DÜNYA İSLAM’A KOŞUYOR
“Ümitvar olunuz.Şu istikbal inkilabatı içinde en yüksek ve gür sâdâ, İslam’ın sâdâsı” olacaktır.” Bediüzzaman
...Bir sözün değeri söyleyen kişi kadar, söylenen zaman, içinde bulunulan şartlar ve fiili durum ile de değer kazanır. Mesela yukarıdaki söz -aşağıda vereceğimiz misallerle de anlaşılacağı gibi- şimdi söylenseydi, malumu ilam kabilinden olurdu.Halbuki bu müthiş söz, 20.asrın başlarında, İslam âleminde yıkışların yıkılışları takip ettiği, ümitlerin sönmeye yüz tuttuğu, İslam’ın bülbülü dev şairlerin viranelerin yasçısı baykuşlara döndüğü, İslam’ın kaderi hakkında “Zaman ahirzamandır, gün günden beter gelecek” kehanetlerinin ortalıkta gezdiği, topyekün İslam coğrafyasında
“Kendi feryadı ancak ses veren feryadına.
Kimseler yok, aşinadan büsbütün hâli diyar.
‘Nerde yaranım?’ diyorken, bülentavaz ile
‘Nerde yaranım?’ diyor vadi, beyaban, kuhisar.” (Akif)
mısralarında resmedilen bir garip yalnızlığın okunduğu acıklı günlerde, ümid denilen soyut hayat iksirinin nurani bir bedende somutlaşması demek olan bir büyük adam tarafından, feleğin rağmına olarak, zamanın ruhuna üflenmiş büyük bir müjdedir.
Yine aynı dönemlerde kaleme aldığı Muhakemat adlı şaheserinde de İslam’ın bu aziz evladı şu enfes tespiti yapacaktır: “Hak neşvü nema bulacaktır.Hem de itikadımdır ki,istikbalde hüküm sürecek ve her kıtasında hakim-i mutlak olacak yalnız hakikat-ı İslamiyettir.”
Hem yine o müjdelememiş miydi ileri de Asya’nın İslam’ın parlayan eline teslim olacağını,o sırada esarette olan Türkistan, Kafkaslar, Mısır, Pakistan gibi devletlerin bağımsızlıklarını kazanacaklarını?...
Evet o gün görülen rüyaları biz bugün tabiri çıkmış olarak görüyoruz.İnşallah yeryüzünde barışın, huzurun, müsamaha ve hoşgörünün,gönüllerin cümbüşünün hükümferma olacağı günler de yakın.Nereden mi biliyorum?Bu kavramların hepsini ihtiva eden İslam’ın, insanlığın kaderine hakim olacağı müjdesi var da ondan...
İşte size bir ayet, bir hadis ve de müjdeli bazı haberler:
*** “ O, (Allah)Resulünü hidayet ve hak dinle gönderdi ki, müşrikler istemese de onu, bütün dinlerin üstüne çıkarsın. (Saf, /9)
***İbn-i Hibban’ın sahihinde bildirdiği bir hadis-i şerif: “Öyle bir gün gelecek ki, bu din gece ile gündüzün ulaştığı her yere mutlaka ulaşacak ve girmediği ev kalmayacaktır.”
Şimdi de ümidlerimize fer verecek bazı haberleri nakledelim:
*Dünya kiliseler birliği 1997 yılına ait dünya kiliseler kitabı adlı yıllığında 21.asrın ilk çeyreğinde yeryüzünde İslam’ın birinci sıraya oturacağını haber vermektedir.
*ABD’de 2000 yılında yapılan başkanlık seçimlerinde Reform partisinden başkan adayı olan Pot Buchanan Death of the West(Batının ölümü) adıyla yayınladığı ve siyasi çevrelerde şok tesiri yapan kitabında şu tespitleri yapıyor: “Gerçek şu ki,Nazizmi,Faşizmi,Kominizmi ve Japonların askeri ruhunu yok etmemiz gibi,İslam’ı yok edemeyiz.Bu mümkün değil.Çünkü İslam 1400 seneden bu yana ayakta kalabildi ve bugün de 57 ülkenin inancına hakim durumda ve onu yenmek mümkün değildir.”
“İslam’ı hafife almayın, çünkü o, Batıda en hızlı yayılan dindir. Ve dünya genelinde Hıristiyanlığı geçmiş durumdadır. Bunu durdurmanın da hiçbir çaresi yoktur.”
