Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Eüzübillahimineşşeytanirracim

nurþeyma

New member
Katılım
7 Nis 2007
Mesajlar
302
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
49
“Şeytan”, halk kültüründe, eli çatal mızraklı, kuyruklu, boynuzlu, bize görünmeyen, aldatan, kandıran, kötülük aşılayan, acâip, soyut; uzayda cismi olmayan bir yaratık olarak tanınır. Herkes şeytandan korkarken ve Allah’a sığınırken işte bu mevhum varlığı itibare alır. Ve bu varlık, her türlü kötülük ona izafe edildiğinden şamar oğlanı gibi kullanılır. Tabii böyle bir varlık olmadığından da bu kötü varlık gelip de kendisini suçlayanları, kendisine iftira atanları sorgulamaz ve onlarla yüzleşmez. Yani sözde herkese kötülük yapan bu yaratık kendine yapılan kötülüklere, sövgülere, lanetlere karşı ise duyarsızdır, kendini hiç savunmaz, intikam almaz.
Öyleyse nedir bu şeytan denilen yaratık?

“Şeytan” sözcüğünün Arapça olmayıp Habeşçe ve İbranice olduğu ileri sürülmüştür. Şeytan, İbranice ve Latince’de “Satan” olarak ifade edilir. Bu dillerde “Rakip, karşıt” anlamlarına geliyormuş. Şeytandan, Kitabı Mukaddes; Sayılar, 22/22’de “Rabbin meleği”,, Eyyüb kitabı 1/6, 2/7’de “şeytan”, Yuhanna, 16/11’da “bu dünyanın reisi”, Efesoslulara Mektup, 2/2’de “hava kuvvetlerinin reisi” olarak söz edilir.

Arap dilinde “şeytan” sözcüğüne kök olabilecek iki tane sözcük vardır; bunlar, “ştn” ve “şyt” sözcükleridir. Biz, “şeytan” sözcüğünün Arapça olduğu kanaatini taşıyoruz. Zaten tüm lüğatlarda da “ştn” maddesinde ele alınır.

“Şeytan” sözcüğü, “ştn” kökünden gelir. “Ştn” sözcüğü, “ip; derin kuyulardan kovaya bağlanılarak su çekilen, hayvanların bağlandığı ip” demektir. Bu ip uzak ve derin işlerde kullanıldığından bunun fiili olan “şatana” fiili, “baude (uzak oldu)” anlamında kullanılmıştır. “Fey’alün” kalıbındaki “şeytan” sözcüğü, “iyiden, güzelden uzak olan her şey” için kullanılır olmuştur. Nitekim başında yelesi olan çirkin bir yılan cinsine de “şeytan” adı verilmiştir. Saffat suresinde geçen “sanki şeytanların başı gibi...” ifadesindeki “şeytanlar”, sözü edilen çirkin yılanlardır.
Bu sözcüğün, “yanma” özellikle de zeytin yağının ve işlem görmüş üzümün yanması” anlamındaki “şyt” kökünden geldiği de varsayılsa da birincisi asıl olandır. (Lisan; 5/114, 115)

Yukarıdaki açıklamalardan sonra Kur’an ayetlerini de dikkate aldığımız zaman “şeytan”: “Hakka ve akla aykırı hareket eden, uzak olan her türlü kişi, güç ve kurumun karakteristik adı”dır. Onun için şeytan ya insandır ya da insanın içindeki düşünce yetisidir; İblis’tir. Kesinlikle başka boyuttan bir varlık değildir. Zaten başka bir boyuttan bir varlığın başımıza musallat edilip onunla mücadelemizin istenmesi Allah’ın adalet ilkesine de terstir.
“Şeytan” sözcüğü, Kur’an’da 70 tekil, 18 çoğul olmak üzere 88 kez geçmektedir. Şeytanın, kimler ve neler olabileceğini, bunların özelliklerini, niteliklerini, alâmet-i fârikalarını (ayırt edilecek işaretlerini) aşağıdaki ayetlerden tespit edelim:

Bakara; 168, 169:

Ey insanlar! Yeryüzündeki helâl ve tayyib (temiz, hoş, yararlı) şeylerden yiyin ve şeytanın adımlarını izlemeyin. Şüphesiz o, sizin için apaçık bir düşmandır.
O, size yalnızca kötülüğü, aşırılığı (çirkin-hayasızlığı) ve Allah üzerine bilmediğiniz şeyleri söylemenizi emreder.

