Topluca bir özeleştiri yapmamız gerekse, bugün eşler arasındaki hitap şekilleri de muhabbet ve saygıdan yana körelmiş bir intiba uyandırıyor. Bunun için köylü-kentli, okumuş-okumamış ayırımı yapmak yersiz olur. Ziyadesiyle manevi eğitimle, dinî terbiyeyle ilgili bir mevzudur bu. Görünen manzaramız, ruhsuzlaştığımızı, bir takım erdem ve incelikleri bozuk para gibi harcadığımızı, hassasiyetlerimizi yitirdiğimizi veya önemsemediğimizi ele veriyor.
Mesela aile reisinin, babanın, eve getirdiği kazancına göre “bizim herif” veya “filan bey” muamelesi görmesi müslüman aileye hiç yakışmıyor. Yine erkeklerin kazançları arttıkça burunlarını havaya dikip, evdeki vefakâr eşine küçültücü davranmak ve aşağılayıcı hitaplar kullanmak hiç yakışık almıyor. Bilhassa öfke anlarda kullanılan sözlere değinmek bile istemem. “El yaresi geçer, dil yaresi geçmez” demişler. Peki, çocuklarımıza kızdığımızda dilimize geliveren sözlere ne demeli.
Öfke ile o iflah olmaz intizar sözlerini, bedduaları hanımlar hemencecik su gibi dillerinden döktürüveriyorlar. İyi ki tevbe var, yoksa çocuklar da anaları da iflah olamazdı.
Kızarken bile edeplice sözlerle kendimizi ifade etmeye özen göstersek daha iyi olmaz mı? “Hayâ imandandır.” hadis-i şerifini hep hatırda tutmaya gayret edelim. “Hayâ”. Bu kısacık kelime öylesine bir derinliğe ve kapsama sahip ki, imanın bir göstergesi olduğu bize bizzat Rasulullah Efendimiz tarafından bildiriliyor.
Kendine saygısı olan başkalarına da saygı gösterir. Başkalarından saygı bekleyen önce kendisi saygılı olabilmeyi başarmalıdır. Karşıdaki kişi takdir etsin veya etmesin, layık olsun veya olmasın, “eşref-i mahlukat” oluşuna binaen saygıda kusur etmemek, kendi özsaygımızın yansımasıdır. Hayâ ve edep müslüman kimliğinin temel vasıflarındandır.
semerkand dergisi
Mesela aile reisinin, babanın, eve getirdiği kazancına göre “bizim herif” veya “filan bey” muamelesi görmesi müslüman aileye hiç yakışmıyor. Yine erkeklerin kazançları arttıkça burunlarını havaya dikip, evdeki vefakâr eşine küçültücü davranmak ve aşağılayıcı hitaplar kullanmak hiç yakışık almıyor. Bilhassa öfke anlarda kullanılan sözlere değinmek bile istemem. “El yaresi geçer, dil yaresi geçmez” demişler. Peki, çocuklarımıza kızdığımızda dilimize geliveren sözlere ne demeli.
Öfke ile o iflah olmaz intizar sözlerini, bedduaları hanımlar hemencecik su gibi dillerinden döktürüveriyorlar. İyi ki tevbe var, yoksa çocuklar da anaları da iflah olamazdı.
Kızarken bile edeplice sözlerle kendimizi ifade etmeye özen göstersek daha iyi olmaz mı? “Hayâ imandandır.” hadis-i şerifini hep hatırda tutmaya gayret edelim. “Hayâ”. Bu kısacık kelime öylesine bir derinliğe ve kapsama sahip ki, imanın bir göstergesi olduğu bize bizzat Rasulullah Efendimiz tarafından bildiriliyor.
Kendine saygısı olan başkalarına da saygı gösterir. Başkalarından saygı bekleyen önce kendisi saygılı olabilmeyi başarmalıdır. Karşıdaki kişi takdir etsin veya etmesin, layık olsun veya olmasın, “eşref-i mahlukat” oluşuna binaen saygıda kusur etmemek, kendi özsaygımızın yansımasıdır. Hayâ ve edep müslüman kimliğinin temel vasıflarındandır.
semerkand dergisi