Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Ehli Kitap Ile Amentü'de Ittifakimiz Yoktur

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Bazıları ısrar ile ehl-i kitâb ile âmentü’de ittifakımızın olduğunu ileri sürüyorlar. Bu bağlamda diyorlar ki;
“İslam’a göre ilk peygamberin tebliğ ettiği din ile daha sonra gelen peygamberlerin ve son Peygamber Hz. Muhammed’in tebliğ ettiği din, temel nitelikleriyle aynıdır! Allah’a iman, peygamberlik müessesesi ve ahiret inancı hepsinde vardır!..” Evet, bunlar semavi dinlerin hepsinde de değişmez doğrulardır. Bir bakıma ehli kitabın değişmeyen amentüleridir. Bizler de bu amentüde müttefikiz. “Ehli kitapla Amentüde ittifakımız var.” derken de bu değişmeyen doğruları saymıştım geçmişteki bir yazımda. Çünkü biz de Allah’a, peygamberlere, meleklere, ahirete iman ediyoruz. Yani ehli kitapla bu değişmez doğrularda ittifak ediyoruz. Ancak ehli kitabın bazılarının bu doğruları tarif ve tavsif ederken yanlışa düştüklerini de görüyor, Allah’a babalık, peygambere de oğulluk ve krallık sıfatını isnat etmeleri gibi yanılgılarına da şahit oluyoruz. Onlardan bazılarının bu gibi yanlış tarif ve tavsiflerinin doğrusunu anlatma görevi de yine bize düşüyor. Uzaktan seyirci kalma yerine, yaklaşıp kendi doğrularımızı anlatma imkanı aramamız icap ediyor. Bunun için de diyaloga, konuşmaya ihtiyaç oluyor.”

Doğru mu? Haşa, yalan...
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Evet, ehli kitap ile amentü birlikteliğimiz var diyenlere...


Dikkat olunsun. Bu ifadelerin gerisinde gözlerden saklanmağa çalışılmış, uzaktan bakıldığında karaltıda kalıp fark edilmeyen, örtüyü şurasından burasından hafifçe kaldırıp baktığımızda ise hemen ortaya çıkacak olan bir gerçek.

O gerçek nedir?

Ehl-i kitabın bugün üzerinde oldukları milletin, rasûllerinin getirdikleri İbrâhim milleti olmadığı gerçeğidir.

Yani ne yehûd’un Hz Musa’nın milleti üzere, ne de nasârânın Hz İsâ milleti üzere olduğu gerçeği.

Hz İsâ ve Hz Mûsâ aleyhisselâmlar, millet-i İbrâhim üzere idiler, bizim peygamberimiz Hz Muhammed sallallâhu aleyhi ve sellem de, millet-i İbrâhim üzeredir. Yani hem Mûsâ hem İsâ aleyhimesselâm hem de Muhammed sallallâhu aleyhi ve sellem şüphesiz âmentü’de ittifak hâlinde idiler. Velâkin ümmet-i Mûsâ, Uzeyr a.s için, ümmet-i İsâ da Meryem’in oğlu İsâ a.s için Allâh’ın oğludur diyerek İbrâhim milletinden, yani rasûllerinin üzerinde olduğu milletten ayrıldılar.

Ayrılmaları bununla da kalmadı. Yehûd, ahbârını, nasârâ da ruhbanını Allah’ın dûnundân rabbler edindiler. Bunları bize Tevbe sûresinin 30 ve 31inci âyetleri açıkça bildiriyor.(1) Demek ki Hz Mûsâ ve Hz İsâ ile olan âmentü ittifakımız artık onların yolundan ayrılmış olan şu iki ümmet, yehûd ve nasâra ile yoktur. Başka bir ifâde ile ehl-i kitaptaki imân, artık Hz Mûsâ’daki, Hz İsâ’daki imân değildir.

Bunun için onlara Hz Muhammed sallallâhu aleyhi ve sellem ile yapılan çağrı, aramızda ortak olan bir kelimeye yani lâ ilâhe illallâh’a oluyor (bk Âl-i İmrân 64). Eğer onlar rasûlleri ile aramızda ortak olan o kelime ile olsa idiler onlara aramızda ortak olan bir kelimeye gelin denilmez, onlara böyle bir çağrı yapılmaz idi.

Onlar bu çağrıya icâbet edecekler mi?

Etmeyecekler. Bakara 120 ve 145 buna yeter delildir. Çünkü Hz Muhammed sallallâhu aleyhi ve sellem onların milletine tâbi olmadıkça ondan râzı olmayacakları haber veriliyor ki Hz Muhammed sallallâhu aleyhi ve sellemin üzerinde olduğu millet şüphesiz millet-i İbrahim yani tevhiddir. Demek ki onlar tevhide gelmeyecekler. Peygamberimiz onlara hangi âyeti getirirse getirsin kıblesine de tâbi olmayacak olduklarına göre demek İslâm’a da gelmeyecekler.

Öyle ise neden çağrılıyorlar?

İlâhi beyana göre nâsın bir tek ümmet olma durumu olmadığı halde yine de her fert nasıl İslâm’a çağrılıyor ise ehl-i kitâb da gelmeyecek olsa bile yine de İslâm’a çağrılmaları gerektiği için çağrılıyorlar.

