Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Emr !

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
Mamafih ekserisi sırf bir zan ardında gider; fakat zan, haktan hiçbir şey ifade etmez! Her halde Allah onların ne yaptıklarını bilip duruyor.” (Yunus : 36)

Bu ayet elbette her insana hitap ediyor. Ama, sanki müslüman olup da bazı konuları birbirine karıştıranlara daha bir muhatap tarzında. Neden ? Çünkü; Rasuller gerçeğini kendi keyfiyetlerine göre yorumluyorlar da ondan. İman konusunda bir problem yok, bütün Rasulleri tasdik ediyorlar da, iş Rasullerin ictimai hayatta insanlara sundukları bireysel yaşam tarzlarından örneklemelere gelince orada duruyorlar. Sebep ifrata girmemek olarak değerlendiriliyor. Sözüm ona böyle yapıldığı takdirde; yahudilerin ve isevilerin düştüğü hatayı tekrarlamamak ve oyuna gelmemek. İyi ama, sizler ifrata girmeyelim derken, bizzat tefrit denizinde boğuluyorsunuz, bunu neden göremiyorsunuz ? Nedeni basit bir cevap, hadis ve sünneti red etme mantığınız, başka da bir şey değil.


Günümüz insanının profili bu ayetlerde ne kadar da bariz olarak ortaya çıkıyor. İki hokka mürekkep yalıyor, üç cilt sayfa karıştırıyor, Allame-i şahane olarak sahnede yerini alıyor!

“Hayır! Onlar ilimini ihata etmedikleri ve te’vili kendilerine hiç gelmemiş olan bir şeyi tekzib ettiler; bunlardan evvel geçenler de böyle tekzib etmişlerdi amma bak zalimlerin akıbeti nasıl oldu ?” (Yunus : 39)

İşte bu ayetler sizleri tekzib ediyor. İlmini anlayamadıkları, bu konuda fikir sahibi olamadıkları, bunu yaşantılarına aktaramadıkları için tevili kendilerine gelmemiş olan bir şeyi tekzip ettiler derken sizlerden bahsediyor. Nedir bu anlayamadıkları ?

Konu belli: “tasavuf yaşantısı ve Peygamber gerçeği!” Sanki bütün peygamberleri; ölçüp, biçip, tartacak kadar hassas kantar ayarı var da, Kur’an bilgilerinde gelen gerçeği bizim uydurmamız olarak zann edip, karşı sözler ile tekzibe geçiyor!
Peygamber’in (s.a.v) Kuds-i Hadisler ile yaşantısına verdiği düzen ve intizamı, yaşayarak ve bizzat etrafındaki insanlara göstererek aktarma yolunu red etmek. İlk karşı çıktıkları nokta: “hani bu konuda ayet varsa göster! Biz beyyineleri baz alırız!” Yani, biz Allah (cc)’tan geleni kabul, Rasul (s.a.v.)’den geleni red ederiz, itibar etmeyiz. Yani Allah (cc) hak yazar (amenna), Rasul (s.a.v.) insan olması vasfından dolayı; şeşer beşer ve yanıltıcı (yalan!) bir bilgi verebilir. Dayandırdığınız mantık da bu! İyi güzel de; baz alıp itibar ettiğin beyyinelerde de Allah (cc) “Arkadaşınız nefsinden konuşmaz…” diyor “O’na uyun…” diyor. Yani O’nun (s.a.v.) ağzından nefsi bir söz (yalan, dolan, gerçeğin ve hakk’ın hilafına yönelik bir söz) çıkmaz diyor! Yani böyle bir insanın her söylediği haktır! diyor. Neden bu emr’i baz almıyorsunuz ? Neden “Emin” olan ismini bu noktada kaldırıp bir kenara atıyorsunuz ? Müşrikler dahi O’nun (s.a.v.) her şeyine itiraz ederken, bir tek hak ve doğru söyleyen, adaletsizlikte bulunmayan, yalan ile dolan ile işi olmayan, can ve malın emanet edilecek yegane varlık anlamında (ki; en şiddetli düşmanı dahi bu konularda güvenirdi) “Emin” ismi ile isimlendirdi. Sizler; müşrikler kadar dahi güvenemiyormusunuz kendisine ? Bu sorunun cevabını net olarak veremezsiniz, verirseniz; kendi mantığınıza aykırı düşeceğinizden korkarsınız! Cebrail (a.s.)’in bizzat gelip de abdest konusunda uygulamalı anlatımını dahi red ediyorsunuz bu neden ile. Siz beyyine dersiniz, evet! Elbette her zaman beyyine! Ama ya uygulama safhası ? Hangi yasa uygulamalı reçete sunuyor yeryüzünde. Bana örnek teşkil edecek bir tane uygulamalı yasa gösterin! Ama İlahi bir yasa, ama beşeri bir yasa! Geçmiş dönem kitaplarını da koyun ortaya. Hodri meydan. Yok, boşuna aramayın, bulmazsınız. Allah (cc) yasasını gönderir, sınırları çizer, bu alan içerisinde dosdoğru olmanızı ister. Sırat-ı müstakim üzere olmanız için de bu noktada Peygamberinin ağzı, dili ve yaşantısı ile uygulama yaptırır. Görün, anlayın diye. En güçlü ilacı almışsın, ama prospektüsü yok! Reçeteye bakıyorsun özel işaretler ve harfler kullanılmış. Bunu kim anlayacak ? Eczacı anlayıp senin anlayacağın şekle indirecek, günde 1 kaşık tok karnına alınacak diye kutunun üzerine işaretliyecek. Dur yahu! Neden yazıyorsun, ben salakmıyım, benim beynim yok mu, reçeteye bakıp alırım dersen, ya eczacılık (7 yıl) eğitimi almışsındır, yada sağlık senin için önemsiz bir konu olduğu için çok cesur davranıyorsundur. Kusura bakmayın, herkes sizin gibi cesur olacak diye bir nokta yok! Umarım sizin cesaretinizin de ilmi dayanağı vardır. Çünkü; bu konuda göstereceğiniz dayanaksız bir cesaret, sadece helak olmanıza yol açar. Hz.İbrahim (a.s.) rüyasında İsmail (a.s.)’i kurban etmek için emr aldı! İttiba ediyorsunuz, kabul ediyorsunuz. Güzel! Hanımı Hacer’i alıp bir emr ile Mekke çöllerine kadar götürmesini de, kabul ediyorsunuz. Güzel! Kendisini ve yaşı hayli geçkin hanımı Sare annemizi çocuk ile müjdeleyen melekler ile görüşmesini de kabul ediyorsunuz. Hepsi iyi güzel de; bunlarda beyyine aramıyorsunuz, iş Rasulullah (s.a.v.)’ın uygulama safhasına geldiği zaman neden illa da beyyine görmek isteriz diye tutturuyorsunuz ? O günün insanı Hz.İbrahim (a.s.)’den beyyine mi istedi ? Senin gördüğün rüyadan bize ne, biz beyyine isteriz, varsa göster, yoksa; nefsinden konuşmuş kabul ederiz mi dediler ? Yapmayın, makul olun! yahudilerin ve isevilerin oyununa bizzat gelenler sizlersiniz! Biz bunları size örnekler ile açıklarken, sizden bir ücret talep etmiyoruz, yanlışınızdan dönün istiyoruz. Rasul’e (s.a.v.) ittiba; şirk değil, bizzat emr’dir, anlayın artık.

