Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Dinler Arası Diyalog Karşıtlarının Çelişkileri (!) 7

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Burada da muhterem Diyalogcu kardeşlerimiz, Peygamber Efendimiz (sav) in yaptığı tebliğlerle, kendinin Papa'ya yaptıkları yaltakçılıkları eş tutmaya çalışıyorlar.[FONT=&quot]


[/FONT]Soru (7)

Siyer Kitablarında Efendimiz (SAV) in Ebu Cehil (Ümmetimin deccalı dediği) kişiyi,tebliğ maksatlı 100 defayı aşkın ziyaret ettiği naklediliyor. Yani sizin mantığınıza göre Efendimiz (SAV) Ebu Cehil’i dost mu edinmiş oldu ki 100 defa ayağına gidip ziyaret etmiştir?
[FONT=&quot]

[/FONT]

Cevap
yorum


Peygamber Efendimiz (sav) Ebu Cehil'e yetmişten fazla İslam'ı tebliğ etmiştir. Peygamber Efendimiz (sav) sadece Ebu Cehil'e değil, tüm insanlığa bu tebliği yapmıştır. Gerek insanlara, gerek kabilelere, gerekse Krallara... Ama O (sav) bu tebliğleri yaparken muhataplarına inandıklarının batıl olduğunu, eğer tebliğe riayet etmezlerse başlarına bela ve müsibet geleceğini, gerekirse savaşılacağını, yoksa cizye alınacağını beyan etmiş, tebliğde bulunduğu kişilere tüm heybeti ile hitap etmişti. Siz Papanın İslamı tahrif planlarına "başüstüne" diyerek emirerlik yapıyor ve bunun adına da tebliğ diyorsunuz.
[FONT=&quot]
[/FONT]
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Zan üzere yazılan bir şey yok. Var olan bilinenler üzeredir bu yazılanlar. Zan etsek, konu edilecek yüzlerce mesele var, o bizim işimiz değil.

Burada ki konumuz tebliğ, tebliğ olduğu iddia edilen hareketler... Bu hareketler sünnete ve İslam şiarına uygun değil.
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
Birinci bin yılda Avrupa Hıristiyanlaştırıldı. İkinci bin yılda Amerika ve Afrika Hıristiyanlaştırıldı. Üçüncü bin yılda ise Asya'yı hristiyanlaştırmak mutlak görev ve misyonumuzu oluşturmaktadır. ( Papa II.Paul )


"Misyonunuzun bir parçası olmaya geldik." ( Bay Fetullah )


Sui zan ile yazı yazmayın sevgili Bekir kardeşim, Böylesi muallak konularda olabilir de, olmayabilir de...
Demiş de olabilir, olmayabilir de...
Niyeti o yönde olabilir de, olmayabilir de...
Tüm İslam aleminden özür dilemesi gerekebilir de, gerekmeyebilir de...
Papa'yı müslüman yapabilir de, yapmayabilir de...


Ama siz, zinhar asla ve kat'a bunları yazamazsınız! Net ve kesin, arkadaşlar alınıyor.

Acaba Rabbül Alemin (celle celaluhu) ile Rasulu Ekrem (s.a.v.) alınıyor mu bunlardan, gadabına dokunur mu ?
 

sinang

New member
Katılım
10 Eyl 2006
Mesajlar
1,628
Tepkime puanı
276
Puanları
0
Konum
bezm-i ezelden
Dinler Arası Diyalog Karşıtlarının Çelişkileri - başlık

dinler arası diyalog karşıtı bu yazıyı yazan ve çelişkide olduğunuda yazan bu kardeş.Yanlış anlama açık aramak hattimiz değil lakin,Müslüman aynı hatayı yedi kez yapar mı.
Yok öyle bir şey değil,kardeşim var öyle bir şey..Hz.Ali sırf öfkesinden dolayı altında yatan müşriği af ederken,biz daha bir birimize öfke ,kin kusuyoruz .Böyle bir yere varamassın,varılmaz.Allah a ısmarladık.
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
Cerbeze yapmayınız kardeşim!

