza lanet edecek. Hepinizin varacağı yer cehennemdir; hiçbir yardımcınız da olmayacaktır."

Enam 80-82 Toplumu ona karşı çıkıp kanıt getirmeye kalkıştı. O dedi ki: "Allah hakkında benimle çekişiyor musunuz? Beni doğru yola O iletti. O'na ortak koştuğunuz şeylerden korkmam. Rabbimin dilediği dışında hiçbir şey olmaz. Rabbim bilgice herşeyi çepeçevre kuşatmıştır. Hâlâ öğüt almayacak mısınız? Hem siz, hakkında size hiçbir kanıt indirmediği şeyleri Allah'a ortak koştuğunuz halde korkmuyorsunuz da ben, ortak tuttuğunuz şeylerden nasıl korkarım!" Şimdi, eğer biliyorsanız, iki gruptan hangisi güvende olmaya/güvenilmeye daha layıktır? İman edip de imanlarını herhangi bir zulümle kirletmeyenler var ya, güvende olma/güvenilir olma işte onların hakkıdır; doğruyu ve güzeli yakalayanlar da onlardır.

Şuara 77-89 "Şüphesiz onlar benim düşmanım. Ama âlemlerin Rabbi dostum. O yarattı beni, O yol gösteriyor bana. O'dur beni doyuran, suvaran.Hastalandığında O'dur bana şifa ulaştıran. Beni öldürecek, sonra diriltecek O'dur. Din gününde hatalarımı affetmesini umup durduğum da O'dur. Rabbim, bana hükmetme gücü/hikmet bağışla, beni hak ve barış seven iyiler arasına kat! Sonradan gelecekler arasında benimle ilgili doğru/isabetli bir dil oluştur. Beni, nimetlerle dolu cennetin mirasçılarından kıl. Babamı da affet. Çünkü o, sapmışlardandır. Herkesin diriltileceği gün beni utandırma. Bir gündür ki o, ne mal fayda verir ne oğullar. Yalnız temiz bir kalple Allah'a varan kurtulur.”



HZ. LOKMAN

Lokman 13. Hani, Lukman, oğluna öğüt vererek şöyle demişti: "Oğulcuğum, Allah'a ortak koşma! Çünkü Allah'a ortak koşmak, gerçekten büyük bir zulümdür."

Lokman 16. "Oğulcuğum, şu bir gerçek ki, yaptığın, bir hardal dânesi ağırlığında olsa, bir kayanın bağrına veya göklere, yahut yerin bağrına konsa, Allah onu yine de ortaya getirir. Çünkü Allah Latif'tir, lütfu sınırsızdır; Habîr'dir, herşeyten haberdardır."

Lokman 17. "Yavrucuğum; namazı kıl, iyilik ve güzelliği belirlenene özendir, kötülük ve çirkinliği belirlenenden sakındır, başına gelene sabret. Çünkü bunu yapabilmek, zorlu/önemli işlerdendir."

Lokman 18. "Kibirlenerek insanlardan yüzünü çevirme, yeryüzünde kasılarak yürüme. Çünkü Allah, kurula-kurula kendini övenlerin hiçbirini sevmez."

Lokman 19. "Yürüyüşünde doğal ol, sesini alçalt. Şu bir gerçek ki, seslerin en çirkini eşeklerin sesidir."


HZ. İSA

Ali İmran 50. “Tevrat’tan önümde bulunanı doğrulayıcıyım.Size haram kılınmış olanın bir kısmını size helal yapacağım.Rabbinizden bir mucize getirdim size.Artık Allah’tan korkun ve bana itaat edin.”

Ali İmran 51. “Allah benim de Rabbimdir, sizin de Rabbinizdir; o halde, O’na kulluk edin.İşte bu, dosdoğru bir yoldur.”

Ali İmran 52. İsa onlardan inkarı sezince şöyle konuştu: “Allah’a gidişte benim yardımcılarım kim?” Havariler dediler ki: “Biz Allah’ın yardımcılarıyız.Allah’a iman ettik biz.Tanık ol, biz müslümanlarız.”



HZ. MUHAMMED

Yusuf 108. De ki: "İşte benim yolum budur. Ben, Allah'a basîret üzere çağırırım/dua ederim. Beni izleyenler de... Şanı yücedir Allah'ın! Ben müşriklerden değilim."

Cin 20-23. De ki: "Ben ancak Rabbime yakarırım/çağırırım. Ve hiç kimseyi O'na ortak koşmam." De ki: "Ben size zarar verme gücüne de ışık ve aydınlık verme gücüne de sahip değilim." De ki: "Allah'tan beni hiç kimse kurtaramaz ve O'nun dışında bir sığınak da asla bulamam."

Zümer 11-15. De ki: "Bana, dini yalnız Allah'a özgüleyerek, O'na ibadet/kulluk etmem emredildi. Ve bana, müslümanların ilki olmam emredildi. Eğer Rabbime isyan edersem büyük bir günün azabından korkarım. Ben, dinimi yalnız kendisine özgüleyerek, Allah'a ibadet ediyorum. Siz O'nun dışında dilediğinize kulluk/ibadet edin. De ki: "Hüsrana uğrayanlar, kıyamet günü hem kendilerini hem de ailelerini hüsrana atanlardır. Dikkat edin! Apaçık hüsranın ta kendisi işte budur."