Her nefse çağrı var, velâkin yapılan o çağrıya her nefis için icâbet etmek yok. Çünkü cennet yani Allah’ın rahmeti nasıl hak ise cehennem yani Allah’ın azâbı da öylece hak, ikisine de ehil bulunacak. Bu sebepten herkes hidâyet olunmamıştır. Allah dilediğine mağfiret eder dilediğine de azâb. Burada bunun niçinini sorgulamağa gerek yok. Çünkü bu sır burada değil âhirette çözülecektir. Kur’ân okuyanlar bilirler ki ehl-i nâr, nârda kendi nefislerini ayıplamaktan başkasını işlemiyorlar. Cehenemdeki nefislerden o gün levvâme olmamış, kendini kınamamış hiçbir nefis yoktur. Diyorlar ki, ‘Rabbimiz bizi geri çevir de iman edip sâlihat işleyenlerden olalım.’ Demek o gün onlarda hâsıl olan bilinç onlara dünya hayatlarında iken icâbetin yolunun kapalı olmadığı bilincidir. ‘Oysa döndürülse idiler işlediklerinden başkasını işleyecek değildiler’ buyruluyor. Dediğimiz gibi bu kader meselesi olup bunun sırrı bu dünyada değil âhirette çözülecektir.

Ehl-i kitâb ile âmentü meselesine döner isek.

Yazar bizde de Allah’a peygamberlere meleklere ve âhirete iman var, ehl-i kitapta da var diyor. Âmentüde ittifaktan bunu kastettiğini ileri sürüyor.

Ne var ki insana doğru gibi gelen bu yaklaşım aldatıcı bir görüntüden ibârettir. Çünkü ehl-i kitâbda Allah’a îman yoktur. Hemen nasıl olur denilmesin. Yoktur. Çünkü Allah’a îman Allâh vardır demekten ibâret bir îman değildir. Bazı şartları vardır. Evvelâ Allah’a îman O’nun birliğinde olmalıdır, yani Allâh’a lâ ilâhe illallâh kelimesi ile îman edilmiş olmalıdır. Bunun gayrinde ona nasıl îman edilmiş olunur ise olunsun Allâh’a îman edilmiş olmaz. Çünkü Allah birdir.

Sonra onun rasûllerinin hepsine aralarını ayırmadan îman edilmelidir. Çünkü onlardan birini tanımayan Allah’ın risâletini ve ba’s ettiğine indirdiği âyetleri tanımamıştır. Bu da onu küfre sokmuştur. Çünkü Allah’a îmanın olduğu yerde O’nun âyetlerine de îman vardır. Onun âyetlerine, velev onlardan bir kısmına olsun îmanın olmadığı yerde Allâh’a îman da yoktur.

Sonra Allah’a îman etmiş olmak için onun indirdiği kitapların hepsine de îman edilmesi lâzımdır. Tâ suhuflara kadar kitapların tamamına îman edilmeden yine Allâh’a îman edilmiş olmaz.

Meleklerine îman ile kazâ ve kadere îman da bunlara eklenince şart, bildiğimiz beşe bâliğ olur. Demek ki Kitabımızda bahsi geçen Allah’a îman bu beş şartın bir icmâlidir. Kur’ân bu icmâli bir çok âyetinde tefsir ile tafsil etmiştir. Kimse “Allâh’a îman” lafzının içini bu tafsilden sarfı nazâr ederek keyfince dolduramaz. Doldurur ise o dolgu reddolunur.

İmdi ehl-i kitabda Allah’a îman O’nun vahdetinde değildir. Bu cihet, Kur’ânın Tevbe 30 ve 31inci âyetleri ile sâbit bulunuyor. Aksi ileri sürülemez. Sonra rasûllerine îman yoktur. Çünkü yehûd, Hz İsâ ve Hz Muhammed sallallahu aleyhi ve selleme îman etmeyerek, nasârâ da Hz Muhammed sallallâhu aleyhi ve selleme îman etmeyerek, Allâh’ın rasullerinin arasını ayırıyorlar. Oysa bütün rasûllerin hepsi bir tek ümmettirler (Mü’minun 23/52). Hepsine îman yok ise hiçbirine îman yoktur. Hz Mûsâ hem Hz İsâ’yı hem de Hz Muhammed sallallahu aleyhi ve sellemi kavmine haber vermiş iken bu ikiye îman etmemiş yehûd için nasıl denilebilir ki Hz Mûsâ’ya îman etmiştir. Kezâ Hz İsâ Hz Muhammed sallallâhu aleyhi ve sellemi haber vermiş iken nasıl denilebilir ki ona îman etmemiş nasârâ Hz İsâ’ya îman etmiştir.

Îmanın altıncı şartı âhir güne îmandır. Kişi eğer Allah’a, birliğinde îman etmemiş ise onda âhiret inancı da yoktur. Çünkü âhiret demek hesap demektir. Bu da ancak ilâhı birleyenlerin inancında söz konusu olur. Çünkü ilâh iki olsa sorgu da iki olur, bu da kul için iki cezâ demek ve binâenaleyh iki âhiret demek olur. Bu ikiden biri diğerini iptal edeceğinden Allah’a inancı O’nun birliğinde olmayanda, âhiret inancı sahihen vücut bulamaz.

Nitekim Tevbe 29 ehl-i kitabı “Allah’a ve âhir güne îman etmeyenler“ olarak niteliyor.