Sormak gerekmez mi bu arada; sen Peygamberler ayarına (makamına) çıktın mı da, “hayır! Peygamberiniz üstün değil veyahut büyük olanlardan değil, ben baktım ölçtüm, biçtim, tarttım hepsi aynı boy ve kiloda ve derecede” deme cesaretini gösteriyorsun. Ve bunu hoyratça yaparken de ayetin önünde dikilerek, bir de ayeti tekzip etme cesaretini gösteriyorsun. Bu ne cüret! Sana tek cümlelik ayet yeter de artar! Eğer anlayanlardansan tabii: “Her ümmetten bir şahit getirdiğimiz ve seni de onların üzerine bir şahit yaptığımız zaman bakalım kâfirlerin hali ne olacak” (Nisa : 41) Ne olacağınızı biz biliyoruz da, sizler farkındamısınız ? “O gün, inkar edip Peygambere isyan eden kafirler, keşke yere geçmişler, üzerleri düzlenmiş kendilerinden hiçbir iz kalmamış olsa idi, diye isteyecekler ve (keşke toprak olsaydık diyecekler [Yasin suresinde geçiyor]) Allah’a hiçbir sözü ketmetmeselerdi (gizlemeselerdi.)” (Nisa : 42) Yani “keşke toprak olsaydık…” demeden uyanın.



Rasulullah (s.a.v.), Kur’an’ı tebliğ ile emr’olundu. Bu; işin şeriat kısmıdır. Zahiri hüküm ve zahiri tebliğ, şeriat’ı oluşturur. İşin uygulama safhası ve yaşantıya geçiş kısmı bu şeriata uygun ameli gösterir. Her insan buraya kadar olan bölümü ile mükelleftir. Bundan gayrısı; tasavvuftur. Özel olarak kişiye münhasır bölüm burada başlar. Bu dahi, ayetler ile ve yine peygamber vasıtası ile aktarılır. Ayetlerde “Geçmiş ve gelecek günahlarının bağışlandığı” açıklanan bir Rasul (s.a.v.), günde 70 defa istiğfar ediyorsa, ümmedi de aynı şekilde örnek alarak istiğfarda bulunması gerekir. İstiğfar; hem tasdik anlamındadır, hem itiraftır, hem de kabuldur. Peygamber (s.a.v.) istiğfar ederken, kendisine manevi aleminde gösterilen yükselişlerden dolayı, bir önceki makamındaki haline istiğfar eder; bir önceki halini hem kabul, hem bulunduğu makamın bir önceki makama nazaran yüksekliğinin itirafı, hem de tasdiki anlamında acziyetini müşahede eder ve bunun ile Yüce Rabbi (cc)’nin rahmetini diler. Ümmedi ise, Yüce allah’a (cc) istiğfar ile; bir önceki günahını kabul eder, acziyeti ile işlediğini itiraf eder ve Yüce Rabbi (cc)’nin rahmetinin olmaması halinde, kendisinin helaka duçar olduğunu tasdik eder. Bu her gün yapılan kalbi antrenman sonrasında ayetlere bakışı daha bir canlılık kazanır. İstiğfar bir nevi (Teşbihte hata olmaz inşallah) toz bezidir. Ama özel bir tozbezi, sadece kalb aynasını parlatır. Her günah sonrası kalb bir siyah nokta ile kirlenir. İstiğfar; işte bu günahı kabul, acziyetten dolayı pişmanlık ve rahmetini ümid ile Yüce Olan’ı (cc) tasdik eder. İstiğfar ile kirlenmiş kalbini siler. Müğminin kalbi bu noktada ayna gibidir. Devamlı tozunu alınan bir şeyin kirli kalması düşünülmez herhalde. Bir güneşin şavkı o aynada nasıl bir yankı bulur acaba?

“Karşılarında ayetlerimiz açık açık, parlak parlak okunurken de o küfredenler dediler ki hakk’a: bu parlak bir sihir!(Ahkaf : 7)

El Hakk! Ne kadar yerinde bir Kur’an’i tespit! Sihir! Vallahi elinizde başka bir şey olmadığı için, sizlerin bize karşı kullandığınız red sözcüğü. Ayet diyor, ben demiyorum. Deneyin, sihir mi değil mi kendiniz karar verin. Her gün yapın 70 defa 100 defa 1000 defa. Peygamber (s.a.v.) günde 70 defa yapmışsa, bizler 70.000 defa yapsak bile az gelir. Her anımız günah, her bakış, her konuşma, her arzu!


Peygamberimiz (s.a.v.) çok büyük ama çok büyük bir peygamber. İster bizim sözlerimizdeki “büyük” kavramına ittiba edin, isterseniz Kur’an’da açıklamaları yapılan ayetlere ittiba edin. Sonuçta bizde bu düşünceyi ayetlerden çıkarıyoruz. Kaynağımız ayetler yani. Hangisini isterseniz onu baz alın, ama anlayın! U’lul Azm bir peygamber gerçeğini artık anlayın!. Bunu yaparken ne ayetlere ters düşüyorsunuz, nede şirke giriyorsunuz. Ancak emr’olunduğunuz gibi hareket etmiş oluyorsunuz. Müslüman iki kişiyken dahi birini emir seçmek ile ve ona uymakla mükellef. Cemaat olma esprisi burada yatıyor. İki kişi arasındaki cemaat olgusunu bu kadar önemseyen bir Din, elbette size uyarı mahiyetinde ayetlerini gönderecek ve “O’na uyun…” diyecek. Cemaatleşmeyi teklif edecek sizlere. Sizler bunları red ettiğiniz sürece cemaat bile olamayacaksınız ve olamıyorsunuz da. Çünkü aykırı gibi duruyorsunuz, çünkü gerçek haniflerden uzaksınız. Yeryüzünde yüzünü hanif Din’e dönmüş milyonlarca Müslüman var zaten yeryüzünde de hanif Din olarak İslamiyet var ve bu Din’in müntesibleri “hanif” olarak yaşantısına devam ediyor yüzyıllardır. Bunun haricinde ayrıca hanifler diye bir cemaat yok, olmayacak da! Olsa olsa forum cemaati olur ki, sitelerine baktım küfür içerisinde yüzüyorlar.
Dikkat edin, düzgün okuyun ben küfr etmiyorum, sizlerin küfr içinde olduğunuzu yazıyorum.

Bu ayetler ile temel ve başlangıç olarak tesbit ettiğim (çünkü bütün saplantılarınız bu ayete ters düşmek ile başlıyor) akidenizi sorgulayın. Sorgulamak iyi bir şeydir, bir nevi sağlama yapmış olursunuz, kendinize güveniyorsanız. Yanlışsa temel inancınız, hatanızdan dönmüş olursunuz. Doğru ise; yolunuzda daha kuvvetli adımlar atarsınız. Yani her halükarda karda sayılırsınız. Ene yapmayın, nefs yapmayın, durun; kendinizi ve Kur’an ışığında ayetleri tefekkür edin. Düşünün, ne diyor, ne anlatıyor bu ayetler ?

“Elbette o göklerin ve yerin yaratılışında ve gece ile gündüzün ardarda gelişinde, şüphesiz ayetler var (vicdanları temiz) ulu’l elbab için!” (Alu İmran : 190)

“Onlar ki gerek kıyam u kuudda (ayakta ve otururken) ve gerek yanları üzerinde hep Allah’ı zikrederler ve göklerin, yerin yaratılışında fikrederler (tefekkür ederler) “Ya Rabbena!” derler; “bunu sen boşuna yaratmadın, sübhansın! O halde bizleri o ateş azabından koru!” (Alu İmran : 191)

“Rabbena! Cidden bizler bir münadi (çağırıcı) işittik, imana çağırıyor; “Rabbinize iman edin!” diyordu. Dinledik, iman ettik! Rabbena! Mağfiretinle artık günahlarımızı bizlere bağışla, kabahatlerimizi bizlerden kefaret buyur (ört) ve bizleri sana ermiş kullarınla beraber yanına al!” (Alu İmran : 193)

Ulu’l elbabı da red etmeden okuyun ve tefekkür edin, ayet diyor ben demiyorum. Peygamber (s.a.v) efendimizi de ondan sonra bu ayetler ışığında kafanızda şöyle bir tahayyül edin, bakalım ne göreceksiniz. Kur’an; isterseniz size 3 boyutlu resimde gösterir. Siz yeterki isteyin. Sakın! 3 boyutlu resime de bu nedenle karşı çıkmayın, siz göremiyorsunuz diye 3 boyutlu resim yok mu diyelim şimdi. Ben görüyorum elhamdülillah. Sizler; bakış açınızı sorgulayın öncelikle ! Durduğunuz nokta önemli, bakış açınız ondan daha önemli. Bunun gibi, Kur’an’ı anlamak önemli, O’nu layıkı ile tefekkür; O’ndan da önemli! İtikadı oluşturan nokta! İşte, şimdi tam burası!