Kasas 71-72. De ki: "Gördünüz mü söyleyin; Allah, kıyamet gününe kadar geceyi sizin üzerinizde kesintisizce sürdürecek olsa, Allah'ın dışında size aydınlık verecek ilah kimdir? Yine de dinlemeyecek misiniz?" De ki: "Gördünüz mü söyleyin, Allah kıyamet gününe kadar gündüzü sizin üzerinizde kesintisizce sürdürecek olsa Allah'ın dışında size içinde dinleneceğiniz geceyi getirecek ilah kimdir? Yine de görmeyecek misiniz?

Rad 16. De ki: "Göklerin ve yerin Rabbi kim?" De ki: "Allah." De ki: "O'nun yanında başka evliya mı/destekçiler mi edindiniz? Bunlar kendilerine bile yarar sağlayıp zarar verme gücünde değiller." De ki: "Körle gören yahut karanlıklarla ışık bir olur mu? Yoksa Allah'a, tıpkı O'nun yarattığı gibi yaratan ortaklar buldular da yaratış/yaratılanlar kendileri için benzeşir hale mi geldi?" De ki: "Allah'tır her şeyi yaratan, O'dur Vâhid ve Kahhâr olan."


Yazının uzamaması adına güzide Resullerimizden sadece birkaçının bir-iki mesajını aldık. Bahsi geçen Resullerimizin ve diğer Resullerimizin tebliğlerini aşağıdaki linkten okuyabilirsiniz.




http://www.harunyahya.org/imani/resullerimiz.html
 

hasan demir

New member
Katılım
6 Ara 2006
Mesajlar
92
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Yaş
71
Sünnete reddeden kafirdir

Sünnete reddeden kafirdir

Risalet ve Sünnet

İktibas Dergisi


Risalet kavramı İslâm'ın en temel esas*larından birini teşkil eder. Risalete iman, dinin özündedir. Bu temel gerçekten hareketle diyo*ruz ki, Rîsaletin doğru bir şekilde tanım*lanması, Rasullerin görev ve yetkilerinin bilin*mesi İslâmi inanç ve pratiğimiz için şarttır.

Herşeyden önce şunu ifade etmemiz gere*kir ki, Risalet bir gerekliliktir; "hakikatin bilinmesinde Rîsalet kurumunun "olmazsa olmaz" bir yeri vardır. Bilinmelidir ki, akıl, "gerçeği" tek başına bulamaz; çünkü aklın sınırları vardır. Mutlak doğru akılla bilinemez. Üstelik gaybi konuların aklın terazisini boza*cağı, bu gücün böylesi bir ağırlığı kaldıramayacağı açıktır. Akıl, fizik ötesi alemi, yani "gaybı" bilemeyeceği için, gaybın bilgisini bilen bir varlığın o alem için bizi bilgilendir*memesi durumunda, sorunu çözmek için elimizden gelecek hiç birşey yoktur. Aklın hakikatin bilgisine tam anlamıyla vakıf olma*masının bir diğer önemli nedeni de heva ve hevesin / nefsin arzularının aklın kabullerini tersyüz etmesidir. Nitekim, Yahudiler "kendi oğullarını tanır gibi peygamberi tanıdıkları halde" bu gerçeği yok sayarak kimi akılların bu konuda şüpheye düşmelerine neden olmuşlardır, işte bu nedenlerden dolayı akıl Risalete muhtaçtır.

Risalet kurumu incelendiğinde görülür ki, peygamberler dînin pratize edilmesi için elzem olmuşlardır. Peygambersiz dinin yaşanması mümkün olmamıştır. Peygambersiz din anlaşılmaz. Peygambersiz iman da olmaz. Zira herşeyden önce peygamberin getirdiği dinin şeriatı, takip edilen bir yolu vardır ve Peygamber ilk Müslüman olandır. Yani bu şeriata ilk teslim olan ve insanlara açıklayan O'dur. Onsuz "emir ve nehiy"lerin somut olarak anlaşılması mümkün olmaz.
Getirdikleri dinin ilk Müslümanları olan Rasüllerin hayatı, Allah'ın denetimi altındadır. Yanlışları düzeltilir ki, ümmetleri yanlış üzerinde olmasınlar, insan olarak bizden farklı değildirler. Bizim gibi yer, içer, uyur, çalışır, sevinir, üzülür, acıkır, unutur, hastalanır... "De ki: ben de sizin gibi bir insanım; ancak bana ilahınızın tek bîr ilah olduğu vahyediliyor. Kim Rabb'ine kavuşmayı umuyorsa, salih amel işlesin ve kulluğunda Rabb'ine hiç kimseyi ortak koşmasın"(Kehf 110) Ancak en yüksek makam onlarındır. Takvaca herkesten üstündürler, iman edilmesi gereken şeyler ise onlar için de bizim için aynıdır.
Peygamber Allah'ın vahyini kullarına sunmak için kulları içinden seçtiği elçidir. Elçinin getirdiklerine itaat (elçiye itaat) Allah'a itaattir. "Peygambere itaat eden Allah'a itaat etmiş olur"(Nisa 80) Çünkü peygamber Allah'ın hükmünü tebliğ etmekte*dir. Allah'ın hükümlerine hevasından hiçbir şey katmamaktadır "Kıır'an Alemlerin Rabb'inden indirilmedir. Eğer Muhammed, Bize karşı ona bazı sözler katmış olsaydı, Biz onu kuvvetle yakalardık, sonra şah damarını koparırdık. Hiçbiriniz de onu koruyamazdınız." (Hakka 43, 44, 45, 46, 47) Peygamber bir işi "yapın" dediği zaman, o konuda 'O'na tabi olmak dinin gereğidir. Yani Peygamberin buyruğu vahyin açıklaması anlamına geliyorsa, şahsi kanaat beyan etme anlamını taşımıyorsa O'na itaat edilmelidir.

