Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Ebû Hüreyre nin hadis nakletmesinin incelikleri

muhammedordusu

New member
Katılım
24 Ağu 2006
Mesajlar
177
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
37
Web sitesi
www.mucadeleci.com
Çok hadis rivâyet eden meşhur sahâbî.

Adı, Abdurrahman b. Sahr; künyesi, Ebû Hureyre'dir. Câhiliye döneminde ismi Abdüşşems idi. Hz. Peygamber onu, Abdurrahman (bazı rivâyetlere göre Abdullah, hattâ başka isimler de ileri sürülmektedir) diye adlandırdı (el-Hâkim en-Nisâbûrî, el-Müstedrek, Beyrut, t.y, III, 507). Ne sebeple Ebû Hureyre diye künye edindiğini kendisi şöyle açıklamıştır: "Bir kedi bulmuştum, onu elbisemin yeninde taşırdım; bundan dolayı Ebû Hureyre (kedicik babası) künyesiyle çağrılır oldum (ez-Zehebî, Tezkiretü'l-Huffâz, Haydarâbâd 1376/1956, I, 32). Hayber gazvesi sıralarında Yemen'den Medine'ye gelip müslüman olmuştur (H. 7/M. 629) (ez-Zehebî, a.g.e., aynı yer). O tarihten itibaren Hz. Peygamber'in vefâtına kadar ondan ayrılmayan bir sahâbîsi olmuş, kendisini onun hizmetine adamıştır. Hizmet süresi yaklaşık dört yılı buluyordu (İbn Kesir, el-Bidâye ve'n Nihâye, Beyrut 1966, VIII, 108,113).

Hz. Peygamber'in misafirperverliği ve cömertliği sayesinde yaşayan Ebû Hureyre, Rasûlullah (s.a.s.)'ın mescidinde sadece ibadet ve ilimle meşgul olan Ehl-i Suffe'nin en ileri gelen siması idi. Hz. Peygamber'i büyük bir muhabbetle sevmiş, onun sünnetine uygun olarak yaşamış ve manevî yüce mertebelere erişmiştir (İbn Kesir, a.g.e., VIII, 108, 110).

İffet sahibiydi, eli açık ve cömertti. Hoşsohbet, temiz ve ince duygulu, saf gönüllü idi (Zehebî, Tezkire, 1, 33). Emirlik ve valilik ona kibir vermedi. Üstelik alçak gönüllülüğünü arttırdı. Medine valisi Mervan'a vekâlet ettiği sıralarda, üzerine semeri bağlanmış bir eşekle, hurma lifinden örülmüş bir başlık başında olduğu halde çarşıya çıkar ve, "Savulun emir geliyor!" dermiş (İbn Sa'd, et-Tabakatü'l-Kübrâ, Beyrut 1380/1960, IV, 336).

İmam Şâfii gibi büyük âlimlerin bildirdiğine göre Ebû Hureyre kendi dönemindeki hadis nakledenlerin içinde hafızası en sağlam olanıdır (İbn Hacer, el-İsâbe fî Temyîzi's-Sahâbe, Mısır 1328, IV, 205). Hz. Peygamber ile nisbeten kısa sayılabilecek bir süre birlikte olmasına rağmen, onun hadislerini bu kadar büyük bir sayıda elde edebilmesinin sırrı ve sebebleri şöyle açıklanabilir:

a) Birinci sebep: Hz. Peygamber ile sık sık görüşmesi ve ona hiç çekinmeden her çeşit sorular sormasıdır (İbn Hacer, a.g.e., IV, 206). Nitekim Buhâri ve Müslim'in naklettiklerine göre Ebû Hureyre şöyle demiştir: "Siz, Ebû Hureyre'nin çok hadis rivâyet ettiğini söyleyip duruyorsunuz. Ben fakir bir kimseydim. Karın tokluğuna Hz. Peygamber'e hizmet ediyordum. Muhâcirler çarşıda, pazarda alışverişle, Ensâr da kendi malları, mülkleriyle uğraşırken, ben Hz. Peygamber'in meclislerinin birinde bulunmuştum; buyurdu ki: 'İçinizden kim cübbesini yere serer de ben sözümü bitirdikten sonra toplarsa benden duyduğunu bir daha unutmaz. 'Bunun üzerine ben üzerimdeki hırkayı yere serdim, Hz. Peygamber de sözünü bitirince, onu topladım. Nefsim kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki, o andan sonra ondan duyduğum hiçbir sözü unutmadım" (Müslim, Fadâilü's-Sahâbe, 159; Buhâri, İlim, 42).

