Yüce Allah (c.c.) kâinatı yaratırken, belli bir düzen dâhilinde işlemesini murad etmiştir, bunu sağlayabilmek içinde Sünnetullah’ı yani kendi nizamını evrenin değişmez yasası olarak kurmuş ve sabitlemiştir. Kendi yasası olan Sünnetullah’a hiçbir şey müdahale edememektedir.
Kulun her anı, yaşamında geçirdiği her evre ve deneyim bu nizamın kurulum amacına uygun olarak gerçekleşmektedir. Bazen bunun farkına varıp Allah’a şükrümüzü ifade ederiz, kimi zamanda farkında olmadan olayın tek sorumlusu, müsebbibi kendimiz sanarak, kibre gireriz. Bu düşünceden kaynaklanan negatif davranıştır.
Aklı oluşturan bölümlerden biri olan düşünme yeteneği, Allah’ın en büyük Rahmetlerinden biridir.
İnsanlık tarihini değiştiren en büyük olaylardan tutun da, bir kişinin günlük olaylarda yaptığı değişiklerde, temel etken düşüncedir. Yani her şey düşüncenin ürünüdür. Düşüncenin sınırı olmaz sonsuzdur. Bu sebeple de, yeryüzündeki fitneler ve bunların karşısına çıkan alternatifler hep düşüncenin ürünüdür.
İnsanda ki manyetik enerjinin kaynağı düşüncedir. Bu kaynaktan yayılan enerji aynı bumerang gibi tekrar sahibine geri dönmektedir. İlk verilen sinyal iyi ise bizim gönderide bulunduğumuz kimsenin iyi sinyalleri ile buluşup tekrar bize iyi olarak, kötü ise kötü olarak dönmektedir, buna benzer benzeri çeker diyebiliriz, bu durumda karşımızda ki kişi ile ilişkilerimizi yönünü tayin eden de biz oluyoruz.
Çevremizde yeni tanıştığımız kişiler ile bazen çok iyi dostluklar kurulur, bazen de günümüzün lafı ile “Elektrik alamadık” olur. Aslında alınamayan düşüncelerimizde yapmış olduğunuz değerlendirme sonucunda, birbirini yakalayamayan sinyallerdir.
Hayatımızda mutsuz çok anlarımız olmuştur, bu mutsuz anlarımızdan genellikle olayın vahameti’ni anlayarak veya iyiye yorumlayarak kurtulmuşuzdur. Ya da kendimizi başka olayların içerisine izole ederek çıkış yolları bulmuşuzdur.
Kendimizi bir konudan kurtulmak için başka konular arasında bulmamız, bizim yenilgiyi kabullendiğimizi göstermez. Tam tersi olarak; başkalarının problemlerine çare olmaya çalışmak, bizi içinde bulunduğumuz konudan uzaklaşıp negatifi beslememize mani olur. Başka dertler, başka problemler, kendi üzüntülerimizi bize unutturur. Bunun sebebi ise, pozitif düşüncelerimizi yoğunlaştırmamızdır.
İnsanlar düşündükleri sürece vardırlar… Sınırsız olan düşünceleri ile değerlendirilirler. İşte bu sebepten; kutsal kitabımızda da düşünceye önem verilmiş, olumlu düşüncenin faydaları, olumsuz düşüncenin insanlara zararları her vesile ile bildirilmiştir.
Sürekli olumsuz düşünen bir insanın karşılaştığı olaylar da olumsuz olacaktır. Çünkü etrafına ördüğü negatif kalkan, pozitif düşünce ve duygunun içeri girmesine izin vermeyecektir. Kişi olumsuz düşünür ve bunu beslerse, karşılaşacağı olaylar da bu mihval üzerinde olacağından, başlarına gelecek olaylar da bu doğrultuda olacaktır.
Kutsal kitabımız bunu vurguluyor ve “Biz size bir şey yapmayız ne yaparsanız siz kendiniz yaparsınız.” Ayeti ile konu hakkında dikkat çekiyor.