(İnmekte) o(lan) yıldıza andolsun ki,” (Necm : 1)

Ne büyük yemin ama. Burada necm’den kasıt olarak bazı alimler diyorki; necm necm (parça parça) inen Kur’an dır kasdedilen, bazıları da diyor ki; Şi’ra yıldızıdır kasd edilen. Bu nokta bizim için (anlatılmak istenen manayı baz alırsak) önem arz etmiyor açıkçası. Burada önem verilen bir şeyin üzerine Rabbül Alemin’in (cc) yemini dikkat çekici. Allah (cc) yemin ederek başlıyor. Biz kulları dahi çok önemli bir şeyi söyleyeceğimiz zaman muhatabımızın kafasında en baştan şek ve şüphe oluşmasın diye bazen böyle başlamazmıyız ? “Yemin olsun…” diye başladığımız çok cümle vardır. Burada da Rabbül Alemin (cc) yemin ederek, çok önemli bir şey söyleyeceğinden dolay bütün dikkatimizi buraya vermemizi istiyor! Ve devam ediyor;

“Arkadaşınız (Muhammed) sapmadı, azmadı.” (Necm : 2)

Kafalardaki ve kalplerdeki bir çok nefsi ve şeytani konuşmaları bıçak gibi keser nitelikte. Çok net ve açık! Hani yarattığı biz kullarını iyi tanıyor ya Rabbül Alemin, her şeye bir kulp bulacağımızı bildiğinden, üzerinde durarak tekrarlıyor :

“O, hevâdan (arzularına göre) konuşmaz.” (Necm : 3)
Günlük yaşantısı, anlık yaşantısı, Din’i yaşantısı, ictimai yaşantısı her ne şekilde olursa olsun yaşantı tarzında baz alınacak bütün sözlerin büyük bir kontrol içinde vahye dayalı olduğu gerçeğini ne kadar güzel anlatıyor bizlere ! Duymak ve anlamak isteyenlere sanki deklare ediyor, ültimatom veriyor:
“O(nun konuşması kendisine ) vahyedilenden başkası değildir” (Necm : 4)

Bu konuşmaların da asılsız ve mesnetsiz türden konuşmalar olmadığını, sağlam ve etkili bir zemine dayandığını, yani konuştuklarının hepsini O’na (s.a.v.) Zat-ı Zülcelal’in (cc) bizzat kendi tarafından görevlendirdiği bir mürşid tarafından öğretildiğini söylüyor bize:

“Onu, müthiş kuvveleri olan biri öğretti” (Necm : 5)

Devam ederek de görevlendirdiği mürşidi (öğretmeni) övüyor, tanıtıyor bizlere:

(Ki o) akıl ve görüşünde kuvvetli (bir melek)dir. Hemen (gerçek meleklik şekliyle) doğruldu” (Necm : 6)

Belki tasavvurda yanılırız yahut yanlış tevile gireriz diye birde bunu ayet ayet bize açıklıyor:

“O, en yüksek ufukta idi.” (Necm : 7)

“Sonra (Cebrail ona) yaklaştı ve (aşağıya doğru) sarktı” (Necm : 8)

“Onunla arasındaki mesafe, iki yay kadar, [yahut] daha az kaldı” (Necm : 9)

(Allah), kuluna verdiği vahyi verdi. Onun gördüğünü kalb(i) yalanlamadı.” (Necm : 10 - 11)

Çünkü O’nu (s.a.v.) inşirah suresinde bize belirttiği gibi; sadrını genişleterek göreceği gerçeği kaldırabilmesi için bir kuvvet ve sukunet verdi. “Elemnaşrahleke sadrek…(Biz sadrını genişlettik)” (İnşirah : 1) buyuruyor.

“Onun gördükleri hakkında şimdi kendisi ile tartışacak mısınız.” (Necm : 12)

Ey Alemlerin Rabbi olan ve bizleri bir sudan yaratıp da acziyetimizi bize anlatan Rabbim! Mucizesi olmayan peygamber olduğuna varıncaya kadar tartışıyorlar üstelik. Kur’an mucizesi, kamer mucizesi ve İsra mucizelerine dair üstelik yapıyorlar bunu…Kur’an’da bildirdiğin şekli ile 3.000 melek ile Bedr’de yardım ettiğini bile bile yapıyorlar bunu…Yarabbi; yaldızlı yazılar ile süslemek Internet ortamında becerebileceğim bir şey olsa; Necm 12 ayetini yaldızlar ve gökyüzünün tam göbeğine nakş ederdim. Ama sen Gafur ve Rahimsin (cc) Sen kalplerine yaldızla inşaallah.

“Yok. İftira etti mi diyorlar ? De ki: Ben onu iftira ettimse, siz beni Allah’tan kurtaracak hiçbir şeye malik olamazsınız ve O sizin niye yaygara edip durduğunuzu pekala bilir; ona benimle aranızda şahid [olarak] O yeter, hem de Gafur – Rahim O!” (Ahkaf : 8)
Kuru et yiyen bir kadının oğlu olan ve bizlere beşeri vasıflarda ve surette gönderdiğin Rasul (s.a.v.)’un büyüklüğüne iman ettik, indirdiğini tasdik ettik, mucizeler ve ayetlerini de tasdik etmemiz hasebi ile, küfr’den kurtulup sırat’ı müstakim’e yönelen kullarından olmayı nasip et! (amin)
Bakın; korkulacak bir şey yok, yukarıdaki dua içerisinde en ufak bir şirk görüyormusunuz ? İman, inanmak ise, bunun en uygun yolu iman ettiğine karşı duyacağın sevgidir. Sevgi olmadan itaat olmaz. Bir aslanın yanına ancak yavrusu yaklaşır. Kendi cinsi dahi olsa bir başka yetişkin yanında duramaz. Ama yavrusu, sırtına çıkar, yelelerini karıştırır. Neden verilir bu izin ? Sevgiden olmasın sakın.? Bu sevgi sizlerin gözünde şirk olacak, öyle mi? İbn-sebe küfürbazları ölmemiş demekki. Attıkları tohumu her devirde suladıkları için hala insanlar aynı hasadı biçiyor. Ellerine geçen de, itaatten uzak, itikadden uzak en önemlisi İslami yaşantıdan uzak bir nesil! Yaşayanlara da atılacak en rahat çamur hazır zaten;
“Bir de küfredenler, iman edenler hakkında dediler ki; “Eğer o bir hayr olsaydı, bizden evvel ona koşmazlardı. Bununla muvaffak olamayınca da şöyle diyecekler: Bu eski bir yalan! (Ahkaf : 11)
yahudilerin yalanı! İsevilerin yalanı! Bunlara çanak vazifesi gören vahhabilerin yalanı! selefiyiz diyenlerin yalanı! YOK BÖYLE BİR ŞEY, EY MÜSLÜMAN YOK BÖYLE BİR ŞEY! Allah (cc)’ın kudretini sadece ayetler ile sınırlamaya kalkışan insanların yalanından başka bir şey değil bunlar! Allah (cc)’ın rahmetini ahiret ile sınırlayan zihniyet. Rahman (cc) ism-i şerifinin dünyadaki insanlara tecelli eden kısmını setr edip, Rahim (cc) ismi şerifini ahirette sadece Müslüman kullarına gösterecek olması gerçeğini örten zihniyet!
Burada “küfredenler” sözü gerçeği “ketm” ettikleri için kullanılıyor. Gizledikleri, sakladıkları için, hakkın üzerini örttükleri için…Ve dahi bunun ile muvaffak olamayınca da; “bu eski bir yalan” demeye kadar işi vardırıyorlar. Hatta bunun, Yahudilerin de aynı masal ile kendi dinlerinden uzaklaşmış olmalarına bir neden olarak göstermeye çalışıyorlar.