Peygamber din adına kendiliğinden hüküm koyamaz. O sadece konulmuş olan hükümlerin nasıl uygulanacağını gösterir ve açıklar, insanları kendisine değil Allah'a çağırır. Bu yüzden Peygamberin istediği şekilde "inanmak", nasıl yaşamamızı istiyorsa öyle "yaşamak", O'na değil Allah'a tabi olmaktır. "Hiç şüphesiz, Biz, Kitab'ı Sana insanlar arasında, Allah'ın sana gösterdiği şekilde hükmetmen için HAK ile gönderdik. Hainlerden taraf olma" (Nisa-105) Peygambere tabi olmak demek O'nun din adına yaptıklarına ve dediklerine uymak demektir.Ayrıca; Peygamber, aynı zamanda İslâm toplumunun da önderidir. Yaşadığı hayata ve topluma sunduğu öneriler O'nun İslâmi anla*yışının bir yansımasıdır. Ve bu anlamda dînin kaynağı olan vahy ile ayrılmaz bir bağı vardır. Vahy toplumsal hayatın tüm detaylarını içermediği için, Peygamber vahyi anlayış biçimine göre kişisel kararları ile topluma önderlik etmiştir. O bakımdan Peygamberin fiili liderliğinin de bağlayıcılık yanı olduğu açıktır. Onun söz ve fiillerindeki "öz" her Müslümanı bağlar. Peygamberin, yapıp ettik*lerinden çok, yapıp ettiklerinin gerçekçesine bakılmalıdır.
Ve risaleti sağlıklı hir biçimde değer*lendirebilmek için şu hususlar da kabul edilmelidir:

- Elçiler mutlaka güvenilir insanlardan seçilirler. Ki böylece dinin kabulü konusunda insanların daha baştan mazaret ileri sürmelerinin önü kesilmiş olur.

- Elçiler diğer insanlar gibi olmalıdırlar ki, diğer insanlara örneklik teşkil edebilsinler. Bu nedenle elçiler meleklerden veya olağanüstü varlıklardan seçilmezler, insan için örneklik ancak bir insandan alınabilir.

- Elçilik bir "memuriyet"tir. Elçi, memur olduğu görevi yapar; görevi kendi istediği ile terkedemez, amacının dışına çıkamaz. Dine ekleme-çıkarma yapamaz. Dini gereğince yaşayarak diğer insanlara da örnek olur.

- Elçilik zor görevdir ve elçinin her anını kapsar.

- Elçiler mutlaka kavimlerinin dilini konuşurlar ki kavimleri daveti tam olarak anlayabilsinler.

SÜNNETİN KONUMU:

Sünnet konusunda farklı pek çok anlayış ve her anlayışın kendi açısından konuya getirdiği bir tanımı vardır. Biz "sünnet"i şöyle tanımlıyoruz: Sünnet, peygamberin Kur'an'ı pratiğe geçirme biçimidir.

Sünnet daha çok "fiile" dayanmakla birlik*te "kavli" olanı da vardır. Peygamberin Allah'ın hükümlerini anlayış ve uygulayış biçimi bizim için "esastır". Bu anlamda Sünnete uymak bir gerekliliktir.

Peygamberin sünneti yalnızca Kur'an'ın içinde olandır iddiası yanlıştır. Zira "hükmü" Kur'an'da olup ta "biçimi" Peygamberce belirlenen bir çok hüküm vardır. Cuma namazı, namaz vakitleri ve sayısı, haccın rükünleri gibi... Bu sünnet biçimi bize yaşanarak tereddütsüz bir yolla ulaşmıştır. Peygamberin Kur'an'ı pratize ediş ve İslâmı yaşayış biçimi bize yaşanarak geldiği için bu konuda ciddi bir ihtilaf yoktur.

İhtilaf konusu edilen Sünnetin bu boyutu değildir. Sünnet daha çok "hadis" boyutu ile tanışma konusu olmaktadır. Hadislerin ciddi bir eleştiriden geçirilmeden kabul edilmesi bu ihtilafın çözümsüzlüğüne neden olmaktadır. Bu konuda dikkat edilmesi gereken husus şudur: Hadis, ya pratikle ilgilidir ya da bir görüş beyanıdır. Bir "fiili" aktaran söz, bir "düşünceyi" aktaran söze göre daha sağlıklıdır. Zira insan gördüğü ve yaptığı "şey" ile duyduğu "şeyi" aynı oranda aklında tutamaz. Bu bakımdan "fiillere" ait hadisler, diğer hadislerden daha önemli bir konuma sahiptir.

Özetlersek; Peygamber vahyi bize vahyi getiren kişidir ve onu pratize ederek vahye uymamız konusunda bizim için yegane örnektir. "Andolsıın, içinizden Allah'a ve ahiret gününe kavuşmayı uman ve Allah'ı çok zikreden kimseler için Allah'ın Resulü en güzel örnektir." (Ahzab 21)

Dinin tek sahibi Allah'tır. Allah Dinine kimseyi ortak kılmamıştır.