*Kanada’lı araştırmacı ve Ortadoğu uzmanı Danyal Baybis, El Müctemia adlı Arapça dergide yayınlanan bir makalesinde şöyle yazmakta: “İslam, başta Batı ve Afrika olmak üzere bütün dünyada hızla yayılan,istisnai bir güce sahip ve mensuplarını cezb eden bir dindir.”
*Fransız Genelkurmayının stratejistlerinden General Pierre Gallois Allah’ın güneşi batıyı kör ediyor(La soleil d’Allah aveugle L’occident) adıyla yayınladığı kitabında şu hükme varıyor: “Bütün iç sarsıntılarına rağmen İslamiyet Batı âlemine hâkim olacaktır.” Bu tespit bana, ünlü İngiliz yazar Bernard Shaw’ın şu sözünü hatırlattı: “Ben, Müslümanlığın,yarının Avrupası için mutlaka kabule değer olacağı kanaatindeyim.Aslında Avrupa ,çoktan Müslümanlığı kabule değer bulmaya başladı bile.”
*ABCNEWS COM’da yayınlanan bir haberde şöyle deniliyor: “1 milyardan fazla insanın kabul ettiği İslam, dünyanın en hızlı büyüyen dini.”
*Haziran 2001’in ilk haftasındaki baskısında İslam’ı kapak yapan Alman Der Spiegel dergisi “Hz.Muhammed’in gücü” başlığı altında yayınlanan 20 sayfalık yazıda “Hiçbir din,dünyada İslam kadar hızlı yayılmıyor,İslam hoşgörü dinidir.Hz.Muhammed’in(asm) Medine’de hazırladığı anayasada tüm insan haklarına yer veriliyor” ifadelerini kullanan dergi, İngiliz felsefe profesörü Ernes Gellner’in şu sözlerini öne çıkarmış: “İslamiyet dinden çok daha fazla bir şey...Allah’ın dünya için öngördüğü bir toplum düzeni tasarısıdır.”
* ABD’de 4 kuruluşun ortaklaşa yaptıkları bir araştırmaya göre ABD’de her sene 20 bin kişi İslamı seçmekte.Sadece Newyork’ta bünyesinde mescit açılan lise sayısı yetmiş beşe ulaşmıştır.
*23 Ekim 2001 tarihli Newyork Times’in haberine göre 11 Eylül hadisesinden sonra ABD’de İslam’a girenlerin gündelik ortalamasında 4 kat artış meydana geldi.
*Roterdam Avrupa’nın kültür başkenti dairesi Başörtüsünü Avrupa’nın kültür sembollerinden biri kabul etti.
*Rusya’daki İslam’ın inkişafı da baş döndürücü şekilde.Rus araştırmacı Damir Hayrvitindov bunu şöyle özetliyor: “Son beş yüzyıldan bu yana Rusya’da İslam dinine bu kadar ilgi duyulmamıştır.” Din işleri uzmanı Aleksi Maleşinko da 1-12-2001 tarihli Fransız Le Monde gazetesine yaptığı açıklamada şunu ifade ediyor: “İstatistikler 15 sene içinde 150 milyonluk Rus halkının üçte birisinin Müslüman olacağını gösteriyor.”
Evet sunduğumuz bu ümid buketi de gösteriyor ki, Dünya İslam’a muhtaç, dünya İslam’a mecbur...Ah bir de biz gölge yapmasak...Bu gidişatı yanlış hareketlerimizle,radikal söylemlerle,sertliklerle geciktirmesek...Şu an İslam’ı temsil,tebliğin önüne geçmiş durumda...Bir gayr-i müslimin bir camide bizden göreceği şefkatli bir tebessüm o kadar önemli ki.Bakın Ernest Renan ne diyor: “Bir mescide girip de, içten etkilenmediğim ve hatta diyebilirim ki, Müslüman olmadığıma hayıflanmadan çıktığım olmamıştır.”
Şunu da unutmayalım.T.W. Arnold’un İslam’ın intişarı tarihi adlı eserinde dediği gibi: “İslam en büyük insanlık kazanımlarını siyasal gücünün en zayıf olduğu zamanlarda ve mekanlarda gerçekleştirmiştir.” Şimdi tam böyle bir zaman. Zaman fisebillah İslam’a hizmet zamanı...
Yazımızı Asrın düşünürün sözleri ile noktalayalım: “Eğer biz İslam ahlakının ve iman hakikatlarının güzelliklerini fiillerimizle gösterir isek sair dinlerin tabiileri elbette cemaatlerle İslamiyet’e dehalet edecekler.”