Görülüyor ki Hz Musa ve Hz İsâ ile olan âmentü ittifakımız onların yolunda olduklarını ileri süren ehl-i kitâb ile yoktur.

Ehl-i kitâb ile âmentü ittifakımızın olduğunu ileri sürenler bu kavilleri ile ehl-i kitâbın bize olan nikmetini izâh sadedinde gelmiş şu âyete açıkça teâruz etmiş olduklarını görmüyor veya görüyor iseler bundan ürkmüyorlar mı?

“De ki ey ehl-i kitâb! Siz bizden ancak bizim inanmamız var diye hoşlanmıyorsunuz Allah’a ve bize indirilenlere ve önceden indirilenlere. Ve çoğunuz fasıklarsınız (yani terk-i itâat etmiş, yoldan çıkmış kimselersiniz, böyle olup gideceksiniz) (Maide 59)

“Ve çoğunuz fâsıklârsınız” denilir iken bunun ile onlara, hiç şüphesiz onların o gün üzerinde oldukları ile ölüp gidecekleri yani Hz Muhammed sallallâhu aleyhi ve sellem ile yapılan İslâm olun çağrısına içlerinden bir azınlık hâriç icâbet etmeyecekleri, bunun önceden bilindiği ve onlardan İslâm için bundan başkasının beklenmediği ve beklenmeyeceği iş’âr edilmiş oluyor.

İmdi cây-i suâldir (yani sormanın yeri); fasıklar ile bizim, âmentü’de nasıl ittifakımız olabilir? Öyle fasıklar ile ki bizden nikmetleri (yani hoşlanmamaları) sırf, bizim Allah’a ve bize indirilenlere ve önceden indirilenlere inanmamız var diyedir.

İslâm kavi bir dindir, kimse onu yerinden oynatamaz. O kimsenin kaleminin veya dilinin ucunda bir fırıldak değildir. Kimse onu istediği yöne çekip götüremez. Kimse onun vaatlerinin önünü kesemez, onun aziz ettiğini kimse hakarete düşüremez. Bir fitne ve istidracdır yaşanan, bunda ehl-i kitâbı gâlib sanan ve izzeti onların katında görüp onların muhabbetini ve rızâsını arayanlar yaman bir aldanış ile aldanıyorlar.



1- “Yahudiler, "Uzeyir Allah'ın oğlu" dediler, Hıristiyanlar da "Mesih Allah'ın oğlu", dediler. Bu onların kendi ağızlarıyla uydurdukları sözlerdir. Daha önce inkâra sapmış olanların sözlerine benzetiyorlar. Allah onları kahretsin, nasıl da saptırıyorlar!

Onlar, Allah'dan başka bilginlerini ve rahiplerini de kendilerine Rab edindiler, Meryem oğlu Mesih'i de. Oysa onlar bir olan Allah'a ibadet etmekle emrolunmuşlardı. Allah'dan başka hiçbir ilâh yoktur. O, müşriklerin ortak koştuğu şeylerden de münezzehtir.”(Tevbe 30-31)
 

alptraum

New member
Katılım
1 Ocak 2005
Mesajlar
2,908
Tepkime puanı
166
Puanları
0
Yaş
39
Konum
Aþk`dan
Web sitesi
www.muhakeme.net
Bahse konu 'Amnetüde ittifakımız var' ifadesini, muhterem Ahmet Şahin Hocamız, Zaman Gazetesi 14.07.2000 tarihili Köşe yazısında şu şekilde beyan etmişti:

” Zaten dikkatlice bakıldığında görülecektir ki ehl-i kitapla temel noktalarda birlikteyiz. Daha meşhur ifadesiyle amentüde ittifakımız vardır. Çünkü Allah'ın gönderdiği kitapların hemen hepsinde tekrarlanan amentüdür: Allah birdir. Peygamberler haktır. Melekler vardır. Kitaplar gönderilmiştir. Ahiret vardır. Ölen insanlar bir gün dirilecek, yaptıkları iyiliklerin mükafatını, kötülüklerin de mücazatını göreceklerdir.

Bu temel noktalar bir amentüden başkası değildir ve biz ehl-i kitapla bu amentüde müttefikiz. Garip olan şudur ki ittifak ettiğimiz amentüyü öne geçirmiyor da ihtilaf ettiğimiz teferruatı ileri sürüp mutlak küfre karşı dayanışmamıza engel olarak görüyoruz. “

Aslında bu yazısında ki gayet makul ve doğru tesbitlere rağmen, Bardağın sürekli boş kısmını görmeye alışmış bazı Yazarların yanlış anlaşılmalarını bertaraf etmek için, değerli Hocamız yine Zaman Gazetesinde 15.03.2005 tarihli Köşe yazısında konuyu daha net bir şekilde açmıştır:

“Bakara Suresi ayet 4’te, müminler tarif edilirken, “Hem Kur’an’a, hem de Kur’an’dan önceki İlahi kitaplara iman ederler.” diye tarif ediliyor.

Bu sebeple biz müminler de hem Kur’an’a, hem de Kur’an’dan önceki İlahi kitaplara iman ediyor, onları tebliğ eden tüm peygamberleri de tasdik ediyoruz. Çünkü o peygamberlerin tebliğ ettikleri kitaplarda tüm insanlığın değişmeyen doğruları vardır. Bu değişmeyen doğrular: “Allah’a iman, peygamberlere iman, meleklere iman, öldükten sonra tekrar dirilerek ahirette hesap vermeye iman.” Bunlar semavi kitapların ittifak ettikleri bir bakıma amentüleridir....