Sünnet Peygamberin Kur'an'ı pratiğe geçirme biçimidir. Peygamber dinin sahibi ve ortağı değil sadece uygulayıcısıdır. Bildirdiği ve uyguladığı hükümlerde O'na itaat etmek O'na değil, aslında Allah'a itaattir.
 

aklý selim

Mesajlari Onaylanacak
Katılım
3 Kas 2006
Mesajlar
120
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
54
değerli kardeşim!sen görmek istemeyene gösteremezsin!Adamlar akli melekelerini,şeyhlerin,mürşidlerin eline vermiş!Kur'an,vahiy onlar için tatlı bir masal,ninni!
 

ÇAPANOÐLU

New member
Katılım
8 Eki 2006
Mesajlar
803
Tepkime puanı
1
Puanları
0
değerli kardeşim!sen görmek istemeyene gösteremezsin!Adamlar akli melekelerini,şeyhlerin,mürşidlerin eline vermiş!Kur'an,vahiy onlar için tatlı bir masal,ninni!


Yine de Kur'ani öğütlerimizi vermek durumunrayız.. Ban Ne Diyor RABBİMİZ

Nisa Suresi 63 Allah bunların kalplerindekini biliyor. Artık aldırma onlara; öğüt ver kendilerine ve öz benlikleri hakkında etkili sözler söyle onlara.
 

ÇAPANOÐLU

New member
Katılım
8 Eki 2006
Mesajlar
803
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Sünnet Peygamberin Kur'an'ı pratiğe geçirme biçimidir. Peygamber dinin sahibi ve ortağı değil sadece uygulayıcısıdır. Bildirdiği ve uyguladığı hükümlerde O'na itaat etmek O'na değil, aslında Allah'a itaattir.

BAK BU SENİN ALINTILADIĞIN YAZIDAN SEVGİLİ KARDEŞİM, SADECE BURAYI KAVRA, İNAN YETERLİDİR..
 

hasan demir

New member
Katılım
6 Ara 2006
Mesajlar
92
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Yaş
71
Sünneti reddeden kafirdir

Sünneti reddeden kafirdir

Ehli sünnet ve kur´an müslümanlari.
Posted On: Cts, 2006-12-23 02:32 by ecyad

Ehl-i sünnet demek, Kur'an ve sünnetin öğrettiği şekilde inanan ve yaşayan grup demektir. Bütün mesele, bu grubun içinde olmak ve kalmaktır. Çünkü ebedî kurtuluşa vesile olacak iman ve Allahu Teala'yı tanımak ancak böyle mümkün olmaktadır. İmanın hakikati akla ve nefse değil, vahye ve sünnete uymakla anlaşılır. Sünnete uymak için Ashab-ı Kiram'ı tanımak ve takip etmek gerekir. Çünkü bizimle sünnet arasında onlar köprü vazifesi görmektedir. İman ve islam konusunda Ashabın yerini ve gereğini Allah Rasülü (s.a.v) Efendimiz şöyle belirtmiştir:

"Ümmetim yetmiş üç fırkaya ayrılacak; birisi hariç diğer hepsi Cehennem'de olacak" Oradakiler, hayretle: "O kurtulacak grup hangisidir Ya Rasülallah" diye sordular, Efendimiz (s.a.v): "Benim ve Ashabımın yolunda olanlar." buyurdu.( Tirmizi, iman; 18.)

Bu kurtulan fırkaya "Fırka-i Naciye" denir. Bu fırkanın bir diğer ismi "Ehl-i Sünnet ve'l-Cemaat" fırkasıdır. Rasulullah Efendimiz (s.a.v) inanç, ibadet, ahlak ve yaşantı olarak kurtuluşun cemaata tabi olmakta ve İslam'ı cemaat halinde yaşamakta bulunduğunu belirtmiştir.( Ebu Davud, Sünnet, 1; ibnu Mace, Fiten, 17.Ahmed, Müsned, 145.)

Dolayisi ile sonra gelenler yani simdiki kendini bir sey zan edenler Kur´andan baska bir sey tanimamakla kendilerinin nereye gittigini düsünemeyen zavallilardir.

Imami Rabbani hazretleri alemlerin en sereflisi alimlardir buyurmakla ehli sünnet alimlarini yüceltmis.

Yine alemlerin en serlisi dünyaya bagli alimlaerdir buyurmakla en kötü insanlarin ehli sünneti terk edip kendini bir sey zan eden alimler oldugunu bildirmistir.
Rabbim serlerinden mü´minleri muhafaza eylesin

mollacami.com
 

khan19556

New member
Katılım
11 Ocak 2007
Mesajlar
992
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Yaş
44
Konum
Sancaðýn düþtüðü yerden
Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın ümmetine karşı kemâl-i şefkat ve merhametini ifade ediyor.
Evet, rivayet-i sahiha ile, mahşerin dehşetinden herkes, hattâ enbiya dahi "nefsî, nefsî" dedikleri zaman, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm "ümmetî, ümmetî" diye6 refet ve şefkatini göstereceği gibi, yeni dünyaya geldiği zaman, ehl-i keşfin tasdikiyle, validesi onun münâcâtından "ümmetî, ümmetî" işitmiş. Hem bütün tarih-i hayatı ve neşrettiği şefkatkârâne mekârim-i ahlâk, kemâl-i şefkat ve refetini gösterdiği gibi, ümmetinin hadsiz salâvatına hadsiz ihtiyaç göstermekle, ümmetinin bütün saadetleriyle kemâl-i şefkatinden alâkadar olduğunu göstermekle hadsiz bir şefkatini göstermiş.
İşte bu derece şefkatli ve merhametli bir rehberin sünnet-i seniyyesine müraat etmemek ne derece nankörlük ve vicdansızlık olduğunu kıyas eyle.
 