“Ümitvar olunuz.Şu istikbal inkilabatı içinde en yüksek ve gür sâdâ, İslam’ın sâdâsı” olacaktır.” Bediüzzaman
...Bir sözün değeri söyleyen kişi kadar, söylenen zaman, içinde bulunulan şartlar ve fiili durum ile de değer kazanır. Mesela yukarıdaki söz -aşağıda vereceğimiz misallerle de anlaşılacağı gibi- şimdi söylenseydi, malumu ilam kabilinden olurdu.Halbuki bu müthiş söz, 20.asrın başlarında, İslam âleminde yıkışların yıkılışları takip ettiği, ümitlerin sönmeye yüz tuttuğu, İslam’ın bülbülü dev şairlerin viranelerin yasçısı baykuşlara döndüğü, İslam’ın kaderi hakkında “Zaman ahirzamandır, gün günden beter gelecek” kehanetlerinin ortalıkta gezdiği, topyekün İslam coğrafyasında
“Kendi feryadı ancak ses veren feryadına.
Kimseler yok, aşinadan büsbütün hâli diyar.
‘Nerde yaranım?’ diyorken, bülentavaz ile
‘Nerde yaranım?’ diyor vadi, beyaban, kuhisar.” (Akif)
mısralarında resmedilen bir garip yalnızlığın okunduğu acıklı günlerde, ümid denilen soyut hayat iksirinin nurani bir bedende somutlaşması demek olan bir büyük adam tarafından, feleğin rağmına olarak, zamanın ruhuna üflenmiş büyük bir müjdedir.
Yine aynı dönemlerde kaleme aldığı Muhakemat adlı şaheserinde de İslam’ın bu aziz evladı şu enfes tespiti yapacaktır: “Hak neşvü nema bulacaktır.Hem de itikadımdır ki,istikbalde hüküm sürecek ve her kıtasında hakim-i mutlak olacak yalnız hakikat-ı İslamiyettir.”
Hem yine o müjdelememiş miydi ileri de Asya’nın İslam’ın parlayan eline teslim olacağını,o sırada esarette olan Türkistan, Kafkaslar, Mısır, Pakistan gibi devletlerin bağımsızlıklarını kazanacaklarını?...
Evet o gün görülen rüyaları biz bugün tabiri çıkmış olarak görüyoruz.İnşallah yeryüzünde barışın, huzurun, müsamaha ve hoşgörünün,gönüllerin cümbüşünün hükümferma olacağı günler de yakın.Nereden mi biliyorum?Bu kavramların hepsini ihtiva eden İslam’ın, insanlığın kaderine hakim olacağı müjdesi var da ondan...
İşte size bir ayet, bir hadis ve de müjdeli bazı haberler:
*** “ O, (Allah)Resulünü hidayet ve hak dinle gönderdi ki, müşrikler istemese de onu, bütün dinlerin üstüne çıkarsın. (Saf, /9)
***İbn-i Hibban’ın sahihinde bildirdiği bir hadis-i şerif: “Öyle bir gün gelecek ki, bu din gece ile gündüzün ulaştığı her yere mutlaka ulaşacak ve girmediği ev kalmayacaktır.”
Şimdi de ümidlerimize fer verecek bazı haberleri nakledelim:
*Dünya kiliseler birliği 1997 yılına ait dünya kiliseler kitabı adlı yıllığında 21.asrın ilk çeyreğinde yeryüzünde İslam’ın birinci sıraya oturacağını haber vermektedir.
*ABD’de 2000 yılında yapılan başkanlık seçimlerinde Reform partisinden başkan adayı olan Pot Buchanan Death of the West(Batının ölümü) adıyla yayınladığı ve siyasi çevrelerde şok tesiri yapan kitabında şu tespitleri yapıyor: “Gerçek şu ki,Nazizmi,Faşizmi,Kominizmi ve Japonların askeri ruhunu yok etmemiz gibi,İslam’ı yok edemeyiz.Bu mümkün değil.Çünkü İslam 1400 seneden bu yana ayakta kalabildi ve bugün de 57 ülkenin inancına hakim durumda ve onu yenmek mümkün değildir.”
“İslam’ı hafife almayın, çünkü o, Batıda en hızlı yayılan dindir. Ve dünya genelinde Hıristiyanlığı geçmiş durumdadır. Bunu durdurmanın da hiçbir çaresi yoktur.”
