Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Dinde Zorlama

nicksizadam

New member
Katılım
8 Mar 2007
Mesajlar
314
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
Konum
ankara
Allahû Tealâ'ya sonsuz hamd ve şükrederiz ki bir defa daha Yüce Rabbimiz bizleri bir zikir sohbetinde, bir dîni sohbette bir araya getirdi. Dînimize giren hurafelerden bahsediyorduk. İşte hurafelerden birisi de "Dînde zorlama vardır." ifadesidir.
Sevgili kardeşlerim, dîn Allah ile olan ilişkilerin esas yolunu çizdiği bir dizaynı içerir. Biz insanlar diğer insanlarla ve Allah'la ilişki içersindeyiz. Allah ile kul arasındaki ilişiklerde hiç kimsenin zorlanması söz konusu olamaz. Örneğin namaz kılmak, Allah ile kul arasındaki bir ilişkiyi ifade eder.
Allah'ın emri, Allah'a ibadet etmektir. Allah'ın emri, Allah'a kul olmaktır. İbadet etmek de kul olmak da aynı kökten geldiği için; insanlar asırlar boyunca bu iki kelimeyi hep birbirine karıştırmışlardır. Dolayısıyla ibadet etmekle abd olmayı aynı şey olarak kabul edenler ortaya çıkmıştır. Zariyat Suresinin 56. âyet-i kerimesini “İnsanlar dünyaya ibadet etsin diye gelirler.” şeklinde yorumlayanlar olmuştur. Allahû Tealâ Zariyat-56'da şöyle buyuruyor:

51/ZARİYAT-56: Ve mâ halaktul cinne vel inse illâ li ya'budûn(ya'budûni).
Biz, insanları ve cinleri başka bir şey için değil; Bize, kul olsunlar diye yarattık.

"Biz insanları ve cinleri başka bir şey için yaratmadık. Sadece kul olsunlar diye yarattık." diyor.
“li ya'budûn: Sadece Allah'a kul olsunlar diye.” buyuruyor.
İbadet, kulluğun mutlak gerekli olan şartlarını içerir. Tamam, ama bir insan Allah'a ulaşmayı dilemedikçe ibadetin bütününü yapsa, 80 yaşında ölen bir insan hayatının 65 yılında İslâm'ın 5 şartının 5’ini de gerçekleştirse; o kişinin kurtuluşu mümkün değildir. O kişi sadece ibadet etmiştir ama abd olamamıştır, Allah'a kul olamamıştır.
Öyleyse taguta kul olmaktan kurtulmak ve Allah'a kul olmak ne zaman başlıyor? Allah'a ulaşmayı dilediğiniz zaman başlıyor. Ondan evvel insanoğlu tagutun kuludur. Allahû Tealâ şöyle buyuruyor:

39/ZUMER-17: Vellezînectenebût tâgûte en ya’budûhâ ve enâbû ilâllâhi lehumul buşrâ, fe beşşir ıbâd(ıbâdi).
Onlar ki; taguta (insan ve cin şeytanlara) kul olmaktan içtinap ettiler (kaçındılar, kendilerini kurtardılar). Çünkü Allah’a yöneldiler (Allah’a ulaşmayı dilediler). Onlara müjdeler vardır. Öyleyse kullarımı müjdele!