Lütfen;
Eminim bu açtığımız konuya her insan kendi çerçevesinden bakarak cevap yazacaktır. Ama çok rica ediyorum; Ebu Hureyre (r.anh) ile Abdullah Bin Mesu'du tanıyamayacak kadar cahil olanlar yazmasın! Neden mi ? Geçen gün silinen bir konuda ismi önemli değil bir arkadaşımız copy-paste yaparak kaynaklarla uzun bir yazı irad etmiş. Bakıyorsun, alevi cemaatinin itibar ettiği bir kitap. Alevi derken, bir alevi var, bir de aleviden farklı bir ali aleviliği var. İşte bu a-li aleviliğinin cemaatinin itibar ettiği kaynağı buraya alıntılamışlar. Tamam, olabilir. Her fikir burada kendisini ifade edecek. Ama; Komik olan ne biliyormusunuz ? Bir yerde Ebu Hureyre'yi (r.anh) yerden yere vurmuşlar hatta (haşa) edepsizlik makamına kadar çıkarmışlar, bir yerde de Abdullah İbn Mesud'u yere göğe sığdıramamışlar. Evet, birazcık gülmeye hazır olun baylar bayanlar;

İkiside aynı şahıstır! :p
Gerçekten ömürsünüz!
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
Mamafih ekserisi sırf bir zan ardında gider; fakat zan, haktan hiçbir şey ifade etmez! Her halde Allah onların ne yaptıklarını bilip duruyor.” (Yunus : 36)

Bu ayet elbette her insana hitap ediyor. Ama, sanki müslüman olup da bazı konuları birbirine karıştıranlara daha bir muhatap tarzında. Neden ? Çünkü; Rasuller gerçeğini kendi keyfiyetlerine göre yorumluyorlar da ondan. İman konusunda bir problem yok, bütün Rasulleri tasdik ediyorlar da, iş Rasullerin ictimai hayatta insanlara sundukları bireysel yaşam tarzlarından örneklemelere gelince orada duruyorlar. Sebep ifrata girmemek olarak değerlendiriliyor. Sözüm ona böyle yapıldığı takdirde; yahudilerin ve isevilerin düştüğü hatayı tekrarlamamak ve oyuna gelmemek. İyi ama, sizler ifrata girmeyelim derken, bizzat tefrit denizinde boğuluyorsunuz, bunu neden göremiyorsunuz ? Nedeni basit bir cevap, hadis ve sünneti red etme mantığınız, başka da bir şey değil.

İkiside aynı şahıstır! :p
Gerçekten ömürsünüz!


Seni ayakta alkisliyorum RADIKALISLAM.....Hemde su yukarida verdigin tek ayetle ve aciklamanla....


10:35 Şunu da söyle: "Ortak tuttuklarınızdan kim var hakka götüren?" De ki: "Allah götürür hakka. Hakka götürebilen mi izlenmeye daha layıktır yoksa kılavuzlanmadıkça yolu bulamayan mı? Peki, ne oluyor size? Nasıl hüküm veriyorsunuz siz?"

10:36 Onların çoğu sanıdan başka birşeyin ardından gitmiyor. Doğrusu da şu ki sanı, haktan hiçbir şey ifade etmez. Allah, onların yaptıklarını iyice bilmektedir.

10:37 Bu Kur'an, Allah'tan başka birileri tarafından uydurulmuş değildir. O, kendinden öncekinin tasdiki ve Kitap'ın ayrıntılı kılınmasıdır. Kuşku ve çelişme yoktur onda. Alemlerin Rabbi'ndendir o.

10:38 Yoksa "onu uydurdu" mu diyorlar?! De ki: "Eğer doğru sözlüler iseniz Allah dışında, elinizin yettiklerini de çağırın da onun benzeri bir sure ortaya çıkarın!"


Iki elinle kafani al ve yazdiklarinla bu ayetleri bir tartki seni neden alkisladigimi göresin yoksa yazinin gerisini okumaya hic gerek duymuyorum nedenmi?Cünki saptirmanin alasini görmek istemiyorum ben senden böylesini beklemedigimden olacaki saskinim...Demekki insan oglu karsisindakini nasil yenerim nasil alt ederim yoluna INSAFTAN ariniyor.YAZIK...
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
Iki elinle kafani al ve yazdiklarinla bu ayetleri bir tartki seni neden alkisladigimi göresin yoksa yazinin gerisini okumaya hic gerek duymuyorum nedenmi?Cünki saptirmanin alasini görmek istemiyorum ben senden böylesini beklemedigimden olacaki saskinim...Demekki insan oglu karsisindakini nasil yenerim nasil alt ederim yoluna INSAFTAN ariniyor.YAZIK...
Selamın Aleyküm metin mete;

Öncelikle hemen cevap veremedim, çünkü son günlerde gerçekten çok yoğun çalışıyorum. Bu yazıyı bile gece hazırlamıştım flashdisc'e kayıt edip arkadaşa verdim o da cafeden girip yazıyı astı. O kadar yoğunum anlayacağın.

Keşke okusaydın. İnsaf'tan sıyrılmayacağımı biliyorsun. Ama; o kadar dehşet yazanlar var ki, bu gerçekleri anlatmak gerek. Bilmiyorlar, bilmediklerine düşmanlar. Sen ise, bazı şeyleri neden söylediğini biliyorsun, bildiğini söylüyorsun. Her seferinde kendini yenilemeye çalışıyorsun. Bir gün aynı noktada durmuyorsun. Devamlı okuyorsun, araştırıyorsun. Ama, bu yazıyı hazırlama sebebim olan bazı arkadaşlar maalesef sadece kulaktan dolma gidiyor. Bilmiyor, bilmediğini de bilmiyor.

Devamı gelecek yazıların başlangıcıydı bu yazı sevgili metin mete.
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
Selamın Aleyküm metin mete;

Öncelikle hemen cevap veremedim, çünkü son günlerde gerçekten çok yoğun çalışıyorum. Bu yazıyı bile gece hazırlamıştım flashdisc'e kayıt edip arkadaşa verdim o da cafeden girip yazıyı astı. O kadar yoğunum anlayacağın.

Keşke okusaydın. İnsaf'tan sıyrılmayacağımı biliyorsun. Ama; o kadar dehşet yazanlar var ki, bu gerçekleri anlatmak gerek. Bilmiyorlar, bilmediklerine düşmanlar. Sen ise, bazı şeyleri neden söylediğini biliyorsun, bildiğini söylüyorsun. Her seferinde kendini yenilemeye çalışıyorsun. Bir gün aynı noktada durmuyorsun. Devamlı okuyorsun, araştırıyorsun. Ama, bu yazıyı hazırlama sebebim olan bazı arkadaşlar maalesef sadece kulaktan dolma gidiyor. Bilmiyor, bilmediğini de bilmiyor.

Devamı gelecek yazıların başlangıcıydı bu yazı sevgili metin mete.