b) İkinci sebep: İlme olan tutkunluğu ve Hz. Peygamber'in ona bildiğini unutmaması için dua buyurmasıdır. El-Hâkim en-Nisâbûrî, Müstedrek'te (111, 508) şu haberi vermektedir: "Bir adam Zeyd b. Sâbit'e gelerek ona bir mesele sordu. O da Ebû Hureyre'ye gitmesini söyledi ve şöyle devam etti; çünkü bir gün ben, Ebû Hureyre ve bir başka sahâbî Mescid'de oturuyorduk, dua ve zikirle meşgul idik. O sırada Hz. Peygamber geldi, yanımıza oturdu; biz de dua ve zikri bıraktık. Buyurdu ki: 'Her biriniz Allah'tan bir dilekte bulunsun. ' Ben ve arkadaşım, Ebû Hureyre'den önce dua ettik, Hz. Peygamber de bizim duamıza âmin dedi. Sıra Ebû Hureyre'ye geldi ve şöyle dua etti: 'Allah'ım, senden iki arkadaşımın istediklerini ve de unutulmayan bir ilim dilerim.' Hz. Peygamber bu duaya da âmin dedi. Biz de, 'Ey Allah'ın Rasûlü, biz de Allah'tan unutulmayan bir ilim isteriz' dedik. Hz. Peygamber, 'Devsli genç sizden önce davrandı' buyurdu.

Buhâri, ilim bahsinde, hadise olan tutku bâbında (nr. 33) Ebû Hureyre'nin şöyle dediğini nakletmiştir: "Ey Allah'ın Rasûlü, kıyâmet gününde senin şefâatine nâil olacak en mutlu kişi kimdir?" diye sordum. Rasûlullah buyurdu ki: "Ey Ebû Hureyre, senin hadise olan aşırı tutkunluğunu bildiğim için, böyle bir soruyu senden önce hiç kimsenin sormayacağını tahmin etmiştim. Kıyâmet gününde benim şefâatime nâil olacak en mutlu kişi Lâilâhe illallah diyen kimsedir."

c) Üçüncü sebep: Ebû Hureyre'nin büyük sahâbîlerle görüşmesi, onlardan birçok hadis alması ve bu sayede ilminin artıp ufkunun genişlemesidir (İbn Hacer el-Askalâni, el-İsâbe, IV, 204).

d) Dördüncü sebep: Hz. Peygamber'in vefâtından sonra uzun süre yaşamış olmasıdır. Nitekim Hz. Peygamber'den sonra kırkyedi yıl yaşamış, hadisleri halk arasında yaymakla meşgul olmuştur (Muhammed Ebû Zehv, el-Hadis, ve'l-Muhaddisûn, Kahire 1958, 134).

Bütün bunların neticesinde Ebû Hureyre, Sahâbe içerisinde hadisi en iyi bilen, hadis almada ve rivâyet etme hususunda diğerlerinden daha üstün bir duruma gelmiştir. Onun rivâyet ettiği hadisler, diğer sâhâbilerde veya birçoğunda dağınık halde bulunuyordu. Bu yüzden onlar Ebû Hureyre'ye başvuruyor, hadis rivâyetinde ona dayanıyorlardı. İbn Ömer, onun cenaze namazında, ona Allah'tan rahmet dileyerek, "Hz. Peygamber'in hadisini müslümanlar adına muhâfaza ediyordu" demiştir (İbn Sa'd, Tabakât, IV, 340). Buhâri, 'Ebû Hureyre'den 800 kadar sahâbe ve tâbiîn âlimleri hadis rivâyet etmişlerdir' diyor (İbn Hacer, a.g.e., IV, 205).

Kendisinden beşbinüçyüzyetmiş dört hadis gelmiş, bunlardan üçyüzyirmibeş tanesini Buhâri ve Müslim müştereken, doksanüç tanesini yalnız Buhâri, yüzseksendokuz hadisini de yalnız Müslim Sahîh'lerine almışlardır (Muhammed Ebû Zehv, a.g.e., 134).
Ebû Hureyre, Hz. Peygamber'den naklettiği hadisleri halka öğretmeyi, ilmi gizlemenin günahındân kurtulmak için, kendisine bir görev sayıyordu (Buhâri, İlim, 43). Bu anlayış onu çok hadis rivâyet etmeye sevketti. Bir tek mecliste bile Hz. Peygamber'in birçok hadisini naklederdi. Fakat Hz. Ömer, halkın herşeyden önce Kur'ân ile meşgul olmasını, amelle ilgili olanların dışında kalan hadisleri az rivâyet etmelerini, halkı yersiz bir tevekküle götürecek ruhsat hadisleriyle, halkın anlayamayacağı müşkil hadisleri halka rivâyet etmeyi uygun görmüyordu. Bu arada, çok hadis rivâyet edenlerin, rivâyet sırasında hata yapabileceklerinden ve benzeri şeylerden de endişe ediyordu. Bütün bu sebeplerle, Hz. Ömer sahâbîleri çokça hadis rivâyet etmekten alıkoymuş, Ebû Hureyre'ye de ağır konuşmuş ve onu Devs'e sürmekle tehdid etmiştir. Çünkü Sahâbe içerisinde en çok hadis rivâyet eden oydu. İbn Kesir bunu naklettikten sonra şöyle der: "Bildirildiğine göre Hz. Ömer (r.a.) daha sonra Ebû Hureyre'nin hadis nakletmesine izin vermiştir (İbn Kesir, a.g.e., VIII, 106; M. Ebu Zehv, a.g.e., 159).