Bakara; 268:

Şeytan, sizi fakirlikle korkutur ve size aşırılığı ( çirkin-hayasızlığı) emreder. Allah ise, size kendisinden bağışlama ve bol ihsan vâdeder. Ve Allah Vâsi’dir (ilmi ve rahmeti sonsuz geniş olandır), en iyi bilendir.”

Furkan; 27- 29

27-29 - Ve o gün, o zalim kimse ellerini ısırarak, “Eyvah, keşke elçi ile beraber bir yol tutsaydım! Eyvah, keşke falancayı izdaş edinmeseydim. Hiç şüphesiz bana geldikten sonra, beni Zikir’den o saptırdı. Ve şeytan insan için bir rezil edenmiş!” der.

Nisa; 117-120:

117 - Onlar, Allah’ın astlarından, yalnızca dişilere yakarırlar. Ve onlar ancak inatçı şeytana yakarırlar.
118-119 - Allah ona (şeytana) lanet etti. Ve o, “Elbette senin kullarından belirli bir pay alacağım, onları mutlaka saptıracağım, onları boş kuruntulara sokacağım, ve onlara emredeceğim de hayvanların kulaklarını yaracaklar, onlara emredeceğim de Allah’ın yaratışını bozacaklar” dedi. Ve her kim Allah’ın astından şeytanı veli edinirse, şüphesiz o, apaçık bir ziyan ile ziyana uğrar.
120 – O (Şeytan) onlara vaad eder ve onları kuruntulandırır. Oysa şeytan onlara aldatmadan başka bir şey vaadetmez.


Nisa; 60:

İnkar etmekle emrolundukları tâğutu aralarında hakem yapmak isteyerek kendilerinin, sana indirilene ve senden önce indirilene inandıklarını ileri süren şu kişileri görmedin mi Şeytan da onları uzak (geri dönülmez) bir sapıklıkla sapıttırmak istiyor.

Enam; 43

43- Onlara, zorlu azabımız geldiği zaman yalvarmaları gerekmez miydi? Ama onların kalpleri katılaştı ve şeytan onlara yapmakta olduklarını çekici gösterdi (süsledi).

Enam; 112, 113:

Ve işte öyle. Biz her peygamber için cinn ve ins şeytanlarını düşman kıldık. Ki dünya malına aldanmaktan bunların bazısı bazısına sözün süslüsünü vahyeder (gizlice telkinde bulunur, fısıldar) . -Ve şayet Rabbin dileseydi onu yapmazlardı. Öyleyse onları bırak uydurdukları şeyleri de.-
Âhirete inanmayan kimselerin kalplerine ona kansın, ondan memnun olsunlar ve de yapmakta olduklarını yapsınlar diye de.”

Hacc; 52:

52- Biz senden önce hiçbir elçi ve hiçbir peygamber göndermedik ki o bir şey arzuladığı zaman, şeytan onun arzusuna bir şeyler atmış olmasın. Bunun üzerine Allah şeytanın attığı şeyleri şüpheyi giderir. Sonra da Allah, ayetlerini tahkim eder (güçlendirir). Ve Allah Alîm`dir (en iyi bilen), Hakîmdir (yasalar koyan).


Nur; 21:

Ey iman etmiş kişiler! Şeytanın adımlarını izlemeyin. Ve kim şeytanın adımlarını izlerse, hiç şüphesiz o, fahşayı (çirkin utanmazlıkları) ve kötülüğü emreder. Ve eğer ki üzerinizde Allah’ın fazlı ve rahmeti olmasaydı, sizden hiç biri ebedi olarak temize çıkamazdı. Ama Allah, dilediği kimseyi temize çıkarır. Allah, en iyi işitendir, en iyi bilendir.

Enfal; 48: O zaman şeytan onlara amellerini çekici göstermiş ve onlara: “Bu
gün sizi insanlardan bozguna uğratacak kimse yoktur ve ben de sizin
yardımcınızım” demişti. Ne zaman ki, iki topluluk birbirini görür oldu o,
iki topuğu üstünde geri döndü ve: “Şüphesiz ben sizden uzağım. Çünkü
ben sizin görmediğinizi görmekteyim, ben Allah’tan da korkmaktayım”
dedi. Allah sonuçlandırması pek şiddetli olandır.”

