T
Ördekler soğuk kış günlerinde yan donmuş su birikintilerinde durmadan ayaklarını hareket ettirerek çevrelerindeki suyun donmalarına mani olurlar, açık kalan yerlerde de yiyecek ararlar, bu arada vücutlarının diğer kısımları gibi tüy tabakasıyla örtülü olmayan ayaklarını da ısıtmış olurlar. Böylece buz tutmuş su birikintilerinde yüzen bu hayvanlar karşılaştıkları müşkülleri aynı anda bertaraf edebilirler.
Ördek ve kazların hareket tarzlarını tetkik eden ilini adamları, hareketsiz bir hava tabakasının taşıdığı hususiyetleri keşfetme imkânına sahip oldular.
Geyikler insanlığın daha yeni yeni keşfetmeye muvaffak olduğu usulü yaratıldıklarından bu yana tatbik etmektedirler. Durgun bir hava tabakasında çok yavaş hareket etmek suretiyle, hava örtüsünün ideal ayırıcı “izole” etme hususiyetinden istifade ederler ve bu usulle soğuk havalarda kendilerini muhafaza etme imkânını bulurlar. Sonbaharın ilk donlarıyla birlikte ince yazlık tüyleri dökülür, yeni çıkan kışlık tüyler ise ucu kapalı boş bir andıran kıllardan meydana gelmiştir. Böylece bu hava örtüsü sayesinde soğuktan korunarak rahat rahat ormanda dolaşa bilmektedirler, ara sıra çok kötü hava şartlarına maruz kaldıkları takdirde bir kütük yahut ta bir çalı birikintisini kendisine siper yaparak rüzgâra karşı kendilerini muhafaza ederler.
Sincaplar, tavşanlar ve ağaçkakanlar da ayni prensibe dayanarak kendilerini ısıtmaktadırlar. Sincaplar sonbaharda kuru yaprak dallarından kendilerine yuvarlak bir yuva yaparlar. Bu yaprak ve hava örtüsünün ortasına kıvrılıp yatınca kendi sıcaklığı ile bu küçücük deliği fırın gibi sıcacık yapıp rahat içinde uyurlar.
Ağaçkakanın da bir ağaç kabuğunda olan yuvası sıcaktır. Hareket- siz bir hava örtüsüyle çevrelenen vücut ısısı dışarı kaçıp ziyan olmadığı için yuvası daima sıcak olarak kalır. Dışarıda ısı sıfırın altında 7 yi gösterirken, dışta kalan tüyler serin olmakla beraber, tüyden yorganın altındaki vücut ısısı 40 dereceyi bulur.
Tavşanlar kışın kar ve buz üzerinde koşuyor gibi görünürler, aslında onlar bir hava tabakasının üzerinde yürümekte ve koşmaktadırlar. Kış gelince tavşanın ayak parmakları arasından kalın e sert kıllar çıkmaya başlar, kışın sonlarına doğru da artık tavşan kıl ve hava karışımı bir örtü üzerinde yerden bir kaç milimetre yükseklikte hareketini sürdürmektedir.
Son zamanlarda hayvanlar âleminden alınan dersler ışığı altında soğuklardan muhafaza yolları elde edildi, bu suretle yapılan giyecekler hava boşluklarıyla beslendiği için hem eskisinden daha hafif olmakta hem de daha fazla ısıtıcı hüviyete sahip bulunmaktadır. Binaenaleyh soğuk kış günlerinde dışarıya çıkarken hava boşluklarıyla takviye edilmiş elbiseler giyinenin ne kadar isabetli olacağı ortaya çıktı.
“Her hayvan dünyaya geldiği vakit, adeta başka bir âlemde tekemmül etmiş gibi istidatlarına göre mükemmel olarak gelir: yani gönderilir. Ya iki saatte, ya iki günde veya iki ayda bütün hayat şartlarını ve kâinatla olan münasebetlerini ve hayat kanunlarını öğrenir ve meleke sahibi olur.” “İnsanlığın asırlardır bulamadığı ve bilemediği kanunları hayvanlar ya iki saatte ya iki günde veya iki ayda tahsil eder; yani ona ilham olunur. Yoksa hayvanlar bütün bu prensipleri biliyor değil.” Böylelikle ilim adamları esas müracaat edecekleri merciyi bulamadıkları ve bilemedikleri için onlara ders veren ve ilham eden Yüce Yaratıcı tarafından alacakları dersi hayvanlar aracılığı ile almak zorunda kalmaktadırlar.