Cerbeze yapanlar sizlersiniz! Hem dahi takiyye konusunda bir numarasınız!

Biz bu başlığa göre yazıyoruz. Evet bu başlık tamamen Kur'an kaidelerine muhalefet içeriyor.

Başlığın içerisinde eleştirilen konunun manası Kur'an ve İslam hükümlerine muhalefet içeriyor. Kaleme alan kardeşimiz bunu vurguluyor. Cerbeze yapmayın! ve saptırmayın!

Ayrıca Papa II. Joan Paul elbette kendi dinini yaymak için mücadele edecek. Ağaca tapanlar bile hatta karıncalar dahi yayılmak için uğraşır
Hatta Müslümanlar dahi.

Yayılmak ? Tebliğin adı ne zamandır yayılmak oldu ? Bu ifade hristiyan misyonerlerin ve siyasilerin ifadesidir. Müslüman yayılmaz, genişler. Cerbeze yapmayın!


Papa'nın öyle bir söz etmesi ile F.gülen Hoca'nın "Misyonunuzun bir parçası olmaya geldik" sözü arasında çarpık bağlar kurmayın.

Biz sadece söylenilen cümleleri yazdık, çarpışık bağ kurmadık. Yalın, virgülüne dahi dokunmadan ifade ediliş hali ile yazdık, zorunuza mı gitti ? Kaldı ki bu sözleri iki muhatap birbirine söylüyor, neden hemen savunmaya geçiyorsunuz ? Bize ima ettiğinizi (yanlarındamıydınız) kendinize neden uygulamıyorsunuz ? Cerbeze yapmayın!

Benim misyonum barış olsun, hem dinimi yaymak olsun.

Bir gayr-ı Müslüm dese "Misyonunun parçası olmaya geldim"

Ya benim barış misyonum için gelimiştir ya dinimi yayma misyomum için gelmiştir.

Senin misyonun barış olursa o yönde attığın adım muhakkak görülecektir. Ama sen tam tersi savaş adımı atarsan ve ağzından da bunun tam aksi söylemler çıkarsa, söylediğine değil yaptığına bakılır. Yanına gelen kişide yaptığı takiyyeyi göre göre misyonunuzun bir parçası olmaya geldik derse; o kişide aynı takiyye üzerinde demektir. Zaten buda her halukarda belli oluyor. israilde ölen siviller için gözyaşı döküyor, Filistin'de daha süt bebeği yaşında 18 aylık bebeklere terörist yaftası vuruyor! Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz! Cerbeze yapmayın!

Bir başkası o gayr-ı Müslüm'e dese "vay sen onun dinini yayması için uğraşacaksın ha" ne kadar komik ve trajik olur.

Şuan senin yaptığın komiklikten daha az komik olur inan buna. Savunacağım derken nelere dalıyorsunuz. Cerbeze yapıyorsunuz!

İşte ne kadar büyük bir hezeyan içindesiniz görün.

Kimin hezeyan içinde olduğunu, ve bu hezeyan içinde bulunanların nasıl hüsrana uğrayacakları Kur'an'ı Kerim'de yazılıdır. Hiç uğraşma, hüküm Allah'ındır (Azze ve celle) O da çok sabrlıdır. Kibriya sahibi olmasına rağmen, Kibriyasının tecelli edeceği günün şiddetinden de sizi dolaylı olarak uyarıyorum. Cerbeze yapmayın!


Hep su i zan, hep kulaktan dolmacılık, niyet okumacılık.

Çok şükr, zann ile ilgili ayeti okuduk ve iman ettik. Siz sabah gazetesinde kendi ağzı ile verdiği ifadeyi bile niyet okuma, kulaktan dolma, sui zan ile elde edilen bilgi sınıfına soktunuz ya; ne diyeyim. Herhalde tek şey söylemek gerekiyor: Cerbeze yapmayın!

