Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

dostluk ama...........

berfut

New member
Katılım
23 Kas 2007
Mesajlar
2,167
Tepkime puanı
334
Puanları
0
Yaş
44
Konum
istanbul
> >>Genc adamın biri,
> >>Dermis babasına her gün;
> >>' Benim de dostlarım var, sendeki dost gibi'
> >>Baba, itiraz eder,
> >>Olmaz öyle çok dost, hakikisi
> >>Belki bir, belki iki,
> >>Fazlasıni bulamazsın gerçek, hakiki...
> >>>
> >>Devam eder durur konuşma...
> >>Aralarında başlar bir tartışma,
> >>Karar verirler bir sınava,
> >>Dostun hakikisini anlamaya...
> >>>
> >>Bir akşam bir koyun keserler,
> >>Ve koyarlar çuvala,
> >>Baba der ki oğluna,
> >>>' Hadi al bu çuvali şimdi götür dostuna'
> >>>
> >>Çuvaldan kanlar damlamakta,
> >>Sanki öldürmüşler de bir adam?
> >>Koymuşlar çuvala,
> >>Dıştan böyle sanılmakta,
> >>>
> >>Delikanli sırtlar çuval?
> >>Gider en iyi bildiği dostuna,çalar kapıyi
> >>O dost, bakar ki bir çuval, hem de kanli
> >>Kapar hızla kapıyi delikanlının suratına,
> >>Almaz içeri arkadaşıni
> >>>
> >>Böylece tek tek dolaşır delikanli
> >>Kendince tanıdıği sevdiği dostlarıni
> >>Ne çare, hepsinde de sonuc aynıdır,
> >>Evlat geriye döner,
> >>Ama içten yıkılır...
> >>>
> >>Babasına dönerek; haklıymışsın baba ' der,
> >>Dost yokmus şu dünyada ne sana, ne de bana,
> >>Baba ' hayır Evlat 'der, benim bir dostum var bildiğim,
> >>Hadi, çuvali alda bir kerede git ona,
> >>>
> >>Genc adam, çuvali sırtlar tekrar,
> >>Alnından ter, çuvaldan kanlar damlar...
> >>Gider, baba dostuna,
> >>Kabul görür, sevinir,
> >>O dost, delikanlıyi alır hemen içeri,
> >>>
> >>Geçerler arka bahçeye,
> >>Bir çukur kazarlar birlikte,
> >>Çuvaldaki koyunu gömerler adam diye,
> >>Üzerine de serpiştirirler toprak,
> >>Belli olmasın diye dikerler sarmısak...
> >>>
> >>Genc adam gelir babasına;
> >>' Baba, işte dost buymus diye konuşunca,
> >>Babasi 'daha erken, o belli olmaz daha,
> >>Sen yarın git O na, çıkart bir kavga,
> >>Atacaksın iki tokat, hic çekinmeden ona,
> >>İşte o zaman anlaşılacak, dostun hakikisi,
> >>Sonra gel olanlari anlat bana...'
> >>>
> >>Genc adam, aynen yapar babasının dediğini,
> >>Maksadi anlamaktır dostun hakikisini,
> >>Babasının dostuna istemeden basar iki tokadi
> >>Der ki tokadi yiyen DOST;
> >>'Git de söyle babana,
> >>Biz satmayız sarmısak tarlasıni
> >>Böyle iki tokada'
> >>
> >
 

beyza

New member
Katılım
26 Eyl 2007
Mesajlar
169
Tepkime puanı
6
Puanları
0
Yaş
41
Dostluğa Dair…

Dostluğa Dair…

DOST!..

Genç adamın biri,


Dermiş babasına her gün;

'Benim de dostlarım var, sendeki dost gibi'

Baba, itiraz eder, Olmaz öyle çok dost, hakikisi Belki bir, belki iki,
Fazlasını bulamazsın gerçek, hakiki... Devam eder durur konuşma...

Aralarında başlar bir tartışma, Karar verirler bir sınava, Dostun hakikisini anlamaya... Bir akşam bir koyun keserler,Ve koyarlar çuvala.

