Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Dinler Arası Diyalog Karşıtlarının Çelişkileri (!) 5

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Bu misalin diyalog mevzusu ile nasıl ilişiklendirildiğini anlamak zor olmasına rağmen, sıranın bozulmaması için alıntılıyoruz...



SORU (5)

Efendimiz (SAV) vefat ettiğinde, bir yahudiden aldığı borçuna karşılık (ki bu borç yine İslam adına kullanılmış bir borçtur) rehin olarak Kalkanını vermiş, ve vefat ettiğinde Sahabe Efendilerimiz bu borcu ödeyip kalkanı geri almışlardır. Yani Efendimiz (SAV) bir yahudiden aldığı borca karşılık yahudileri dost mu edinmiştir? Hz.Ali (K.V.) bir dönem, bir yahudinin yanında emrinde para karşılığı işçi olarak çalıştığından dolayı, onu YAHUDİ DOSTU mu ilan edeceksiniz?



Cevapyorum

Haşa, bizler ne Rasulullah (sav) ın, ne de Hz. Ali (kv) nin Hıristiyan ve Yahudileri dost edinmediğini biliyoruz. Yahudiden borç almayı, Yahudi ile çalışmayı sizin yaptığınız diyalog faaliyetleri ile yan yana koyup bakın. Borç alıp, çalışmak nerede, diyalog kuruyoruz diye Müslüman kızı, elin gavuruna nikahlamak nerede?


[FONT=&quot]
[/FONT]
 

mhmt

New member
Katılım
7 Kas 2006
Mesajlar
2,965
Tepkime puanı
715
Puanları
0
Konu "Diyalog" gerçi de.. Dün mevzusu geçti, burada konuşulabilir.

Diyelim ki, taksicisiniz.. Yolda biri el kaldırdı ve bindi arabanıza. Kendinden bahsederken adamın uyuşturucu satıcısı olduğunu öğrendiniz. Size vereceği para haram kazanılmış ama sizin yaptığınız iş helal kazanç. Adamı götürdüğünüz yer de onun uyuşturucu imalathanesi...Adamın parasını almak uygun mu?

selametle..
 

mhmt

New member
Katılım
7 Kas 2006
Mesajlar
2,965
Tepkime puanı
715
Puanları
0
Abi sende bir yazmışsın; senin elini kolunu tüm tutmuşlar, aslında koyverseler tüm yanlışları bitireceksin ama işte ahh o sert üsluplu insanlar yok mu... poziyonuna dönmüş yazı. Pek alakası yok maalesef. Yöntemin doğrudur ama "engel oluyorsunuz, vs" kısmıda senin açık kapın olmuş. Bence kapat...

Şuan da ben onlarca insanla birlikte kalıyorum. Herkesin farklı kişiliği var. Bir olaya yaklaşımı herkesin kişiliğini gösteriyor. Zıt yaklaşımları, aynı camianın insanlarında görmek de çok mümkün.

Mesela ben niyet okuma görmüyorum bu yazılanlarda. İş ve fiile yönelik eleştiriler var. Niyet okuma olsa zan üstüne zan olması lazım. "E hani delil" denildiğinde boş çıkması lazım. Ama yazılanlarda işler eleştiriliyor, niyetler değil.

(AllahuAlem) Cibali Baba'yı Yavuz Sultan Selim olsa öldürürdü. Çünkü en yakın iki arkadaşını (Hemdem paşa ve Kenan Paşa) buna benzer sebeplerden dolayı öldürtmüştür. Şimdi bu niyet okuma değil, iş ve fiiile yani zahire göre değerlendirmedir ve bireyseldir. Yoksa ne bileceksin içini. Aynı şekilde sen nerden bileceksin Bekir abi ve Radikal abinin niyetlerini, gerçeğinde olduğu gibi...Aynı şekilde benimde senin niyetini bilemeyeceğim gerçeği gibi : ))

Duha abinin bir sözü ile noktalıyorum: Söz ve yazı, kişiye göre değer ve mana kazanır.

Hayırlısı olsun.. :)

selametle..
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Evet, ayet mutlaktır. Yahudi ve Hristiyanlardan dost edinmeyin diye emretmiş.

Ama ayet amm değildir. Çünkü, bir şey sıfatı için ya sevilir ya sevilmez. Yahudi ve Hristiyanlar dinlerine ait sıfatlarla sıfatlandıkları için dost edinilmez ve hatta sevilmez. Ancak, bir Yahudi ve Hristiyanda Müslüman bir sıfat olması vakidir. Ayet ile sabittir. Mesela, öyle Hristiyanlar varki eşek dolusu yük emanet edilse zayi etmez.

