Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Dinler Arası Diyalog Karşıtlarının Çelişkileri (!) 1

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Diyalog taraftarlarının kendileri sorup kendileri cevapladıkları soruları bir de biz yorumlayalım istedik.


SORU (1)

'Ey iman edenler! Yahudileri ve hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostudurlar. Sizden kim onları dost edinirse, şüphesiz o onlardan olur. Şüphesiz Allah, zalim kavmi doğru yola iletmez.'(Maide,51)

Ayeti Kerimesi acaba bütün Hristiyan ve Yahudilerimi kast etmektedir? Yoksa, zulüm eden, müslümanları ezmek isteyen Ehl-i Kitabı mı?

CEVAP

Bakınız Elmalı hamdi Yazır Tefsiri bu Ayeti kerime için ne diyor:

'Özetle onları dost olur sanıp da yakın dostlarınız gibi sıkı fıkı beraberliklere dalmayınız, tuzaklarına düşmeyiniz, isteklerine iştirak etmeyiniz. Görülüyor ki 'Yahudiler ve hıristiyanlara dostlar olmayınız' buyurulmamış, 'Yahudi ve hıristiyanları dost edinmeyiniz' buyurulmuştur. Çünkü 'Allah sizi, din hakkında sizinle savaşmayan ve sizi yurtlarınızdan çıkarmayan kimselere iyilik etmekten, onlara adaletli davranmaktan men etmez.' (Mümtehine, 60/ buyurulmuştur. Şu halde müminler yahudi ve hıristiyanlara iyilik etmekten,dostluk yapmaktan, onlara âmir olmaktan yasaklanmış ve men edilmiş değil, onları dost edinmekten, yardaklık etmekten yasaklanmışlardır.'

Şayet, sizin dediğiniz anlam çıksa idi, yani her hrsitiyan ve her yahudi ile düşman olunması gerekse idi, o zaman, Kuranı Kerim neden Ehl-i Kitabtan kız alınmasına cevaz vermiş olurdu? (Maide,5) ve onların yemeklerinin yenmesini helal atfederdi? (Maide,5) .

Sizin mantığınıza göre, ehl-i Kitab ile dost olmayın ama kızların alın mantığı ortaya çıkarki, bu mantık ile -yüzbin defa haşa- sanki Kuranı Kerim birbiri ile çelişiyor mantığı çıkarki, aslen çelişen Bu Ayetleri bir bütün olarak değerlendirmeyen

DİALOG KARŞITLARIDIR!

Cevapyorum


Ayetin daha derin bir tefsirini Mefatuhu'l-Gayb da Fahruddin Er Razi Hazretleri nasıl yapıyor.

Cenâb-ı Hak "Ey iman edenler, yahudileri de, hristiyanlan da kendinize dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostlarıdırlar" buyurmuştur.

Bil ki bu ifâdede söz, "dostlar..." kelimesiyle tamamlanmıştır. Daha sonra Cenâb-ı Hak, söze yeniden başlayarak "Onlar birbirlerinin dostlarıdırlar" buyurmuştur.

Rivayet olunduğuna göre Ubâde İbnu's-Samit (r.a), Hz. Peygamber (s.a.s)'e gelmiş ve O'nun yanında yahudilerin dostluğundan teberrî etmiş (yani ilişkisini kestiğini açıklamıştı). Bunun üzerine münafık Abdullah İbn Übey, 'Ama ben o yahudilerden uzaklaşmıyorum. Çünkü o zaman başıma belalar gelmesinden korkuyorum" demişti. İşte bu âyet, bu sebeple nazil olmuştur. Âyetteki, "Ne yahudileri, ne de hristiyanlan kendinize dost edinmeyin" buyruğu, "Onlardan yardım istemeye yönelmeyiniz ve onlara karşı sevgi, dostluk göstermeyiniz" demektir.


Cenâb-ı Allah daha sonra, "İçinizden kim onlan dost edinirse, o da onlardandır" buyurmuştur. İbn Abbas(r.a): "Hak Teâlâ, bununla sanki o, onlar gibidir" manasını murad etmiştir" der. Bu ifade, din konusunda muhalif, farklı olan kimseden mutlaka uzaklaşılması hususunda, Hak Teâlâ'nın te'kidli ve bir açıklamasıdır. Bunun bir benzeri de, "Kim onu tatmaz ise, o bendendir" a 249) âyetidir.