Baba der ki oğluna, 'Hadi al bu çuvalı, şimdi götür dostuna'.

Çuvaldan kanlar damlamakta, Sanki öldürmüşler de bir adamı, koymuşlar çuvala, Dıştan böyle sanılmakta. Delikanlı sırtlar çuvalı,
Gider en iyi bildiği dostuna, çalar kapıyı. O dost, bakar ki çuvala

hem de kanlı, Kapar hızla kapıyı delikanlının suratına, Almaz içeri arkadaşını,

Böylece tek tek dolaşır delikanlı,Kendince tanıdığı, sevdiği dostlarını. Ne çare, hepsinde de sonuç aynıdır. evlat geriye döner.

Ama içten yıkılır... Babasına dönerek; haklıymışsın baba ' der.

Dost yokmuş bu dünyada ne sana, ne de bana. Baba 'hayır Evlat 'der, benim bir dostum var bildiğim. Hadi, çuvalı alda bir kerede git ona.

Genç adam, çuvalı sırtlar tekrar.Alnından ter, çuvaldan kanlar damlar... Gider, baba dostuna. Kabul görür, sevinir. O dost, delikanlıyı alır hemen içeri. Geçerler arka bahçeye. Bir çukur kazarlar birlikte, Çuvaldaki koyunu gömerler adam diye,Üzerine de serpiştirirler toprak. Belli olmasın diye dikerler sarımsak...

Genç adam gelir babasına; 'Baba, işte dost buymuş' diye konuşunca,

Babası; 'daha erken, o belli olmaz daha. Sen yarın git O'na, çıkart bir kavga, Atacaksın iki tokat, hiç çekinmeden ona, işte o zaman anlaşılacak, dostun hakikisi. Sonra gel olanları anlat bana...'

Genç adam, aynen yapar babasının dediğini, Maksadı anlamaktır dostun hakikisini, babasının dostuna istemeden basar iki tokadı!

Der ki tokadı yiyen DOST; 'Git de söyle babana, biz satmayız Sarımsak tarlasını böyle iki tokada'!


Yalnızlık Allah’a mahsustur.Bu söz her birimize tanıdık gelirBelki büyüklerimizden belki satır aralarından duymuşuzdur.Ya insan yalnızken bile, arkadaşlık yapacak bir kağıt kalem arar. Yada bizi rahatlatacak bir müzik dinlemek isteriz.

Aslında yalnızken bile, bir objenin, bir manzaranın eşlik etmesini isteriz. Peki bu yalnızlık ömür boyu sürer mi? Sanmam. Ne mutlu ki yalnızlık döneminden çıkınca derdini paylaşabileceği bir dostu olan kişilere. Hikayede olduğu gibi arkadaşlar hep vardır. Ve olmaya devam ederde. Ya dost diyebileceğimiz kişi pek azımıza nasip olur.

Peki neden? Sorarım bunu kendime. Cevabı Necip Fazıl Kısakürek’in sözlerinde buldum. “Benim dostum, Layık olduğum için dostumdur; dostum olduğum için layık değil.” Bulunduğumuz çağda güven duymak okadar zor hale gelmiş ki, birilerine yardım etmek zorlaşıyor.

Bu nedenle hep bir şeyler bekler olmuşuz. Adım atmadan onkere düşünmeye gerek duymuşuz. Böyle bir atmosferde bırakın dostlukları arkadaşlaşlık kurmak bile güçleşmiş.Dost edinmeye layık olma lüksünü yakalayamamışız.Bu yüzdendostluk üzerine bunca hikayeler, şiirler, sözler yazılmıştır. Zor elde edilinen ve yakaladımı sımsıkı tutup elinden kaçırmak istenilmeyendir dost.