Bizler de bu amentüde müttefikiz. “Ehli kitapla Amentüde ittifakımız var.” derken de bu değişmeyen doğruları saymıştım geçmişteki bir yazımda. Çünkü biz de Allah’a, peygamberlere, meleklere, ahirete iman ediyoruz. Yani ehli kitapla bu değişmez doğrularda ittifak ediyoruz. Ancak ehli kitabın bazılarının bu doğruları tarif ve tavsif ederken yanlışa düştüklerini de görüyor, Allah’a babalık, peygambere de oğulluk ve krallık sıfatını isnat etmeleri gibi yanılgılarına da şahit oluyoruz. Onlardan bazılarının bu gibi yanlış tarif ve tavsiflerinin doğrusunu anlatma görevi de yine bize düşüyor. Uzaktan seyirci kalma yerine yaklaşıp kendi doğrularımızı anlatma imkanı aramamız icap ediyor. Bunun için de diyaloğa, konuşmaya ihtiyaç oluyor. Zaten atasözünde, “İnsanlar konuşa konuşa anlaşırlar, hayvanlar da vuruşa vuruşa uzaklaşırlar.” deniyor. Bizler konuşa konuşa anlatmayı tercih ediyoruz, vuruşa vuruşa uzaklaşmayı hizmet telakki etmiyoruz. “Siz konuşa konuşa bir şey anlatamazsınız! ” diyenlere de “Siz de konuşmaya konuşmaya bir şey anlatın öyle ise...” diyerek kendi mantıklarıyla baş başa bırakıyor,”

SONUÇ:
Muhterem Ahmet Şahin Hocamız,

1-) Hz.Adem’den günümüze gelen tüm peygamber ve Kitablara İman noktasında Ehl-i Kitab ile Amnetüde bir birlikteliğe vurgu yapmaktadır, ki bu Kur’anın bir emridir!

2-) Bu İttifakın, günümüz Tahrif olmuş Hz.İsa (AS) mı Allah’ın oğlu kabul eden Hıristiyanlık veya yine tahrif olmuş yahudilik ile değil, Asılları ile olduğunu beyan etmiştir! Dolaysıyla bundada itiraz edilecek bir husus yoktur!

3-) Ayrıca, Amentüde İttifakımız olduğunu beyan ederken, bu hususu vesile yapıp, Allah’ın sıfatlarında yanlışa düşen Ehl-i Kitab ile bir konuşma zemini oluşturduklarını ve bunu başardıklarını yazının devamında görmekteyiz.

Tüm bu açık ve nezih yaklaşımlara rağmen, “Amnetüde ittifakımız var “ ifadedesinden sanki günümüz tahrif uğramış Ehl-i Kitab ile bir ittifak şeklinde anlamak, en hafif tabiri ile Anlayış Kıtlığı ile telif etmek mümkün olabilir!
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Senin muhterem Hocan'ın bu konuda diğer yazdıklarından da haberin var mı? Onlarıda yazıp tefsir edermisin?
 

alptraum

New member
Katılım
1 Ocak 2005
Mesajlar
2,908
Tepkime puanı
166
Puanları
0
Yaş
39
Konum
Aþk`dan
Web sitesi
www.muhakeme.net
cok ilimli bir yanitiniz oldu sayin bekir böyle yanitlar mana bulmaz varsa bir cevabiniz yaziya bunu belirtiniz
 

Ebu Zerr

New member
Katılım
8 Haz 2007
Mesajlar
866
Tepkime puanı
40
Puanları
0
Yaş
45
Konum
Ankara
Tüm bu açık ve nezih yaklaşımlara rağmen, “Amnetüde ittifakımız var “ ifadedesinden sanki günümüz tahrif uğramış Ehl-i Kitab ile bir ittifak şeklinde anlamak, en hafif tabiri ile Anlayış Kıtlığı ile telif etmek mümkün olabilir!

” Zaten dikkatlice bakıldığında görülecektir ki ehl-i kitapla temel noktalarda birlikteyiz. Daha meşhur ifadesiyle amentüde ittifakımız vardır. Çünkü Allah'ın gönderdiği kitapların hemen hepsinde tekrarlanan amentüdür: Allah birdir. Peygamberler haktır. Melekler vardır. Kitaplar gönderilmiştir. Ahiret vardır. Ölen insanlar bir gün dirilecek, yaptıkları iyiliklerin mükafatını, kötülüklerin de mücazatını göreceklerdir.

Bu temel noktalar bir amentüden başkası değildir ve biz ehl-i kitapla bu amentüde müttefikiz. Garip olan şudur ki ittifak ettiğimiz amentüyü öne geçirmiyor da ihtilaf ettiğimiz teferruatı ileri sürüp mutlak küfre karşı dayanışmamıza engel olarak görüyoruz. “

Ehl-i Kitap ile ancak ehl-i kitabın bir ittifakı olabilir!!!

neymiş ihtilaf ettiğimiz teferruat?
tamam onlarda Allah'a inanıyorlar, biz de...
onlar Allah'a oğul isnad ediyorlar, biz ise buna şirk diyoruz, bu mu teferruat...
yani şirklerini bir kenara bırakalım, Allah'ı alalım, öyle mi?
o zaman niye müşriklerin şirk'lerini bir kenara bırakıp, Allah'ı almadık?
 

