Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Dua etmenin usul ve âdabı[1]

sumisali

New member
Katılım
3 Nis 2009
Mesajlar
1,903
Tepkime puanı
2,112
Puanları
0
1- DUA ETMENİN USUL VE ÂDABI[1]


Fıkıh âlimlerinin, hadis âlimlerinin, önceki âlimlerle sonraki âlimlerin çoğunluğunun görüşüne göre duâ etmek müstâhabdır. Allah Telalâ şöyle buyurmuştur: (Rabbınız buyurdu ki, bana duâ edip isteyin, kabul edip size vereyim.)[2]

Yine Allah Tealâ

(Yalvararak ve gizlice Rabbinize duâ edin) buyurmuştur.[3]

Bu konuda ayetler çoktur ve meşhurdur.

Sahih olan hadislere gelince bunlar ziyadesiyle bilinen şeylerdir, anla­tılmalarına da ihtiyaç yoktur. Biz yetecek kadar duaları ileride anlataca-. ğiz. Başarı Allah´dandır.

İmam Ebu´l-Kasim El-Kuşeyrî (Radıyallahu Anh) Risale´sinde şöyle de­miştir:

Duâ mı, yoksa sükût ve rızâ mı daha faziletlidir? konusu üzerinde in­sanlar farklı görüşler ileri sürmüşlerdir.

Bir kısmı demiştir: "Duâ ibâdettir." diye geçen hadise dayanarak duâ daha faziletlidir. Çünkü duâ, Allah´a ihtiyacı göstermektir.

Bir kısmı da: Kaderin hükmü altında sükût etmek ve sönük olmak da­ha sağlamdır ve kaderin geçmiş hükmüne rızâ göstermek daha iyidir, de­mişlerdir.

Bir kısmı da şöyle demiştir: Duâ ve rızânın her ikisini bir araya getir­mek için, dil ile duaya ve kalb ile rızâya sahib bulunmalıdır.

Kuşeyrî şöyle demiştir: Vakıtlar değişiktir. Bazı hallerde duâ, sükûttan daha faziletlidir. Duâ etmek edeb olur. Bazı hallerde de sükut etmek, duâ etmekten daha faziletli olur. O zaman sükût etmek edebdir. Bu ancak içinde bulunan hal ile anlaşılır. Eğer kalbinde duaya bir işaret buluyorsa onun duâ etmesi daha iyidir. Eğer sükût etmeye bir işaret buluyorsa, o zaman sükût etmek daha iyidir. Şöyle demek de doğrudur: Bir iş ki, müslüman-ların onda payı olacaktır yahut Allah Tealâ´nm onda bir hakkı vardır (müs-lümanların selâmetini istemek yahut Allah´ın dinini ikame etmek gibi) o zaman duâ etmek daha iyidir; çünkü duâ ibâdettir. Eğer işde şahsi bir pay varsa, sükut etmek daha iyidir. Duanın şartlarından biri de yemeğin helâl olmasıdır. Yahya İbni Muaz EI-Razî şöyle derdi: ben günah işler halde sana nasıl duâ ederim? Kerim olduğun halde de sana nasıl duâ et­mem?

Kalbin huzur içinde olması da duanın edeblerindendir. İnşaallah delili gelecektir. Bazıları da demişlerdir ki, duadan maksad ihtiyacı göstermektir. Yoksa Allah Tealâ dilediğini yapar.

İmam Ebu Hamid El-Gaza!î İhya´sında şöyle demiştir: Duanın edeble-ri ondur. Birincisi: Arefe gününü, ramazan ayını ve cuma gününü, gece­nin son üçte birini ve seher vakitlerini, şerefli zamanlar oldukları için göz­etleyip seçmektir.

İkincisi: Bazı halleri fırsat bilip o hallerde duâ etmektir. Secde halinde, orduların karşılaşması zamanında, yağmur yağarken, namaz ikametinde ve ondan sonra duâ etmek gibi... Ben derim ki, kalbin yumuşaklığı halinde.

Üçüncüsü: Kıbleye yönelmek, iki eli kaldırmak ve duâ sonunda elleri yüze sürmek.

Dördüncüsü: Gizli ve aşikâr arasında sesi alçak tutmak.

Beşincisi: Taşkınlık haline dönüşen zorlama davranışlar yapmamaktır. En iyisi, Peygamber ve ashabından nakledilen duaları yapmaktır. Her­kes güzel duâ yapamayacağı için, taşkınlığa düşmesinden korkulur.

Âlimlerden biri şöyle demiştir: Zillet ve ihtiyaç dili ile duâ et, fesahat ve gösteriş dili ile değil. Denilir ki: Âlimler ve zâhidler yedi kelimeden fazla duâ yapmazlar. Bakara sûresinin sonunda Allah Tealânm buyurduğu şu âyet buna şahidlik etmektedir:

"Rabbimiz, bizi muahaze etme..." Allah Tealâ hiç bir yerde bundan daha fazla kullarının duasından haber vermemiştir.

Ben derim ki, bunun benzeri, İbrahim Sûresinde olan Allah Tealâ´nın şu sözüdür:

"Hani İbrahim demişti: Rabbim! Bu beldeyi emniyet ve güven yeri yap.." Derim ki, âlimlerin çoğunluğunun görüşü, duâ konusunda kısıt­lama yapmamaktır. Yedi kelimeden ziyade duâ etmek de mekruh değil­dir. Doğrusu kayıdsız olarak duayı uzatmak müstahabdır.

Altıncısı: Yalvarmak, iç huzuru duymak ve korkmaktır. Allah Tealâ şöyle buyurmuştur:

"Bütün peygamberler hayırlara koşarlar, umarak ve korkarak bize duâ ederlerdi. Bize karşı da teslimiyet içinde itaatkârdırlar."[4]

Yine Allah Tealâ şöyle buyurmuştur: "Yalvararak ve gizlice Rabbinize duâ edin".[5]

Yedincisi: Kesinlikle istemek ve duanın kabul edildiğine inanmak, iste­ğinin kabulünü doğrulamak. Bunun delilleri çoktur ve meşhurdur. Süf-yan İbni Uyeyne (Allah ona rahmet etsin) şöyle demiştir: Sizden hiç biri­nizi, kendi için bildiği günahı, duâ etmekten asla alıkonıasın; çünkü Al­lah Tealâ mahlûkatın en kötüsü olan İblis´in:

"Rabbim, insanlar dirilecekleri güne (kıyamete) kadar bana mühlet ver. Allah buyurdu: Sen mühlet verilenlerdensin." duasını kabul etmiştir.

Sekizinci: Duada ısrar etmek ve üç defa tekrarlamaktır. Duanın kabu­lünü acele istememektir.

Dokuzuncu: Allah Tealâ´mn ismini anarak duaya başlamaktır. Ben de­rim ki, Allah Tealâ´ya hamd ve senada bulunduktan sonra Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem´e salât getirmek ve yine böyle başlangıçta ol­duğu gibi aynen duayı tamamlamak.

Onuncusu: Bu en önemlisidir ve duanın kabul edilmesinde esas ve asıl olandır. O da tevbe etmek, zulmü terk etmek ve Allah Tealâ´ya yönel­mektir.


kimya-i saadet
 
Üst Alt