Haşr; 16:

(Onların durumu), Tıpkı, hani, insana “küfret” deyip, de o küfür edince inkara sapınca da “Kesinlikle ben senden uzağım; Şüphesiz ben, âlemlerin Rabbi olan Allah’tan korkarım.” diyen şeytanın durumu gibidir.

Mücadele; 19:

19 - Şeytan onları istilâ etmişti de onlara Allah’ı anmayı terkettirmişti. Onlar, şeytanın hizbidir (gurubudur). İyi bilin ki şeytanın hizbi kesinlikle kaybedenlerdir.

İsra; 27:

27: Şüphesiz saçıp savuranlar, şeytanların kardeşleridir. Şeytan ise Rabbine karşı çok nankördür.

İbrahim; 22:

22 – Ve iş bitince şeytan onlara, “Şüphesiz ki Allah size gerçek va’dı vaad etti, ben de size vaad ettim, hemen de caydım. Zaten benim size karşı bir gücüm yoktu. Ancak ben sizi çağırdım, siz de icabet ettiniz. O nedenle beni kınamayın, kendi kendinizi kınayın! Ben sizi kurtaramam, siz de benim kurtarıcım değilsiniz! Ben, önceden beni Allah’a ortak koşmanızı da kabul etmemiştim.” dedi. Kesinlikle zalimler için acı bir azab vardır!


Maide; 90, 91:

Ey iman etmiş kişiler! Hamır (İçki, uyuşturucu), kumar, dikili taşlar ve fal okları ancak şeytan işlerinden pisliklerdir. Öyleyse bunlardan kaçının; umulur ki, kurtuluşa erersiniz.
Gerçekten şeytan, içki ve kumarda sizin aranıza düşmanlık ve kin sokmak ve sizi, Allah’ın zikrinden ve salattan (namazdan ve sosyal destekten) alıkoymak ister. Öyleyse sona erdirmişler (vazgeçmişler) misiniz?



Ayetlerde görülüyor ki, ŞEYTAN:

- Haramın yenmesini, haksız kazanç elde edilmesini emreden ve öneren,
- Kötülük, hayasızlık ve Allah’a karşı bilmediğimiz şeyleri söylememizi emreden,
- Bizi fakirlikle korkutan,
- Bizi kuruntulara düşüren,
- Allah’ın yarattıklarını değiştirmeyi emreden,
- Bizleri kandırmak için bizlere yaldızlı sözler fısıldayan,
- Bize vesvese verip, kışkırtıp kafa bulandıran,
- Yaptığımız amellerimizle bizi şımartan,
- Bizi azdıran,
- İçki/uyuşturucu ve kumarla, aramıza düşmanlık ve kin sokmak isteyen,
- Allah’ı anmaktan ve namazdan, sosyal destekten bizi geri durdurmak isteyen,
KİŞİLER ve GÜÇLERDİR.



Kur’an’da “şeytan” ifadesi, ins şeytan (bilinen tanınan görünen şeytan; insan şeytan) ve cinn şeytan (gizli kapalı şeytan; İblis ve ajan kimseler) olmak üzere ikiye ayrılır.

Enam; 112:

Ve işte öyle. Biz her peygamber için cinn ve ins şeytanlarını düşman kıldık. Ki dünya malına aldanmaktan bunların bazısı bazısına sözün süslüsünü vahyeder (gizlice telkinde bulunur, fısıldar).......

Nass suresi:

1-6: “Cinn ve insten, insanların akıllarında, sinsice kötülük fısıldayan hannasın kötü fısıltılarının şerrinden, insanların ilâhına, insanların hükümdarına ve insanların Rabbine sığınırım” de!


Kur’an’da insanlar için kullanılmış olan “şeytan” ve “şeytanlar” sözcükleri:

Furkan; 27- 29:

27-29 - Ve o gün, o zalim kimse ellerini ısırarak, “Eyvah, keşke elçi ile beraber bir yol tutsaydım! Eyvah, keşke falancayı izdaş edinmeseydim. Hiç şüphesiz bana geldikten sonra, beni Zikir’den o saptırdı. Ve şeytan insan için bir rezil edenmiş!” der.


