Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Dininiz Kur’an’a(delil’e) Göre Mi? Yoksa Duyduklariniza Göre Mi?

hekim

New member
Katılım
11 Haz 2007
Mesajlar
13
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
S.A
DİNİNİZ KUR’AN’A(DELİL’E) GÖRE Mİ? YOKSA DUYDUKLARINIZA GÖRE Mİ?

İnsanlar tarih boyunca hep bir şeylere tapmışlar, yaşamlarını belli sistemlere göre ya da kendi kafalarında oluşturdukları sistem(sizliğe)e göre idame etmişlerdir. Yaşam tarzının neye göre belirlendiği bazen önemli olmuşken çoğu zaman değersiz bir şey gibi görünmüştür. Kimse kendi inancını, ideolojisini objektif bir şekilde araştırarak kabul etmemiştir. Bu şekilde ki kabullerle, hazırcılıkla bulunan inançlar insanları kuşatmıştır. En saçma inanç yada hayat görüşü bile zamanla toplumun genelinin kabul ettiği bir yaşam tarzı olabilmiştir. Toplumun geneli tarafından da normal görülen herhangi bir inanç zaten toplum nazarında onayını almıştır ve yol o toplum için doğru görülmüştür.
İslam dinine baktığımızda durum bundan çok farklıdır. ALLAH insanlardan kabulle, hazırcılıkla, sorgusuz-sualsiz, araştırılmamış ve delil olmadan inanmayı istememiştir. ALLAH’ın istediği araştırarak, delil bularak ve delile göre inanmaktır. İşte ALLAH buna iman demektedir. İman ‘’inan gitsin’’ değildir. İman ‘babam böyle yapıyor’, ‘hep böyle’ demek değildir. ALLAH’ın mesajını ileten tüm peygamberler de insanları açık delillerle İslam’a çağırmışlardır. Hiç birisi ‘’ben böyle diyorum inanacaksınız’’ dememiştir.
12/108 De ki, "Benim yolum şudur: Açık bir delille ALLAH'a çağırırım, aynı şekilde beni izleyenler de... ALLAH Yücedir, ben ortak koşan birisi değilim."
ALLAH’ın istediği delili olan şeye inanmamız ve ona göre yaşamımızı sürdürmemizdir.
Peygamberimiz Hz. Muhammed’de delillerle insanları kendisine çağırmıştır. Ey insanlar gelin bana sorgusuz sualsiz inanın dememiştir. Delilini ortaya koyduktan sonra insanları ALLAH’a çağırmıştır. Ona rağmen Kur’an muhalifleri delil istiyorlar.
29/50 "Ona Rabbinden bir delil inmeli değil miydi?" dediler. De ki, "deliller ALLAH'ın katındadır. Ben sadece apaçık bir uyarıcıyım."
Bu isteğe karşı ALLAH; deliller benim katımdadır diyor. Deliller bana bağlıdır diyor. Ben olmadan delil olmaz diyor. Bunun ardından delilin adını adresini gösteriyor.
29/51 Bu kitabı sana indirmiş olmamız ve kendilerine okunması onlara yetmez mi? Bunda inanan bir toplum için bir rahmet ve öğüt vardır.

Tabi bu adres müşriklere yetmiyor ve bundan da hoşlanmıyorlar. Çünkü bunların derdi delille inanmak değil mevcut kabullerini korumak ve her ne gelirse gelsin reddetmek. Bir diğer dertleri ise kanlı canlı delil görmek istemeleri yada tüm zamanların müşriklerinin görmek istedikleri olağanüstü olaylar. Bu zihniyet peygamberin vefatından sonra istedikleri delilleri üretmiştir. Bu zihniyet peygambere Ay’ı yardırtmış, terini misk gibi kokutmuş, üzerinde bulut gezdirmiş vs vs daha burada anlatamayacağımız yüzlerce düzmece hikaye uydurmuştur. Çünkü bunlar gerçek delillerle tatmin olmazlar. Aynı zihniyet Hz. Musa’dan ALLAH’ı göstermesini de istemişti. Tüm bunlara rağmen ALLAH kuran muhaliflerine sadece tek delil gösteriyor: Sadece ve sadece KUR’AN.