Aleykümselam,Radikalim.Asla insaf ölcülerini delmemeye garet ederim,her daim okurum Allahin Kitabini bastan sona devam edemem belkide ama dönerim dönerim yine baslarim.Ama dedim ya sen su ilk satirlari bir aciklaki bende devamini okuyayim..Yani en basta yapilanin yanlis olmadigini acikla bir nasil böyle bir kaniya vardinda ayetleri nerelere getirdigine bir bak sonra devam edeyim...Ben senden böyle cimbiz beklemedigim icin hala saskinim o nedenle bir aciklama istedim bekliyorum yok gelecek dediklerinden önce bu satirlarla baslayalim dedim..
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
“İçlerinden kimi de vardır, seni Kur’an okurken dinler; fakat biz onların kalplerine onu zevkiyle anlamalarına mani kabuklar (kat kat ve görülmedik örtüler) geçirmişizdir, kulaklarında da bir ağırlık vardır! Her mu’cizeyi görseler de iman etmezler; hatta sana geldiklerinde seninle cidal yapmaya kalkışarak der ki o hak tanımaz kafirler; “Bu, eskilerin esatirinden (eskilerin masalları, destanları, hikayeleri) başka bir şey değil!” (En’am : 25)

Yani; bu sizin atalarınızın üzerinde durduğunuz Din değil mi ? Sahi sizler hiç akıl etmezmisiniz ? Beyninizi neden kiraya veriyorsunuz ? Atalarınızın Dininde kalıyorsunuz. Kutsallarınızı aşamıyorsunuz ! Oysa bizlerin inandığı hak Peygamber Kur’an’da var! İbrahimi bir duruş sergileyen ve Din’i Allah’a özgüleyen bir peygamberdir O! Ama bununla beraber başka bir özelliği olmayan bir Peygamber. Hepsi bu! Peygambere iftira atmayın. Mucizesi yok, şefaat hakkı yok! O sadece tebliğ ile mükellef bir postacı. Sözlerimi ?(Hadisleri); paçavradır! (Haşa ki sümme haşa!) Bize dedikleriniz işte bu tür sözler. Ve bu yaptıklarınıza karşılık bizim uyarmalarımız neticesinde ısrar ile devam eden zihniyeti bakın Rabbül Alemin nasıl tasvir ediyor:

“Öbürleri ise hem ona yaklaşmaktan nehyederler, hem de kendileri ondan uzaklaşırlar ve bu suretle mücerred nefslerini (sadece kendilerini) helak ederler de farkına varmazlar!” (En’am : 26)

Yani; sizler özet olarak kendi nefslerinize zulm ediyorsunuz, farkında değilsiniz! Allah’ın (cc) çok özel ve seçilmiş kulunu kendi nefslerinizde küçültüp en düşük ineceği noktaya kadar getiriyorsunuz! Tefritte kalıyorsunuz! Aynı; ifrata kaçanlar gibi aşırıya gidenler gibi. Ve orta yolu tutan Müslümanları da bundan vazgeçirmeye çalışarak yapıyorsunuz üstelik bunu. Uyanın! Ateş var!:

“Görsen, ateşin başına durdurulup da ‘Ah!’ dedikleri vakit; ‘Ah, n’olurdu bir geri çevrilsek de Rabbimizin ayetlerini inkar etmesek, müminlerden olsaktı!’ ” (En’am : 27)


“Hayır! Evvelce gizleyip durdukları karşılarına çıktı da ondan; yoksa geri çevrilselerdi, mutlak o nehyedildikleri fenalığa yine döneceklerdi [şüphesiz yine yalancılar] (ve) yine dönüp ‘Hayat, sırf dünya hayatımızdan ibaret; biz bir daha dirilecek değiliz’ diyeceklerdi.” (En’am : 28 - 29)


“Hem görsen onları, Rablerinin huzuruna durdukları vakit! (Allah) ‘Nasıl!’ diyecek; ‘şu gördüğünüz hak değil mi imiş?’ ‘Evet! Rabbimiz hakkı için!’ diyecekler. O halde buyuracak: ‘Tadın azabı, küfrettiğinizin cezası (olarak)…” (En’am :30)

Ya Rabbi! Aff! O’na (s.a.v.) aldığı nefes gibi uymayı, benzemeyi nasip et bizlere!
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
“İçlerinden kimi de vardır, seni Kur’an okurken dinler; fakat biz onların kalplerine onu zevkiyle anlamalarına mani kabuklar (kat kat ve görülmedik örtüler) geçirmişizdir, kulaklarında da bir ağırlık vardır! Her mu’cizeyi görseler de iman etmezler; hatta sana geldiklerinde seninle cidal yapmaya kalkışarak der ki o hak tanımaz kafirler; “Bu, eskilerin esatirinden (eskilerin masalları, destanları, hikayeleri) başka bir şey değil!” (En’am : 25)

Yani; bu sizin atalarınızın üzerinde durduğunuz Din değil mi ? Sahi sizler hiç akıl etmezmisiniz ? Beyninizi neden kiraya veriyorsunuz ? Atalarınızın Dininde kalıyorsunuz. Kutsallarınızı aşamıyorsunuz ! Oysa bizlerin inandığı hak Peygamber Kur’an’da var! İbrahimi bir duruş sergileyen ve Din’i Allah’a özgüleyen bir peygamberdir O! Ama bununla beraber başka bir özelliği olmayan bir Peygamber. Hepsi bu! Peygambere iftira atmayın. Mucizesi yok, şefaat hakkı yok! O sadece tebliğ ile mükellef bir postacı. Sözlerimi ?(Hadisleri); paçavradır! (Haşa ki sümme haşa!) Bize dedikleriniz işte bu tür sözler. Ve bu yaptıklarınıza karşılık bizim uyarmalarımız neticesinde ısrar ile devam eden zihniyeti bakın Rabbül Alemin nasıl tasvir ediyor:

“Öbürleri ise hem ona yaklaşmaktan nehyederler, hem de kendileri ondan uzaklaşırlar ve bu suretle mücerred nefslerini (sadece kendilerini) helak ederler de farkına varmazlar!” (En’am : 26)

Yani; sizler özet olarak kendi nefslerinize zulm ediyorsunuz, farkında değilsiniz! Allah’ın (cc) çok özel ve seçilmiş kulunu kendi nefslerinizde küçültüp en düşük ineceği noktaya kadar getiriyorsunuz! Tefritte kalıyorsunuz! Aynı; ifrata kaçanlar gibi aşırıya gidenler gibi. Ve orta yolu tutan Müslümanları da bundan vazgeçirmeye çalışarak yapıyorsunuz üstelik bunu. Uyanın! Ateş var!:

“Görsen, ateşin başına durdurulup da ‘Ah!’ dedikleri vakit; ‘Ah, n’olurdu bir geri çevrilsek de Rabbimizin ayetlerini inkar etmesek, müminlerden olsaktı!’ ” (En’am : 27)


“Hayır! Evvelce gizleyip durdukları karşılarına çıktı da ondan; yoksa geri çevrilselerdi, mutlak o nehyedildikleri fenalığa yine döneceklerdi [şüphesiz yine yalancılar] (ve) yine dönüp ‘Hayat, sırf dünya hayatımızdan ibaret; biz bir daha dirilecek değiliz’ diyeceklerdi.” (En’am : 28 - 29)


“Hem görsen onları, Rablerinin huzuruna durdukları vakit! (Allah) ‘Nasıl!’ diyecek; ‘şu gördüğünüz hak değil mi imiş?’ ‘Evet! Rabbimiz hakkı için!’ diyecekler. O halde buyuracak: ‘Tadın azabı, küfrettiğinizin cezası (olarak)…” (En’am :30)

Ya Rabbi! Aff! O’na (s.a.v.) aldığı nefes gibi uymayı, benzemeyi nasip et bizlere!



Evet dedigin gibi bunu birde kendine yorumla istersen;


6:22 Hepsini topladığımız gün ortak koşanlara, "Nerede iddia etmekte olduğunuz ortaklarınız?"
6:23 Onların tek savunması şu olacak: "Rabbimiz ALLAH'a and olsun ki biz ortak koşmadık."
6:24 Kendilerine karşı nasıl yalan söylediklerine dikkat et. Uydurdukları şeyler kendilerini nasıl da terk etti.


Iste burada sizler icin üzülüyoruz.Inan üzülüyoruz.Sonrasinda yukarida yazdigin ayetleri koyunca dahada siddetle üzülüyoruz.
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
Ortak?
Tek ve Bir olduğuna iman ettiğimiz, Muhammed Mustafa'nın (s.a.v.) hem kulu ve hem de Rasulu olduğuna iman ettiğimiz, Kendinden başka İlah olmayan Alemlerin Rabbi Allah'u Zülcelal hazretlerine mi ortak koşuyoruz ?