Allahû Tealâ sahâbe için şöyle söylüyor: “Onlar taguta kul olmaktan içtinap ettiler, kaçındılar. Kendilerini kurtardılar.”
Nasıl kurtardılar? Allah'a ulaşmayı dilediler, Allah'a yöneldiler ve taguta kul olmaktan kurtuldular.
Allahû Tealâ "ibâdi: kullarım” ifadesini kullanarak “Ve Allah'a kul oldular. Kullarımı müjdele.” diyor.
“Ya’budû” kul olma fiili "a’budû" kul demektir. Öyleyse ya'budû kelimesinin başlangıçtaki y'si fiildir, kul olmak fiili. "en ya' budûhâ" mastar şeklidir. Burada kul kelimesi "a'bud" kelimesiyle ifade ediliyor. "ibâdî" kullarım oluyor.
Zariyat Suresinin 56. âyet-i kerimesinde Allahû Tealâ'nın kullandığı ifade neydi? Allahû Tealâ “Ve mâ halaktul cinne vel inse illâ li ya'budûn: Biz insanları ve cinleri başka bir şey için yaratmadık. Sadece bize kul olsunlar diye yarattık." diyordu. Öyleyse Allah'a kul olmak bir müessesedir.
Sadece Allah'a kul olabilenler kurtuluşa ulaşır. Hiç kimse başka bir kimseyi Allah'a inansın diye, Allah'a ibadet etsin diye, Allah'a kul olsun diye zorlayamaz. Bu, Allah'la kul arasındaki bir ilişkidir. Allahû Tealâ başka hiç kimsenin müdahalesine müsaade etmez. Peygamber Efendimiz (S.A.V)'e de diyor ki: "Sen hiç kimseyi hidayete erdiremezsin. Ancak Biz erdiririz. Hidayete erdirmek Bizim üzerimize vazifedir.”
 

nicksizadam

New member
Katılım
8 Mar 2007
Mesajlar
314
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
Konum
ankara
Allah'a ulaşmayı dilemek veya dilememek iradî bir konudur. Kişisel iradeyi ilgilendirir. Kişisel irade, kulun iradesi, cüz'i irade aynı iradedir. Allah'a ulaşmayı dilemedikçe o kişinin dışardan yapılan bir tesirle mü'min olması, kurtuluşa ulaşması hiçbir zaman mümkün değildir. Kişi mutlaka kendisi, kendi iradesiyle Allah'a ulaşmayı dilemelidir. Dilediği taktirde mutlaka Allah'ın cennetine girer. Ama başka biri o kişiyi hidayete hiçbir şekilde erdiremez. Hidayetine sebep de teşkil edemez.
Her hâlükârda Allahû Tealâ'nın mutlak bir şartı vardır. O kişinin cüz'i iradesi (kişisel iradesi) Allah'a ulaşmayı dilemek mecburiyetindedir. O irade Allah'a ulaşmayı dilemedikçe, etrafındaki insanlar ona ne yaparlarsa yapsınlar o kişi hidayet üzere olamaz. O kişi kurtulamaz. Dışardan yapılacak olan bütün müdahaleler kimin tarafından yapılırlarsa yapılsınlar, o kişinin iradesine karşı bir zorlamayla kişi Allah'a ulaşmayı dilemiyorsa asla o kişiyi hidayete erdiremezler. Peygamber Efendimiz (S.A.V) amcasını hidayete erdirmeyi istemez miydi? Elbette isterdi. O yetimken amcası onu büyüttü. Ama amcası Allah'a ulaşmayı dilemedi. Peygamber Efendimiz (S.A.V)'in bütün ricalarına rağmen, amcası Allah'a ulaşmayı dilemedi.
Dilemezse ne olur? Kurtuluşu mümkün olmaz, hidayete eremez. Dilemezse hidayet üzere olamaz. Hiç kimse Allah'a ulaşmayı dilemedikçe hidayet üzere olamaz, hidayette olamaz. Hidayete de hayli hayli eremez. Öyleyse o kişi bizatihi kendisi hidayete ermeyi istemedikçe hiç kimse bir başkasını hidayet üzere kılamaz.
 

