Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Duâ ederken “Eûzü-Besmele” ve ''Usul''...

ibrahim571632

New member
Katılım
3 Tem 2007
Mesajlar
705
Tepkime puanı
756
Puanları
0
Konum
Mersin
Duâ ederken “Eûzü-Besmele” çekilir mi? Duâda usul nasıl olmalıdır?

Duâya başlarken "eûzü" çekilmesini hükme bağlayan bir kayıt yoktur. Bize emredilen Kur'ân okumaya başlarken "Eûzü" çekmektir. Ancak, duâya da onunla başlanmasında bir mahzur olmayacağı kanaatındayım. Fakat her hayırlı işe besmele ile başlama kâidesinin umumiliğine, duâ gibi bir hayırlı iş de dâhil olacağı için, Besme1e çekmek sünnettir, diyebiliriz. Usûl ve metoda gelince, bu mevzûda hülâsa olarak bize tavsiye edilenler şunlardır:
Birincisi: Cenâb-ı Hakk'a, canu gönülden bir iştiyakla hamd ve senâ etmektir. Meselâ, Türkçe ifâdelerle söyleyecek olursak: “Rabb'im, gökleri ve yeri yaratan Sensin. Kalbimden geçenleri bilen Sen'sin. İçime îmân ve itminânı yerleştiren sensin. Gönlümü arzuyla dolduran ve buna mukâbil Cenneti de şimdiden donatan Sen'sin. Bülbülü şakıtan, güle rengini bahşeden yine Sen'sin. "İşte böyle umum âlemde cereyan eden tasarrufları sayıp, hepsini Cenâb-ı Hakk'a isnât ettiğini, tazarru ve niyâz dolu bir üslûpla ifâde etme hamd ve senâ demektir ki, Allah Râsûlünün duâlarında bunu açıkça ve tekrarla görmekteyiz.
İkincisi: Efendimize Salâtu selâmda bulunmaktır. Bu âdeta, bir kapıyı vururken, o kapının önünde duran, o kapının kilit ve anahtarlarını elinde tutan Zât'a selâm vermek gibidir. Evet, salât ve selâmın ma'nâsı, Cenâb-ı Hakk'dan Hz.İbrahim ve onun âline verilenlerin aynen Efendimize de verilmesini talep ve Hz. İbrahim'in gönüllerde kazandığı saygıya denk, Allah Rasûlü için de bir saygı atmosferinin te'sisini arzu etmektir ki, canu gönülden istenen böyle bir şey muhakkak surette kabûl olacaktır. Ve böyle makbûl iki duâ arasında kalan bir duânın kabûl olması da bir cihette teminat altına alınmış olacaktır.
Üçüncüsü: İstenilen şeylerin muhakkak surette Cenâbı Hakk tarafından kabul göreceğine, zerre kadâr tereddüt göstermeden, kıvrana kıvrana ve duânın ayrılmaz bir şartı olan yalvarış, yakarış edâsıyla.. meselâ; deniz ortasında, bir tahta parçası üzerinde kalmış ve bütün sebeplerin sukût ettiğini aynelyakîn anlamış bir insanın teslîmiyeti içinde ve böyle bir ruhla teveccüh edip Cenâb-ı Hakk'a yönelmektir ki, duânın özü, hayatı da işte bu ihlâs ve bu samimiyettir.
Duânın kabul edilmediğini düşünmek katiyyen yanlıştır. Duâ, eğer şartlarına uygun yapılmışsa muhakkak kabûl görür. Ancak kabûl ediliş keyfiyeti, bizim istediğimizin aynı olmayabilir. Bazan bizim istediğimiz, bizim için hayırlı olmadığından, bir rahmet eseri olarak Cenâb-ı Hakk bize, istediğimizi değilde esas istememiz gerekeni ihsân buyurur. Bazan da duâmız âhiretimiz hesabına kabul görür. Onun için, yapılan duâların mutlak surette kabül edileceğini düşünerek duâ etmek çok mühimdir.
Dördüncüsü: Duâyı yine salât ve selâmla bitirmektir. Duâ hâlisâne bir kulluk ifâdesidir. Yani kul, aczini, fakrını, zaafını ve iktidârsızlığını idrâk ederek; güç, kuvvet, imkân ve gınâ sahibi Cenâb-ı Hakk'ın kapısına, hiç bir vâsıta kullanmadan doğrudan doğruya teveccüh edip matlûbunu ondan istemesi, demektir.
Üzerinde ısrarla durulması gereken önemli bir husus da şudur:
Israr edilirse, bazan duâ ile, âdi sebepler sukût eder ve Cenâb-ı Hakk duâyı kabûl buyurur. Zira bütün sebepler de O'nun kudret elindedir. O istediği şeye istediği şekilde tasarruf etme gücüne sâhiptir. Yeter ki duâ bu şuûr içinde yapılsın ve duâ edilmesi câiz olan noktalar dikkate alınsın!...