Ebu Zerr

New member
Katılım
8 Haz 2007
Mesajlar
866
Tepkime puanı
40
Puanları
0
Yaş
45
Konum
Ankara
Ömer Faruk Tokat: Hocam sizin tanıdığınız Üstâd Bedîuzzamân'ın külliyâtından, onun düşünce dünyasından dinlerarası diyalog çıkar mı?

Muhammed Sâlih Hoca: Benim tanıdığım ve okuduğum Bediuzzamân'da böyle bir şey yoktur. Çeşitli diyaloglar vardır. Meşru olanı vardır gayri meşru olanı vardır.

Meşru olan diyalog:

1) Gayri müslimlere iyi alaka gösterme ve güzel tavır sergileme diyalogu. Bu tavır her Müslüman için gerekli bir tavırdır. Özellikle de İslam davetçisi için olmazsa olmaz kabilindendir. Çünkü İslam'ın emrettiği bir diyalogdur. Hem iyi alaka kurmadan, diyalog kurmadan insanlara ne İslam'ı anlatabilirsiniz ne de İslam'a davet edebilirsiniz.

2) Müslim ve gayri müslim kişilerin kendi dinlerini tartışma maksadıyla bir araya geldikleri ve dinlerini tartıştıkları diyalog. Bu diyalog İslam tarihinde çokça karşılaşılan ve devamlı surette Müslüman alimlerin davetine binaen gerçekleşen bir diyalog olup daima İslam alimleri karşı tarafı ilzam etmişlerdir.

3) İnsan haklarını müdafa etmek için bir araya gelip meseleyi tartışma diyalogu

4) Aralarında iyi münasebet kurup faydalı ve hayırlı çalışmalarda birbirlerine yardımcı olma ve destekçi olma diyalogu.

5) Dindarların ahlaksızlığa karşı ittifak edip birbirini destekleyip faaliyet gösterme diyalogu

Gayri meşru olan diyalog:

1) Dinler arası diyalog. Yani dinleri ortak bir takım esaslarda birleştirme diyalogu

Bu diyalog emperyalizm tarafından Müslümanları İslam'dan koparmak ve İslam dinini tahrif etmek için Müslümanlara tezgahlanmış bir plandır. Böyle bir diyalog bazı inancı ve ilmi zayıf insanları etkilese de, toplum olarak ne Müslüman topluluk ne de hıristiyan topluluk buna rıza gösterir.

2) Gayri müslimler tarafından kurgulanan, Müslümanlardan maddi manevi bir takım tavizler koparmak, onları zayıf düşürmek ve zayıf göstermek için Müslümanların aleyhine tezgâhlanmış samimi görünümünden çok, sinsi bir diyalog.

Birincisinin gayri meşru olduğu açıktır.

İkincisine gelince, sinsi olduğu için Müslümanlar devamlı gayri müslimler tarafından kurgulanan diyaloglara karşı uyanık olup temkinli davranmalıdır. Artık net bir şekilde anlaşılmıştır ki bu tür diyalogların Müslümanlara bir faydası yoktur.
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
cok ilimli bir yanitiniz oldu sayin bekir böyle yanitlar mana bulmaz varsa bir cevabiniz yaziya bunu belirtiniz


Şimdi;

Hocaefendi diyor ki;
Garip olan şudur ki ittifak ettiğimiz âmentüyü öne geçirmiyor da ihtilaf ettiğimiz teferruatı İleri sürüp mutlak küfre karşı dayanışmamıza engel olarak görüyoruz.

Yani Hocaefendinin yukarıda ki bu ifadesi, tarzı,zamanlaması, binküsür yıl evvel ki ehli kitabı mı kasdediyor, yoksa bu gün kileri mi?
 

alptraum

New member
Katılım
1 Ocak 2005
Mesajlar
2,908
Tepkime puanı
166
Puanları
0
Yaş
39
Konum
Aþk`dan
Web sitesi
www.muhakeme.net
Ehl-i Kitap ile ancak ehl-i kitabın bir ittifakı olabilir!!!

neymiş ihtilaf ettiğimiz teferruat?
tamam onlarda Allah'a inanıyorlar, biz de...
onlar Allah'a oğul isnad ediyorlar, biz ise buna şirk diyoruz, bu mu teferruat...
yani şirklerini bir kenara bırakalım, Allah'ı alalım, öyle mi?
o zaman niye müşriklerin şirk'lerini bir kenara bırakıp, Allah'ı almadık?

hristiyanligi nerden ögrendin de hristiyanlar in hepsi isa allahin ogludur diyorsun ben asil hristiyanlardan ögreniyorum katolikinden tut or4todoksuna ,evangeliste protestana soruyorum hemde birebir sen onlari tanimiyorsun onlarda islami tanimiyorlar ve bu arada fikir birligi olusmuyor

simdi diyeceksinki baba ogul anlayisi var

evet var ama genelini göstermek yanlis olur hatta yanlisin ötesinde olur

bugun evangelist kiliselerine gittinmi isa allahin oglu anlayisidir diye gördünmü hayir bugun yasayan katoliklerin cogunda bu anlayis vardir bilincli-bilincsiz ayrimini ben yapamam ama amentüde ittifakimizin olmasi icin