Enfal; 48: O zaman şeytan onlara amellerini çekici göstermiş ve onlara: “Bu
gün sizi insanlardan bozguna uğratacak kimse yoktur ve ben de sizin
yardımcınızım” demişti. Ne zaman ki, iki topluluk birbirini görür oldu o,
iki topuğu üstünde geri döndü ve: “Şüphesiz ben sizden uzağım. Çünkü
ben sizin görmediğinizi görmekteyim, ben Allah’tan da korkmaktayım”
dedi. Allah sonuçlandırması pek şiddetli olandır.”



Bu ayette geçen “şeytan” kelimesi, o gün Mekke’lileri kışkırtan Beni kenâne kabilesi, Müdlic oğullarından Sürâka b. Mâlikb. Cu’şum için kullanılmıştır. Tarih kitaplarından ve siyer kitaplarından tetkik edilebilir. Bedir savaşı ayrıntılarıyla göz önüne alınmalıdır. Biz burada ayette işaret edilen en hassas noktayı size sunuyoruz. Ki Şeytan herifin de dikkatini çeken o özellik idi. O özellik, Peygamber efendimizin askerlerinin, “Ya Muhammed! Cennet ile bizim aramızda hakikaten sadece ölüm mü var?” deyip savaşa girmeleri ve rüzgar ve yağmurun sürpriz olarak ortaya çıkıp dengeleri bozması, babanın oğlunu, oğulun babasını ve kardeşin kardeşi öldürmeye azmetmesiydi”
Eski tefsirciler bu ayette geçen Şeytan kelimesinin Süraka olduğunu ama hakiki Süraka olmayıp Süraka kılığına girmiş şeytan olduğunu yazarlar. Bu Sürakanın kendisidir demezler. Çünkü o gün yüzlerce Mekke’li, Süraka ile el ele tutuştuğunu bildirirler. Peki neden Süraka demezler de Süraka suretine girmiş Şeytan derler? Ortaya atılan gerekçe ve delilleri şudur: Rivayete göre bozguna uğrayan Mekkeliler bedirden dönüşün yenilgilerinin nedenini Süraka’ya bağlamışlardır; korkup kaçtığını, Mekkelilerin moralini bozduğunu ileri sürmüşlerdir. Bunu duyan Süraka da : Kendisinin bırakın hezimete neden olduğunu, savaşa gitmediği gibi Mekkelilerin savaşa gittiğinden haberinin bile olmadığını söylemiştir. Olay işte bu. Süraka Bedir’e gitmediyse Bedir’deki Süraka kimdi, neydi? O, Süraka kılığındaki şeytandı! Bu olay ve kişi Haşr suresinde de konu edilir ve Haşr suresinin 16. ayetinde bu kişiye yine “şeytan” yaftası vurulur.
Bu rivayetin inandırıcılığı söz konusu olamaz. O günün Mekke’sini bir düşünün. 300-400 hane yerleşik halk. Hepsi savaşa hazırlanır. Mehter takımı gibi cenk havası çalan gruplar, özellikle de şair kadınlar herkesi tahrik eder, ya da motive eder. Ama bu olayların tümünden askeri otorite sayılan, kumandan Süraka’nın haberi bile olmaz.
Kısacası söylentiler bir yana bu ayette söz edilen “şeytan”, Süraka’dır.

Bakara; 14:

14- Ve inananlara rastladıkları vakit “inandık” dediler. Şeytanlarıyla baş başa kaldıklarında ise, “biz kesin olarak sizinleyiz ve onlarla yalnızca alay ediyoruz” dediler.


Bu ayette de söz konusu edilen şeytanlar, ikiyüzlüleri o duruma düşüren akıl hocalarıdır. Mücerred (soyut), halk kültüründeki şeytanlar değildir.

Al-i Imran; 175:

“Âl-i Imran; 175: Şüphesiz ki o şeytan kendi yakınlarını korkutur. Onlardan korkmayın, eğer mümin iseniz Benden korkun.


Burada konu edilen şeytan da klasik eserlerde yer aldığına göre Nuaym ibn Mes’ud adında bir kafirdir. Klasik kaynaklarda bunun Rasülühha’ı ziyarete gelen Ebu Süfyan’ı caydırmak isteyen gurup olduğuna dair nakiller olsa da ayette “şeytan” tekil olarak geçtiğinden söz konusu gurubun olması mümkün değildir.