sinang

New member
Katılım
10 Eyl 2006
Mesajlar
1,628
Tepkime puanı
276
Puanları
0
Konum
bezm-i ezelden
dinde zorlama yoktur.ayetinin müslümana bakan bir yönü vardır.Seyyid kutubun ifadesi ile ve İslam tarihinin şahidliği ile müslümanlar kimseyi zorla,baskıyla dinlerine çağırmamışlardır.Yalnız ila-yı kelimetullah için fetihler yapmışlardır.bunun sebebi şudur.bu özgür,hür seçim ortamını sağlamaktır.Baskı,zulüm,dayatmanın olduğu yerde vicdanlar nasıl doğruyu bulsun,idrakler nasıl doğru düşünsün,kalb nasıl üzerinden tedirginliğini atsın.İslami fetihlerin birinci amacı,önceliği budur.Buda açıkça görülüyor ki yine insanlık adına ,hürriyet adına yapılmış,bir girişimdir.
İkincisi şudur İslam feth ettği yerde İslami düzeni kurar.İşte bu hak ile batılın ayrılması,serbest seçim için gerekli atmosferdir.Hem dinlerini seçenlerin uygun,doğru,güzel şekilde yaşamaları için bir sosyal denge sağlamak amacı vardır.
Kuranda biz bu ifadeyi açıklaması ile çok iyi görüyoruz.Bir gurub o zaman medine ve civarı kadar olan İslam topraklarına sığınmışlardı.Ve şöyle dediler biz iman ettik.arkasından yiyecek,yatacak,giyecek istediler.Allah kalpleri bilen olarak peygamberine sav. onların iman ederek kendisini bir minnet altında bırakmadıklarını söyledi.zira bunlar sadece bu ihtiyaçları adına İlk iSLAM ülkesine sığınmış,iman etmenin bu sıkıntılarından kurtulmak olduğunu sanıp,neye iman ettiklerini bile düşünmeden iman ettik dediler.
lakin iman etmemişlerdi,sadece İslam olduk demeleri istendi ,Yani mülteci olduk gibi İslam topraklarına sığındık demeli idiler,zımni olmuş olmalılardı.
işte İslamın dinde zorlama yok düşüncesi .
Çünkü O gerçekten hiçbir dayatmaya dayalı imanı istemiyor,elinin tersi ile itiyor.
Bu gün İslamın insanlığa ihtiyacı yoktur,insanlığın İslama ve onun düzenine ihtiyacı vardır,Ah bir anlanabilinse....
 

FabioPaim_23

New member
Katılım
30 Mar 2007
Mesajlar
36
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
bugünkü iran'ın kılıç zoruyla müslüman yapıldığı doğru değil midir???
 
M

mynamess

Guest
bugünkü iran'ın kılıç zoruyla müslüman yapıldığı doğru değil midir???

selamunaleyküm iran kılıç zoruyla müslüman yapılmış olsaydı bugünkü meshebi şii lik olmazdı oda ehli sünnet olurdu sadece iranda müslümanlara yapılan zulümler engellenmiştir
selamunaleyküm
 

HAKKI_AN

New member
Katılım
9 Mar 2007
Mesajlar
34
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
43
Bence Müslümanlik Içersinde Zorlama Vardir Ayrica Iran Muhteşem Bir ülke
 

FabioPaim_23

New member
Katılım
30 Mar 2007
Mesajlar
36
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
peki kılıc zoruyla musluman yapıldıkları icin geleneklerinden vazgecemeyip, bu gelenekleri yasayabilmek için mezhep kisvesi altinda kende bildiklerini okuyor olamazlar mi? cünkü ehli sünnetten olsalardı geleneklerinden vazgecmek zorunda kalacaklardı.tam olarak inanmayan insanlar da bunu yapamazlardı :)
 
M

mynamess

Guest
peki kılıc zoruyla musluman yapıldıkları icin geleneklerinden vazgecemeyip, bu gelenekleri yasayabilmek için mezhep kisvesi altinda kende bildiklerini okuyor olamazlar mi? cünkü ehli sünnetten olsalardı geleneklerinden vazgecmek zorunda kalacaklardı.tam olarak inanmayan insanlar da bunu yapamazlardı :)

selamunaleyküm sonuç itibariyle ortada müslümanlara zulüm varmı yok geri kalan o düşünceyi benimseyenlerle rabbimin arasında yani bu konu bir tezat verdiğiniz örnekte inanın yanlış emin olun eğer dinde zorlama olsaydı bu gün topraklarımızda tek bir tane kilise olmaması lazımdı ama ne hikmetse müslümanların hakim oldukları hiç bir dönemde dinlere saygısızlık yapılmamış ve herkese inanç özgürlüğü verilmiştir selamunaleyküm
 

FabioPaim_23

New member
Katılım
30 Mar 2007
Mesajlar
36
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
selamunaleyküm sonuç itibariyle ortada müslümanlara zulüm varmı yok geri kalan o düşünceyi benimseyenlerle rabbimin arasında yani bu konu bir tezat verdiğiniz örnekte inanın yanlış emin olun eğer dinde zorlama olsaydı bu gün topraklarımızda tek bir tane kilise olmaması lazımdı ama ne hikmetse müslümanların hakim oldukları hiç bir dönemde dinlere saygısızlık yapılmamış ve herkese inanç özgürlüğü verilmiştir selamunaleyküm

sence bugün iran da zulüm var mı yok mu?
 