“Gönül, her dosttan bir gıda alır. Gönül her bilgiden manavi bir zevk, bir safa, bir arınma elde eder.” MEVLÂNA


“Dost dediğin kara günde belli olur” gerçekten öyle midir? Başarılı olduğun kıvanç duyduğun zamanlarda kıskançlık yerine,seni daima yüreklendiren kişi değil midir?Aynı zaman da kusurunu gördüğünde herkesin gözü önünde değil. Kenara çekip söyleyen değil midir?İnsan bunlarıda bekler. Sadece kötü günlerinde değil, iyi günlerinde de seninle gurur duyan bir dost.



Bugün Ülkemizin doslarını da görüyoruz. Dost gibi görünen dostlarımızı. Arabuluculuk yapmak isteyen, fakat daha çok karıştıran dostlarımızı.


“Size hücum eden düşmanlarınızdan korkmayın. Dalkavuklukla size yaranmak isteyen dostlarınızdan sakının!” (General Obelgon)







Kübra KÜTÜKLÜ


 

mümine

New member
Katılım
26 Eki 2007
Mesajlar
35
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
33
Gerçek Dostluk

Gerçek Dostluk

GERÇEK DOST
Genç adamın biri,
Dermiş babasına her gün;
Benim de dostlarım var, sendeki dost gibi'
Baba, itiraz eder,
Olmaz öyle çok dost, hakikisi
Belki bir, belki iki,
Fazlasını bulamazsın gerçek, hakiki...
Devam eder durur konuşma...
Aralarında başlar bir tartışma,
Karar verirler bir sınava,
Dostun hakikisini anlamaya...
Bir akşam bir koyun keserler,
Ve koyarlar çuvala.
Baba der ki oğluna,
'Hadi al bu çuvalı, şimdi götür dostuna'.
Çuvaldan kanlar damlamakta,
Sanki öldürmüşler de bir adamı,
Koymuşlar çuvala,
Dıştan böyle sanılmakta.
Delikanlı sırtlar çuvalı,
Gider en iyi bildiği dostuna, çalar kapıyı.
O dost, bakar ki bir çuvala hem de kanlı,
Kapar hızla kapıyı delikanlının suratına,
Almaz içeri arkadaşını, Böylece tek tek dolaşır delikanlı, Kendince tanıdığı, sevdiği dostlarını.
Ne çare, hepsinde de sonuç aynıdır.. evlat geriye döner.
Ama içten yıkılır...
Babasına dönerek; haklıymışsın baba ' der.
Dost yokmuş bu dünyada ne sana, ne de bana.
Baba 'hayır Evlat 'der, benim bir dostum var bildiğim.
Hadi, çuvalı alda bir kerede git ona.
Genç adam, çuvalı sırtlar tekrar.
Alnından ter, çuvaldan kanlar damlar....
Gider, baba dostuna. Kabul görür, sevinir.
O dost, delikanlıyı alır hemen içeri.
Geçerler arka bahçeye.
Bir çukur kazarlar birlikte,
Çuvaldaki koyunu gömerler adam diye,
Üzerine de serpiştirirler toprak.
Belli olmasın diye dikerler sarımsak....
Genç adam gelir babasına;
'Baba, işte dost buymuş' diye konuşunca,
Babası; 'daha erken belli olmaz daha.
Sen yarın git O'na, çıkart bir kavga, Atacaksın iki tokat, hiç çekinmeden ona, işte o zaman anlaşılacak, dostun hakikisi.
Sonra gel olanları anlat bana...'
Genç adam, aynen yapar babasının dediğini, Maksadı anlamaktır dostun hakikisini, babasının dostuna istemeden basar iki tokadı!
Der ki tokadı yiyen DOST;
'Git de söyle babana, biz satmayız Sarımsak tarlasını Böyle iki tokada'!
Sevilecek biri olmadığın zamanlarda bile Seni Sevmeli...
Sarılacak biri olmadığın zamanlarda bile Sana Sarılmalı...
Dayanılmaz olduğun zamanlarda bile Sana Dayanmalı...
Dost dediğin;
Bütün dünya seni üzdüğünde Sana moral vermeli.
Güzel haberler aldığında seninle dans etmeli, Ve ağladığında, seninle ağlamalı...
Ama hepsinden daha çok;
Dost matematiksel olmalı;
"Sevinci çarpmalı...
Üzüntüyü bölmeli...
Geçmişi çıkarmalı...
Yarını
toplamalı..."
Kalbinin derinliklerindeki ihtiyacı hesaplamalı...
Ve her zaman bütün parçalardan daha büyük olmalı...
İşi bitince seni bir tarafa atmamalı...
Mevlana
 