Bu İslamlar siz gibiler yüzünden bu hale geldi:

Çok şükr, yüzyıllardır atalarımız Dini konular haricinde alış veriş dahi yaptığı gayri müslimlere çeşitli defalar elini uzatmıştır. Ve her seferinde uzattığı eli köpek gibi ısırılmıştır. Buna rağmen halen de uzatmaktadır. Tek bir konuda taviz vermemiştir, bu neden ile 12 tane haçlı seferinin taarruzuna muhatap kalmıştır, biz torunları da inşaallah 13. seferi beklemekteyiz. İslamiyetin bu hale gelmesinden sonsuz mutluluk duyuyorum, çünkü Rabbimin vaadi hak'tır ve bu hakkın zahiren de bu hayattayken tecelli etmesini, diliyorum ve içinde yer almayı sabrla bekliyorum.

Çekin yakmızdan elinizi.

Çekmeyeceğiz, göz göre göre müslümanları ateşe yaklaştırmanıza her seferinde mani olacağız. İnşaallah başarılı da oluyoruz. Savunduğunuza göre siz de bay fetullah'ın cenahındansınız. Oysa sizi Üstad'ın (k.s.) talebesi zann ediyordum, ne büyük bir iftirada bulunmuşum şimdi anlıyorum. Bütün şakirt kardeşlerimden hakkını helal etmesini diliyorum.

Dedik ya; Nur cemaatinde bulunan kardeşlerimiz farklı, fetullahçılar farklı!
Cerbeze ve Takiyye yapmayın!
 
Son düzenleme:

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
Daha önceki dialog tartışmasında bu açıklamayı buraya taşımıştık, yine ısrar edildi, yine taşımak zorunda kaldık. İnşaallah iyi okunur ve üzerinde düşünülür.


Dinlerarası diyalog ve misyonerlik araştırmalarıyla bilinen Ondokuz Mayıs Üniversitesi Dinler Tarihi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mahmut Aydın, dinlerarası diyalog oyununa karşı Müslümanlar'ın uyanık olmasını isteyerek, "Dinlerarası diyaloğu ortaya çıkaran 2. Vatikan Konsili belgesinde İslâmiyet'e yer verilmiyor. Dinlerarası diyaloğun bizimle bir ilgisi yok" dedi.

Doç. Dr. Mahmut Aydın, Hıristiyanlar'ın, özellikle Katolik ve Protestanların 19. yüzyılda bütün dünyanın Hıristiyanlaşacağına inandığını, 19. yüzyıl bittiğinde hiç de öyle bir hedefe ulaşamadıklarını söyledi. Aydın, bunu gören Katolik Kilisesi'nin kendisine "Biz nerede yanlış yaptık? Ekonomik güce rağmen neden Hıristiyanlığı yaygınlaştıramadık?" sorularını sorduğunu ve bu soruların ardından dinlerarası diyaloğun doğduğunu kaydetti.

1962-1965 yılları arasında 2. Vatikan Konsili'nin düzenlendiğini, bu konsilden Müslümanlar ile ilgili olumlu bir karar çıkarma düşüncesi bulunmadığını ifade eden Aydın, "Bu konsili toplayan Kardinal Bea, Yahudiler ile ilgili olumlu bir rapor hazırlanmasını istedi. Hazreti İsa'yı öldürmekten sorumlu tuttukları ve Nazi soykırımı da dahil eziyet yaptıkları Yahudiler ile aralarında iyi ilişkiler kurma düşüncesi doğdu" diye konuştu.