Yarattığı, doyurup büyüttüğü, akıl ve muhakeme yeteneği verdiği kullarına öğrettiği ilim ile amel etmesini sağladığı, ve Yüce Kitabı Kur'an'ı Kerim'de övdüğü alimler zümresini mi ortak koşuyoruz.

Bir saniye sonrasında ne olacağını bildirmediği için bilemeyen beşeri birini mi ortak koşuyoruz ?

Yapmayın sevgili metin mete, yapmayın. Tahkike geçin, bu sizin için cidden hayrlı bir sonuç olur!

Hani diyor ya Rabbimiz "Ey iman edenler! İman edin"
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
Ortak?
Tek ve Bir olduğuna iman ettiğimiz, Muhammed Mustafa'nın (s.a.v.) hem kulu ve hem de Rasulu olduğuna iman ettiğimiz, Kendinden başka İlah olmayan Alemlerin Rabbi Allah'u Zülcelal hazretlerine mi ortak koşuyoruz ?

Yarattığı, doyurup büyüttüğü, akıl ve muhakeme yeteneği verdiği kullarına öğrettiği ilim ile amel etmesini sağladığı, ve Yüce Kitabı Kur'an'ı Kerim'de övdüğü alimler zümresini mi ortak koşuyoruz.

Bir saniye sonrasında ne olacağını bildirmediği için bilemeyen beşeri birini mi ortak koşuyoruz ?

Yapmayın sevgili metin mete, yapmayın. Tahkike geçin, bu sizin için cidden hayrlı bir sonuç olur!

Hani diyor ya Rabbimiz "Ey iman edenler! İman edin"



Iste o dedigin varya;Nisa 136,Ey iman edenler Iman edin...Iste ben sizi ona davet ediyorum.Ortaklariniza bakin diyorum.Eger bakmaz iseniz;





6:22 Hepsini topladığımız gün ortak koşanlara, "Nerede iddia etmekte olduğunuz ortaklarınız?"
6:23 Onların tek savunması şu olacak: "Rabbimiz ALLAH'a and olsun ki biz ortak koşmadık."
6:24 Kendilerine karşı nasıl yalan söylediklerine dikkat et. Uydurdukları şeyler kendilerini nasıl da terk etti.


Muhattabi olmanizdan endise duyuyorum...
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
Ama ortada senin bahsetmeye çalıştığın türden herhangi bir ortak yok ki ? Olması da düşünülemez! Ortakları olduğunu iddia da eden yok haddi zatında. Ha, dersen ki Muhammed'i (s.a.v.) Allah'a (cc) ortak koşuyorsunuz, sen şahit ol Hazreti Muhammed (s.a.v.) Allah'ın (cc) kuludur! Ve Rasuludur! Yüce Allah (cc) Kur'an'ı Kerim de "Allah'a ve Peygambere uyun!" diyor. Kendi mübarek isminin yanında zikrediyor bu ismi. Bizde aynı yolu takip ediyoruz. Ve kalbleri kudreti ile döndüren Rabbimiz biliyor. Ve Kelimeyi Tevhidde dahi ismleri yanyana zikr etmeyi farz kılıyor. "LA İLAHE İLLALLAH MUHAMMEDEN RASULULLAH" dememizi emr'ediyor. Emr'e uyun!
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
Ama ortada senin bahsetmeye çalıştığın türden herhangi bir ortak yok ki ? Olması da düşünülemez! Ortakları olduğunu iddia da eden yok haddi zatında. Ha, dersen ki Muhammed'i (s.a.v.) Allah'a (cc) ortak koşuyorsunuz, sen şahit ol Hazreti Muhammed (s.a.v.) Allah'ın (cc) kuludur! Ve Rasuludur! Yüce Allah (cc) Kur'an'ı Kerim de "Allah'a ve Peygambere uyun!" diyor. Kendi mübarek isminin yanında zikrediyor bu ismi. Bizde aynı yolu takip ediyoruz. Ve kalbleri kudreti ile döndüren Rabbimiz biliyor. Ve Kelimeyi Tevhidde dahi ismleri yanyana zikr etmeyi farz kılıyor. "LA İLAHE İLLALLAH MUHAMMEDEN RASULULLAH" dememizi emr'ediyor. Emr'e uyun!



Öylemi?Acaba söyle bir menkibelerinize bir baksaniz?Hatta birak Resulü digerlerine baksaniz?Evet ayet isminin yaninda Resulü/Resulleri anmistir bundan dogal ne olabilir?Kendi elcisine uyulmaz ise nasil Kendisine uyulacak,Kendi Kelimullahina uyulmasini isteyen Alemlerin Rabbi Tabiki Resul/Resullerinide anacak?Öyle degilmi Yaniliyormuyum?Mesela ben desemki;
LA İLAHE İLLALLAH MUSA RASULULLAH
Desem yanlismi diyeceksin,Veya Isa desem,veya Lut desem,veya Nuh desem yanlismi olacak,Ki bize emr LA Ilahe ilallah tir desem ve bunu söylesem Kurana tersmi yapmis olurum.Yoksa Allahin Dinini Allaha has kildigimdan Kafirmi olurum?Bak özellikle Ibrahimi demedimki Allah son Resulünede Onun Milletine dönmesini istemesine ragmen cünki Alerjiniz oldugundan(Simdi kalkip Nuh dememen icin O kutlu Resulüde Andin)Hic bir Hanif Hic bir Resulü digerinden Ayirmaz ayiramaz cünki Emr cok acik ve apacik bize göre Tabiki size göre demiyorum.Cünki size göre Allah bu Kainatida sadece onun icin yaratmis tek bir deliliniz olmamasina ragmen,Hatta Bu dünyanin yönetimini bir kac(Kirklar,Yediler,Ücler)kisiye birakmis kendisi emekli olmus(Mesela GAVS,KUTUP)...Biz Alemlerin Rabbi olan Sahibimiz ve Efendimizden haya ediyoruz.O nedenle Tek ve gercek olan VAHY diyoruz.Siraliyoruz?Bütün Resullere Iman ettik ama sadece Resul olduklari icin.Yoksa hic bir kutsallik vermeden.Hepside Kutlu Resullerdir.Kutsal degil Kutlu...Ve son Söz;

LA İLAHE İLLALLAH....
 

Abdullah el-Necdi

New member
Katılım
20 Eki 2007
Mesajlar
41
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
48
Konum
Almanya
Kelime-i Tevhid

"la ilahe illallah"

Ne kutlu söz o gercekten

Bircoklarinin hidayetine vesile

Resul'ü inkar edenlerin de dalaletine
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
Öylemi?Acaba söyle bir menkibelerinize bir baksaniz?


Menkıbeler ? Kur'an'da da var menkıbe! Hem de en alasından! Hem de en doğrusundan. İbret alınması için konulmuş oraya Rabbül Alemin tarafından. Sadece bize değil, size de hitap ediyor bu kıssalar ve menkıbeler. Bundan neden rahatsız oluyorsunuz ki? İbrahim (a.s.) kıssası yada Musa (a.s.) kıssasını, menkıbelerini, hikayelerini oraya koymasaydı biz nereden bilecektik bu Peygamberlerin yaşantı tarzlarını, çektikleri sıkıntıları, karşılaştıkları eziyetler karşısında aldıkları tavırları ? Demek ki; ibret babında menkıbeleri de dikkate alacağız. Hayatımızın şiarını oluşturacak mı ? Elbette! evet! Sadece "düşünüp akledesiniz diye meseller veren..." Rabbül Alemin'in emr'ine uymak için dikkate değer olarak algılayıp farzlar doğrultusunda yerine getirirsek bu dahi emr'e uymaktır!