Peygamberin vefatından sonra kuranın yerine yüzlerce delil türemiş ve insanlar bu delil zannettiklerinin peşinden gitmişlerdir. Yeri gelmiş bu delil peygambere atfedilen bir söz olmuş, yeri gelmiş falanca filancaların önder zannettiği adına alim denen birileri olmuş, yeri gelmiş mezhep imamı denen insanlar olmuş. Delil olarak görülen bu insanlar kuranın yerini almış ve insanlar bu insanları kuranın önüne geçirmiştir. Sanki Allah bunlara bir delil indirmiş gibi alim, şeyh , molla olarak bilinen insanlara kutsiyet atfedilmiştir. Halbuki onlar birer insandır ve Allah ‘siz oturun bir şeyler yazın ve sizin dedikleriniz doğrudur’ dememiştir. O alim, molla denen insanlar sadece bir insandır ve ALLAH onlar hakkında hiçbir delil indirmemiştir. Onların söyledikleri hiç kimseyi bağlamaz. Çünkü tek bağlayıcı olan Allah sözü olan kurandır. Onların isimlerinin başındaki sıfatlar sadece insanların ve atalarının taktığı sıfatlardır ve hiçbir geçerlilikleri yoktur.
53/23 Onlar, sizin ve atalarınızın taktığı isimlerden başka bir şey değildir ve ALLAH onlar için hiç bir delil indirmemiştir. Kendilerine, Rab'lerinde bir yol gösterici geldiği halde, sadece kuruntuları ve kişisel arzularını izliyorlar.
Ruhbanlar mı Kuran mı?
Necm suresinin bu ayeti tüm bu sıfatlı sıfatsız(molla, alim, şeyh, aziz, keşiş) insanları bir kenara bırakarak bize yol gösterici olarak gelen Kur’an’ı izlememizi emreder. Bunun dışındakileri izlemek ALLAH’ın reddettiği bir yaşam biçimidir. Bu sıfatlı falancalara bu sıfatları kim taktı diye sadece beş dakika düşünülse doğru rahatlıkla bulunacaktır. Üstelik bu sıfatlı falancalar da insanlara göre göreceli bir halde arz-ı endam etmektedir. Birine göre alim olan diğerine göre sıfatsız ve sıradan olabiliyor. Bu kadar fazla cemaatleşmelerde zaten bundan kaynaklanmaktadır.

35/40 De ki, "ALLAH'ın dışında çağırdığınız ortaklarınızı düşündünüz mü; onlar yeryüzünde neyi yaratmışlar bana gösterin?" Yoksa onların gökte bir ortaklıkları mı var? Veya onlara bir kitap verdik de ondaki bir delile mi dayanıyorlar? Doğrusu, zalimlerin birbirlerine ancak aldatıcı sözler verirler.
Fatır suresindeki bu ayette açıkça delilin ne olacağı vurgulanmıştır. ‘Onlara kitap verdikte ona mı dayanıyorlar’ diyor. Demek ki delil sadece kitapla oluyor. Onun dışında otorite görülenler sadece yaldızlı sözler söyleyen ve terk edilmesi gereken kişilerdir.

52/38 Yoksa üzerine çıkıp (vahyi) dinledikleri bir merdivenleri mi var? Öyleyse dinleyicileri açık bir delil getirsin.
Aynı şekilde bu ayette de delilin sadece vahiyle olacağı açıkça vurgulanmıştır.
Tüm bu yanlış inanış ve anlayışların temelinde insanlara ‘ALLAH’ın kafi gelmemesi ve ALLAH’ın yanında ikinci, üçüncü’ figürler görmek istemelerindendir. Bu hastalık tarih boyunca insanlarda görülmüştür. İnsanlar hep ALLAH’ın yanında mutlaka isim aramışlardır. Sadece Allah zikredildiğinde de şu ne olacak bu ne olacak deyip durmuşlardır. Dinin sadece Allah merkezli olmasını kabul edememişlerdir ve edememektedirler de. Dinin merkezine mutlaka çeşitli insanları almak istemişlerdir. Halbuki din sadece ALLAH’ındır ve tek anılması gereken ALLAH’tır. Onun yanında birilerini anmak ve onları sürekli ALLAH’ın yanında olmazsa olmaz görmek şirktir. Camilere, evlere Allah ile birlikte başka şahısların isimlerini yazıp asmak bu zihniyetin ürünüdür. Bunun nedeni de bunlara Allah’ın yetmemesidir.
39/36 ALLAH kuluna yetmez mi? Seni O'ndan başkalarıyla korkutuyorlar. ALLAH kimi saptırırsa ona bir yol gösteren bulunmaz.
39/45 ALLAH tek başına anıldığı an ahirete inanmayanların kalpleri huzursuz olarak ürker. Fakat O'nun dışındakiler anıldığı zaman hemen yüzleri güler.