Hazırlanan rapor alt komisyona gönderildiğinde, İslâm ülkelerinden katılan kardinallerin buna itiraz ettiğini ve bu belgenin kabulünün İsrail'in tanınması anlamında olduğunu belirterek, bu rapor yüzünden İslâm ülkelerinde faaliyetlerini sürdüremeyeceklerini söylediğini açıklayan Aydın, şu bilgileri verdi:
"Bunun üzerine rapora Müslümanlar ile ilgili bir paragraf ekleniyor. Yalnız bu paragraf İslâmiyet ile değil Müslümanlar ile ilgili”. Raporda İslâm kelimesine hiç yer verilmiyor. Ama maalesef Türkiye'de diyalogla ilgili yazanlar, “İslâm ile ilgili şöyle şöyle denildi” diyor. Hayır, böyle bir şey yok.! Raporda; “Müslümanlar iyi insanlar olabilir. Müslümanlar içerisinde ahlaklı, namuslu, dürüst insanlar olabilir. O insanlar kurtuluşa erecekler. Ama onların kurtuluşa ulaşması da sahip oldukları dinden olmayacak. Onların içindeki İsa Mesih aşkından dolayı olacak” deniyor. Yani beni Müslüman birey olarak ele alıyor. İyi eylemlerimin İsa'dan dolayı olduğunu kaydediyor. Bunların İslâm ahlakından kaynaklandığını söylemiyor. Yani son ve hak din olan İslâm'ı reddediyor!. Dinler arası diyalog, Dünya Kiliseler Birliği ve Katolik Kilisesi'nin yürüttüğü faaliyetler zinciridir ve kiliselerin diyaloğudur. Bu faaliyetlerin amacı misyonerlik. Hıristiyanlığın daha iyi tanınıp bilinmesini sağlamaktır. Hıristiyanlık tanınıp bilinemiyorsa, en azından Hıristiyanlığa sempatiyle bakılması amaçlanmaktadır. Amaç budur. Bunun da bizimle ilgisi yoktur!.

Eğerki; Resulullah (s.a.v.) efendimizin diğer din müsebbiplerine yaptığı tebliğ metodunuDinler arası dialoggibi algılar isek, o takdirde çok ciddi yanılgılara düşebiliriz.
Neden ? Çünkü Peygamber efendimiz (aleyhissalatüvesselam), onların din olgusunu asla ! kabul etmemiştir, onları sadece İslam olmaya, müslümanca yaşamaya davet etmiştir.! Lütfen aradaki farkı görelim. Bakın; aşağıya sizin için Resulullah (s.a.v.) efendimizin ülkelerin meliklerine ve krallarına hitaben yazdığı mektubları alıntılıyorum. En sonuna da Fethullah Gülen Hocaefendinin samimi olduğuna kendimin de inandığı, ama muhatabının kafasında asla ve asla ciddi anlamda bir değişiklik yapmayacağına inandığım mektubu da alıntılıyorum. Aradaki farkı görmek için önyargısız okumanında gerekli ve faydalı olacağını hatırlatmayı görev bilerek, siz sevgili ve kadri büyük Müslüman kardeşlerimin bilgilerine sunuyorum.