seyfullah putkýran

New member
Katılım
30 Eyl 2005
Mesajlar
5,807
Tepkime puanı
205
Puanları
0
Yaş
40
Konum
Ruhlar Aleminden
Web sitesi
www.tevhidyolu.net
Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın ümmetine karşı kemâl-i şefkat ve merhametini ifade ediyor.
Evet, rivayet-i sahiha ile, mahşerin dehşetinden herkes, hattâ enbiya dahi "nefsî, nefsî" dedikleri zaman, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm "ümmetî, ümmetî" diye6 refet ve şefkatini göstereceği gibi, yeni dünyaya geldiği zaman, ehl-i keşfin tasdikiyle, validesi onun münâcâtından "ümmetî, ümmetî" işitmiş. Hem bütün tarih-i hayatı ve neşrettiği şefkatkârâne mekârim-i ahlâk, kemâl-i şefkat ve refetini gösterdiği gibi, ümmetinin hadsiz salâvatına hadsiz ihtiyaç göstermekle, ümmetinin bütün saadetleriyle kemâl-i şefkatinden alâkadar olduğunu göstermekle hadsiz bir şefkatini göstermiş.
İşte bu derece şefkatli ve merhametli bir rehberin sünnet-i seniyyesine müraat etmemek ne derece nankörlük ve vicdansızlık olduğunu kıyas eyle.

Allah razı olsun ... :) söyleyende güzel söyletende....
 

yýldýz

New member
Katılım
22 Ağu 2006
Mesajlar
1,359
Tepkime puanı
8
Puanları
0
Selamün Aleyküm.
Allah(c.c.) razı olsun kardeşlerim. Bilgilendirme için sağolun. :)
 

ÇAPANOÐLU

New member
Katılım
8 Eki 2006
Mesajlar
803
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın ümmetine karşı kemâl-i şefkat ve merhametini ifade ediyor.
Evet, rivayet-i sahiha ile, mahşerin dehşetinden herkes, hattâ enbiya dahi "nefsî, nefsî" dedikleri zaman, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm "ümmetî, ümmetî" diye6 refet ve şefkatini göstereceği gibi, yeni dünyaya geldiği zaman, ehl-i keşfin tasdikiyle, validesi onun münâcâtından "ümmetî, ümmetî" işitmiş. Hem bütün tarih-i hayatı ve neşrettiği şefkatkârâne mekârim-i ahlâk, kemâl-i şefkat ve refetini gösterdiği gibi, ümmetinin hadsiz salâvatına hadsiz ihtiyaç göstermekle, ümmetinin bütün saadetleriyle kemâl-i şefkatinden alâkadar olduğunu göstermekle hadsiz bir şefkatini göstermiş.
İşte bu derece şefkatli ve merhametli bir rehberin sünnet-i seniyyesine müraat etmemek ne derece nankörlük ve vicdansızlık olduğunu kıyas eyle.


Peki sevgili dost..
Peygamberimiz Doğduğunda ÜMMETİ ÜMMETİ diye hitap ettiyse..
Belli ki, Peygamber olacağını ve kendine vahyedileceğini biliyordu..
Bilmeden hareket edemezdi, o zaman cahiliyenin O'na taktığı MECNUN sıfatı gerçekleşmiş olurdu..
Aynı peygamberi, 40 yaşına getirip, hira mağarasına tıkan ve orada Cebrail ile karşılaştıran bu zihniyet, ne acıdır ki, aldığı peygamberlik teklifi karşısında o kadar korkuyor, o kadar heyecanlanıyor, öyle ne yaptığını bilmez hale geliyor ki, titreye titreye eve gelip, örtün beni, örtün beni diye.. resmen bir sığınma melekesi gösteriyor..
Burdaki tinakuzu birisi çözer mi lütfen..
 

aklý selim

Mesajlari Onaylanacak
Katılım
3 Kas 2006
Mesajlar
120
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
54
Peki sevgili dost..
Peygamberimiz Doğduğunda ÜMMETİ ÜMMETİ diye hitap ettiyse..
Belli ki, Peygamber olacağını ve kendine vahyedileceğini biliyordu..
Bilmeden hareket edemezdi, o zaman cahiliyenin O'na taktığı MECNUN sıfatı gerçekleşmiş olurdu..
Aynı peygamberi, 40 yaşına getirip, hira mağarasına tıkan ve orada Cebrail ile karşılaştıran bu zihniyet, ne acıdır ki, aldığı peygamberlik teklifi karşısında o kadar korkuyor, o kadar heyecanlanıyor, öyle ne yaptığını bilmez hale geliyor ki, titreye titreye eve gelip, örtün beni, örtün beni diye.. resmen bir sığınma melekesi gösteriyor..
Burdaki tinakuzu birisi çözer mi lütfen..