Geleceğimizi şekillendiren düşüncelerimiz; ilerideki hayatımız için yapılan planlar, yaşadığımız imtihan ve zorluklar v.s her ne konuda olursak olalım, pozitif düşünmek zorundayız. Bu durum aslında her olayda Allah’ın düzenine teslim olmayı ve hikmet aramayı da getirmektedir ki bu “Her ne durumda olur isek olalım pozitif düşünmek Allah’ın nizamına riayet etmektir” mealini de taşımaktadır.
Kişiler üzerine olan düşüncelerimiz; çevremizde her zaman iç içe yaşadığımız dostlarımız, iş arkadaşlarımız, aile bireylerimiz, bizim kendilerine gönderdiğimiz sinyallerden etkilenmektedirler. Düşünce yolu ile farkında olmadan gönderdiğimiz sinyaller pozitif ise, onların bizim için düşüncelerinde ki pozitif olan sinyalleri ile çakışarak, bize de pozitif sinyal gelecektir, çevremiz ile uyum içinde yaşam ancak, düşüncelerimizde ki negatifleri arındırmak ile mümkündür.
Ünlü düşünür Sokrates'in "Düşünceler daldan dala atlayan ve bir türlüdurmak bilmeyen maymunlar gibidir" sözü, kontrolsüz olan düşüncenin kişiye vereceği zarar, vesvese üretip fesat çıkarmaya, ümitsizlik ve yeis durumuna gelerek karamsarlık haline düşmek ki en kötü durumlardan biri, Allah’tan ümidi kesip şirke girmektir.
Allah c.c. ile aramızda olan düşünce yolu ile iletişim; El Hasip sıfatına sahip olan Allah c.c. düşüncelerimizin hesabını tutan ve onları değerlendirendir. Bir ayette “Andolsun insanı biz yarattık ve nefsinin kendisine fısıldadıklarını biliriz ve biz ona şah damarından daha yakınız.” Demekle düşüncelerimizi daima yakından takip edebilen her an bizim ile bir olduğunu bildirmektedir. Allah c.c. riya yapmamız mümkün değildir. Kendimizi kandırabiliriz ama O’nu asla.
Düşüncelerinizin hayırlara vesile olması duası ile…
gönül dostları........
Kulun her anı, yaşamında geçirdiği her evre ve deneyim bu nizamın kurulum amacına uygun olarak gerçekleşmektedir. Bazen bunun farkına varıp Allah’a şükrümüzü ifade ederiz, kimi zamanda farkında olmadan olayın tek sorumlusu, müsebbibi kendimiz sanarak, kibre gireriz. Bu düşünceden kaynaklanan negatif davranıştır.
Aklı oluşturan bölümlerden biri olan düşünme yeteneği, Allah’ın en büyük Rahmetlerinden biridir.
İnsanlık tarihini değiştiren en büyük olaylardan tutun da, bir kişinin günlük olaylarda yaptığı değişiklerde, temel etken düşüncedir. Yani her şey düşüncenin ürünüdür. Düşüncenin sınırı olmaz sonsuzdur. Bu sebeple de, yeryüzündeki fitneler ve bunların karşısına çıkan alternatifler hep düşüncenin ürünüdür.
İnsanda ki manyetik enerjinin kaynağı düşüncedir. Bu kaynaktan yayılan enerji aynı bumerang gibi tekrar sahibine geri dönmektedir. İlk verilen sinyal iyi ise bizim gönderide bulunduğumuz kimsenin iyi sinyalleri ile buluşup tekrar bize iyi olarak, kötü ise kötü olarak dönmektedir, buna benzer benzeri çeker diyebiliriz, bu durumda karşımızda ki kişi ile ilişkilerimizi yönünü tayin eden de biz oluyoruz.
Çevremizde yeni tanıştığımız kişiler ile bazen çok iyi dostluklar kurulur, bazen de günümüzün lafı ile “Elektrik alamadık” olur. Aslında alınamayan düşüncelerimizde yapmış olduğunuz değerlendirme sonucunda, birbirini yakalayamayan sinyallerdir.