RUM KRALINA YAZILAN MEKTUP
Rahman ve Rahîm olan Allah'ın adıyla
Allah'ın kulu ve Peygamberi Muhammed (as)'dan Rumların büyüğü Herakl'e:
"Hidayete uyup doğru yola gidene selam olsun. Sizi islam'a davet ediyorum. Müslüman olunuz, selamet bulursunuz. Allah ecrinizi iki kat verir. Bundan yüz çevirirseniz dalalette kalan bütün halkın vebali size yüklenir. Ey Ehl-i Kitap! Geliniz, sizinle aramızda ölçü olan kelime üzerinde birleşelim ki, Allah'tan gayrisine kulluk etmeyelim, O'na hiçbir şeyi ortak koşmayalım, birbirimizi Allah'tan gayri Rab edinmeyelim. Şayet bundan yüz çevirecek olurlarsa de ki, hepiniz şahit olun, biz işte Müslümanız." (Al-i İmran, 3/64).
***
FARS KRALI KİSRAYA YAZILAN MEKTUPDUR
Rahman ve Rahîm olan Allah'ın adıyla
Allah'ın kulu ve Resulü Muhammed (as)'dan Fars'ın ulusu Kisra'ya:
"Doğru yola gidenlere Allah ve Resulüne iman edenlere bir Allah'tan başka hiçbir mabut olmayıp O'nun şeriki bulunmadığına Muhammed'in O'nun kulu ve peygamberi olduğuna şahadet edenlere selam olsun.
Ey Kisra! Allah dini Müslümanlığa davet ediyorum. Çünkü Ben bütün insanlara peygamber gönderildim. Hayatta olanları inzar etmek/korkutmak ve kafirler üzerinde ihkak-ı hak etmek için.
Ey Kisra! Müslüman ol ki, selamete eresin. Olmazsan Mecusi kavminin günahı boynuna olsun".
***
HABEŞ KRALI NECAŞİYE YAZILAN MEKTUPTUR
Rahman ve Rahîm olan Allah'ın adıyla
Allah'ın Peygamberi Muhammed (as)'dan Habeş Meliki Necaşi'ye:
"Ey Melik! Müslüman olmanı dilerim. Ben senin namına Allah'a hamd-ü sena ederim. Ve şahadet ederim ki, Meryem oğlu İsa Allah'ın kulu ve kelimesidir. Allah o kelimeyi ve ruhu Meryem'e nefhetti. Ve bu surette Meryem İsa'ya hamile kaldı. Ve böylece Allah ruhuyla ve nefhasıyla İsa'yı yarattı. Nasıl ki, Adem'i de Allah kudret eliyle yaratmıştı.
Ey Melik! Seni eşi ve ortağı olmayan bir Allah'a imana ve O'na ibadete ve Bana uymaya ve Allah'tan gelen şeylere imana davet ediyorum. Çünkü Ben, Allah'ın bunları tebliğe memur resulüyüm; seni ve askerini Aziz ve Celil olan Allah'a davet ediyorum. Şimdi Ben size (İslami esasları) tebliğ ettim ve nasihat eyledim. Siz de nasihatimi kabul ediniz. Doğru yola gidenlere selam olsun".
***
KIPTİ KRALI MUKAVKISA YAZILAN MEKTUPTUR
Rahman ve Rahîm olan Allah'ın adıyla
Allah'ın kulu ve Resulü Muhammed (as)'dan Kıbt milletinin ulusu Mukavkıs'a:
"Selam hidayet yoluna giden kimselere olsun. Bu dua ve temenniden sonra derim ki; seni İslam camiasına ve dinine davet ediyorum. Müslüman ol ki, selamete eresin ve Müslüman ol ki, Allah ecir ve mükafatını iki kat versin eğer bu davetimden yüz çevirirsen Kıbt kavminin günahı boynuna olsun.
Ey Ehl-i Kitap! Bizimle sizin aranızda müşterek olan bir söze (Tevhid kelimesine) geliniz. Birleşip Allah'tan başkasına ibadet etmeyelim. Ve O'na hiçbir şeyi ortak koşmayalım. Allah'ı bırakıp da birbirimizi Rab edinmeyelim. Eğer Kıbt kavmi bu tevhide yüz çevirirse, ey Müslümanlar! Siz de onlara: "Şahit olunuz ki, biz Müslümanlanız" deyiniz".
Mukayese edesiniz diye, Hz. Muhammed (sav) efendimizin çoğu Hıristiyan devlet başkanlarına gönderdiği mektupları size sundum.
Nüfuz ve saltanat açısından Papa cenaplarından çok daha güçlü kimselere gönderilen bu mektupların muhtevasını, sayın Gülen Hocaefendi tarafından Papa'ya sunulan mektubun muhtevasıyla bir kıyaslayın lütfen.
Bazı "kardeşlerimizin" iddia ettiği gibi, Papa cenapları bu mektupla Müslümanlığı kabul eder mi? Onu da düşünün. Veya çokça sözü edilen “Dinler arası Dialoğu” bizim açımızdan nasıl görür, bir de siz düşünün.
SYN FETHULLAH GÜLENİN YAZDIĞI MEKTUPTUR:
"Pek muhterem Papa cenapları,
Üç büyük dinin doğum yeri olarak bilinen toprakların, dünyayı daha iyi yaşanabilir bir mekan kılma yolundaki kutsal misyonumuzu tam manasıyla bilen halkından size en içten selamları getirdik. Yoğun gündeminizde bize zaman ayırarak sizinle müşerref olmayı bahşettiğiniz için zat-ı alilerinize en derin kalbi teşekkürlerimizi sunarız. (!!!!!!!!!) (?)
