Endülüs'te hicaz bir akşam üstü,
Guruba karşı kızıl bir hüzzam içimde,
Nihavend olmuş nihayetsiz aşklarım
Karanfil kokuyor Endülüs bu gece.
Terk edilmiş bir kent gibi yalnızlığım,
Dem çekiyor gölgemle birlikte.
Yadigarlar yitirmiş hatırasını
Unutulmuşluk kokuyor Endülüs bu gece.
Teraziler şaşırmış dengeyi,
Med-cezir olmuş her yer ruhum gibi,
Adilmidir sence her yazgı,
Kalemler Endülüs yazıyor bu gece.
Mağrib'in kıyılarında çingene bir falcı,
Kader satıyor kendi kadersizliğinde,
Zaman örülmüş gergef gibi kara gözlerinde,
Kehanet yayıyor Endülüs bu gece.
Yükselmiş sütunları arş-ı delerek,
Tarih aldatmacası bu içimde engerek,
Hani nerde özüm,hani binbir renk
Kahır boyuyor Endülüs bu gece.
Sözlere vurulmuş Süleyman'ın mührü,
Gözlere çekilmiş Mecnun'un mili,
Eyyub'un derdi,Yunus'un gülü
Sabır dokuyor Endülüs bu gece.
Maşrib'in gökyüzü kasırgalar gebe,
Yeryüzünde bir telaş her yer hengame,
Beden emanet,sıla da gurbet bize
Ayrılık diyor Endülüs bu gece.
Evvel yolculuğun yolları bitti,sürgün tamam,
Ahire uzanır söylenen her kelam,
Ey içimde gizli kalan sana da son bir selam,
Vuslat,vuslat diyor Endülüs bu gece...