Ebû Hureyre 78 yıl yaşadıktan sonra Hicrî 57/676 yılında Medine'de vefât etmiştir.

M. ALİ SÖNMEZ
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
Ne kadar güzel bir yazı. Ve ne kadar da gerçekçi. Elinin emeğine ve göznurunu harcayarak bize bunu yazmandan dolayı teşekkür ederim. Unutmaki; bizlere tanıttığın sahabi, yarın yüce divanda seni Resulune (s.a.v.) tanıtır. Çünkü bu gibi insanlar için hediyeleşmek sünnettir. Değilmi ki sen O'nu (r.a.) ahir zaman ümmetine tanıtmaya çalışıyorsun, seninde tanıtılmaya ihtiyaç duyacağın gün O (r.a.) da seni en sevdiğine tanıtacaktır inşallah.
 

muhammedordusu

New member
Katılım
24 Ağu 2006
Mesajlar
177
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
37
Web sitesi
www.mucadeleci.com
Ne kadar güzel bir yazı. Ve ne kadar da gerçekçi. Elinin emeğine ve göznurunu harcayarak bize bunu yazmandan dolayı teşekkür ederim. Unutmaki; bizlere tanıttığın sahabi, yarın yüce divanda seni Resulune (s.a.v.) tanıtır. Çünkü bu gibi insanlar için hediyeleşmek sünnettir. Değilmi ki sen O'nu (r.a.) ahir zaman ümmetine tanıtmaya çalışıyorsun, seninde tanıtılmaya ihtiyaç duyacağın gün O (r.a.) da seni en sevdiğine tanıtacaktır inşallah.

ALLAH razı olsun kardeş.bildiğiniz gibi ebu hureyre(r.a)üzerinde çokça tartışılan bi sahabedir.malumunuz üzere kendidinden bayağı hadis rivayet edilmiştir.gerçi biz sunniler bunun resullullahın duas bereketiyle(ALLAHIN yardımı) olduğunu savunuyorsak da bazı şii kardeşlerimiz ona haşa yalancı sıfatını yakıştırıyorlar.bu da onlar için hiç hoş olmayacak ama duamız Allah onlara hidayet etsin olacaktır.
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
Allah (cc) senden de razı olur inşallah. Ebu Hüreyre (r.anhüm) üzerinde tartışılacak bir sahabe değil üzerinde yıllarca sohbet edilip ruhaniyetinden istifade edilecek bir büyüğümüzdür. O'nlar (r.anhüm ecmain) O güzeller güzelinden (s.a.v.) feyz almış bizzat nefesini yüzlerinde duymuş, sesini kulaklarının çeperlerinde hissetmiş, mübarek ellerini, o öpülesi hatta öpülmeye dahi kıyılamayacak letafet ve zarifliğindeki mübarek ellerini tutarak biat edip O'nun (s.a.v.) izinden gitmiş mübarek bir topluluktur. Herbiri (r.anhüm) de hadis şerifte bildirildiği üzere gökteki yıldızlardan bir yıldızdır. O'nlar (r.anhüm) başımızdaki tacın elmaslarıdır. Sen boşver yalan yanlış konuşanları, yürüdüğün ehli sünnet itikadı en doğru ve en kestirme yoldur. Yaşın genç takılma bunlara. Allah yolunu açık etsin güzel kardeşim.
 

malik bin nebi

Mesajlari Onaylanacak
Katılım
23 Mar 2006
Mesajlar
42
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Ve Kur'an Işığında Ebu Hureyre

s.a

inşallah hepinizi iysinizdir, konu tevhid ve şirkse bu konuda kimliğe talkımdan kişliğe bakmak yapılacak en akıllıca şeydir, zira tevhid mesajını taşıyan kişler, hakkında kehf suresinde gerçekleştirilen kimlik tartışması bize de yol göstermektedir, şimdi Ebu Hureyre var mı yok mu? Yaşadı mı*Yaşamadı mı ? Bu konuya girmeden, kendisinde bize gelen bir taktım rivayetleri inceleyelim, ve zahire göre hüküm verelim, yaşasa da yaşamasa da elimiz de bu veriler bulunmaktadır, o yüzden insanların bu yöne eğilmeleri, ve furkan ile bu verileri değerlendirmesi gerekmektedir,

Ey iman edenler, Allah'tan korkup-sakınırsanız, size doğruyu yanlıştan ayıran bir nur ve anlayış (furkan) verir, kötülüklerinizi örter ve sizi bağışlar. Allah büyük fazl sahibidir. (ENFAL SURESİ / 29)


Allah’ın adıyla diyip başlayalım, ve görelim yalanlar mı hakim yoksa hakikatler mi?

