Bu doğru benim görüşüme daha yakın,işte bu yüzden tabi ki ben haklıyım diyerek ısrarcı davranışlar sergileyen insanamı ait doğruluk?yoksa insanlığı en yüksek manevi hallere ulaştırmak amacıyla önümüze koyduğu bu büyük değeri sonsuz ilminde bize rehber kılan yüce ALLAH(c.c)amı ait olduğuna inananlara mı?
Bu iki sorudan iki tür insan ortaya çıkacaktır;sahiplenenler ve savunanlar!
Peki siz sahiplenenlerdenmisiniz,yoksa savunanlardanmısınız?
Ulaşacağınız cevabın gereği olarak şühesiz kur'an ve sünnetin ışığında aklımızı kullanmak olmalıdır.
Peygamber(s.a.v)efendimizin tabiriyle dinimizin esası akıl olduğuna göre,akılında yetisinin iyiyi kötüden ayırmak ve karar vermek olduğuna göre ,bizimde bu yoldan hareketle ilerlememiz gerektiğine göre,önemseyeceğimiz tercih hiç şüphesiz ikinci şık olmalıdır.Yani doğruluğu savıunanlar tarafından.
Burada şuna özellikle dikkat çekmek isterimdi yer yüzünde yaşayan insanların büyük bir çoğunluğu,hatta müslüman toplumlar ,
hatta müslüman toplumlar içerisinde ,namaz başta olmak üzere tüm ibadetlerini yerine getirmeye çalışanlar dahil,en büyük düşmanları olan nefislerinin doğrultusunda hareket ederek birinci şıkkı yani sahiplenmeyi tercih ediyorlar.
Bu türden insanlar doğruluk denilen bu büyük değeri sahiplenme yoluyla çıkarlarının kıskacına alıyor,bir başka deyişle
isteklerinin,arzularının,amçlarının dairesinde hapsediyorlar onu işte tam bu andan itibaren artık doğru onlara ait olmuş oluyor.
Halbu ki böylemi olmalıdır?hiç bir yere sığmayacakl kadar büyük olan bu değer zavallı nefislerin boyundurluğu altınamı girmelidir?Tabi ki hayır.
Asıl olan ALLAH(c.c)ın bize sunmuş olduğu bu çok değerli ilkenin,yine ALLAH(c.c)ın adını bayraktarlığını yapmak ve onu kendi çıkarları için sahiplenmek isteyen bilmez insanları uyarmak ,sahibin kendileri değil yaradanın olduğunu savunmak olmalıdır.
Unutulmamalıdır ki:Benim doğrum bana ait diyerek onu sahiplenenler büyük bir yanılgı içerisindedirler.Eğer doğru ilkesini yaradan ortaya koydu ise o doğru onlara nasıl ait oluyor?Üstelikte doğruların iç yüzlerini kendileri hiç bilmiyor olmalarına rağmen.
Aslında bunların cevabı açık ve nettir:dinin esası olan aklı beyinlerinden uzak tutanlar hiç şüpesiz nefislerinin istek ve arzularında boğulmaya mahkumdurlar üstelik ALLAH(c.c)a ait olan doğruluk adı altındaki bu değerin,kendilerine ait olduğunu zannettiği hayalle birlikte suyun ta aşalarına indikçe bulanan sonuçlarına katlanmayada mahkumdurlar
sahiplenenlerden değil,savunanlardan olalım lütfen
sağlıcakla kalın
Bu iki sorudan iki tür insan ortaya çıkacaktır;sahiplenenler ve savunanlar!
Peki siz sahiplenenlerdenmisiniz,yoksa savunanlardanmısınız?
Ulaşacağınız cevabın gereği olarak şühesiz kur'an ve sünnetin ışığında aklımızı kullanmak olmalıdır.
Peygamber(s.a.v)efendimizin tabiriyle dinimizin esası akıl olduğuna göre,akılında yetisinin iyiyi kötüden ayırmak ve karar vermek olduğuna göre ,bizimde bu yoldan hareketle ilerlememiz gerektiğine göre,önemseyeceğimiz tercih hiç şüphesiz ikinci şık olmalıdır.Yani doğruluğu savıunanlar tarafından.
Burada şuna özellikle dikkat çekmek isterimdi yer yüzünde yaşayan insanların büyük bir çoğunluğu,hatta müslüman toplumlar ,
hatta müslüman toplumlar içerisinde ,namaz başta olmak üzere tüm ibadetlerini yerine getirmeye çalışanlar dahil,en büyük düşmanları olan nefislerinin doğrultusunda hareket ederek birinci şıkkı yani sahiplenmeyi tercih ediyorlar.
Bu türden insanlar doğruluk denilen bu büyük değeri sahiplenme yoluyla çıkarlarının kıskacına alıyor,bir başka deyişle
isteklerinin,arzularının,amçlarının dairesinde hapsediyorlar onu işte tam bu andan itibaren artık doğru onlara ait olmuş oluyor.
Halbu ki böylemi olmalıdır?hiç bir yere sığmayacakl kadar büyük olan bu değer zavallı nefislerin boyundurluğu altınamı girmelidir?Tabi ki hayır.
Asıl olan ALLAH(c.c)ın bize sunmuş olduğu bu çok değerli ilkenin,yine ALLAH(c.c)ın adını bayraktarlığını yapmak ve onu kendi çıkarları için sahiplenmek isteyen bilmez insanları uyarmak ,sahibin kendileri değil yaradanın olduğunu savunmak olmalıdır.
Unutulmamalıdır ki:Benim doğrum bana ait diyerek onu sahiplenenler büyük bir yanılgı içerisindedirler.Eğer doğru ilkesini yaradan ortaya koydu ise o doğru onlara nasıl ait oluyor?Üstelikte doğruların iç yüzlerini kendileri hiç bilmiyor olmalarına rağmen.
Aslında bunların cevabı açık ve nettir:dinin esası olan aklı beyinlerinden uzak tutanlar hiç şüpesiz nefislerinin istek ve arzularında boğulmaya mahkumdurlar üstelik ALLAH(c.c)a ait olan doğruluk adı altındaki bu değerin,kendilerine ait olduğunu zannettiği hayalle birlikte suyun ta aşalarına indikçe bulanan sonuçlarına katlanmayada mahkumdurlar
sahiplenenlerden değil,savunanlardan olalım lütfen
sağlıcakla kalın