Hatta birak Resulü digerlerine baksaniz?Evet ayet isminin yaninda Resulü/Resulleri anmistir bundan dogal ne olabilir?Kendi elcisine uyulmaz ise nasil Kendisine uyulacak,Kendi Kelimullahina uyulmasini isteyen Alemlerin Rabbi Tabiki Resul/Resullerinide anacak?Öyle degilmi Yaniliyormuyum?Mesela ben desemki;
LA İLAHE İLLALLAH MUSA RASULULLAH
Desem yanlismi diyeceksin,Veya Isa desem,veya Lut desem,veya Nuh desem yanlismi olacak,Ki bize emr LA Ilahe ilallah tir desem ve bunu söylesem Kurana tersmi yapmis olurum.Yoksa Allahin Dinini Allaha has kildigimdan Kafirmi olurum?


Haşa! Sana kafir demem, diyemem! Diyen olursa en başta ben karşı çıkarım. Ama yanılıyorsun, yanlış düşünüyorsun derim. Bunu da sana gerekirse boğazını sıkarak dahi olsa yapar, yanlış bulduğum tarafı göstermeye çalışırım. Çünkü; sen benim gerçekten kardeşimsin.

LA İLAHE İLLALLAH NUH RASULULLAH, LA İLAHE İLLALLAH İSA RASULULLAH, LA İLAHE İLLALLAH İBRAHİM RASULULLAH, bu tevhidi diğer peygamberlerin isimleri ile birlikte çoğaltarak söylersek "kafir" olmayız, bilakis amentüye olan inancımızdaki Peygamberlere iman hususunda olan bir bölümünü yerine getirmiş oluruz. Emr size göre de, bize görede açık, apaçık. Tek ve gerçek olan Vahy; Kur'an Vahyi'dir. Ve bu Kur'an Vahy'inde Rabbül Alemin emr'ediyor! "Muhammed'e uyun, getirdiklerine iman edin" diye buyuruyor ve uymak istemeyenleri de uyarıyor “Onun gördükleri hakkında şimdi kendisi ile tartışacak mısınız.” (Necm : 12) Kur'an'da muhatap Hazreti Muhammed Mustafa (s.a.v.)dir. Ne Nuh (a.s.)'a uyun diyor nede Adem (a.s.)'e diyor. Çünkü peygamber olarak muhatap Hazreti Muhammed !(salatü selamların en tamamı ile selam olsun) Her peygamberi de Kur'an'ı Kerim'de anıyor ki, O'nların (aleyhissalatü vesselam) Peygamberliklerini de kabul edin, diyor bir nevi. Ve hepsinden bir kaç örnek veriyor ki; ibret alın! Sizden öncekilerin işte böyle bir hayatı oldu, ve bu durumlar ile karşılaştılar, akıbetleri de bu oldu diyerek kıssalar ve menkıbeler ile örneklemeler veriyor bizlere. İbret almamızı bekliyor.

Ayrıca; kutsallık mantığın da ters ve yanlış. Şeytan aleyhillane "lanetlenmiştir" Bizzat lanetleyen de Rabbül Alemin (cc)'dir. Lanetleyen, dilediği takdirde "kutsal" da kılar! Keyfiyyeti ve kemmiyeti kendine aittir. O'nun (cc) hiç bir işine hiç bir kulun cüzzi iradesi vakıf olamaz! O Allah (cc); öyle bir Allah (cc) ki; O'nun ilmi her şeyi kuşatmıştır ve Zat-ı Uluhiyyesi mekandan münezzeh bir şekilde emr'indedir! Hiç bir kul, neyin lanetli neyin de kutsal olup olmadığı konusunda yorum yapamaz. Zat-ı Zülcelal bildirirse, ne ala! Yoksa; hiç bir yaratık bu konuda şu kutsal, diğeri lain gibi bir hükme varamaz. Hüküm Allah (cc)'ındır!

LA İLAHE İLLALLAH....

Son söz değil; ilk söz! Her şeyin başı Allah (cc)'tır! Kadim (cc)'dir! Bütün bilinen bilinmeyen, görünen yada görünmeyen, varlığı ve niceliği konusunda henüz bilinmemişi dahi İlmi ile (hali hazırda yaratmadığı halde) her şeyine vakıf olan, zamanı gelince; dilerse, bize bildireceği, yada hiç bir şekilde bildirmeyeceği, sayısız kulların ve varlıkların da Rabbi Allah (cc)! Sübhandır! Ve O (cc); hiç bir yarattığı kulunu kendine ortak seçmez! Ortak edinmekten münezzehdir! İmanı olan hiç bir kulu da, bu kadar bilgiden sonra en önemli peygamber de olsa, evliya da olsa melek de olsa; O'NA (cc) ORTAK KOŞMAZ!

Hiç bir şey O (cc)'na denk olamaz ki!.. Eğer O (cc) dilerse; biz O (cc)'nu sevebiliriz. İzin vermez ise; dilimizin en ucundaki tüy dahi O (cc)'nun adının baş harfindeki elif'in ağırlığından donar, lal olur da kalır sevgili metin mete...!
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
[/color]

Menkıbeler ? Kur'an'da da var menkıbe! Hem de en alasından! Hem de en doğrusundan. İbret alınması için konulmuş oraya Rabbül Alemin tarafından. Sadece bize değil, size de hitap ediyor bu kıssalar ve menkıbeler. Bundan neden rahatsız oluyorsunuz ki? İbrahim (a.s.) kıssası yada Musa (a.s.) kıssasını, menkıbelerini, hikayelerini oraya koymasaydı biz nereden bilecektik bu Peygamberlerin yaşantı tarzlarını, çektikleri sıkıntıları, karşılaştıkları eziyetler karşısında aldıkları tavırları ? Demek ki; ibret babında menkıbeleri de dikkate alacağız. Hayatımızın şiarını oluşturacak mı ? Elbette! evet! Sadece "düşünüp akledesiniz diye meseller veren..." Rabbül Alemin'in emr'ine uymak için dikkate değer olarak algılayıp farzlar doğrultusunda yerine getirirsek bu dahi emr'e uymaktır!



Haşa! Sana kafir demem, diyemem! Diyen olursa en başta ben karşı çıkarım. Ama yanılıyorsun, yanlış düşünüyorsun derim. Bunu da sana gerekirse boğazını sıkarak dahi olsa yapar, yanlış bulduğum tarafı göstermeye çalışırım. Çünkü; sen benim gerçekten kardeşimsin.

LA İLAHE İLLALLAH NUH RASULULLAH, LA İLAHE İLLALLAH İSA RASULULLAH, LA İLAHE İLLALLAH İBRAHİM RASULULLAH, bu tevhidi diğer peygamberlerin isimleri ile birlikte çoğaltarak söylersek "kafir" olmayız, bilakis amentüye olan inancımızdaki Peygamberlere iman hususunda olan bir bölümünü yerine getirmiş oluruz. Emr size göre de, bize görede açık, apaçık. Tek ve gerçek olan Vahy; Kur'an Vahyi'dir. Ve bu Kur'an Vahy'inde Rabbül Alemin emr'ediyor! "Muhammed'e uyun, getirdiklerine iman edin" diye buyuruyor ve uymak istemeyenleri de uyarıyor “Onun gördükleri hakkında şimdi kendisi ile tartışacak mısınız.” (Necm : 12) Kur'an'da muhatap Hazreti Muhammed Mustafa (s.a.v.)dir. Ne Nuh (a.s.)'a uyun diyor nede Adem (a.s.)'e diyor. Çünkü peygamber olarak muhatap Hazreti Muhammed !(salatü selamların en tamamı ile selam olsun) Her peygamberi de Kur'an'ı Kerim'de anıyor ki, O'nların (aleyhissalatü vesselam) Peygamberliklerini de kabul edin, diyor bir nevi. Ve hepsinden bir kaç örnek veriyor ki; ibret alın! Sizden öncekilerin işte böyle bir hayatı oldu, ve bu durumlar ile karşılaştılar, akıbetleri de bu oldu diyerek kıssalar ve menkıbeler ile örneklemeler veriyor bizlere. İbret almamızı bekliyor.