Dostum,adamlar doğruyu söylüyor!Peygamber efendimiz vahyi melek aracılığıyla almış,tasavvuf velileri ise keşf,ilham yoluyla Allah'tan direkt alıyorlar!Aracı yoluyla alınan mı,direkt alınan mı değerlidir?Tabiki direkt alınan değerlidir!Peygamberimize melek aracılığıyla gelen vahiy bizler gibi avamı ilgilendirir ve bizi bağlar!Onlar ise bizim bağlı olduğumuz vahye tabii değillerdir,nede olsa keşf ve ilham yoluyla Allah'tan direkt alıyorlar!Dolayısıyla onların anlattıklarına,yazdıklarına Kur'anda rastlamamış olmamız son derece doğal!Vahiy bize Peygamberimizin vahiy gelmeden önce bir şey bilmez durumda olduğunu söylüyor,tasavvuf velileri ise aksini söylüyor!Bizler avamız,onlar Allah'tan direkt alıyorlar!
Yalnız ortada küçücük,minnacık bir problem var!Allah elçisi aracılığıyla bize başka,direkt olarakda tasavvuf velilerine farklı şeyler söylüyor!Haşa,Allah'ı böyle sapıkça şeylerden tenzih ederim Allah kulları ile vahiyden başka bir yöntemle konuşmamış,son vahyinide Muhammed AS'a indirmiştir.Ölçümüz,mihengimiz,referansımız,eksenimiz vahiydir.Ne keşfin,ne deilhamın vahyin yanıda ne ölçüsü,ne de değeri vardır!Eğer bu keşf ve ilham ürünleri gerçekten Allah'tan olsa idi vahiyle ters düşmezdi ki,Allah sadece peygamber olarak seçip,yetiştirdiği kullarına vahyeder!
 

fetih

New member
Katılım
16 Şub 2007
Mesajlar
1,994
Tepkime puanı
355
Puanları
0
Yaş
45
Konum
Uzay Ýstasyonundan Alooooo Kimse Yokmuuuuu :)
Dostum,adamlar doğruyu söylüyor!Peygamber efendimiz vahyi melek aracılığıyla almış,tasavvuf velileri ise keşf,ilham yoluyla Allah'tan direkt alıyorlar!Aracı yoluyla alınan mı,direkt alınan mı değerlidir?Tabiki direkt alınan değerlidir!Peygamberimize melek aracılığıyla gelen vahiy bizler gibi avamı ilgilendirir ve bizi bağlar!Onlar ise bizim bağlı olduğumuz vahye tabii değillerdir,nede olsa keşf ve ilham yoluyla Allah'tan direkt alıyorlar!Dolayısıyla onların anlattıklarına,yazdıklarına Kur'anda rastlamamış olmamız son derece doğal!Vahiy bize Peygamberimizin vahiy gelmeden önce bir şey bilmez durumda olduğunu söylüyor,tasavvuf velileri ise aksini söylüyor!Bizler avamız,onlar Allah'tan direkt alıyorlar!
Yalnız ortada küçücük,minnacık bir problem var!Allah elçisi aracılığıyla bize başka,direkt olarakda tasavvuf velilerine farklı şeyler söylüyor!Haşa,Allah'ı böyle sapıkça şeylerden tenzih ederim Allah kulları ile vahiyden başka bir yöntemle konuşmamış,son vahyinide Muhammed AS'a indirmiştir.Ölçümüz,mihengimiz,referansımız,eksenimiz vahiydir.Ne keşfin,ne deilhamın vahyin yanıda ne ölçüsü,ne de değeri vardır!Eğer bu keşf ve ilham ürünleri gerçekten Allah'tan olsa idi vahiyle ters düşmezdi ki,Allah sadece peygamber olarak seçip,yetiştirdiği kullarına vahyeder!

VEHHABİLER Diyorlar ki:

1- Amel [ibadet], imanın parçasıdır, azalır çoğalır. Bir farzı yapmayan, mesela farz olduğuna inandığı halde, tembellikle namaz kılmayan kâfir olur. Bu öldürülür, malları vehhabilere taksim edilir.

2- Peygamberlerin ve Evliyanın ruhlarından şefaat isteyen, bunların mezarını ziyaret edip, bunları vesile ederek dua eden kâfir olur. Kabirde olandan işitmeyenden dua istemek şirktir. Ölü ve uzakta olan diri, işitmez ve cevap vermez. Bunların fayda ve zararları olmaz. Ölmüş peygamberden de bir şey istemek şirktir.

3- Mezarlar üzerine türbe yapmak ve türbelerde namaz kılmak ve ölülerin ruhlarına sadaka adamak, caiz değildir. Haremeyn halkı şimdiye kadar kubbelere, duvarlara tapındı. Sünniler ve Şiiler bunun için müşriktir. Bunları öldürmek, mallarını yağma etmek helaldir, kestikleri leş olur.

Diğer yanlış inançlarından bazıları:

1- Bir Mezhebe uymayı kabul etmezler.

2- (Türbelerdeki Evliyaya tevessül etmek, şirktir. Peygamberlerin ve Evliyanın mezarlarına türbe yaptırmak, Allah’tan başka şeylere tapınmaktır. Her türbe puthanedir. Bunların çoğu Lat ve Uzza putları gibidir. Müslümanların çoğu müşrik oldu) derler.

3- Şefaate inanmazlar.