Dr. Kadir Namlı
Ördek ve kazların hareket tarzlarını tetkik eden ilini adamları, hareketsiz bir hava tabakasının taşıdığı hususiyetleri keşfetme imkânına sahip oldular.
Geyikler insanlığın daha yeni yeni keşfetmeye muvaffak olduğu usulü yaratıldıklarından bu yana tatbik etmektedirler. Durgun bir hava tabakasında çok yavaş hareket etmek suretiyle, hava örtüsünün ideal ayırıcı “izole” etme hususiyetinden istifade ederler ve bu usulle soğuk havalarda kendilerini muhafaza etme imkânını bulurlar. Sonbaharın ilk donlarıyla birlikte ince yazlık tüyleri dökülür, yeni çıkan kışlık tüyler ise ucu kapalı boş bir andıran kıllardan meydana gelmiştir. Böylece bu hava örtüsü sayesinde soğuktan korunarak rahat rahat ormanda dolaşa bilmektedirler, ara sıra çok kötü hava şartlarına maruz kaldıkları takdirde bir kütük yahut ta bir çalı birikintisini kendisine siper yaparak rüzgâra karşı kendilerini muhafaza ederler.
Sincaplar, tavşanlar ve ağaçkakanlar da ayni prensibe dayanarak kendilerini ısıtmaktadırlar. Sincaplar sonbaharda kuru yaprak dallarından kendilerine yuvarlak bir yuva yaparlar. Bu yaprak ve hava örtüsünün ortasına kıvrılıp yatınca kendi sıcaklığı ile bu küçücük deliği fırın gibi sıcacık yapıp rahat içinde uyurlar.
Ağaçkakanın da bir ağaç kabuğunda olan yuvası sıcaktır. Hareket- siz bir hava örtüsüyle çevrelenen vücut ısısı dışarı kaçıp ziyan olmadığı için yuvası daima sıcak olarak kalır. Dışarıda ısı sıfırın altında 7 yi gösterirken, dışta kalan tüyler serin olmakla beraber, tüyden yorganın altındaki vücut ısısı 40 dereceyi bulur.
Tavşanlar kışın kar ve buz üzerinde koşuyor gibi görünürler, aslında onlar bir hava tabakasının üzerinde yürümekte ve koşmaktadırlar. Kış gelince tavşanın ayak parmakları arasından kalın e sert kıllar çıkmaya başlar, kışın sonlarına doğru da artık tavşan kıl ve hava karışımı bir örtü üzerinde yerden bir kaç milimetre yükseklikte hareketini sürdürmektedir.
Son zamanlarda hayvanlar âleminden alınan dersler ışığı altında soğuklardan muhafaza yolları elde edildi, bu suretle yapılan giyecekler hava boşluklarıyla beslendiği için hem eskisinden daha hafif olmakta hem de daha fazla ısıtıcı hüviyete sahip bulunmaktadır. Binaenaleyh soğuk kış günlerinde dışarıya çıkarken hava boşluklarıyla takviye edilmiş elbiseler giyinenin ne kadar isabetli olacağı ortaya çıktı.
“Her hayvan dünyaya geldiği vakit, adeta başka bir âlemde tekemmül etmiş gibi istidatlarına göre mükemmel olarak gelir: yani gönderilir. Ya iki saatte, ya iki günde veya iki ayda bütün hayat şartlarını ve kâinatla olan münasebetlerini ve hayat kanunlarını öğrenir ve meleke sahibi olur.” “İnsanlığın asırlardır bulamadığı ve bilemediği kanunları hayvanlar ya iki saatte ya iki günde veya iki ayda tahsil eder; yani ona ilham olunur. Yoksa hayvanlar bütün bu prensipleri biliyor değil.” Böylelikle ilim adamları esas müracaat edecekleri merciyi bulamadıkları ve bilemedikleri için onlara ders veren ve ilham eden Yüce Yaratıcı tarafından alacakları dersi hayvanlar aracılığı ile almak zorunda kalmaktadırlar.
Dr. Kadir Namlı