Demek o tür hristiyanlar emin sıfatına sahiptir.


Ayet eğer amm olmasaydı, ifade ammeyi işaret etmezdi. İşareti kesin ifadelerle sabit bir meseleyi hususa çekmenize sebep yahudi ve hıristiyan sevginiz olsa gerek...



eminlik Müslüman sıfatıdır. Elbette o sıfat kimde olsa o sıfatı seveceğiz. O sıfatı sevmek o kişiyi sevmek, dost olmak manasına gelmez.

Hem dost edinmeyin demek, -sizin yaptığınız gibi- düşman olun demek değildir.

Gayrimüslimde ki binlerce sıfattan bir kaçının İslama uygun olması, gayrimüslimin sevilmesi için yeter şart değildir. Dünya malına karşı emin davranan bir gayrimüslim, en önemli emanet olan İslam'a ihanet ediyorsa, emin sıfatına haizdir denemez.

Biz Allah'ın emri üzere gayrimüslimi dost etmeyiz, fıtrat üzere İslama karşı olana, İslamın aleyhine olana, İslama tuzak kurana, Müslüman'a kıyana da düşman oluruz. Gayrimüslimlerden istisna olanlar olabilir, binde bir değildir sayıları, istisnalar kaideyi bozmaz. Bizim tavrımız bu istisnaların dışında olanlar içinidir, konu edilen onlardır. Zaten siz gayrimüslimleri dost edinmeyin yeter, düşmanlığınız kalsın.



İşte ayet ile sabittir ki Hristiyanlar içindeki keşiş ve rahiplerden Mü'minlere muhabbet bakımından en yakın olanlar vardır. Muhabbet Müslüman bir sıfattır. Elbette muhabbet muhabbete layıktır. Muhabbet edene muhabbet etmeyi hangi kanun yasak etmiş?


İnsan insanı ancak Allah rızası için sever. Diğer sevgiler Allah rızasına sığmaz. Allah'ın dinine saygısızlık edene yapılan muhabbet şeytanidir, Allah yasaklamıştır.


Avrupa hürdür. Dünya işlerinde Müslüman sıfatlar ile bir medeniyet kurmuştur. İşi ehline vermiştir. İşlerinde yazışmıştır. İş ahlakını öne çıkarmıştır ve hakeza

elbette bu sıfatlar için onları seveceğiz elbette bu sıfatlar bizim malımızdır ki kaybetmişiz. Elbette onları -sizler rağmına- onlardan geri alacağız ve yine onlarda bırakacağız. Elbette kafirlere karşı Kur'anda ihbar edilen bizi seven keşiş ve rahiplerle dost ve ittifak olacağız.

Avrupanın hür olması sizin hezeyanınızdır. Avrupa İslama karşı dejenerasyon planlarını destekleyenlere kucak açarak hürriyet gösterileri yapmaktadır. Hala daha dolaylı sömürgecilik yapan Avrupanın hürriyetten dem vurmasını sizin gibilere ezber etmeleri de hayli manidardır.

Müslüman sıfatlarla medeniyet kurdukları da sizin gibilerin ezber dersidir sadece. İman etmeyenin sıfatı iyi olsa ne olur olmasa ne olur. O müslüman sıfatlerı kendileri için kullanmaları, kendilerinden olmayanlara kullanmamaları Avrupa'nın, gayrimüslimin Kur'an da verilen haberidir. "Onlar birbirlerinin dostudur"

Kue2an ı kendi kafanıza göre yorumlamaktan yerine açıp okuyun iki satır. Sizi seven keşiş ve rahipler(!) Okuyun da Kur'an ne demek istemiş anlayın, boşu boşuna ne Kur'an a ne kendinize zulmedin.




Evet, bu yazdıklarımda Kur'ana muhallif tek ifade -harf- gösterin.

Ben sizin Kur'ana muhallif sayısız ifadenizi gösterdim. Hala direniyorsunuz.

Kur'an a uyan hiç bir şeyin yok ki. Sen kendi anladıklarına iman ediyorsun.


Evlenme meselesine gelirsek. Bunu defalarca kabul etmediğimizi söyledik. Ama bu hata üzerinden esas hikmet, gaye ve amaca vuramazsınız.
O hata yapanlara münhasırdır. Hakikatleri iptal etmez.