*Kanada’lı araştırmacı ve Ortadoğu uzmanı Danyal Baybis, El Müctemia adlı Arapça dergide yayınlanan bir makalesinde şöyle yazmakta: “İslam, başta Batı ve Afrika olmak üzere bütün dünyada hızla yayılan,istisnai bir güce sahip ve mensuplarını cezb eden bir dindir.”
*Fransız Genelkurmayının stratejistlerinden General Pierre Gallois Allah’ın güneşi batıyı kör ediyor(La soleil d’Allah aveugle L’occident) adıyla yayınladığı kitabında şu hükme varıyor: “Bütün iç sarsıntılarına rağmen İslamiyet Batı âlemine hâkim olacaktır.” Bu tespit bana, ünlü İngiliz yazar Bernard Shaw’ın şu sözünü hatırlattı: “Ben, Müslümanlığın,yarının Avrupası için mutlaka kabule değer olacağı kanaatindeyim.Aslında Avrupa ,çoktan Müslümanlığı kabule değer bulmaya başladı bile.”
*ABCNEWS COM’da yayınlanan bir haberde şöyle deniliyor: “1 milyardan fazla insanın kabul ettiği İslam, dünyanın en hızlı büyüyen dini.”
*Haziran 2001’in ilk haftasındaki baskısında İslam’ı kapak yapan Alman Der Spiegel dergisi “Hz.Muhammed’in gücü” başlığı altında yayınlanan 20 sayfalık yazıda “Hiçbir din,dünyada İslam kadar hızlı yayılmıyor,İslam hoşgörü dinidir.Hz.Muhammed’in(asm) Medine’de hazırladığı anayasada tüm insan haklarına yer veriliyor” ifadelerini kullanan dergi, İngiliz felsefe profesörü Ernes Gellner’in şu sözlerini öne çıkarmış: “İslamiyet dinden çok daha fazla bir şey...Allah’ın dünya için öngördüğü bir toplum düzeni tasarısıdır.”
* ABD’de 4 kuruluşun ortaklaşa yaptıkları bir araştırmaya göre ABD’de her sene 20 bin kişi İslamı seçmekte.Sadece Newyork’ta bünyesinde mescit açılan lise sayısı yetmiş beşe ulaşmıştır.
*23 Ekim 2001 tarihli Newyork Times’in haberine göre 11 Eylül hadisesinden sonra ABD’de İslam’a girenlerin gündelik ortalamasında 4 kat artış meydana geldi.
*Roterdam Avrupa’nın kültür başkenti dairesi Başörtüsünü Avrupa’nın kültür sembollerinden biri kabul etti.
*Rusya’daki İslam’ın inkişafı da baş döndürücü şekilde.Rus araştırmacı Damir Hayrvitindov bunu şöyle özetliyor: “Son beş yüzyıldan bu yana Rusya’da İslam dinine bu kadar ilgi duyulmamıştır.” Din işleri uzmanı Aleksi Maleşinko da 1-12-2001 tarihli Fransız Le Monde gazetesine yaptığı açıklamada şunu ifade ediyor: “İstatistikler 15 sene içinde 150 milyonluk Rus halkının üçte birisinin Müslüman olacağını gösteriyor.”
Evet sunduğumuz bu ümid buketi de gösteriyor ki, Dünya İslam’a muhtaç, dünya İslam’a mecbur...Ah bir de biz gölge yapmasak...Bu gidişatı yanlış hareketlerimizle,radikal söylemlerle,sertliklerle geciktirmesek...Şu an İslam’ı temsil,tebliğin önüne geçmiş durumda...Bir gayr-i müslimin bir camide bizden göreceği şefkatli bir tebessüm o kadar önemli ki.Bakın Ernest Renan ne diyor: “Bir mescide girip de, içten etkilenmediğim ve hatta diyebilirim ki, Müslüman olmadığıma hayıflanmadan çıktığım olmamıştır.”
Şunu da unutmayalım.T.W. Arnold’un İslam’ın intişarı tarihi adlı eserinde dediği gibi: “İslam en büyük insanlık kazanımlarını siyasal gücünün en zayıf olduğu zamanlarda ve mekanlarda gerçekleştirmiştir.” Şimdi tam böyle bir zaman. Zaman fisebillah İslam’a hizmet zamanı...
Yazımızı Asrın düşünürün sözleri ile noktalayalım: “Eğer biz İslam ahlakının ve iman hakikatlarının güzelliklerini fiillerimizle gösterir isek sair dinlerin tabiileri elbette cemaatlerle İslamiyet’e dehalet edecekler.”