Bakara;102:

Ve onlar (Yahudiler) Süleyman mülküne dair şeytanların okuyup durdukları şeylere uydular. Halbuki Süleyman kâfir değildi. Ama o şeytanlar kâfir idiler; insanlara sihri ve Babil’de iki meleğe/ iki krala; Harut ve Marut’a indirileni öğretiyorlardı. Halbuki o ikisi (Harut ve Marut), “Biz fitneyiz, sakın kâfir olma!” demedikçe hiç kimseye hiçbir şey öğretmezlerdi. İnsanlar o ikisinden erkekle eşinin arasını açtıkları şeyleri öğreniyorlardı. -Ne var ki, onlar onunla Allah’ın izni olmadan hiç kimseye zarar veremezler- Onlar kendilerine zarar vereni, yarar vermeyeni öğreniyorlardı. Ant olsun ki, onu satın alanın ahirette hiçbir nasibi olmayacağını da kesinlikle biliyorlardı. Ve öz benliklerini sattıkları şey ne çirkin bir şeydi! Keşke bilmiş olsalardı.



Bu ayette de geçen Süleyman ile ilgili şeytanlar, halk kültüründeki şeytan olmayıp Süleyman’ın emri altında zoraki çalışan yabancı işçilerdir. Ki bunlar Süleyman’ın sultasından kurtulabilmek için her türlü çabayı harcıyorlardı ve her yolu deniyorlardı. İşte bu yollarından bir tanesi de Süleyman’ın kafir olduğunu yaymaktı. Olay ehli kitabın elinde bulunan muharref Tevrat (Ahdi Atik) ta 1. Krallar X1. 7. de açıklanmaktadır. Bu ayette işte buna işaret edilip işin aslı insanlığa dolayısıyla da ehlikitaba bildirilmektedir.


Süleyman peygambere tuzak kuran, iftira edenlerin “şeytan” diye adlandırılmaları Enbiya; 82 ve Sad; 38’de de yer alır.


Enam; 112, 113:

Ve işte öyle. Biz her peygamber için cinn ve ins şeytanlarını düşman kıldık. Ki dünya malına aldanmaktan bunların bazısı bazısına sözün süslüsünü vahyeder (gizlice telkinde bulunu, fısıldar). -Ve şayet Rabbin dileseydi onu yapmazlardı. Öyleyse onları bırak uydurdukları şeyleri de.-
Âhirete inanmayan kimselerin kalplerine ona kansın, ondan memnun olsunlar ve de yapmakta olduklarını yapsınlar diye de.”


Bu ayette konu edilen “şeytanlar” yine Rasülüllah’ın karşıtı olan Mekkelilerdir.
 

zalim09

New member
Katılım
20 Nis 2007
Mesajlar
74
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
43
ALLAH razı olsun paylamınız için. Yüce Rabbimiz cümlemizi cümle Ehli İmanı İblis ve dostlarının şerrinden korusun...Amin.
 

nurþeyma

New member
Katılım
7 Nis 2007
Mesajlar
302
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
49
ecmeiin sevgili kardeşim,

İbrahim; 22:

22 – Ve iş bitince şeytan onlara, “Şüphesiz ki Allah size gerçek va’dı vaad etti, ben de size vaad ettim, hemen de caydım. Zaten benim size karşı bir gücüm yoktu. Ancak ben sizi çağırdım, siz de icabet ettiniz. O nedenle beni kınamayın, kendi kendinizi kınayın! Ben sizi kurtaramam, siz de benim kurtarıcım değilsiniz! Ben, önceden beni Allah’a ortak koşmanızı da kabul etmemiştim.” dedi. Kesinlikle zalimler için acı bir azab vardır!
 

selinay25

New member
Katılım
19 Nis 2007
Mesajlar
87
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
NAHL : 98/99 /100 Kur'an okuduğun zaman o kovulmuş şeytandan Allah'a sığın!
Çünkü şeytanın, Rabblerine sığınan mü'minler üzerinde hiçbir nüfuzu, hiçbir etkinliği yoktur.
Onun hakimiyeti, ancak onu dost edinenlere ve onu Allah'a ortak koşanlaradır.
 

nurþeyma

New member
Katılım
7 Nis 2007
Mesajlar
302
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
49
NAHL : 98/99 /100 Kur'an okuduğun zaman o kovulmuş şeytandan Allah'a sığın!
Çünkü şeytanın, Rabblerine sığınan mü'minler üzerinde hiçbir nüfuzu, hiçbir etkinliği yoktur.
Onun hakimiyeti, ancak onu dost edinenlere ve onu Allah'a ortak koşanlaradır.