“Allah’a iman, peygamberlere iman, meleklere iman, öldükten sonra tekrar dirilerek ahirette hesap vermeye iman.

bunlar gerekli ise hakikatte ittifakimiz var buna hayir denmez ama incil tahrif edilmismidir evet e3dilmisdir bunada karsi cikan yok

ama sizin karsi ciktiginiz ne ben onuda anlamadim ama bunlar ince meseleler agzinizdan cikacak her sözü iyice incelemenizi tavsiye ederim insan karalamakla biryere gelinmez
 

alptraum

New member
Katılım
1 Ocak 2005
Mesajlar
2,908
Tepkime puanı
166
Puanları
0
Yaş
39
Konum
Aþk`dan
Web sitesi
www.muhakeme.net
Şimdi;

Hocaefendi diyor ki;
Garip olan şudur ki ittifak ettiğimiz âmentüyü öne geçirmiyor da ihtilaf ettiğimiz teferruatı İleri sürüp mutlak küfre karşı dayanışmamıza engel olarak görüyoruz.

Yani Hocaefendinin yukarıda ki bu ifadesi, tarzı,zamanlaması, binküsür yıl evvel ki ehli kitabı mı kasdediyor, yoksa bu gün kileri mi?

ya hala hocaefendi yok su yok bu tavir5lardasin

bugun hocaefendi ölür

yine biz bize kaliriz sayin muhterem bekir

mesele kisiler degil bu mesele asirlardir var zaten konu amentü ise burada kal cikis yolu bulamayinca farkli sorular sorup kaytarmaya calisma bu hicde hos gözükmüyor sordugun sorunun cevabini biliyorsun yada bilmiyorsun ama yazilan yazilari okursan zaten cvbida bulursun

selametle
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
ya hala hocaefendi yok su yok bu tavir5lardasin

bugun hocaefendi ölür

yine biz bize kaliriz sayin muhterem bekir

mesele kisiler degil bu mesele asirlardir var zaten konu amentü ise burada kal cikis yolu bulamayinca farkli sorular sorup kaytarmaya calisma bu hicde hos gözükmüyor sordugun sorunun cevabini biliyorsun yada bilmiyorsun ama yazilan yazilari okursan zaten cvbida bulursun

selametle

Sayın alptraum

Soruma kısa ve öz cevap verebilecekmisin yoksa vereniyecekmisin, onu söyle sen, bak görüyorsun bu işler ezberden ahkam kesmekle olmazzz.

Selamla
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Sayın Duha

Sayın Duha

Bu başlıkta yazılanların tümünü okumadan cevap veriyorum. Helal ediniz.

Değerli kardeşim, Ehl-i Kitab arasında ayetin emri ile "Tek bir Allah'a inana, ahiret gününe inanıp, hayırlı işler yapanlar var. Allah, bu gibi ehl-i kitaba mükafat vaad etmiş ve mahzun olmayacaklarını müjdelemiştir.

Şimdi burda iki husus var.

Allah dememiş ki "Ehl-i Kitab'tan sonradan Müslüman olanlara mükafat vereceğiz ve mahzun olmayacakalar" Bilakis "Ehl-i Kitab iken yani hala hristiyan iken Tek bir Allah'a ve ahiret gününe inanıyor ve hayırlı işler yapıyor." Hatta başka bir ayette "Ehli kitab olup develer yükü mal emanet edilse zayi etmeyecekler" olduğu söylenmiş.

Elbette Kur'an'ın kavli ile bu tür ehl-i Kitab azınlıktır. Çoğu kafirdir ve Allah'a eş koşarlar.

İşte "Allah'a eş koşmak" itikadi bozukluktur denemez. Şirk ve küfürdür ,denir. İtikadi bozukluğa bir örnek vereyim: Bazı Müslümanlar Allah yukardadır ,diyor. İşte bu itikadi bozukluktur. İtikadi bozukluk Allah'ın sıfatlarında hata etmektir, Zatında değil. Allah'ın Zatında iltibas şirk veya küfürdür. Yani, Allah'a oğul isnat etmek Zatına bir kusur yüklemektir ki, şirk ve küfürdür. İşte Ehl-i Kitab içinde itikaden bozuk, ancak Allah'ın Zatını tek olarak kabul eden, Allah'ı tek Rab ve Hz. İsa'yı Allah'ın oğlu değilde Ruhullah olarak gören var.

Neyse konu dağılmasın.

İkinci bir hususa geçeyim.

Bazıları diyor; "Ehli kitabtan tek bir Alah'a inanan, haşire inanıp hayırlı işler yapanların" sadece Peygamberimiz zamanına münhasır olduğu şeklinde acayip yorumlar yapıyor. Aynı kişler Kur'an'da "Ehl-i Kitab ile dost edinmeyin" ayetinin ise neden sadece Peygamberimiz zamanına ait olduğunu ilmen ıspat edemiyor. Bu keyfi tutum ile güya Ehl-i Kitab'tan Mü'minler olmadığını ıspat ettiklerini sanıyorlar. Oysa Bismarck gibi Hristiyan kaldığı halde Tek bir Allah'a inanmış ve haşire inanmış, hayırlı işler yapan ve Peygamberimize övgüler sunan bir zatın varlığını deve kuşu misal başını kuma gömerek görmemezden geliyorlar.