Olur, görürsem söylerim... :)
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Anlaşılmayan şudur, bizler Gülen'in iş ve fiillerini destekliyor değiliz. Hatalarını sizden çok daha iyi ve net görüyoruz. Hangi kaidelere muhalefet ettiğini de çok iyi biliyoruz.

Ama korkunuzdan "gık" ınız çıkamıyor...


Evet Gülen'i güçlü yapan sizsiniz. İş ve fillerine vurmak yerinde şahsına vuruyorsunuz. Maziye ait; şahsını çürütmek ile cemaati yok etme mesleğinde gidiyorsunuz.

Diyoruz, bırakın şahıslar ile uğraşmayı. Sadece hakikati ve hakkı yazalım.

Kim müşteri olursa olsun. Dinletecek olan Allah'tır.

Sizler böyle yaparak gülen'e sempati oluşturuyorsunuz.

Biz teşkilat değiliz. Hakk ne ise onu yazarız. Takiyye mesleğimiz yoktur, Müslüman üzerinden hesap kitaplarımız, planlarımız yoktur. Fethullah Hoca'nın sempatik olmasına itirazımız da yoktur. Biz şeriate muğair ne varsa onu gündeme getiririz Allah rızası için. Kimde olursa olsun... Aksine, iş ve fiillere vuran biziz, Fethullah Hoca'nın şahsına vurmak isteyip, vuramayan siz...


Bakınız, Danimarkada karikatür krizinden sonra Müslüman olma oranı yüzde yüzyedi artmış. Müslüman olanların yüzde 80'i ise karikatür yüzünden İslam'a duyduğu kin artmasından ve bu kin ile oluşan merak ile araştırmadan sonra Müslüman olmuş.

İyi ya, marifeti karikatürde bulduğunuza göre...

Demek bu yaptıklarınız, şerir gördüğünüz o adamın reklamıdır. Onu güçlendirmektir.

Ve siz bizim onun iş ve fiilini açığa çıkarmamıza mani oluyorsunuz.

Tarafigirliği artırıyorsunuz. Sözü dinlenmez hale getiriyorsunuz.
Demek ona hizmet ediyorsunuz.

Siz O'nun iş ve fiillerini açığa çıkaramazsınız, sizi iki lokma eder yerler... Siz o işe giremezsiniz, çünkü sizin de kaybedecekleriniz var. O iş bizim gibi gariblerin işidir evelallah...
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Sizle gerçek bir olayı paylaşmak istedim: Ümit ederim okursunuz.

İnşaat işleri ile uğraştığımız için her türlü elemana sahipiz. Yıkıcımız da var.

Bir gün arkadaşım boş bir dükkanda bir duvarın kırılması için benden yıkıcı istedi. Bizim elamanı gönderdim.
Eleman orada duran bir bebek arabasını hırsızlıyor.

Arakadaş ona gitmeden bana şikayete geldi. Dedim "ilişme bana bırak"

Yıkıcıya gittim. Dedim ; "dükkanda bir bebek arabası varmış. İzin istemeden almışsın"

Bana hemen dedi; "Lazım değil, atmışlar zannettim"
Hemen hatasını itiraf etti. Arabayı istedim. Verdi. Teslim ettik.
...

İşte anlatmak istediğim budur. Hakikat yıkarak, kırarak, dökerek gösterilemez. Ben yıkıcıya "yahu sen arabayı çalmışsın, çabuk geri ver" diyemez miydim? Ne olurdu?

Hakikat ancak hak ölçüler ile parlatılır. Görünür hale gelir.

Yoksa hakikat bizim malımız değil ki onu insanlara göstermek ve kabul ettirmek için her yol mübah olsun.

Siz, bu hadiseleri safiyane hareketler olarak mı görüyorsunuz? Bu metod ile çözebileceğinizi mi zannedirsunuz? Yanılgıdasınız...
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Pardon bir şey daha var.

Bu metod ile mücadelede şöyle bir handikap ortaya çıkıyor.

Mesela bu başlıkta 3. Permalinkte yazdığım yazıda bazı kaide ve ölçüler var.

Hepsi hak ve hakikattır. İtiraz etmeyeceğinizi biliyorum.

Ancak sizler öyle bir metod ile mücadele ediyorsunuz ki, orada yazılan hakikatleri örtmüş oluyorsunuz. Yani hakikate küfretmiş oluyorsunuz. Hatayı göstermek için bazı hakikat gizlenmek zorunda kalınıyorsa orada bir yamuk iş yok mudur?