Fasil : KISSALAR BÖLÜMÜ
Konu : Kıssalar
Ravi : Ebu Hureyre
Hadis : Resulullah (sav) buyurdular ki: "Eğer Beni İsrail olmasaydı, et kokuşmazdı. Eğer Havva olmasaydı, kadınlar kocalarına hiçbir zaman ihanet etmezdi."
HadisNo : 5003

Et’in kokmasının havayla ne işi var, bu ilk nokta, et biyolojik olarak, organizmaların oluşabileceğiğ bir ortamda bozulur, İsrailoğullarıyla alakası yoktur, İkincisi, Havva olmasaydı, kadınlar kocalarına ihanet etmez di kısmı.Adem ve Eşi diye geçer Kur’an da ve Ayette aldatanın Adem’in eşi değil, şeytan olduğu,

• Ve dedik ki: "Ey Adem, sen ve eşin cennette yerleş. İkiniz de ondan, neresinden dilerseniz, bol bol yiyin; ama şu ağaca yaklaşmayın, yoksa zalimlerden olursunuz." (35)
• Fakat Şeytan, oradan ikisinin ayağını kaydırdı ve böylece onları içinde bulundukları (durum)dan çıkardı. Biz de: "Kiminiz kiminize düşman olarak inin, sizin için yeryüzünde belli bir vakte kadar bir yerleşim ve meta vardır" dedik. (36) Bakara)

İkinci nokta, Kocalarını aldatan kadınların günahını Havaya yüklemek, Kadınların kocasını aldatma sebebi Havva değil,kadınların Nefisleri, şeytan, vesairdir, İnsanın fıtarında olan şeylrdir bunlar, aldatma ve sadakat, Havayla alakası yoktur,
Bir diğeri,


Fasil : KIYAMET VE KIYAMETLE İLGİLİ MESELELER BÖLÜMÜ
Konu : Cennetlikler Ve Cehennemlikler
Ravi : Ebu Hureyre
Hadis : Resulullah (sav) buyurdular ki: "Cennet ve cehennem, aralarında (ihtilaf ederek Allah nezdinde ) dava açtılar. Cehennem: "Ben, mütekebbirler (dünyada büyüklük taslayanlar) ve mütecebbirler (zorbalık yapanlar) için tercih edildim!" diye dövündü. Cennet ise: "[Ey Rabbim!] Bana niçin sadece zayıflar ve (insanlar nazarında) düşük olanlar, (hakir görülenler) girer?" dedi. Allah Teala hazretleri önce cennete hitap etti: "Sen benim rahmetimsin. Kullarımdan dilediklerime rahmetini seninle ulaştıracağım!" Sonra da cehenneme hitap etti: "Sen de benim azabımsın. Kullarımdan dilediğim! seninle azablandıracağım!" (Her ikisine yönelerek): "İkiniz(in de vazifesi var! İkiniz de) dolacaksınız!" buyurdu. Ancak cehennem, bir türlü dolmak bilmedi. Allah Teala da ayağını üzerine bastı. Derken cehennem: "Yeter! yeter!" diye inledi. Bu suretle dolmuş olan cehennemin ağzı birbirine kavuştu. Allah mahlukatından hiçbir ferde asla zulmetmez. Cennete gelince, Allah yeni mahlukat yaratarak onu dolduracaktır."
HadisNo : 5151

Hadisteki gaybi kısma girmeden, devam ediyorum, Cennet ve Cehennem, hiçbir zaman bu şekilde hesaplaşmazlar, ve isyankarlık yapmazlar, ikinci nokta hadisin son kısmı, Cehennemi doldurmak için torbaya kum sokar gibi ayak sokmak, bu da aşağıdaki ayetler çelişki halindedir,

O gün cehenneme diyeceğiz: "Doldun mu?" O da: "Daha fazlası var mı?" diyecek. (KAF SURESİ / 30)

Hep daha fazlasını isteyecek olan bir cehennem var, dolan bir cehennem değil, açık bir çelişki ve iftira daha, bir diğerine geçelim,


Fasil : KIYAMET VE KIYAMETLE İLGİLİ MESELELER BÖLÜMÜ
Konu : Cennetlikler Ve Cehennemlikler
Ravi : Ebu Hureyre
Hadis : Resulullah (sav) buyurdular ki: "Cehenneme giren iki kişinin oradaki bağırtıları şiddetlenecek. Allah Teala hazretleri: "Çıkarın bunları!" buyuracak. Onlara: "Niçin bağırıyorsunuz?" diye soracak. Onlar: "Bize merhamet edesin diye böyle yaptık!" diyecekler. Rab Teala: "Benim size rahmetim, gidip kendinizi ateşe atmanız şeklindedir!" buyuracak. Onlar gidecekler. Biri kendisini ateşe atacak. Allah da ateşi ona soğuk ve selametli kılacak. Diğeri kalkar fakat kendini ateşe atamaz. Allah Teala hazretleri: "Arkadaşının attığı gibi, seni de kendini atmaktan alıkoyan nedir?" diye sorar. Adam: "Ey Rabbim, beni ondan çıkardıktan sonra oraya bir kere daha göndermeyeceğini ümid ediyorum!" der. Allah Teala hazretleri: "Haydi ümidini verdim!" der. İkisi de Allah`ın rahmetiyle cennete sokulurlar."
HadisNo : 5155