Burada kurandan başkalarını insanlara delil getirenlere, kardeşim hiç kimseyi bırakmadınız, hiç mi doğru söyleyen yok, şu yok, bu yok diyenlere birkaç soru soralım;
1. Allah tek başına anıldığı zaman neden huzursuz oluyorsunuz?
2. Allah size yetmiyor mu?
3. Falanca hazretleri, filanca alim dediğiniz insanlara uymanız gerektiğine delil olacak ALLAH’ın sözü olan Kur’an’dan deliliniz var mı?
4. Onlara o sıfatları Allah mı verdi yoksa siz ve atalarınız mı verdiniz?
5. siz ve atalarınızın delil gördüğü adamlar din günü(hesap günü)nde sizleri Allah’ın elinden kurtarabilecekler mi?
6. Kur’an’dan mı sorumlusunuz yoksa sıfat taktığınız adamların söylediklerinden mi?
7. Eğer Kur’an’ı anlamıyoruz diyorsanız anlaşılmayacak bir kitaba Allah nasıl delil diyor?
8. Rabbinden bir delil üzerinde bulunan, işlediği kötülükler kendisine güzel gözüken gibi olur mu? (47/14)


Çözüm bellidir ve kurana teslim olmaktır. Zira tek delil kurandır. Onun dışındakiler birilerinin takıntıları ve takmalarıdır.
İnsan merkezli din anlayışının yerine Allah merkezli din anlayışının yerleşmesi dileğiyle.
 

rusen_alp

New member
Katılım
11 Mar 2007
Mesajlar
1,475
Tepkime puanı
86
Puanları
0
Yaş
42
Konum
ruhlar aleminden
SÜNNETİ KABUL ETMEMEK, YAHUDİLERE HİZMETTİR.

Bundan 1400 yıl kadar önce Peygamberlerin sultanı, en şanlı en şerefli insan Mekke Topraklarında filizlendi ve Allah’ın dini olan islamı yaydı, şüphesiz ki , Hz. Muhammed ( s.a.v.) , insanlık için en güzel bir örnekti, nitekim de öyle oldu, onun ahlakıyla ahlaklananlar örnek bir insan oldu, onu reddedenlerse zaman içinde rezil rüsva olup gitti.
O en güzel şekilde sabırla en yakınında başlayarak bu dini tebliğ etti, önce Hz. Hatice’den başladı ve sonra sınırları aşan bir ivmeyle bu mesajlar zamanın tüm süper güçlerine tebliğ oldu,başlangıçta 3,5 kişilik bir topluluktu , sonra Veda hutbesinde bu ümmet 100 binleri aşıyordu.
Acaba neydi bunun arkasındaki güç?
Öyle ya tarih neler görmüştü, fakat her büyük ihtişam belirli bir zaman sonra son buluyordu,
Öyle değil mi? Önce bir şehir , sonra şehirler , sonra Suudi Arabisten, sonra Irak, Suriye , Mısır, İran, sonra Kuzey Afrika, Endülüs, Maveraünnehir, Anadolu, Viyana , Ukrayna, Dağıstan, Endonezya ve daha sayamadığım nice yerler , bu kadar güçlü bir kaynaktan gelen ışık tüm Dünya’yı etkisi altına alıyordu, tüm Dünya O’ndan gelen mesajlarla aydınlanıyordu, bugün de aynı şekilde bu islam güneşi dünyanın her yerinde yeni taze dimağlar buluyor , ve gün geçtikte İslam’a sarılanlar artıyor.
Buna bir dur demek gerekiyordu fakat işe nereden başlamak gerekiyordu, öyle ya İnsanlığın en üstün ırkı ve kendilerini Dünyanın efendisi kabul eden Yahudiler’i bu korkutuyordu, Sahih-i Müslimde de geçen bir hadise göre de , ahir zamanda Müslümanlarca Yahudiler Yeryüzünden ortadan kaldırılacaktı.
Evet tüm bu tehlikeler Yahudileri olabildiğince korkutuyordu ve Abdullah bin Sebe kanıbozuğunun başlattığı İslamda Yahudi oyunu bugün de aynı şekilde tezgahda pazarlanıyor.
Ve düşündükleri gibi ilk iş olarak dinimizden Rasulullah’ın sünnetini çekmeye karar verdiler, öyle ya , Rasulullah’a ne gerek var, Kuran-ı Kerim var, gerisi ne işe yarar ki, Alimleri de at çöpe , sünneti de at, hiç acımadan , O’nun aziz hatırasını yerlere at….
Evet planı istedikleri gibi yürürlüğe koydular, fakat unuttukları bir şey vardı, Allah ( c.c.) bu dini kıyamete kadar koruyacağını vaat etmişti, bu din sıradan bir din değildi, ne hristiyanlıktı, ne Yahudilikti , zaten bu iki din de beşeri bir dindir, her ne kadar temelleri ilahi bir emre dayansa da , zamanla insanların elinde bir oyuncak haline gelmiş, dinin tüm sistemlerini değiştirmişlerdi, Öyle ya değişmeseydi şu İncil veya Kambala’nın yazdığı Tevrat, bugün tüm insanlık islamla müşerref olacaktı.
Fakat değiştirdiler, çünkü bunlar dönek insanlardı, kendi dinlerini değiştirenler, bugün islama da aynı şekilde el atmak istiyorlar, fakat başarılı olmaları mümkün değil, çünkü İslam’ın yanında Allah ( c.c.) var, başarılı olamazlar.
Hz. Muhammed ( s.a.v.) örnek bir hayat yaşadı, ve sahabiler sayesinde O’nun nasıl ve ne şekilde yaşadığını bugün çok rahat bir şekilde öğrenmekteyiz, O ırk , millet kavramlarının üstünde bir ümmet anlayışıyla tüm insanlığı ortak bir noktada buluşturmayı başarmıştı, Oysa bugün bazı nifak sahipleri Rasulullah’ın sünnetini reddetmekteler, kendi akıllarını koyuyorlar O’nun yerine.
Bu anlayışa göre dünyada Müslüman sayısı kadar, islam anlayışı olacak, bu şekilde islam temelsiz , nizamsız olacak ve ortalığı bir hengame bir karışıklık alacak, bu şekilde zamanla islam dejenere edilecek ve onlara göre zararsız (!) bir din haline gelecek.
Ben onlara tek bir hadis-i şerifi söylemek istiyorum, her ne kadar inanmasalar da yine de okunmasında fayda var