4- Keramete inanmazlar.

5- Tasavvufa inanmazlar. Bu konuda şöyle diyorlar:
(Tasavvufun başlangıcı, Hind yahudilerinin bir oyunudur. Eski yunanlılardan alınmıştır. Tasavvufcular, şirk ve küfür üzeredir. Bunların kitapları, Ebu Cehlin hatırlarına gelmeyen şirk ile doludur. Mürid şeyhine tapınıyor. Evliyanın mezarlarını putlaştırıyorlar. Onlara tapınıyorlar. Mısırlıların en büyük mabudları Ahmed Bedevidir. Muhyiddin-i Arabi, yeryüzünün en büyük kâfiridir.)

6- Allahü teâlâ için adak yapmak ve hayvan kesmek ve bunların etlerini fakirlere dağıtıp, sevaplarını Peygamberlere ve Evliyaya hediye etmek şirk diyorlar.

7- Resulullahı övmeye, Ondan şefaat istemeye şirk, böyle yapan müslümanlara müşrik, yani puta tapan kâfir damgasını basarlar. (Ölüler kendilerine söylenileni duymazlar. Ölüden dua, şefaat istemek, ona tapınmak olur. Mescid-i nebeviye namaz kılmak için girenin, selam vermek için, kabre gitmesi, Hücre-i saadeti ziyaret için, uzak yerlerden gelmek yasaktır) derler.

Resulullahı metheden imam-ı Busayri’nin (Kaside-i bürde)sinden örnek vererek: (Bu sözler Allah’tan başkasına güvenmek, mahluku büyültmektir. Şirktir) derler.

8- (Arş kadimdir), (Allah Arş'ın üzerinde oturur, kendisi ile beraber oturması için Resulullaha da yer bırakır) derler.

9- Sebeplere yapışmaya, vesileye, tevessüle şirk derler.
farzı kabul edip sünneti kabul etmiyor vehhabi taraftarları onlara göre sünnet yok tasavvuf yok yanlızca allah var ve allahla kul arasına girilmez.. halbuki kafirlerin her sorusuna cevap veren kur'andaki su ayet'i kerimeyi unutmuslar..

''Peygamber Size neyi verdiyse onu alın,Sizi neyden men ettiyse ondan uzak durun''
 

mhmt

New member
Katılım
7 Kas 2006
Mesajlar
2,965
Tepkime puanı
715
Puanları
0
zaman gelecek..insan gitmek istemediği yere gidecek..yada gitmek istediği yere..
allah hayrılısını versin cümlemize..
pegamberimiz önderdir.. kuran bize verilen önceliktir..
sadece akıl yada sadece kalb doğruyu bulmada eksiktir..
ikisininde olması doğruyu bulma riskiniazaltır..allah doğruyu bulanlardan eylesin..
bakalım gerçek neymiş!!!!!!!!
ölünce göreceğiz..
niyeti salih olanlardan allah razı olsun..
onlardan bilgi almak herdaim mümkündür..
iyi akşamlar..
 

aklý selim

Mesajlari Onaylanacak
Katılım
3 Kas 2006
Mesajlar
120
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
54
zaman gelecek..insan gitmek istemediği yere gidecek..yada gitmek istediği yere..
allah hayrılısını versin cümlemize..
pegamberimiz önderdir.. kuran bize verilen önceliktir..
sadece akıl yada sadece kalb doğruyu bulmada eksiktir..
ikisininde olması doğruyu bulma riskiniazaltır..allah doğruyu bulanlardan eylesin..
bakalım gerçek neymiş!!!!!!!!
ölünce göreceğiz..
niyeti salih olanlardan allah razı olsun..
onlardan bilgi almak herdaim mümkündür..
iyi akşamlar..

sadece akıl yada sadece kalb doğruyu bulmada eksiktir bundan dolayı,vahiy akla ve kalbe rehberlik eder,doğruya,doğru yola gitmesi için.
 
T

teslimolan

Guest
Muhammed suresi

20. İnananlar, "Keşke bir sûre indirilse!" derler. Fakat hükmü apaçık bir sûre indirilip de onda savaştan söz edilince; kalplerinde hastalık olanların, ölüm baygınlığına girmiş kimsenin bakışı gibi sana baktıklarını görürsün. O da onlara pek yakındır.

21. İtaat ve güzel bir söz onlar için daha hayırlıdır. İş ciddileşince Allah'a verdikleri söze bağlı kalsalardı, elbette kendileri için daha iyi olurdu.

22. Demek, yüz çevirdiğinizde2 yeryüzünde bozgunculuk çıkaracak ve akrabalık bağlarını koparacaksınız, öyle mi?

23. İşte bunlar, Allah'ın lânetleyip, kulaklarını sağır, gözlerini kör ettiği kimselerdir.

24. Onlar Kur'an'ı düşünmüyorlar mı? Yoksa kalplerin üzerinde kilitleri mi var?

25. Kendileri için hidayet yolu belli olduktan sonra gerisin geri dönenleri, şeytan aldatıp peşinden sürüklemiş, ve kendilerini boş ümitlere düşürmüştür.

26. Bu, münafıkların, Allah'ın indirdiğini beğenmeyen kimselere, "Bazı işlerde size itaat edeceğiz" demelerindendir. Allah onların gizlice konuşmalarını bilir.