M

mynamess

Guest
selamunaleyküm bu soru sorana bağlı eğer soran gayrımüslimse evet var yok eğer ehlisünnetse orda her hangi bir hanefi yada şafii yada hanbeli namz kıldı diye başını kapattı diye zulüm görmüyor sen hangi açıdan sordun? selamunaleyküm
 

FabioPaim_23

New member
Katılım
30 Mar 2007
Mesajlar
36
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
soran ehlisünnet inşallah. şafii olmaya calışıyoruz. elimizden geldiğince. recm cezası nedir peki? zulüm değil mi?
 
M

mynamess

Guest
soran ehlisünnet inşallah. şafii olmaya calışıyoruz. elimizden geldiğince. recm cezası nedir peki? zulüm değil mi?
Recm Cezası
Hz. Peygamber'in evli olarak zina edene recm cezası uyguladığı, tevatüre ulaşan hadislerle sabittir. Temelde kıyasa göre evlilere de yüz değnek (celde) cezası uygulanması gerekirken, bu konudaki hadislerle amel edilerek recm cezası öngörülmüştür.
Recm konusunda hükmü devam eden, fakat Kur'an ayeti olarak okunması neshedilen bir ayet de nakledilir. Abdullah b. Abbas (r. anhümâ), Hz. Ömer'in minberde şöyle dediğini rivâyet etmiştir. "Cenab-ı Allah Muhammed (s.a.s)'i hak ile göndermiş ve O'na Kitab'ı indirmiştir. Recm ayeti de O'na indirilen ayetlerden idi. Biz bu ayeti okuduk, ezberledik ve anladık. Resulullah (s.a.s) recmi uyguladı, ondan sonra biz de uyguladık". Korkarım, zaman geçince birileri çıkıp "Biz Allah'ın kitabında recmi bulamıyoruz" der ve Allah'ın indirdiği bir farzı terkederek sapıklığa düşerler. Şüphesiz recm, Allah'ın kitabında, evli olmak, şahit, gebelik veya ikrar bulunmak şartıyla, zina eden kimse aleyhine bir haktır" (Müslim, Hudûd, 15).
Hz. Ömer'in sözünü ettiği okunuşu mensuh ayet şudur: "İhtiyar erkekle ihtiyar kadın zina ederlerse, onları recmedin" (Mâlik, Muvatta', Hudûd 10; İbn Mâce, Hudûd, 9; Ahmed b. Hanbel, V, 132, 183). Hz. Ömer'in recmi, Medine minberinden ilân etmesi, içlerinde bir çok sahabe bulunan cematten hiç birinin buna karşı çıkmaması, recmin sabit olduğunu gösterir (Sahih-i Müslim Tercüme ve Şerhi, Ahmed Davudoğlu, İstanbul 1978, VIII, 350). es-Serahsî (ö. 490/1097). Ömer (r.a)'in şöyle dediğini nakleder:
"Eğer insanlar, Ömer Allah'ın Kitabına ilave yaptı demeyecek olsalar, "ihtiyar erkekle ihtiyar kadın zina ettikleri..." ifadesini Mushaf'ın haşiyesine yazardım" (es-Serahsî, el-Mebsût, Beyrut 1398/1978, IX, 37).
Hz. Peygamber'in recm cezasına uygulama örnekleri:
1. İşvereninin eşiyle zina eden bekâr işçiye yüz değnek ve bir yıl sürgün cezası, kadına ise recm uygulanmıştır.
Ebû Hureyre ile Zeyd b. Halid el-Cühenî (r.anhumâ)'dan nakledildiğine göre, zina eden kadının kocası ile, zina eden işçinin babası Resulullah (s.a.s)'e başvurarak bu konuda "Allah'ın kitabı" ile hüküm vermesini istemişlerdir. İşçinin babası şöyle dedi:
"Benim oğlum bu adamın yanında işçi idi. Onun hanımı ile zina etti. Bana, oğlum için recm gerektiği haber verildi. Ancak ben onun adına yüz koyunla bir cariye fidye verdim. Bu arada bilenlere danıştım, (oğlum bekâr olduğu için) ona yüz değnekle bir yıl sürgün cezası, bunun karısına ise recm cezası gerektiğini haber verdiler". Bunun üzerine, Hz. Peygamber şöyle buyurdu:
Nefsim kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki, aranızda Allah'ın kitabı ile hükmedeceğim. Cariye ve koyunlar geri verilecek. Oğluna yüz değnekle bir yıl sürgün gerek. Ey Üneys, sen de bu adamın karısına git. Eğer zinasını itiraf ederse, onu recmet". Üneys kadına gitmiş ve kadın suçunu itiraf etmiş, Hz. Peygamber'in emri üzerine de recmedilmiştir (Müslim, Hudûd, 25; Buhârî, Hudûd III, 38, 46, Vekâlet,13). Ebû Hanife'ye göre, yüz değnek yanında bir yıl sürgün, ayete ilâve niteliğinde olup, ayet inince bu ilâve kısım neshedilmiştir. Ancak İslâm devlet başkanı böyle bir cezayı ta'zir cezası olarak verebilir selamunaleyküm
 