Papa 6. Paul Cenapları tarafından başlatılan ve devam etmekte olan Dinlerarası Diyalog İçin Papalık Konseyi (PCID) misyonunun bir parçası olmak üzere burada bulunuyoruz. Bu misyonun tahakkuk edişini görmeyi arzu ediyoruz. En aciz Ur şekilde hatta biraz cüretle, bu pek kıymetli hizmetinizi icra etme yolunda en mütevazı yardımlarımızı sunmak için size geldik.
İslam yanlış anlaşılan bir din olmuştur ve bunda en çok suçlanacak olan Müslümanlardır. (!? Suç ? nasıl yani ? ) Uygun bir yerdeki vakitli bir gayret, bu yanlış anlamanın büyük oranda azalmasına katkı sağlayabilir. Müslüman dünyası, İslam'ın asırlarla ölçülen yanlış algılanmasını silip atacak Ur diyalog imkanını bağrına basacaktır. Beşeriyet, çelişen görüşler ortaya koydukları gerekçesiyle, zaman zaman bilim adına dini, din adına da bilimi inkar etmiştir. Bilginin tamamı Allah'a aittir ve din Allah'tandır, O halde bu ikisi nasıl çelişebilir? İnsanlar arasında anlayışı ve hoşgörüyü artırmaya yönelik dinlerarası diyaloga yönelik ortak gayretlerimiz çok iş görebilir.
Kendi memleketimizde şimdiye kadar çeşitli Hıristiyan mezheplerinin liderleriyle diyalog içinde olduk. Bu naçiz gayretlerin boşa çıkmadığını acizane ifade etmek isteriz. Amacımız; bu üç büyük dinin inananları arasında hoşgörü ve anlayış yoluyla bir kardeşlik tesis etmektir. Bizler bir araya gelmek suretiyle sözde medeniyetler çatışmasının gerçekleşmesini görmek isteyen yolunu şaşırmış ve şüpheci kimselere karşı dalgakıranlar gibi, isterseniz bariyerler gibi deyin, karşı durabiliriz.
Geçen yıl bazı ünlü uluslararası bilim adamlarının katıldığı medeniyetler arası barış ve diyalog konulu bir sempozyum düzenledik. Bu gayretin başarısından aldığımız teşvikle bu tür etkinlikleri tekrarlamak istiyoruz. Halihazırda üç büyük dinin bağlıları arasındaki bağları güçlendirmeye yönelik olarak dinlerarası diyalog konusunda Vatikan'ın da temsil edileceğini ümit ettiğimiz bir konferans düzenleme sürecinde bulunuyoruz.
'Yeni fikirlerimiz varmış iddiasında bulunmuyoruz.' Yine müsamahanıza sığınarak, bu misyonun hedeflerine yakından hizmet etmek için üstlenmek istediğimiz birkaç teklifte bulunmayı arzu ediyoruz. Hıristiyanlığın üçüncü bin yılına girişi münasebetiyle yapılacak kutlamalar vesilesiyle Ortadoğu'daki Antakya, Tarsus, Efes ve Kudüs gibi bazı kutsal yerlere müşterek ziyaretleri içeren birçok etkinlik önermek istiyoruz. Bunu Sayın Cumhurbaşkanımız Demirel'in, cenaplarınızın ülkemizi ziyaretine ve mezkur kutsal mekanları göstermeye davetini tekrarlamak için bir fırsat addediyoruz. Anadolu halkı size misafirperverliğini göstermeyi ve şevkle selamlamayı hararetle beklemektedir. Filistinli liderlerle diyalog kurmak suretiyle Kudüs'ü birlikte ziyaret etmemize davetiye çıkarabiliriz. Bu ziyaret bu mübarek şehri Hıristiyanlar, Yahudiler ve Müslümanların, hiçbir kısıtlama, hatta vize dahi olmaksınız serbestçe ziyaret edebileceği uluslararası bir bölge olarak ilan etme gayretlerine yönelik dev bir adım teşkil edebilir.
Üç büyük dinden liderlerin işbirliği ile ilki Washington DC de olmak üzere muhtelif dünya başkentlerinde bir konferanslar serisinin gerçekleştirilmesini teklif ediyoruz. İkinci serinin zamanı için Hz. İsa'nın doğumunun 2000. yıldönümü ideal olabilir.
Bir öğrenci değişim programı da çok faydalı olacaktır. İnançlı genç insanların birlikte eğitim görmesi birbirlerine yakınlıklarını artıracaktır. Öğrenci değişim programı çerçevesinde üç büyük dinin babası olduğu ikrar edilen Hazreti İbrahim'in doğum yeri olarak bilinen Urfa şehrindeki Harran'da bir ilahiyat okulu kurulabilir. Bu, ya Harran Üniversitesindeki programların genişletilmesi suretiyle ya da üç dinin ihtiyaçlarını da temin edecek şümullü bir müfredata sahip bağımsız bir üniversite şeklinde gerçekleştirilebilir.
Önerilen programlar, aşırı büyük isler gibi algılanabilir; ama bunlar erişilmez değildir. Dünyada iki tip insan vardır. Bazıları kendilerini topluma adapte etmeye çalışır. Diğer bazıları ise topluma uymaktansa toplumu kendi değerlerine adapte etmek ister. Toplum, bütün ilerlemeleri bu ikinci tip insanlara borçludur. Onları yarattığı için Rabb'e şükürler olsun."