:4_6_202v:
 

nurþeyma

New member
Katılım
7 Nis 2007
Mesajlar
302
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
49
İbrahim; 22:

22 – Ve iş bitince şeytan onlara, “Şüphesiz ki Allah size gerçek va’dı vaad etti, ben de size vaad ettim, hemen de caydım. Zaten benim size karşı bir gücüm yoktu. Ancak ben sizi çağırdım, siz de icabet ettiniz. O nedenle beni kınamayın, kendi kendinizi kınayın! Ben sizi kurtaramam, siz de benim kurtarıcım değilsiniz! Ben, önceden beni Allah’a ortak koşmanızı da kabul etmemiştim.” dedi. Kesinlikle zalimler için acı bir azab vardır!


Sevgili Duha,
Şu ayete de bir-iki yorum getirseniz, ben sizin bilgiye sahip olduğunuzu gerçekten biliyor ve kabul ediyorum, bir eksikliğiniz mevcut, olaylara direkt Vahy ve kendi bakış açınızla değil, birilerinden edindiğiniz bilgiler gözlüğü ile nazar ediyorsunuz, o gözlüğü bir atıverin, göreceksiniz, o kadar çok ortak paydada anlaşacağız ki,
Yine de çok teşekkürler, güzel yorumunuz için..
 

REYHANLI

New member
Katılım
1 Nis 2007
Mesajlar
63
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
ALLAH RAZI OLSUN DUHA KARDEŞİM..

BİZİ AYDINLATYOSUNUZ...

YE'TUK ALLAH'A ECRUKE MARRATEYN (ALLAH MÜKAFATINI İKİ MİSLİ VERSİN)
 

ÇAPANOÐLU

New member
Katılım
8 Eki 2006
Mesajlar
803
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Başlığı okuyunca dilime dolanan kelimeyi yazıyorum,,
Bismillahirrahmanirrahim..
Buna benzer bir konuyu da ben yazmıştım daha önce yanılmıyorsam, ama bakmadan bir bilgi vermeyim, iyice okuduktan sonra geniş yorumum gelecektir inş.
 

nurþeyma

New member
Katılım
7 Nis 2007
Mesajlar
302
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
49
Bismillahirrahmanirrahim..

Bismillahirrahmanirrahim..

Başlığı okuyunca dilime dolanan kelimeyi yazıyorum,,
Bismillahirrahmanirrahim..
Buna benzer bir konuyu da ben yazmıştım daha önce yanılmıyorsam, ama bakmadan bir bilgi vermeyim, iyice okuduktan sonra geniş yorumum gelecektir inş.

:11_1_218v

Nisa Suresi 132 ..Hem göklerdekiler hem yerdekiler Allah içindir. vekil olarak Allah yeter.
 
H

hüma-gül

Guest
Furkan; 27- 29

27-29 - Ve o gün, o zalim kimse ellerini ısırarak, “Eyvah, keşke elçi ile beraber bir yol tutsaydım! Eyvah, keşke falancayı izdaş edinmeseydim. Hiç şüphesiz bana geldikten sonra, beni Zikir’den o saptırdı. Ve şeytan insan için bir rezil edenmiş!” der.



11_4_126v.gif
 

nurþeyma

New member
Katılım
7 Nis 2007
Mesajlar
302
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
49
Furkan; 27- 29

27-29 - Ve o gün, o zalim kimse ellerini ısırarak, “Eyvah, keşke elçi ile beraber bir yol tutsaydım! Eyvah, keşke falancayı izdaş edinmeseydim. Hiç şüphesiz bana geldikten sonra, beni Zikir’den o saptırdı. Ve şeytan insan için bir rezil edenmiş!” der.



11_4_126v.gif

sevgili kardeşim, Rabbim akledenlerden eylesin, gerçekten çok manalı bir ayet, bizi zikir'den (Kur'an'dan) saptıran herşeyi elimizin tersiyle itmemiz gerek, bu gerçeği hatırlattığın için dua ediyorum, teşekkürler..
 