FabioPaim_23

New member
Katılım
30 Mar 2007
Mesajlar
36
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
bilgi icin sagolasın ama cok uzun olmus :) recm cezası peygamber efendimiz zamanında kac defa uygulanmıs. kac defa bir insan taşlanarak öldürülmüs? ve taşlanarak öldürülen insan nden bu cezaya carptırılmış?
 

FabioPaim_23

New member
Katılım
30 Mar 2007
Mesajlar
36
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
seninde belirttiğin gibi peygamber efendimiz zamanında ceza sadece evli birisinin sucunu itiraf etmesiyle uygulanmıştır. ayrıca bekar olana bu ceza uygulanmaz. sadece caydırıcı unsur olarak gösterilir. peki bugünün iranın da bu böyle mi?
 
M

mynamess

Guest
selamunaleyküm bak kardeşim burası egonu tatmin edeceğin bir yer değil burdaki konular konuşmak için konuşulacak konular hiç değil eğr amacın bilgi edinmekse hakkaniyse yukarda kaynak oku yok dediğim gibi gündem yapmak yeni üye yerine yıldızla doldurmak ve yazmış olmak için yazmaksa unutmaki buradaki konular kimsenin şahsi konusu değildir yazılanlar şüphesiz insanların düşüncelerini etkiler ve yanlış düşüncelere sevk eden kul hakkına girer tıpkı bilmeden konuşanlar gibi ....... ben sana kaynağı verdim rabbim selamet versin ve bizi ıslah etsin inşallah selamunaleyküm
 

ByBLiS

New member
Katılım
3 Nis 2007
Mesajlar
1
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
selamınaleyküm. Bir sorum olacaktı ama sohbet odasına giremedim. Yardım edebilirmisiniz?
 

FabioPaim_23

New member
Katılım
30 Mar 2007
Mesajlar
36
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
bak kardeşim. müthiş ego sahibi bir insanımdır. ama benim yıldızla felan işimolmaz. mehdilik konusunda araştırma yaparken karababa nın yazılarını gördüm. ve hoşuma gitti. bu sebeple buraya üye oldum. ayrıca ben herşeyi bildiğimi iddaa etmedim. bekar birisi zinadan dolayı ölümle cezelendırılmiş mı peygamber efendimiz zamanında onu söyle. ben olmadı diye biliyorum. yanlış biliyor olabilirim. bilmemek değil öğrenmemek ayıp :) değil mi güzel kardeşim.
 
M

mynamess

Guest
Bekâr erkekle bekâr kadının zina etmesi halinde, ceza her birine yüz değnek vurulmasıdır. Allah Teâlâ şöyle buyurur: "Zina eden kadın ve erkekten her birine yüz değnek vurun" (en-Nûr, 34/2).
 
Üst Alt