Hayatımızda mutsuz çok anlarımız olmuştur, bu mutsuz anlarımızdan genellikle olayın vahameti’ni anlayarak veya iyiye yorumlayarak kurtulmuşuzdur. Ya da kendimizi başka olayların içerisine izole ederek çıkış yolları bulmuşuzdur.
Kendimizi bir konudan kurtulmak için başka konular arasında bulmamız, bizim yenilgiyi kabullendiğimizi göstermez. Tam tersi olarak; başkalarının problemlerine çare olmaya çalışmak, bizi içinde bulunduğumuz konudan uzaklaşıp negatifi beslememize mani olur. Başka dertler, başka problemler, kendi üzüntülerimizi bize unutturur. Bunun sebebi ise, pozitif düşüncelerimizi yoğunlaştırmamızdır.
İnsanlar düşündükleri sürece vardırlar… Sınırsız olan düşünceleri ile değerlendirilirler. İşte bu sebepten; kutsal kitabımızda da düşünceye önem verilmiş, olumlu düşüncenin faydaları, olumsuz düşüncenin insanlara zararları her vesile ile bildirilmiştir.
Sürekli olumsuz düşünen bir insanın karşılaştığı olaylar da olumsuz olacaktır. Çünkü etrafına ördüğü negatif kalkan, pozitif düşünce ve duygunun içeri girmesine izin vermeyecektir. Kişi olumsuz düşünür ve bunu beslerse, karşılaşacağı olaylar da bu mihval üzerinde olacağından, başlarına gelecek olaylar da bu doğrultuda olacaktır.
Kutsal kitabımız bunu vurguluyor ve “Biz size bir şey yapmayız ne yaparsanız siz kendiniz yaparsınız.” Ayeti ile konu hakkında dikkat çekiyor.
Geleceğimizi şekillendiren düşüncelerimiz; ilerideki hayatımız için yapılan planlar, yaşadığımız imtihan ve zorluklar v.s her ne konuda olursak olalım, pozitif düşünmek zorundayız. Bu durum aslında her olayda Allah’ın düzenine teslim olmayı ve hikmet aramayı da getirmektedir ki bu “Her ne durumda olur isek olalım pozitif düşünmek Allah’ın nizamına riayet etmektir” mealini de taşımaktadır.
Kişiler üzerine olan düşüncelerimiz; çevremizde her zaman iç içe yaşadığımız dostlarımız, iş arkadaşlarımız, aile bireylerimiz, bizim kendilerine gönderdiğimiz sinyallerden etkilenmektedirler. Düşünce yolu ile farkında olmadan gönderdiğimiz sinyaller pozitif ise, onların bizim için düşüncelerinde ki pozitif olan sinyalleri ile çakışarak, bize de pozitif sinyal gelecektir, çevremiz ile uyum içinde yaşam ancak, düşüncelerimizde ki negatifleri arındırmak ile mümkündür.
Ünlü düşünür Sokrates'in "Düşünceler daldan dala atlayan ve bir türlüdurmak bilmeyen maymunlar gibidir" sözü, kontrolsüz olan düşüncenin kişiye vereceği zarar, vesvese üretip fesat çıkarmaya, ümitsizlik ve yeis durumuna gelerek karamsarlık haline düşmek ki en kötü durumlardan biri, Allah’tan ümidi kesip şirke girmektir.
Allah c.c. ile aramızda olan düşünce yolu ile iletişim; El Hasip sıfatına sahip olan Allah c.c. düşüncelerimizin hesabını tutan ve onları değerlendirendir. Bir ayette “Andolsun insanı biz yarattık ve nefsinin kendisine fısıldadıklarını biliriz ve biz ona şah damarından daha yakınız.” Demekle düşüncelerimizi daima yakından takip edebilen her an bizim ile bir olduğunu bildirmektedir. Allah c.c. riya yapmamız mümkün değildir. Kendimizi kandırabiliriz ama O’nu asla.
Düşüncelerinizin hayırlara vesile olması duası ile…
gönül dostları........