“ Müminin ferasetinden korkunuz.” Hz. Muhammed (s.a.v.)
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Kur'an dır deyip duruyor ama Kur'an ın tek bir ayetinden doğru sonuç çıkaramıyorsanız bunun adı "hadis düşmanlığı"dır.
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
Kur'an dır deyip duruyor ama Kur'an ın tek bir ayetinden doğru sonuç çıkaramıyorsanız bunun adı "hadis düşmanlığı"dır.
ama bu da bir meslektir Bekir kardeşim. Ha adı şeytani bir meslek olarak geçer ama, sonuçta meslek meslektir. Her meslek erbabı da sanatını icraa edecektir. Ama ahirette bizi şeytan aldattı dediklerinde hallerini bir görsen, şeytan bile bu zihniyetten kaçacaktır. Hani hep Kur'an, Kur'an deyip de; daha iki kapağın arasını açıp okuyup da düşünmeyen gürühun o günkü halini Kur'an da bir okusalar, azıcık üzerinde tefekkür etseler, bundan vazgeçerlerdi belki ama, şu hali ile hayal gibi sadece.

İnanın dostlar, bu söylediğime inanın. En azılı kafirlerin dahi Rabbim bazı sorularını cevaplayacak ama, bazı guruhlar var ki; İNANIN RABBİ ZÜLCELAL ile MUHATAP DAHİ OLAMAYACAKLAR ! Bu dahi onlara lütf olacağı için verilmeyecek. Şeytan dahi bunların halinden ürküp kaçacak ve "benim sizin üzerinizde ne bir sultam nede emirliğim sözkonusuydu, sizler kendi nefslerinize uyup da azdınız, ben sizlerden beriyim" diyerek kaçacak !

Şeytanın kaçtığı bir kafiri tahayyül edebiliyormusunuz ? Edemiyorsanız, Peygambere (s.a.v) uyun denildiği halde uymayanlara dikkatli bakın. İyi bakın ki; mahşer meydanındaki hallerini gördüğünüzde, buradaki nemruti hallerini aklınıza getirinde acıyacağınız tutmasın.

İnşaallah Kur'an Kur'an diyerek o mübarek kitabın içine girersiniz de, azıcık akıl etme gayretine girip iman elde edersiniz. Sizin için şefaat ancak bu dünyada ve ancak bu kadar olur. Çünkü, ahirette şefaat edeniniz olamayacak. Uyanın !...
 

sinang

New member
Katılım
10 Eyl 2006
Mesajlar
1,628
Tepkime puanı
276
Puanları
0
Konum
bezm-i ezelden
duyduklarımızda Kuran ve sünnet ve kıyas ve icmaya göre delillendirmişlerse.bunun neresi yalnış.kaldı ki bu zaruriyettir.siz neyi delilendire bilirsiniz.zaten kuran diyor peygambere sav.uy ve içinizden ulema olanlara uy diye.
 
Üst Alt