27. Melekler, onların yüzlerine ve sırtlarına vurarak canlarını alırken halleri nasıl olacak?

28. Bu, Allah'ı gazaplandıran şeylere uydukları ve onun hoşnut olduğu şeyleri beğenmedikleri içindir. Allah da onların amellerini boşa çıkarmıştır.

29. Yoksa, kalplerinde hastalık olanlar Allah'ın, kinlerini ortaya çıkarmayacağını mı sandılar?

30. Biz dileseydik, onları sana gösterirdik de, sen onları yüzlerinden tanırdın. Andolsun, sen onları, konuşma tarzlarından da tanırsın. Allah yaptıklarınızı bilir.

31. Andolsun, içinizden, cihad edenleri ve sabredenleri belirleyinceye ve durumlarınızı ortaya koyuncaya kadar sizi deneyeceğiz.

32. İnkâr edenler, Allah yolundan alıkoyanlar ve kendilerine hidayet yolu belli olduktan sonra Peygamber'e karşı gelenler hiçbir şekilde Allah'a zarar veremezler. Allah, onların amellerini boşa çıkaracaktır.

33. Ey iman edenler! Allah'a itaat edin, Peygamber'e itaat edin. Amellerinizi boşa çıkarmayın.

34. İnkâr eden, Allah yolundan alıkoyan, sonra da inkarcılar olarak ölenler var ya, Allah onları asla bağışlamayacaktır.
-----------------------------------------------------------------
Bu surede buraya kadar itaat neden üc kere geciyor ve neden geciyor ve bu ittaat la hadislere itaat nereden cikiyor biri bana aciklayabilirmi ? Yanilmiyorsam 20 den 34 e kadar ayni husustan bahsetmekte yaniliyorsam aydinlatilmayi rica ederim.

Buradaki itaat savas la ilgili degilmi ? Yani o zamanla ilgili yani bir olayla ilgili degilmi ?
 
T

teslimolan

Guest
Bana devamli asagidaki ayeti gösteren yakinima sureyi tamamen okumasini önerdim ve artik oda suredeki itaat in ne anlama geldigini anladi. Size Peygambere itaat etmekle hadisleri kast ettigini söyleyenlere Muhammed suresini 20 den 34 üncü ayete kadar okumalarini tavsiye edin o zaman onlarda bu itaat la bosa kürek salladiklarini anlayacaklar. Ben kurtuldum darisi sizin basiniza ;) Ha bu ayetin benzeri baska bir surede gene var ve oda gene savasla ilgili. O zamandaki yasayan insanlara bir hitaptir. Kiyamete kadar sürüyor ama Kuran in icindekiler diye bir cevap gelirse bu soruyada söyle cevap verin. Evet o zaman bunu askerlerin komutana itaat i gibi okuyun kiyamete kadar asker komutan emir ve emir yerine getirme süregelcektir. En dogrusunu Allah bilir.

33. Ey iman edenler! Allah'a itaat edin, Peygamber'e itaat edin. Amellerinizi boşa çıkarmayın.
 

ÇAPANOÐLU

New member
Katılım
8 Eki 2006
Mesajlar
803
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Bana devamli asagidaki ayeti gösteren yakinima sureyi tamamen okumasini önerdim ve artik oda suredeki itaat in ne anlama geldigini anladi. Size Peygambere itaat etmekle hadisleri kast ettigini söyleyenlere Muhammed suresini 20 den 34 üncü ayete kadar okumalarini tavsiye edin o zaman onlarda bu itaat la bosa kürek salladiklarini anlayacaklar. Ben kurtuldum darisi sizin basiniza ;) Ha bu ayetin benzeri baska bir surede gene var ve oda gene savasla ilgili. O zamandaki yasayan insanlara bir hitaptir. Kiyamete kadar sürüyor ama Kuran in icindekiler diye bir cevap gelirse bu soruyada söyle cevap verin. Evet o zaman bunu askerlerin komutana itaat i gibi okuyun kiyamete kadar asker komutan emir ve emir yerine getirme süregelcektir. En dogrusunu Allah bilir.

33. Ey iman edenler! Allah'a itaat edin, Peygamber'e itaat edin. Amellerinizi boşa çıkarmayın.



sevgili dostum, yorum yapan kardeşlerimizin yazılarıyla değil, isterseniz benim yazdığıma bir göz atın, kastettiğim şeyler zaten sizin fikirlerinizle örtüşüyor, yazdıklarımı görmediğinizden böyle yazmışsınız, isterseniz yazıya bir göz atın
 
T

teslimolan

Guest
sevgili dostum, yorum yapan kardeşlerimizin yazılarıyla değil, isterseniz benim yazdığıma bir göz atın, kastettiğim şeyler zaten sizin fikirlerinizle örtüşüyor, yazdıklarımı görmediğinizden böyle yazmışsınız, isterseniz yazıya bir göz atın

Sevgili Kardesim ben bunu sadece bu topic icin yazmadim Kuran daki hadisleri kim rededebilir zaten. Ben insanlarin su su zaman sunu dedi de su oldu diye yutturulmaya calisanlara karsi mücadele veriyorum. Seninkisi zaten Kuran daki gecen hadisler merak etme seninle hic bir ilgisi yok yazimin ;) Benim kime bu yazilari yazdigim belli. O ayeti devamli göze sokanlar o kisiler. Tüm sureyi okumadan cimbizla o ayeti göze sokanlar.
 
Üst Alt