Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Dua ibadetin özüdür

samanyolu

New member
Katılım
19 Mar 2007
Mesajlar
2,063
Tepkime puanı
2,696
Puanları
0
Yaş
49
Konum
istanbul
Kulu değerli kılan şeylerden biri, belki de en önemlisidir dua. Çünkü duada, bir anlamda dünyevî varlıktan sıyrılarak Mevlâ’ya yakınlaşma, O’nun ilim ve kudretini yanı başında hissetme vardır.
Dua, sonsuz ihtiyaç sahibi olan kulun, sonsuz kudret sahibi olan Rabbine yönelmesi, halini arz edip niyazda bulunmasıdır. Kul, kendi küçüklüğünü ve el açtığı kapının büyüklüğünü ancak dua ile hisseder.
Dua kulluğun gereği, ibadetin özü (Tirmizî), ilâhi muhabbetin yansımasıdır. Dua ariflerin matlubu, mazlumların barınağı, rahmetin anahtarıdır (Deylemî). Dua, müminin silahı, dinin dayanağı, göklerin ve yerin nurudur. (İbn Ebî Dünya, Hakim). Dua acizliğini idrak etmek, mücrimliğini ikrar etmek, ahiretini imar etmektir.
Dua bir yönüyle bir itiraftır aslında. Semaya kalkan ellerin, yerleri ve gökleri yoktan var eden Allah Tealâ’nın kudretini, kendi fakr ve acziyetini, ondan başka sığınacak kapı olmadığını itiraf etmesidir. Kulu değerli kılan da bu değil midir zaten? Rabbimiz’in Rasulü’ne hitaben; “De ki duanız olmasaydı, Rabbim size değer verir miydi?” (Furkan, 77) ayet-i kerimesi ne kadar sarsıcıdır.
Kulu değerli kılan şeylerden biri, belki de en önemlisidir dua. Çünkü duada, bir anlamda dünyevî varlıktan sıyrılarak Mevlâ’ya yakınlaşma, O’nun ilim ve kudretini yanı başında hissetme vardır.
Aslında O bize her halükârda yakındır, hem de şah damarımızdan daha yakın. Ancak dua ile bu yakınlığın farkına varır, sadece dua ile anlarız asıl bizim uzak düştüğümüzü. Allah Tealâ bir ayet-i keriminde şöyle buyuruyor: “Kullarım sana beni sordukları zaman (onlara söyle): Muhakkak ki ben onlara çok yakınım. Bana dua edince dua edenin duasına icâbet ederim. O halde onlar da benim (davetime) icâbet etsinler ve bana iman etsinler. Umulur ki onlar (o zaman) hak yolu bulurlar.” (Bakara, 186)

Hepimiz Duaya Muhtacız
Her gün beş vakit namazın ardına hapsettiğimiz dua, gerçekte hayatımızın her saniyesindedir. Otururken, kalkarken, yerken, içerken, uyanırken, kısacası her anımız dua ve yakarışa açıktır.
Öyleyse her saniyeyi fırsat bilmeli, her fırsatı dua ve niyazla değerlendirmeliyiz. Semaya açılan ellerimiz şükrümüze, hamdımıza, naz ve niyazımıza vesile olmalı. Ayakkabımızın kopan bağından (Tirmizî, İbn Hibbân) Cennet ve Cemâl isteğimize varıncaya kadar her dileğimizi sabır ve samimiyetle ilâhi huzurdan istemeliyiz.
Ayrıca ilâhi rahmeti celbedip, gazabı defetmek de ancak bu sayede mümkün. Yine bu sayede kul rıza kapısından içeri girmeye hak kazanır, bu sayede yaşamına ve ibadetlerine çekidüzen verir.
Duanın bu incelikleri sebebiyledir ki hadis-i şeriflerde dua, ibadetlerin en faziletlisi (Hakim), en şereflisi (Buharî) olarak tarif edilirken, dua etmekte acizlik gösteren kişi insanların en acizi olarak takdim edilir. (Taberânî, Beyhakî)
Yüce Allah, bir hadis-i kutside, her fırsatta duaya olan ihtiyacımızı ve kudretinin büyüklüğünü bakın nasıl beyan buyuruyor:
“Ey kullarım, benim yedirdiklerim dışında hepiniz açsınız. Öyleyse sizi yedirmemi isteyin ki yedireyim. Ey kullarım, benim giydirdiklerim dışında hepiniz çıplaksınız. Öyleyse sizi giydirmemi isteyin ki giydireyim. Ey kullarım, sizin öncekileriniz ve sonrakileriniz, cinleriniz ve insanlarınız, yüksek bir yerde toplansalar da hepsi benden (farklı farklı şeyler) isteseler, ben de onlardan her birine isteğini versem, bu benim yanımdaki (hazine)lerden ancak denize daldırılan bir iğnenin (sudan) eksilttiği kadar eksiltebilir.” (Buharî, Müslim)
 
Üst Alt