Hadiste cehennemden çıkış belirtilmiş, ve ikinci nokta cehenneme giren insanların tekrar sorguya çekilişinden bahsedilmiş, Sorgu bir defadır, tartı da öyle, artık tartı işi bittikten sonra, kitabı sağdan verilenler cennet, soldan verilenler, cehennem diye tasvir edilir, ve bir de araf suresinde ki araftakiler, bu üç zümrenin dışında, bir zümre yoktur, tekrar çıkacaklar gibi veya, tekrara hesaba çekilecekler gibi, tartıdan sonra tartı işi yoktur, bir başka çelişki de budur,Bankız, Araf suresi, bir diğerine geçelim

Fasil : YALAN BÖLÜMÜ
Konu : Yalanın Mübah Olduğu Yerler
Ravi : Ebu Hureyre
Hadis : Resulullah (sav) buyurdular ki: "İbrahim aleyhisselam sadece üç yalan söylemiştir: Bunlardan ikisi Allah`ın zatıyla ilgili; biri ... sözüdür; diğeri de ... sözüdür. Bir tanesi de zevce-i pakleri Sare Hatun hakkındadır. Hz. İbrahim zalim birinin diyarına (Mısır`a) beraberinde Sare de olduğu halde gelmişti. Sare güzel bir kadındı. Sare`ye: "Bu cebbar herif, bilirse ki sen karımsın, senin için bana galebe çalar. Eğer sana soracak olursa, kızkardeşin olduğunu söyle! Çünkü sen, zaten İslam yönünden kardeşimsin, din kardeşiyiz. Ben yeryüzünde senden ve benden başka bir Müslüman bilmiyorum" dedi. Bunlar zalim kralın memleketine girince, adamlarından biri bunları gördü. Hemen gidip: "Senin memleketine öyle güzel bir kadın girdi ki, sizden başkasının olması münasib değildir" dedi. Kral derhal adamlar gönderip, Sare`yi yanına getirtti. Hz. İbrahim namaza durdu. Sare adamın yanına girince, kral (onu ayakta karşıladı, fakat) elini ona uzatamadı. Eli şiddetli şekilde tutuldu. Sare`ye: "Elimi salması için Allah`a dua et! Sana zarar vermeyeceğim!" dedi. Sare de dediğini yaptı. Ama kral tekrar Sare`ye sataşmak istedi. Eli, öncekinden daha şiddetli tutulup kaldı. Sare`ye aynı şekilde ricada bulundu. O da kabul etti. (Adam normal hale dönünce tekrar) sataşmak istedi. Eli önceki iki seferden daha şiddetli şekilde tutuldu. Sare`ye yine: "Allah`a dua et, elimi salsın, sana zarar vermeyeceğim!" diye rica etti. Sare dua etti, adamın elleri açıldı. Kral kadını getiren adamı çağırdı ve ona: "Sen bana ihsan değil bir şeytan getirmişsin. Bunu diyarımdan çıkar!" dedi. Sare`ye Hacer`i bağış olarak verdi. Sare yürüyerek geldi, İbrahim onu görünce: "Nasılsın, ne haber?" dedi. Sare: "Hayır var! Allah cebbarın elini tuttu ve (bana) bir hadim verdi!" dedi." Hz. Ebu Hureyre (ra) der ki: "Ey sema suyunun oğulları! Bu kadın (Hacer) sizin annenizdir."
HadisNo : 5212


İbrahim, peygamberi bu iftiradan tenzih ederim, Allah Kur’anda İbrahim peygamberin, hatalarından bahsetmiş, ve sadece

İbrahim'in babası için bağışlanma dilemesi, yalnızca ona verdiği bir söz dolayısıyla idi. Kendisine, onun gerçekten Allah'a düşman olduğu açıklanınca ondan uzaklaştı. Doğrusu İbrahim, çok duygulu, yumuşak huyluydu. (TEVBE SURESİ / 114)

Hadiste anlatılanlarsa, İbrahim peygamberi bir yalancı konumuna sokmuştur, ve yalanın mübah olduğu yerler diye de not düşülmüş, bu kandırmacadır, ve üç yalan söylemektedir iddiası ise, başlı başına bir konu ayetlerde İbrahim Peygamberin kavmiyle yapılan konuşması anlatılır, bu konuşmalardaki İbrahim peygamberin iddiasının hasta olduğu gibi mesela, O an hasta olmadığı ispatlanamayacağına göre batıldır, zira yalan bir hatadır, ve İbrahim peygamberin hatasından da yukarda bahsettik,