M.F.GÜLEN
(Asrın getirdiği Tereddütler-3)
 

ARZ_7

New member
Katılım
7 Şub 2009
Mesajlar
685
Tepkime puanı
395
Puanları
0
Duâya başlarken "eûzü" çekilmesini hükme bağlayan bir kayıt yoktur. Bize emredilen Kur'ân okumaya başlarken "Eûzü" çekmektir. Ancak, duâya da onunla başlanmasında bir mahzur olmayacağı kanaatındayım.

Ayeti kerime de kuran okumaya başlarken euzü çekmek emridilmiştir. fakat buradaki emir lafzi değil halidir.. yani Kuran okumaya başlarken Euzü çekilmesinin dil ile olması değil hal ile olması emredilmiştir. Hükümde bu yöndedir. Namaza durdurğumuz da fatiha dan önce euzü çekmek sünnettir. Neden ? Dediğimiz gibi kuran okumaya başlarken Şeytandan Allaha sığınmak hal ile olması emredilmiş.. Siz kuran okurken şeytanın işlerinden Allahın işlerine sığının. Günah üzere olduğunuz, edebi terk ettiğiniz bir halde kuran okumayın!! derhal haliniz düzeltin öyle kuran okumaya başlayın.. Açıktan işlnenn bir günahtan sakınmamızı emrederken, belki gizliden işlenen kalp günahlarından da sakınmamız emredilmiştir.. Dolayısıyla namaz da şeytanın amellerinden zaten kurtulmuş olduğumuz için dil ile söylemenin bir zarureti yoktur.. Ancak kalbimizi selim tutmamız yine bu hükmün içine girerki bu mana da euzü çekmek vaciptir..
Harama bakarken kuran okunmayacağı gibi, Riya içinde kuran okumayı yasaklamış.. Bu gibi hallerden ( şeytanın amellerinde) Allaha ( istenilen bir hale) geçiş yapmamız emredilmiştir.. yoksa günah içindeyken, haram ile burun burunayken, riya için kibir için kuran okurken dil ile Euzü billlah demenin hiç bir anlamı olmaacağı gibi ayette ki hüküm de yerine getirlmiş olmayacaktır..

Dua ya başlarken euzü çekmeye gelince aynı hüküm bunun içinde geçerlidir.. euzü dil ile değil hal ile olduğu için dua ya başlarken yine halimiz şeytan amellerinden uzak Allahın istediği bir halde olmak zorundadır. Edepsizliği terk etmek euzü nün içine girmektedir. Günahlardan kurtulmak euzünün içine girmektedir. Çünkü Şeytandan Allaha sığınmak ancak Günahlardan ibadetlere geçişle mümkündür. Allahın ''kovulmuş şeytandan' Allaha sığınılmsını istemesi şeytanın kovuluş sebebinin çok önemli olduğudur. Şeytan kibri yüzünden kovulmuştur, günahı yüzünden, kötülüğü emretmesinden.. demek ki şeytandan Allaha sığınmak ancak ve ancak günahlardan kaçmakla mümkün.. Dua ederkende günahlardan kaçma zorunluluğu vardır. hatta edeb bile terkedilmeyecek, dizüztü çökülecek, eller açılacak, gözler kapanacak, yaşlar damlayacak.. Hadi kuran okurken sadece günhalardan kaçmak yeterli olur ama dua ederken birde hayatta en zor olan şeylerden biri olan kalbin huzuru yakalanması ve gözlerden yaş akması çok önem arz eder..

Şu halde diyebiliriz ki dua ederken euzü çekmek vaciptir.. hüküm bellidir, apaçık ve nettir. Nasıl denebilir dua da euzü çekilmesini hükme bağlayan bir kayıt yoktur. ayet açıktır. Dil ile söylenmesinin bir kaydı yoktur diye itiraz edilecek olursa, az önce namaz daki hükmü söylediğimiz gibi ' kuran okumaya başlarken' bile dil ile söylenmesinin bi anlam ve manası yoktur. Duada da dil önemli değil hal önemlidir. Hal böyleyken rahatlıkla söyleyebiliriz ki ' Duaya başlarken euzü çekmek vaciptir.'
 
Üst Alt