Dine bir şey olur endişesi ile hakikat gizlenir mi?
Mesela, dialog adına yapılan nikahı kınıyorsunuz. Bunun için Yahudi ve Hristiyanlardan dost edinmeyin ayetini gösteriyorsunuz. Kafidir.

Hristiyanlar arasında emin kişiler ve muhabbette ileri giden Rahip ve keşiler olduğu ayetini gizlemek o nikahın batıl olduğunu anlatmak için luzumlu değildir.

Hakikat için hak kafidir. Batıla girmeye luzum yoktur.


Bizim batıl ile işimiz olmaz... Bizim metodumuz Peygamberin (sav) metodudur. Biz hakikatleri örtmüyoruz, ama dünyalık hesapları yüzünden gözleri perdelenmişlerin gözünü açmaya çalışıyoruz. Bu çok zor bir iş. Sesimizin oradan nasıl çıktığını tahmin edebiliyorum, hiç duyulası bile değil belki, Hz. İbrahim'in ateşine su taşıyan karınca misali ama Hakk yolunda olmak gibi bir heyecan ile kursağımızda okyanusları taşıyoruz. Görelim Mevla (cc) neyler...
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Meşhur Cibali Baba kıssasını bilirsiniz:
Fatih İstanbul kapılarına dayanmış. Gülle atıyor. Cibali baba topları tutup geri atıyor "dokunmayın gavurcuklarıma" diyor.

İşte cibali Baba Evliya olduğu kesin ve bariz. Oysa fiili yanlış. niyeti halis.
Fatih diyor:"Ya Rabbi ya benim ya onun canının al"
Cibali Baba ertesi gün vefat ediyor.

Fatih Cibali Baba'yı münafık mı ilan ediyor. İşbirlikçi mi diyor? Niyetini mi sorguluyor?

İşte ölçü: Niyet Allah ile Kul arasındadır. Biz bilemeyiz.

Bırakın niyeti sorgulamayı. İş ve fiile bakın.

Filan kötü iş yapılmış; demek bu işi yapanın niyeti kötüdür, demeyin.

O işin doğrusunu gösterin kafidir. Anlayan anlar. Anlamayndan sorumlu olmayız. Korkmayın dine bir şey olmaz. Herkez kendine yapar.

Bakın Kurân apaçık iken insanların çoğu onu anlamayıp kafir oluyor.

Kur'an gibi bir mucize metin dahi birileri tarafından anlaşılmazken, bizim sözlerimiz Kur'an'dan keskin mi ki anlamayınca cebir ile veya batıl ölçü ile mukabele ediyoruz.

Biz Mehmed'in de dediği gibi söz ve fiillere dokunuyoruz. Niyetlerini bir miktar hissedebilsek dahi bu konuda bir ifade kullanmaktan imtina ederiz. Bu ölçüde ki bir cemaatin de söz ve fiilleri ile halis niyetlerini hissettirme mesuliyeti muhakkak vardır. Ama Kur'an ve Sünnete muğayir söz ve fiillere ses çıkarmamak, şeytan ile arkadaş olmaya eştir, susan dilsiz şeytandır, batıl yol ile Hakk'a ulaşmak hayaldir, her halukarda Allah (cc) ne dilerse o olacak ama biz yükümlülüğümüzü yapmak zorundayız.
 

sinang

New member
Katılım
10 Eyl 2006
Mesajlar
1,628
Tepkime puanı
276
Puanları
0
Konum
bezm-i ezelden
Bu gün müslüman biz şunu ifade edebilmeliyiz.Yahu bizde haksızlık ederiz,bizde yalan söyleriz,bizde kibirliyiz,bizde cimriyiz ,biz de hizipçiyiz v.s v.s her hastalık gavurda ise bu halimiz nedir?Biz Eyüp aleyhisselamdan bin kat hemde manen hastayız.Birileri reçete yazacak.Acıda olsa içeceğiz ki derman bulalım.şimdi şuvar bu hocaefendiye diğer hocaefendilerden ciddi bir tenkid var mı. varsa ne demiş,tatminkar cevaplamış mı?islami Ölçü içinde mi,dışın da mı?Ben yumurtlama tabirini islami bir tenkit olarak görmedim,çünkü islam muhattabına saygılı olmayı tavsiye eder,bizce...
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Bu konularla ilgili bir sürü yazılar yazılıyor.
Ama her nedense bir tarafın gözüne batmış çuvaldızı görmek yerine, bu çuvaldızı göstermeye çalışanların gözünde ki çapakla uğraşılıyor.
Hayır olsun...
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden

İşte bu cümlenizden dolayı insanlar ayrımcılığı körüklüyor. İslam'ın sizce yada bize diye bir yönü olmamalı. İslam; İslam'dır. Her canlıya aynı eşit mesafede durur, İslam'da değişme yoktur. Değişen bizlerdeki yorumlama ve mantalitedir.