Fasil : NAMAZ BÖLÜMÜ
Konu : Ezanın Fazileti
Ravi : Ebu Hüreyre
Hadis : Resulullah (sav) buyurdular ki: "İnsanlar, eğer ezan okumak ile namazın ilk safında yer almada ne (gibi bir hayır ve bereket) olduğunu bilseler, sonra da bunu elde etmek için kur`a çekmekten başka çare kalmasaydı, mutlaka kur aya başvururlardı."
HadisNo : 2432


Fasil : NAMAZ BÖLÜMÜ
Konu : Ezanın Fazileti
Ravi : Ebu Hüreyre
Hadis : Resulullah (sav) buyurdular ki: "Namaz için ezan okunduğu zaman şeytan oradan sesli sesli yellenerek uzaklaşır, ezanı duyamayacağı yere kadar kaçar. Ezan bitince geri gelir. İkamete başlanınca yine uzaklaşır, ikamet bitince geri donüp kişi ile kalbinin arasına girer ve şunu hatırla, bunun düşün diye aklında daha önce hiç olmayan şeylerle vesvese verir, öyle ki (buna kapılan) kişi kaç rekat kıldığını bilemeyecek hale gelir."
HadisNo : 2433

Hayır, amellerin ölçüsü ve mükafat Allah katındadır, ve ameller ancak Salih olursa makbuldür, birinin birinci safta olması veya ikinci safta olması neyi değiştirir ki, veya ezan okmak işi bir çağrı işidir, bunu da bir görevli yapacaktır,varın siz düşünün çelişkiyi, ikinci hadiste ise, komik bir durum va şeytan yellenerek ezan sesini duyunca kaçıyor o zaman bu şeytan, çok az zaman iş yapabilir, dünya geneli düşünülünce kaç saatte bir ezan okunursa bu şeytana, duracak yer bulmak zor olur ve ikincisi, şeytan her seferinde yellenerek kaçıyorsa …..

Fasil : NAMAZ BÖLÜMÜ
Konu : Amin Demenin Fazileti
Ravi : Ebu Hüreyre
Hadis : Resulullah (sav) buyurdular ki: "İmam amin deyince siz de amin deyin. Zira kimin amin`i meleklerin amin`ine tevafuk ederse geçmiş günahları affedilir." İbnu Şihab der ki: "Resulullah (sav) amin derdi."
HadisNo : 2538

Günahların affı Allah katındadır, Hud suresinde iyliklerin kötülükleri örteceğinden bahsediyor rabbimiz, ve ikinci nokta ise, günahların affının bir rastlantıya bağlanması, amin deme zamanı meleklerinkine denk gelince affolunur, günahların affı, rastlantı deyin, tevafük deyin, ne derseniz deyin, sizin iyi halinize ve Allah’ın dilemesine bağlıdır, yoksa, Amin derken ki zaman’ın meleklerin kine denk gelmesiyle değildir, buda farklı bir boyut aslında,..

Fasil : SEYYİDÜ`L-MÜRSELÎN SALLA`LLÂHU ALEYHİ VE SELLEM`İ ZİYÂRET
Konu : Mescid-i Harâm`ın fazîleti;Mescid-i Nebî`nin fazîleti
Ravi : Ebû Hüreyre
Hadis : Nebî salla`llâhu aleyhi ve sellem`in şöyle buyurduğu rivâyet edilmiştir: Benim şu (Medîne`deki) mescidimde kılınan bir namâz, (Mekke`deki) Mescid-i Harâm müstesnâ olmak üzere, başka mescidlerde kılınan bin namazdan (ecr ü sevâb cihetiyle) hayırlıdır.
HadisNo : 605

Buda, bölgeyi yüceltmek adına yapılan bir başka uydurmadır, bugün, hayatı boyunca Arab yarım adasına gelme imkanı olmayan kaç adam var, ve arap yarım adasında yaşayan kaç adam, bu adamların imtihanı bu hadise göre eşit değildir, biri her gün gidebilceği bir mescide, bir diğeri için aynı mescid belki de hiç gidemeyeceği mesafe de, bu da Allah’în adaletine sığmaz, Şimdi kim doğru?