H

hüma-gül

Guest
Furkân Sûresi

27 - O gün zalim kimse, (çaresizlik içinde) ellerini ısırıp şöyle diyecektir: “Ne olurdu ben de peygamberle beraber aynı yolu tutsaydım!”

28 - “Yazıklar olsun bana, keşke falanı dost edinmeseydim!”

29 - “Andolsun, Kur’an bana geldikten sonra beni ondan o saptırdı. Zaten şeytan insanı yardımcısız bırakıverir.”(diyanet)

 

nurþeyma

New member
Katılım
7 Nis 2007
Mesajlar
302
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
49
Furkân Sûresi

27 - O gün zalim kimse, (çaresizlik içinde) ellerini ısırıp şöyle diyecektir: “Ne olurdu ben de peygamberle beraber aynı yolu tutsaydım!”

28 - “Yazıklar olsun bana, keşke falanı dost edinmeseydim!”

29 - “Andolsun, Kur’an bana geldikten sonra beni ondan o saptırdı. Zaten şeytan insanı yardımcısız bırakıverir.”(diyanet)


Maide Suresi 67 Ey resul! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan onun verdiği peygamberlik görevini yerine getirmemiş olursun. Allah seni insanlardan korur. Allah, küfre batmış topluluğa kılavuzluk etmez.


bu ayeti de ekledik mi, mesele tamamen anlaşılmış olur,
Rabbim vahyini anlayan ve yaşayanlardan eylesin..
 
H

hüma-gül

Guest


Mâide(*) Sûresi

67 - Ey Peygamber! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan onun verdiği peygamberlik görevini yerine getirmemiş olursun. Allah seni insanlardan korur. Şüphesiz Allah, kafirler topluluğunu hidayete erdirmeyecektir. (diyanet)

 
H

hüma-gül

Guest
Necm 3,4
3 - O, nefis arzusu ile konuşmaz

4 - (Size okuduğu) Kur'an ancak kendisine bildirilen bir vahiydir.

Sanirim böyle daha tamamlayici oldu
 

nurþeyma

New member
Katılım
7 Nis 2007
Mesajlar
302
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
49
Necm 3,4
3 - O, nefis arzusu ile konuşmaz

4 - (Size okuduğu) Kur'an ancak kendisine bildirilen bir vahiydir.

Sanirim böyle daha tamamlayici oldu

amenna ve saddekna,
Bize ayetlerini tebliğ edici bir peygamber gönderen Allah'a kainatın zerratı adedince hamdederiz..
 

ÇAPANOÐLU

New member
Katılım
8 Eki 2006
Mesajlar
803
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Maşallah kadınlar arasında harika bir bilgi alış-verişi gerçekleşmiş, Rabbim bozmasın bu dostluğunuzu, kıskandım valla..
Böyle güzel paslaşmalarda bulunacağım bir arkadaşta ben istiyorum, müracatların şahsen yapılması gerikiyor, ruyurulur :):
 

nurþeyma

New member
Katılım
7 Nis 2007
Mesajlar
302
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
49
Maşallah kadınlar arasında harika bir bilgi alış-verişi gerçekleşmiş, Rabbim bozmasın bu dostluğunuzu, kıskandım valla..
Böyle güzel paslaşmalarda bulunacağım bir arkadaşta ben istiyorum, müracatların şahsen yapılması gerikiyor, ruyurulur :):


Bilgi kamunundur, paylaşılmasında sayısız faydalar vardır, tüm kardeşlerimin fikirlerinden faydalanmayı hep şiar edinmişimdir, bu konulor umuma açıktır nitekim
 

ÇAPANOÐLU

New member
Katılım
8 Eki 2006
Mesajlar
803
Tepkime puanı
1
Puanları
0


Mâide(*) Sûresi

67 - Ey Peygamber! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan onun verdiği peygamberlik görevini yerine getirmemiş olursun. Allah seni insanlardan korur. Şüphesiz Allah, kafirler topluluğunu hidayete erdirmeyecektir. (diyanet)



Yüreğine sağlık sevgili hümagül..
Konuyu takip edişiniz gerçekten dikkate değer, verdiğiniz ayet tam yerinde..
 
Üst Alt