sinang
New member
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM.
Davetçi, Rabbine yakaracağı zaman insanların kulak ve gözlerinden uzak bir yer seçmelidir. Bir uzlet ortamında kendisini her şeyiyle Rabbine vererek yakarmalıdır. Mü'min göğüs daraltıp çaresiz bırakan dertlerini böyle bir ortamda Rabbine açar. Araya hiç bir vasıta koymadan "Ya Rab!" diye seslenir. Rabbinin yakın olduğunu bilerek...
O'nunla bağlantı kurduğunu bilerek...
Çünkü Rabbi, muhakkak ki işitiyor ve görüyor. Bağırıp çağırmaya gerek kalmadan, işitiyor ve görüyor. Hiç kuşkusuz üzüntülü kimse, derdini açmakla huzur duyar. Şikayete ihtiyaç duyar. Kullarına merhametli olan Yüce Allah, hiç şüphesiz onların beşeri fıtrattan ileri gelen bu durumunu biliyor. Bildiği için de kullarının kendisine dua edip göğüs daraltan dertlerini kendisine açmalarından hoşlanıyor.
"Rabbiniz buyurdu ki Bana dua edin ki size icabet edeyim." (el-Bakara: 60)
Dua etsinler ki, yorucu yüklerinin sinirsel baskısından kurtulsunlar. Görevlerinin ağırlığını kendilerinden daha güçlü birine havale etmiş olarak gönül huzuruna kavuşsunlar. Kendisine sığınıp güveneni yalnız bırakıp horlamayan Yüceler yücesi makamla ilişkili olduklarını anlasınlar.
Dua, inanmış bir kalbin huzur kaynağıdır. Tatlı bir huzur, sıcak bir sevgi ve tatminkâr bir hoşnutluk sağlayan, inanç ve güvence dağıtan bir kaynaktır. Artık bu mü'min rıza makamındadır. Sıcacık bir sevgi ve doyulmaz bir lezzet ortamındadır. Muhkem bir bölgede sürdürmektedir yaşamını...
"Kullarım beni senden sorarlarsa, ben muhakkak ki yakınan ve bana dua edenin duasına da icabet ederim." (el-Bakara: 185)
Ebu Davud.Tirmizi ve İbn-i Mace'nin - senedini zikrederek - Selman-i Farisi (r.a.)'dan rivayet ettiklerine göre Hz. Peygamber (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
" Allah, hiç şüphesiz bir kulunun hayır dilemek maksadıyla kendisine açtığı elleri boş çevirmekten haya eder." (Tirmizi; Ebû Davud; İbn-i Mace 2/1271)
Buhari ve Müslim'de de şu hadis-i şerif vardır.
" Sizden biri " Dua ettim; ama icabet edilmedim" diye acele etmedikçe duasına icabet edilir." (Buhari: Müslim: 4/2095)
Davetçi, Rabbine yakaracağı zaman insanların kulak ve gözlerinden uzak bir yer seçmelidir. Bir uzlet ortamında kendisini her şeyiyle Rabbine vererek yakarmalıdır. Mü'min göğüs daraltıp çaresiz bırakan dertlerini böyle bir ortamda Rabbine açar. Araya hiç bir vasıta koymadan "Ya Rab!" diye seslenir. Rabbinin yakın olduğunu bilerek...
O'nunla bağlantı kurduğunu bilerek...
Çünkü Rabbi, muhakkak ki işitiyor ve görüyor. Bağırıp çağırmaya gerek kalmadan, işitiyor ve görüyor. Hiç kuşkusuz üzüntülü kimse, derdini açmakla huzur duyar. Şikayete ihtiyaç duyar. Kullarına merhametli olan Yüce Allah, hiç şüphesiz onların beşeri fıtrattan ileri gelen bu durumunu biliyor. Bildiği için de kullarının kendisine dua edip göğüs daraltan dertlerini kendisine açmalarından hoşlanıyor.
"Rabbiniz buyurdu ki Bana dua edin ki size icabet edeyim." (el-Bakara: 60)
Dua etsinler ki, yorucu yüklerinin sinirsel baskısından kurtulsunlar. Görevlerinin ağırlığını kendilerinden daha güçlü birine havale etmiş olarak gönül huzuruna kavuşsunlar. Kendisine sığınıp güveneni yalnız bırakıp horlamayan Yüceler yücesi makamla ilişkili olduklarını anlasınlar.
Dua, inanmış bir kalbin huzur kaynağıdır. Tatlı bir huzur, sıcak bir sevgi ve tatminkâr bir hoşnutluk sağlayan, inanç ve güvence dağıtan bir kaynaktır. Artık bu mü'min rıza makamındadır. Sıcacık bir sevgi ve doyulmaz bir lezzet ortamındadır. Muhkem bir bölgede sürdürmektedir yaşamını...
"Kullarım beni senden sorarlarsa, ben muhakkak ki yakınan ve bana dua edenin duasına da icabet ederim." (el-Bakara: 185)
Ebu Davud.Tirmizi ve İbn-i Mace'nin - senedini zikrederek - Selman-i Farisi (r.a.)'dan rivayet ettiklerine göre Hz. Peygamber (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
" Allah, hiç şüphesiz bir kulunun hayır dilemek maksadıyla kendisine açtığı elleri boş çevirmekten haya eder." (Tirmizi; Ebû Davud; İbn-i Mace 2/1271)
Buhari ve Müslim'de de şu hadis-i şerif vardır.
" Sizden biri " Dua ettim; ama icabet edilmedim" diye acele etmedikçe duasına icabet edilir." (Buhari: Müslim: 4/2095)