Fasil : BÂBU BED`İ`L-EZÂN

Konu : Şehitler

Ravi : Ebû Hüreyre

Hadis : Şöyle demiştir: Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem buyurdu ki: (Vaktiyle) biri yolda giderken güzergâhının üstünde bir diken dalı buldu. Onu alıp (yoldan dışarıya) attı. Allâhu Teâlâ bu (ameli) ni hüsn-i kabûl buyurup günahlarını mağfiret etti. Sonra (Resûlullâh salla`llâhu aleyhi ve sellem) buyurdu ki: Şühedâ beştir: Tâûndan ölen, karın illetinden vefât eden, suda boğulan, yıkık altında kalıp ölen, bir de Allah yolunda şehîd olan, yâni katlolunan. Hadîsin bakıyesi (yukarıda) geçmişti.
HadisNo : 381

Şehitlik sadece Allah yolundadır, karın illetinin, suda boğulmanın ne alakası var, siz düşünün, Allah yolunda ölüm ile, karın illetinden dolayı ölen iki insan ve ikisi de şehid, şehidler bundan uzaktır, Buna çocuklar bile güler,

Fasil : BED`ÜL-HALK BAHSİ

Konu : Eşek anırması;Horoz ötmesi;Merkep anırması;Şeytanın şerrinden Allâh`a sığınmak

Ravi : Ebû Hüreyre

Hadis : Rivâyet olunduğuna göre Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: Horozların öttüğünü işittiğinizde (dileklerinizi) Allah`ın fazl-ü kereminden isteyiniz!. Zirâ horozlar melekler görmüşler (de öyle ötmüşler) dir. Merkebin anırmasını işittiğinzde de şeytan (ın şerrin) den Allah`a sığınınız (ve: Eûzü bi`llâhi mine`ş-şeytâni`r-racîm, deyiniz). Çünkü merkep şeytan görmüş (de öyle anırmış) dır.
HadisNo : 1363

Bir diğer, ilginç rivayet daha, horoz, eşek ve şeytan üçlemi, eşek yaratılışı itibari anırır, horoz da yaratılışı itibari öter, bunun dinle hiçbir alakası yoktur, merkep her anırdığındaaa şeytan görmüş demekse, horoz her öttüğünde bunda da hayır varsa, horoz tavuk gördüğü zamanda öter, eşek başka hallerde de öter, bu resmen, küçük çocuk avutma hikayesidir, aklı başında bir adamın buna iman etmesi beklenmez,

Fasil : KİTÂBÜ`L-GUSL

Konu : Hayâ;Hz.Mûsâ;Mûsâ (A.S.)

Ravi : Ebû Hüreyre

Hadis : Şöyle demiştir: Nebiyy-i Ekrem salla`llâhu aleyhi ve sellem Buyurdu ki: Benî İsrâîl çıplak ve biribirine baka baka yıkanırlardı. Mûsâ (aleyhi`s-salâtü ve`s-selâm) ise (kemâl-i hayâsından) yalnızca yıkanırdı. Benî İsrâîl: "Vallâhi Mûsâ`yı bizimle berâber yıkanmaktan men` eden şey (mutlakâ) debbe, yâni kasığı çıkık olmasıdır." der (ve bu guftugû ile zât-ı celîl-i Risâlet-Penâhına ezâ eder)lerdi. (Mûsâ salla`llâhu aleyhi ve sellem) bir def`a yıkanmağa gitti. Elbisesini de bir taşın üstüne koydu. Taş, elbisesini alıp kaçtı. Mûsâ (aleyhi`s-selâm): "Aman taş, rubamı! Aman taş, rubamı!" diyerek (ve alabildiğine koşarak) arkasına düştü. Benî İsrâîl onu (bu halde) görüp de: "Vallâhi Mûsâ`da bir kusur yokmuş." deyinceye kadar (ardınca gitti). (Ondan sonra Musâ aleyhi`s-salâtü ve`s-selâm) elbisesini alıp taşı döğmeye başladı.- Ebû Hüreyre (radiya`llâhu anh) der ki: Vallâhi o taşta dayaktan hâlâ altı, yâhud yedi bere izi kalmıştır.
HadisNo : 196

Bir diğer rivayette, güya çıplak yıkanmamakla ilgili bir mesaj verilmek isteniyor,fakat, Musa peygamberi bir taşın peşinden koşturup taşla kavgaya tutuşturuyor, ne aklı kabul eder bunu ne de vicdan, VE Ebu hureyre hem o taşı görmüş, bilmiş, hem de bere izlerini saymış, bunların hepsi uydurmadır, Komediyi siz görün uzatmayalım,

Fasil : KİTÂBÜ`L-İLİM
Konu : Ebû Hureyre`nin çok hadîs rivâyet etmesi

Ravi : Ebû Hüreyre

Hadis : "Yâ Resûlâ`llâh, Sen`den bir çok hadîs işitiyorum da unutuyorum." dedim. "Ridânı (futanı) yay." buyurdu. Yaydım. Elleriyle (bir şey) avuçlayıp (ridânın) içine at(ıyor gibi yap)tı. Sonra: "Topla." diye emretti. Ridâmı topladım. İşte ondan sonra (artık) hiçbir şey unutmadım.
HadisNo : 99

Bir insanın hafızasın, ridaya yayılacak bir şeyle alaksı yoktur, ebu hureyre’yi kurtarmak için uydurulan bir başak rivayet, hiç bir şey unutmayan adam nasıl olurda rivayet ederken yanılır dememye getiriyorlar, bunun hiç alaksı yoktur, hafızayla eşyanın bir sünneti vadır,