Sonra Allah Teâlâ, "Şüphesiz Allah, o zâlimler topluluğuna hidayet vermez" buyurmuştur. Ebû Musa el-Eş'ârî (r.a)'nin şöyle elediği rivayet edilmiştir: "Hz. Ömer (r.a)'e, "Benim hristiyan bir kâtibim var" dedim. O da, "Hay Allah canını atasıca! Sana ne oluyor? Bir mü'mini kâtip edinsene. Allah'ın, "Ey İman edenler, ne yahudileri ne de hristiyanlan kendinize dost edinmeyin" âyetini hiç duymadın mı?" dedi. Ben de: "Onun dini kendine âit, bana lazım olan onun yazısıdır" dedim. Bunun üzerine; "Madem ki Allah onları hor ve hakir kılmıştır, ben onlara ikram etmem. Madem ki Allah onları zelil kılmıştır, ben onları azîz kılmam. Madem ki Allah onları rahmetinden uzaklaştırmıştır, ben onları yaklaştırmam" dedi. Ben de: "Basra işi (yani işim), ancak onunla halloluyor" dedim. Hz. Ömer: "Haydi hristiyan öldü, yani farzet ki o kâtip öldü, o zaman ne yapacaksın. Onu öldükten sonra da çalıştıracak değilsin. O halde, şimdilik onu çalıştır ama, yerine mutlaka birisini bul" dedi."


Fahruddin Er Razi Hazretleri tefsirinde vermiş olduğu çok açık delillerle ayetin ne demek olduğunu, ne demek istediğini, Hıristiyan ve Musevilerle diyaloğu, dostluğu kendine vazife edinenlere şamar gibi vuruyor.


"Dost edinmeyin" ayetini, Kur'an da, Ehl-i Kitap Kadınla evlenmek mubahtır mevzuu ilefarklı yere çekmeye gelince...

Fahruddin Er Razi Hazretleri tefsirinde buyuruyor ki;

Hak Teâlâ sonra, "Sizden önce kendilerine kitap verilenlerin hür ve iffetli kadınları" buyurmuştur. Âyetle ilgili birkaç mesele vardır:

Birinci Mesele
Fukahânın çoğu, zımmî olan yahudi ve hristiyan kızlarıyla evlenmenin helal olduğu görüşünü benimsemişler ve bu hususta bu âyeti delil getirmişlerdir.

Bu Evliliği Caiz Görmeyenler
Ama İbn Ömer(r.h) bunu helal saymamış, "Allah'a eş tanıyan kadınlarla, onlar iman edinceye kadar evlenmeyin.." (Bakara, 221) âyetini buna delil getirmiş ve şöyle demiştir: "Ben, ehl-i kitap kızın, "Benim Rabbim İsa'dır" demesinden daha büyük bir şirk bilmiyorum."

Bu görüşte olanlar, onların, "Sizden önce kendilerine kitap verilenlerin hür ve iffetli kadınları (da size helal kılındı)" ifadesini delil getirmelerine karşı, şu cevaplan vermişlerdir:


1) Bundan murad, onlardan iman eden kadınlardır. Zira bazı kimselerin aklına, yahudi bir kadın, iman ettiğinde onunla bir mü'minin evlenip evlenemeyeceği sorusu gelmiş olabilir. Bundan dolayı Cenâb-ı Hak, bu âyetle bunun caiz olduğunu beyan etmiştir.


2) Atâ'nın şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Allah Teâlâ, o esnada müslüman kadınların sayısı az olduğu için, ehl-i kitabın kadınları ile evlenilmesine müsaade etmiştir. Fakat şimdi, mü'min kadınların sayısı artmış olduğu için, buna ihtiyaç kalmamış ve bundan dolayı da o müsaade kalkmıştır.


3) Allah Teâlâ'nın "Benim de düşmanım, sizin de düşmanınız olanları dost edinmeyin" (Mümtehîne, ve "Ey iman edenler, kendi (dindaşlarınızdan) başkasını sırdaş edinmeyin" (Aı-ümran, ne) âyetleri gibi, kâfirlerden uzak durmanın gerektiğini gösteren âyetler (vardır). Bir de böyle bir evlilik olduğunda, çoğu zaman aradaki sevgi ve muhabbet gittikçe kuvvetlenir ve bu hal kocanın, hanımının dinine meyletmesine sebep olabilir. Çoğu zaman bunların çocuğu olduğunda da, o çocuk anasının dinine meyleder. Bütün bunlar, hiç gerek yok iken, insanın kendisini tehlike ve zarara atması demektir.


4) Cenâb-ı Hak, bu âyetin sonunda "Kim imanı inkar ederse, mutlaka ameli boşa gitmiş otur" buyurmaktadır. İşte bu ifade, kâfir kadınlarla evlenmekten müslümanlan nefret ettiren en önemli ifadelerden biridir. Binâenaleyh şayet âyetteki,Sizden önce kendilerine kitap verilenlerin hür ve iffetli kadınları (da size helal kılındı)'' buyruğundan maksad, ehl-i kitap kadınları ite evlenmenin helalliği manası olsaydı, bunun peşisıra "Kim imam inkâr ederse..." ifadesinin gelmesi bir tenakuz gibi olurdu ki bu caiz değildir.


İşte diyaloğun mubahlığında ısrarcı olanlara cevaplamaları için güzel bir fırsat...
 
Üst Alt