Madem yakın zamanda Bismarck gibi Kur'an'ın bahsettiği ehl-i kitab mü'minler var; demek bu delildir ki o ayetler Peygamberimiz dönemine münhasır değildir.

Elbette biz Bismarck gibi Tek bir Allah'a inanıp, haşire inanan ve hayırlı işler yapan, Peygamberimize övgüler yağdıran bir zatı Allah adına seviyoruz. Elbette onun ile kafir Ehl-i kitaba karşı ittifak ediyoruz. Elbete ki itifakımız Amentü üzerindir. Elbette bu ittifak Kur'anidir.

Muhabbetle


Çok özür dileyerek bir noktayı açıklığa kavuşturalım mı önce?

Şu an dünyada yaşayan Yahudi ve Hıristiyanlara Ehli Kitap mı diyeceğiz, yoksa Ehli Kitap tan kastımız Peygamberimizden önce yaşayan kendilerine Hıristiyan ve Yahudi ismi takmış insanlara mı?

Selamla
 

alptraum

New member
Katılım
1 Ocak 2005
Mesajlar
2,908
Tepkime puanı
166
Puanları
0
Yaş
39
Konum
Aþk`dan
Web sitesi
www.muhakeme.net
@bekir

hala hristiyaninda yahudidesin kimseye birsey deme kardesim demek zorundamisin öyle müslimler varki inanclarini kaybetmis sekildeler sen kalkip su anda yahudiler hristiyanlar böyle nasil dersin her hristiyan birmidir her müslüman bir olmadigi gibi
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
@bekir

hala hristiyaninda yahudidesin kimseye birsey deme kardesim demek zorundamisin öyle müslimler varki inanclarini kaybetmis sekildeler sen kalkip su anda yahudiler hristiyanlar böyle nasil dersin her hristiyan birmidir her müslüman bir olmadigi gibi


Ey şakirt apltraum


Size dinler arası diyalog dersinde Yahudi ve Hıristiyan avukatlığını yapmanızı ne zaman öğrettiler?!


Ben la ilahe illallah muhammedür resulullah diyen, senin de “öyle Müslim” dediklerinin tırnağına, sizin cenap dediklerinizden kırk tanesini kurban veririm


Kime ne istersem onu söylerim, karşıdaki de cevap verir


Senin “öyle Müslim” dediğinin mayasında İslamiyet vardır, bu gün günaha batar, yarın tövbe eder, kurtarır, sizin vekilleriniz cenaplarında mayasında teslis inancı var, onları doğunca şarapla yıkamışlar, senin “öyle Müslim” dediğinin de kulağına ezan okumuşlar.


Yazdıklarının nereye gittiğine iyi bak, tövbe et
 

alptraum

New member
Katılım
1 Ocak 2005
Mesajlar
2,908
Tepkime puanı
166
Puanları
0
Yaş
39
Konum
Aþk`dan
Web sitesi
www.muhakeme.net
Ey şakirt apltraum


Size dinler arası diyalog dersinde Yahudi ve Hıristiyan avukatlığını yapmanızı ne zaman öğrettiler?!


Ben la ilahe illallah muhammedür resulullah diyen, senin de “öyle Müslim” dediklerinin tırnağına, sizin cenap dediklerinizden kırk tanesini kurban veririm


Kime ne istersem onu söylerim, karşıdaki de cevap verir


Senin “öyle Müslim” dediğinin mayasında İslamiyet vardır, bu gün günaha batar, yarın tövbe eder, kurtarır, sizin vekilleriniz cenaplarında mayasında teslis inancı var, onları doğunca şarapla yıkamışlar, senin “öyle Müslim” dediğinin de kulağına ezan okumuşlar.


Yazdıklarının nereye gittiğine iyi bak, tövbe et



birincisi ben dinler arasi diyalog dersi almadim

ikincisi sorularina cok masum baslayip sonunda isin icinden cikamayinca camur sivamaya calisma
ücüncüsü ben yahudi üstündür müslüman kötüdür ifadesi kullanmadim yalan söyleme

ben Kuran disinda kimseyi savunmuyorum yalan da söylemiyorum

ama hangi hristiyan bugun sarapla yikaniyor buda cok ilginc dedigim gibi bu olayin türkiyede baslamasina sebebiyet 50 sene önce olmus yani 44 sene önce degil ve 44 senedir ne köstek olabilmissin ne de destek verebilmissin ama hayatta birseyler olmak lazim

benim anlamadigim benim yazdigim yazinin ardina neden hemen herseyi kisisellestiriyorsun onuda anlamis degilim

istegim sayin yönetimden

insanlarin kisiliklerine yahut kisilere herhangi bir yolla tecavüzü kalksin heleki dini bir forumda olunca ve dini bir ortamda olmuyor
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
birincisi ben dinler arasi diyalog dersi almadim

ikincisi sorularina cok masum baslayip sonunda isin icinden cikamayinca camur sivamaya calisma
ücüncüsü ben yahudi üstündür müslüman kötüdür ifadesi kullanmadim yalan söyleme

ben Kuran disinda kimseyi savunmuyorum yalan da söylemiyorum

ama hangi hristiyan bugun sarapla yikaniyor buda cok ilginc dedigim gibi bu olayin türkiyede baslamasina sebebiyet 50 sene önce olmus yani 44 sene önce degil ve 44 senedir ne köstek olabilmissin ne de destek verebilmissin ama hayatta birseyler olmak lazim

benim anlamadigim benim yazdigim yazinin ardina neden hemen herseyi kisisellestiriyorsun onuda anlamis degilim

istegim sayin yönetimden

insanlarin kisiliklerine yahut kisilere herhangi bir yolla tecavüzü kalksin heleki dini bir forumda olunca ve dini bir ortamda olmuyor