Fasil : PEYGAMBERLİK BÖLÜMÜ
Konu : Yiyecek Ve İçeceklerin Artıp Bereketlenmesi
Ravi : Ebu Hureyre
Hadis : Biz Resulullah (sav)`la beraber bir seferde idik. Derken bir ara halkın azığı tükendi. Bineklerinden bazısını kesmek istediler. Hz. Ömer (ra), (Aleyhissalatu vesselam`a müracaat ederek): "Ey Allah`ın Resulü! Ben cemaatin geri kalan yiyeceklerini toplasam da sen onlar üzerine - bereketlenmeleri için- dua ediversen daha iyi olur, (bineklerimizi kesmeyiz)!" dedi. Aleyhissalatu vesselam da öyle hareket etti. Buğdayı olan buğdayını, hurması olan hurmasını, (hurma) çekirdeği olan da çekirdeğini getirdi. "Çekirdekle ne yapıyorlardı?" diye sorulunca açıkladı: "Halk onu emiyor, üzerine de su içiyorlardı. Resulullah dua buyurdu, (taam öylesine bereketlendi ki) herkes azık kaplarını yiyecekle doldurdu. Aleyhissalatu vesselam bu ilahi ikram karşısında: "Şehadet ederim ki Allah`tan başka ilah yoktur ve ben O`nun resulüyüm. Bu iki kaziyede şüpheyi düşmeden Allah`a kavuşan cennete gidecektir" buyurdu."
HadisNo : 5595

Bunu mucize ile alakalı olduğu için alıntıladım, Yüce olan Allah’ın iki türlü müdahalesi vardır yeryüzüne, birincisi, eşyanın tabiatına uygun müdahale ikincisi sünnetullahı ve kudreti ile vahyle yaptığı olağan üstü müdahale, Örneğin, basit olarak şöyle düşünelim, Bir akarsu yatağında akıyor ve Rabb o suyu sol tarafa çevirmek istiyor, eşyanın tabiataı gereği o bölgede alüvyal hareketelrle bir yığıntı oluşturur ve suyu sol tarafa çevirir bu ilk müdahaledir, ikincisi ise, direk vahyeder ve olağan üstü bir şekilde hiçbir şey yokken su sola döner buna da mucize diyoruz ve mucize vahy kaynaklıdır, o yüzden Kur’an dışında anlatılan kime isnad edilirse edilsin, mucizeleri Allah’ın belirtmediği için kabul edemeyiz, bu hadiste İsa peygamberin kendisine verilenb mucizesine benzetme yapılmış, peygambeleri yarıştırma da görülmektedir,

Fazla uzun yazılar okunmadığı içinkısa tutmaya çalıştım, hadisler ihyaorgdan alıntıdır, siz de ebu hureyre ile ilgili hadisleri araştırıp, kur’an’a vurunca neler neler olduğunu rahatlıkla görürüsünüz, kıyamat alametleri, şefaat hadisleri, gayp hadisleri, mucizeler gibi nice konularda ucube rivayetlerin olduğunu rahatlıkla görürüsünüz, Biri size Kur’an dışı bir gayp haberi getirise bu peygambere isnad bile edilmişse, Ali İmran /44 ve 179 ve En ’am 59 ve 50 ışığında gaybın Kur’an da olduğunu rahatlıkla görüp bu haberi yalanlayabilirsiniz, biri size kıyamet alametleri ile ilgili bir haber verse bu peygambere bile isnad edilse, Muhammed/18 ile birlikte rahatlıkla yalanlayabilirsiniz, Bunları da diğer karşınıza çıkacak hadisler de ışık olur düşncesiyle yazdım, fazla uzun tutmak istemedim, sonuç olarak dinde zahire göre hüküm verilir, ve bir insan var veya yok bu rivayetlerde bulunmuş ise, yalancı ve iftiracı bir karakter olarak karşımız da durmaktadır, bu hadislerin konumunu göstermektedir, ve şunu unutmamak lazım, her şeyin içinde bir parça doğru vardır zaten şirk içinde batıl olan hak değil mi rabbimiz bizleri tümü doğru olan bir kitaba çağırmaktadır, bunun dışında doğru nerden gelirse gelsin alınır faydalanılır, fakat, kur’an gibi bir kitap daha yoktur yeryüzünde,
Ve her şeyi hayata Kur’anla okumalı ben yukardaki hadisleri bu şekilde yaptım İslam ahlakına, kur’an ayetlerine aykırı , çelişkili olan hadisleri gördüğüm zamanda Kur’an’ı seçtim, Çünkü, İnsan/3 ayeti ışığında insan seçimlerinin ürünüdür, lütfen sabırla okuyun, yazdığım eleştirileri değil, sadece hadisleri bile okusanız bu adam yaşasa ne yaşamasa ne diye kendinize soracağınızı ümid ediyorum, aman ne ince anlayış ....

SELAM HİDAYETE TABİ OLANLARA OLSUN,
 
Üst Alt