Sizce yada bizce ile başlayan bir ifadeyi bir müslüman ancak İslam karşıtı bir taifeye kullanabilir.

Diğer yönden elbette sana katıldığım yerler de var. Manen elbette hepimizde hastalıklar vardır ve olacaktır. Zaten İslam bunun için vardır. Hem manevi hem zahiri rahatsızlıklarımızı tedavi edici hem de manevi sıkıntılarımıza ilaç hükmündedir. Yeterki reçeteyi düzgün kullanalım.

Öksürük şurubu bronşlardaki rahatsızlığı gidermek için öksürtme amaçlı hazırlanır. Kişi bronşlarında herhangi bir rahatsızlıktan dolayı öksürmeye başladığında aldığı mksürük ilacı daha çok öksürtür. Bundaki gaye öksürme yolu ile ciğerlerdeki mikrobu vucudun atmasını sağlamaktır. Bunu da en iyi bilen doktordur. Doktorun size tavsiye deceği miktar ve ölçeğe harfiyn uyduğunuz takdirde şifaya kavuşursunuz. Ama siz doktora sormazsanız ve elinize geçen öksürük ilacını bir seferde kafanıza dikerseniz, gideceğiniz yer ancak (Allah gecinden versin) bulunduğunuz şehirin asri mezarlığıdır.

Bu örnekte de olduğu gibi öksürük ilacı her insana eşit oranda fayda sağlayacaktır. Nasıl kullandığımız konusu, işte o sağlığımıza kavuşmamızda etken rolü belirler.

Bu işin sadece bir konusu. Ki; esas noktada baktığımız zaman doktor da çok önemli. Biz doktorun niteliğine bakmalıyız. Niceliği zaten mahremiyet boyutudur bizi ilgilendirmez. Yalnız, niteliğini sorgularken bir konuda bir insanın kendi ifadesinden dolayı niceliğine müdahil olduğumuz zaman kimse kızmamalı, darılmamalı. Doktorun ehil olup olmadığını, ilaçlar konusunda yada kendi alanı konusunda verdiği bilginin yahut uygalamanın mahiyetini elbette sorgulayacağız. Müslüman sorgulanmaktan değil, esas sorgulanmadığı zaman kendinden şüphede olmalı.

Acaip ve garibdir ki; ilaçlardan dolayı verilen rahatsızlığı aktaran insanlara kızılıyor da, bir tek doktora bir tek laf eden olmuyor.

Zannedersem Bekir kardeşimin çelişkiden kasdı bu tür şeyler olsa gerek!
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
Diyelim ki, taksicisiniz.. Yolda biri el kaldırdı ve bindi arabanıza. Kendinden bahsederken adamın uyuşturucu satıcısı olduğunu öğrendiniz. Size vereceği para haram kazanılmış ama sizin yaptığınız iş helal kazanç. Adamı götürdüğünüz yer de onun uyuşturucu imalathanesi...Adamın parasını almak uygun mu?

selametle..

Alınır! Neden alınır derseniz, siz taksicisiniz. Yargılama ve hüküm verme makamı değilsiniz. Siz verdiğiniz hizmetin karşılığını alıyorsunuz. Sattığı uyuşturucudan kar payı almıyorsunuz.

Pazara çıktınız elma armut satıyorsunuz. Karşınıza armut almaya gelen kişin seceresini veya ne iş yaptığını, parasını nerden kazandığını sorguluyormusunuz ? Buna hakkınız ve haddiniz var mı ? Elbette yok, işine gelirse satarsın işine gelmezse satmazsın.

Ben de aynı şekilde işime gelirse senin taksine binerim yada sattığın armutu alırım, işime gelmezse almam. Ne malum senin o armutları çalmadığın diye düşünürsem, hem sana haksızlık etmiş olurum, hem hakkına girmiş olurum, hem de gaybı bir konuda ahkam kesmiş olur ve şirke düşerim.
 
Üst Alt