Ayrıca; kutsallık mantığın da ters ve yanlış. Şeytan aleyhillane "lanetlenmiştir" Bizzat lanetleyen de Rabbül Alemin (cc)'dir. Lanetleyen, dilediği takdirde "kutsal" da kılar! Keyfiyyeti ve kemmiyeti kendine aittir. O'nun (cc) hiç bir işine hiç bir kulun cüzzi iradesi vakıf olamaz! O Allah (cc); öyle bir Allah (cc) ki; O'nun ilmi her şeyi kuşatmıştır ve Zat-ı Uluhiyyesi mekandan münezzeh bir şekilde emr'indedir! Hiç bir kul, neyin lanetli neyin de kutsal olup olmadığı konusunda yorum yapamaz. Zat-ı Zülcelal bildirirse, ne ala! Yoksa; hiç bir yaratık bu konuda şu kutsal, diğeri lain gibi bir hükme varamaz. Hüküm Allah (cc)'ındır!



Son söz değil; ilk söz! Her şeyin başı Allah (cc)'tır! Kadim (cc)'dir! Bütün bilinen bilinmeyen, görünen yada görünmeyen, varlığı ve niceliği konusunda henüz bilinmemişi dahi İlmi ile (hali hazırda yaratmadığı halde) her şeyine vakıf olan, zamanı gelince; dilerse, bize bildireceği, yada hiç bir şekilde bildirmeyeceği, sayısız kulların ve varlıkların da Rabbi Allah (cc)! Sübhandır! Ve O (cc); hiç bir yarattığı kulunu kendine ortak seçmez! Ortak edinmekten münezzehdir! İmanı olan hiç bir kulu da, bu kadar bilgiden sonra en önemli peygamber de olsa, evliya da olsa melek de olsa; O'NA (cc) ORTAK KOŞMAZ!

Hiç bir şey O (cc)'na denk olamaz ki!.. Eğer O (cc) dilerse; biz O (cc)'nu sevebiliriz. İzin vermez ise; dilimizin en ucundaki tüy dahi O (cc)'nun adının baş harfindeki elif'in ağırlığından donar, lal olur da kalır sevgili metin mete...!



Ben sana son sözü söyledigimi saniyordum;Ama bakiyorum uzatmak taraftarisin;Emr;


De ki: "Beni, dosdoğru yola Rabbim İLETMİŞTİR(İLETME=HİDAYET). Güçlü, pürüzsüz bir dine, hanîf olan İbrahim'in milletine. Müşriklerden değildi o."

(Enam Suresi 161)


Simdi yukardaki yazini sen tekrardan oku ve emre itaat et.Sevgi deger Radikal...

Bir düsün hangi rivayetlerden bahsetmisim...
 

raþid

New member
Katılım
18 Eki 2011
Mesajlar
120
Tepkime puanı
56
Puanları
0
Konum
yan odadan
Ya Rabb ! Af ya Rabbim, af ! Böyle kardeşlerimiz de var. Bize iyiyi ve güzeli öğretiyor. Sonsuz şükrler olsun sana, bu konuyu yazan müğminden her iki cihanda sen razı ol Rabbim. İlmini bereketlendir. (amin)
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
Allah (Celle celaluhu) sizin gibi müslümanlardan da her iki cihanda razı olsun raşid'im...
Bak ! sitede yine Kur'an'cı abilerin dolaşıyor. Biraz onlarla haşır neşir olayım, sonra iki çift lafın belini kırarız.
 

eflatun

New member
Katılım
17 Nis 2010
Mesajlar
34
Tepkime puanı
36
Puanları
0
Bir an , kimler geldi ? Kimler gectii ? Diyesim geldi. Ama fikri değişeni şimdilik görmedik :)
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
Rabbim de değiştirmesin inşaallah sevgili eflatun. Rabbim bu yol üzere ayaklarımızı sabit kılsın inşaallah.
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
Selam,

Kuran sana; en azından alerji yapıyor herhalde değilmi?

Kurancı olamayan ve müslüman olan birisi, ne kadar müslüman olabilirse artık!

Hangi gerçeksin radikal sen? Kuranla probleminmi var? Utanmıyormusun, ALlah'tan korkmuyormusun kuranı hafife alırken?

"Kurandan sorulacaksınız" sözüne inanmıyormusun? Allah'ın sözünü küçümsüyormusun? Kurancı diyerek, kuranı savunanların şahsında kuranı küçümserken, gerçekten müslüman olabilirmisin sen?

Yazık, hesap günüde var değilmi?

aorskaya

Bunu nasıl görmedik yahu ! aorskaya, sırf bu konu için bir üyelik alırmısın ? lütfen ! Al da; görelim bakalım kaç endaze bilgi ile geziyorsun ayakta.

Allerji ha ! Benim gibi bir acz'in, Yüce Kur'an'a karşı duyacağı allerji öyle mi ? Artist sürüleri sizi ! Daha iman etmesini bile bilmeden Kur'an'ı kendine, hayatına, sevdiklerine rehber edinmeleri için gerekirse gününün 18 saatini veren birisine karşı "allerji" ifadesi !

Çok şükr hesap gününü unutmadık da, unutturmaya kalkışan güruhun son çırpınışlarını bile yeni yeni görüyoruz. batıyorsunuz, batıyorsunuz ! Kendiniz ile beraber aklını çeldiğiniz insanları da ortak ederek batıyorsunuz hem de !
 

anonim

New member
Katılım
11 Eki 2011
Mesajlar
137
Tepkime puanı
22
Puanları
0
Konum
daha bulunmadi...
Lütfen;
Eminim bu açtığımız konuya her insan kendi çerçevesinden bakarak cevap yazacaktır. Ama çok rica ediyorum; Ebu Hureyre (r.anh) ile Abdullah Bin Mesu'du tanıyamayacak kadar cahil olanlar yazmasın! Neden mi ?
Geçen gün silinen bir konuda ismi önemli değil bir arkadaşımız copy-paste yaparak kaynaklarla uzun bir yazı irad etmiş. Bakıyorsun, alevi cemaatinin itibar ettiği bir kitap. Alevi derken, bir alevi var, bir de aleviden farklı bir ali aleviliği var. İşte bu a-li aleviliğinin cemaatinin itibar ettiği kaynağı buraya alıntılamışlar. Tamam, olabilir. Her fikir burada kendisini ifade edecek. Ama; Komik olan ne biliyormusunuz ? Bir yerde Ebu Hureyre'yi (r.anh) yerden yere vurmuşlar hatta (haşa) edepsizlik makamına kadar çıkarmışlar, bir yerde de Abdullah İbn Mesud'u yere göğe sığdıramamışlar. Evet, birazcık gülmeye hazır olun baylar bayanlar;

İkiside aynı şahıstır! :p
Gerçekten ömürsünüz!

Radikal kardeşim, karıştırmış olmayasın. Benim bildiğim Abdullah İbn Mesud Hz. Peygamberimize(s.a.a) iman edenlerin 6.sı, 652 Yılında öldü, ve kendisinden de sünni kaynaklarda 848 hadis rivayet edildi, künyesi ise Abdurrahman`dı. Ebu Hureyre ise müslümanlığı Hayber savaşı döneminde kabul etdi, kendisinden sünni kaynaklarda 5376 hadis rivayet edilmiştir. Ve 676 senesinde Medinede vefat etmişdir. Abdurrahman; Ebu Hureyrenin adı , Abdullah İbn Mesud`un ise künyesidir. Ebu Hureyre Yemen asıllıdır, Abdullah İbn Mesud ise Mekke ailelerinden birine mensup. Hatta Ebu Hureyre Abdullah bin Mesud`dan hadis de rivayet etmiş.
VesSelam.
 
Üst Alt