(M. Fethullah Gülen/Rabb'in aciz kulu/9 Şubat 1998).
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
Bana edebiyat yapma, yapacaksan da doğru yap ki kabul edeyim. İnkişaf yayılmacılık değildir, gelişim, gelişmedir!

Cümle içerisinde kullanalım: İslam alemi sıratı- müstakim üzere olmaya çalışan kardeşlerine; kafirlere gösterdikleri müsamahanın % 1 gibi bir oranını gösterdiği takdirde; aralarındaki bağları manevi pencerede inkişaf eder (Gelişir).

İnkişaf; burada fiil ve eylemi bir arada barındırır ve ifade eder.

Bu cümlede;
1 - Özne vardır (kardeşlerine)
2 - Gizli Özne (İslam Alemi)
3 - Zamir (% 1 gösterdiği takdirde)

Edebiyatı yapacaksan böyle yap, cerbeze hakkında nutuk çekme bana. Yaptığın işi yani cerbezeyi düzgün tarif et, forum önünde yine bilmez, bilse bile inandında ISRARCI pozisyonuna düşme.

Ondan sonra Bekir'in yazdığını sabah gazetesinin arşivine girerek bir tara, belki bulursun. Bulamazsan bana haber ver ben sana temin ederim.
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Fethullah Gülen in İslam adına hayatının hatası olan, bu gün takiyyelerle dolu savunmalarla adı "tebliğe" çekilmeye çalışan "Dinler arası diyalog" hezeyanının müdafileri şunu asla unutmasın. Bu dine tabii ki bir Fethullah değil, bin Fethullah dahi kusur yükleyemez. Bir cemaat değil, bin cemaat bile İslam'ın kılına halel getiremez. Ama biz ne mensubiyet körlüğü, ne takiyye, ne menfaat korkuları girdabında yolcu değiliz.

Burada "Dinler arası diyalog karşıtlarının çelişkileri" adı altında doktor ünvanlı bir cemaat mensubunun yazılarını tekzip ediyoruz, daha devamı var, gelecek.

Diyalog fikrinin mensupları şunu bilmelidir ki, Avrupa ve Amerikadan alınan bir kaç teşekkür veya başka şeyler için Türkiye de fitne çıkarılmıştır. Bu fitnenin ateşi, çıkaranlara yeter.


Kaynakları belli yayımlara rağmen "üç maymunları" oynayanlar da bilsin ki, bu konuda yapılan hüsnü zanlar, bin sui zandan daha beterdir...
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
Biz cerbezenin Üstad (k.s.) tarafından nasıl anlatıldığını merak etmedik, senin nasıl anladığını ortaya koymuştuk. Sen bunu da Üstad'a (k.s.) ima etmişiz gibi bunu da bize mal ettin, inşaallah bunda da tekrar yazdıklarımıza döner ve bir daha okursun da mutmain olursun.
 
Üst Alt