istanbluerdem

New member
Katılım
28 Ara 2007
Mesajlar
887
Tepkime puanı
168
Puanları
0
Konum
hayatýn ýcýnden
SARIMSAK TARLASI ------------------------------------------------------------------------------

Genç adamın biri,
Dermiş babasına her gün;
'Benim de dostlarım var, sendeki dost gibi'
Baba, itiraz eder,
Olmaz öyle çok dost, hakikisi
Belki bir, belki iki,
Fazlasını bulamazsın gerçek, hakiki...
Devam eder durur konuşma...
Aralarında başlar bir tartışma,
Karar verirler bir sınava,
Dostun hakikisini anlamaya...
Bir akşam bir koyun keserler,
Ve koyarlar çuvala,
Baba der ki oğluna,
'Hadi al bu çuvalı, şimdi götür dostuna'
Çuvaldan kanlar damlamakta,
Sanki öldürmüşler de bir adamı,
Koymuşlar çuvala,
Dıştan böyle sanılmakta,
Delikanlı sırtlar çuvalı,
Gider en iyi bildiği dostuna,çalar kapıyı,
O dost, bakar ki bir çuval, hem de kanlı,
Kapar hızla kapıyı delikanlının suratına,
Almaz içeri arkadaşını,
Böylece tek tek dolaşır delikanlı,
Kendince tanıdığı, sevdiği dostlarını,
Ne çare, hepsinde de sonuç aynıdır,
Evlat geriye döner,
Ama içten yıkılır...
Babasına dönerek; 'haklıymışsın baba' der,
Dost yokmuş şu dünyada ne sana, ne de bana,
Baba 'hayır Evlat' der, 'benim bir dostum var
bildiğim,
Hadi, çuvalı alda bir kerede git ona',
Genç adam, çuvalı sırtlar tekrar,
Alnından ter, çuvaldan kanlar damlar...
Gider, baba dostuna,
Kabul görür, sevinir,
O dost, delikanlıyı alır hemen içeri,
Geçerler arka bahçeye,
Bir çukur kazarlar birlikte,
Çuvaldaki koyunu gömerler adam diye,
Üzerine de serpiştirirler toprak,
Belli olmasın diye dikerler sarımsak...
Genç adam gelir babasına;
'Baba, işte dost buymuş' diye konuşunca,
Babası; 'daha erken, o belli olmaz daha,
Sen yarın git Ona, çıkart bir kavga,
Atacaksın iki tokat, hiç çekinmeden ona,
İşte o zaman anlaşılacak, dostun hakikisi,
Sonra gel olanları anlat bana...'
Genç adam, aynen yapar babasının dediğini,
Maksadı anlamaktır dostun hakikisini,
Babasının dostuna istemeden basar iki tokadı,
Der ki tokadı yiyen DOST;
'Git de söyle babana,
Biz satmayız sarımsak tarlasını
Böyle iki tokada'
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Teşekkürler
Çok güzel. Bu ve benzeri manzumlar, bizleri nerelere nerelere götürüyor.
Haksız iki tokata bile bir ömrü bağışlayanlar,
Tek fiske değmeksizin, arkadan kuyu kazanlar...
Ahh yalan dünya
...
 

istanbluerdem

New member
Katılım
28 Ara 2007
Mesajlar
887
Tepkime puanı
168
Puanları
0
Konum
hayatýn ýcýnden
haklsısınız gercı su anda eskı dostluklar gıbı dostluk yoktur ama ıysallah olur ıysallah eskı dostlar gıbı dostlar bulunur kardesım saygılarımla
 
Üst Alt