Yazılanları peş peşe koyup okur isen kimin konuyu dağıtmaya çalıştığını,

Kimin sıkıştığı zaman sorulan soruya cevap yerine alakasız ve müstehzi bir tarzla cevap yazdığını,

kimin kişiselleştirdiğini, görürsün. Ben sizler gibi zeki olamadığımdan 44 yılda bir şey öğrenemedim, burası doğru olabilir Sayın alptraum

Ama sen yine de benim sorularıma ve itirazlarıma cevap yazabirsen yaz, senden bilgilenirim belki...
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Hıristiyan amentüsü

Hıristiyan amentüsü

İşte de amentü de ittifakımız var diyenlere Hıristiyanların amentüsü

Bakın bakalım kim ittifak edecek



l- Ben, yeri ve göğü yaratan, herşeye Kadir Baba Tanrı'ya,
2-Ve Efendimiz olan, O'nun biricik oğlu İsa'ya;
3-Ruhü'l-Kudüs'ten gebe kalana;
4-Ve bakire Meryem'den doğana;
5-O'nun Pontus Pilatus'tan zulüm gördüğüne,
6-Çarmıha gerildiğine, öldüğüne, gömüldüğüne,
7-Cehennemlere indiğine,
8-Üçüncü gün, tekrar canlandığına,
9-Göklere çıkıp, Kadir olan Baba Tanrı'nın sağına oturduğuna,
10-Oradan gelip ölüleri dirileri hesaba çekeceğine;
11-Ruhü'l-Kudüs'e,
12-Mukaddes Katolik kilisesine;
13-Azizlerin cemaatına;
14-Günahların affedileciğine,
15-Vücudun tekrar canlanacağına;
16-Ebedi hayata...inanırım.
 

alptraum

New member
Katılım
1 Ocak 2005
Mesajlar
2,908
Tepkime puanı
166
Puanları
0
Yaş
39
Konum
Aþk`dan
Web sitesi
www.muhakeme.net
sayin bekir


Kur'an-ı Kerîm, hristiyanların yahudilere nisbetle İslâm'a daha yakın olduğunu bildirir: "Yahudi ve müşrikleri mü'minlere en çok düşmanlık yapan kimseler olarak bulacaksın. "Biz hristiyanız" diyenleri de, mü'minlere sevgide en yakın kişiler olarak bulacaksın. Çünkü, onların içinde bilgin keşişler ve ruhbanlar var ve bir de onlar büyüklenmezler" (Maide, 82).

Tarih, üstteki ayetin bir ispatıdır. Yahudilerden İslâm'a girenler parmakla gösterilecek kadar azdır. Fakat hristiyanlardan pekçok kimse, araştırmaları neticesinde İslâm'ı seçmişlerdir. Bugün Avrupa'da hristiyan asıllı müslümanların sayısı, yüzbinleri geçmektedir. Yine Avrupa'da pek çok kilise, cami haline getirilmiş ve bunlar İslâmî faaliyet merkezleri olarak hizmet vermektedirler.

Hristiyan ülkelerde İslâmi faaliyetlerin güzel neticeleri gözle görülen bir realite olduğu gibi, bu ülkelerin idarecilerinin İslâm aleyhinde tutumları da yine bir realitedir. Tarih boyunca devam eden "haçlı zihniyeti", günümüzde de bütün şiddetiyle devam etmektedir.

İnsaflı ehl-i Kitabla en güzel bir mücadeleyi emreden Cenab-ı Hak, şu ayetle de onların zalim kısmıyla ilgili hükmü bildirir:

"Ehl-i Kitaptan Allah'a ve ahiret gününe inanmayan, Allah ve Rasulünün haram kıldıklarını haram kabul etmeyen ve Hak dini din olarak seçmeyenlerle, onlar zelil vaziyette kendi elleriyle "cizye" verinceye kadar savaşın" (Tevbe, 29).
 

casus021

New member
Katılım
30 Ocak 2007
Mesajlar
1,475
Tepkime puanı
380
Puanları
0
Yaş
40
Konum
istanbul
Web sitesi
www.islamportali.net
bekir kardeş senin bahsettigin amentü ile bizim bahsettigimiz amentü bir degil biz kuranı kerimdeki bakara suresinin son yaetleri olan amentüden bahsediyoruz sen ise olayı farklı yorumlayım ona göre yazıyorsun simdiki ve bundan önceki yahudi ve hrıstıyanları kuran bize güzel bir bicimde anlatmıştır fakat siz bunu farklı tarafa çekim olayı bu yönde baglmak istemişsiniz ve baglamışsınız bu konuda bilmediginiz hakikaten ortadadır ve bu konuda ısrarcı cabalarınızda boştur ve yersizdir
 
Üst Alt