Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Dinde kolaylık ve pantolon giymek

  • Konbuyu başlatan beyaz_ýþýk
  • Başlangıç tarihi
B

beyaz_ýþýk

Guest
Dinde kolaylık ve pantolon giymek
Sual: (Allah size güçlük yüklememiştir) âyet-i kerimesine göre, kolaylık olacağı için, kadınların pantolon giymesinin caiz olacağı anlaşılmıyor mu?
CEVAP
Sizin ve bizim gibilerin bir âyet-i kerimeye mana vermeleri caiz değildir. Kadının pantolon giymemesinin güçlükle ne ilgisi vardır? Benzemek niyeti olmasa da, erkeğin boynuna kolye, koluna bilezik ve kulağına küpe takması kadınlara benzemek olur ve caiz değildir. Kadının da, benzemek niyeti olmadan da, pantolon giymesi caiz olmaz.

(Dinde kolaylık vardır) diyerek bilerek veya bilmeyerek dinde yenilik yapmaya çalışanlar çıkıyor. Dinimizde ifrat ve tefritin yani aşırılığın yeri yoktur. Dinimiz orta yolda olmayı emreder. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(İşlerin hayırlısı vasat olanıdır.) [Beyheki]

[Vasat, ifrat ve tefritten uzak orta yol demektir. İfrat, normalden fazla, tefrit, normalden az demektir. Mesela çok uyumak ifrat, çok az uyumak tefrittir.]

İfrata kaçarak gücünün yetmediği şekilde ibadet etmeye çalışmak, mesela geceleri hiç uyumadan namaz kılmak, gündüzleri hep oruç tutmak, hanımından uzak kalmak, et, süt, tatlı gibi şeyleri hiç yememek, iyi müslüman olmak demek değildir.

Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Kolay bir din ile gönderildim. Dinimizde ruhbanlık yoktur. Et yiyin, hanımlarınızla mübaşeret edin! [Nafile] oruç da tutun! Tutmadığınız günler de olsun! [Nafile] namaz da kılın! Uyuyun da. Ben bunlarla emrolundum.) [Taberani]

(Din kolaylıktır. Dinde aşırı gideni din mağlup eder.) [Nesai]

Şu halde yiyip içmeden, uyumadan ibadet etmek zordur.
Günümüzde ifrata kaçanlar azdır veya hiç yoktur. Fakat tefrite gidenler çoktur. (Dinde kolaylık var) veya (Kolayını yapıyorum) diyerek dini bozmaya çalışanlar çoktur.

Birkaç misal:
Ayaklara mest giyiliyor, üstüne meshediliyor diyerek tırnaklara oje sürüp, üstüne meshetmek caiz olmaz. Yahut bugünkü naylon çoraplara meshetmek caiz olmaz. Çoraba meshetmek kolaylık ise de, dinin emri değişmiş olur, ibadet sahih olmaz.

Su bulunmadığı zaman teyemmüm etmek farzdır. Fakat dinde reformcuların dediği gibi, sular kesilince hemen teyemmüm edin demek, dinde kolaylık değil, dini değiştirmektir. Ramazan yaza gelince tutmayıp, kışa tehir etmek de dini değiştirmek olur.

(Dinde kolaylık var) diyerek namazları vaktinde kılmayıp, hepsini gece yatarken kılmak da dini değiştirmek olur. (Dinde zorluk yoktur, kolaylık vardır) demek, (Dinimizin verdiği ruhsatlardan faydalanın) demektir. Yoksa, (Herkes hoşuna giden şeyleri yapsın, hoşlanmadığı şeyleri yapmasın, ibadetleri keyfine göre değiştirsin, erkek kadın elbisesi giysin, kadın erkek elbisesi giysin) demek değildir. Dinde ufak bir değişiklik yapmaya hiç kimsenin yetkisi yoktur.

Kur’an-ı kerimde de mealen, (Dinlerini oyuncak ve eğlence edinen kimseleri bırak) buyurulmaktadır. (Enam 70)


Sual: Bayanların bayan pantolonu giymesi haram mıdır?
CEVAP
Peygamber efendimiz buyuruyor ki:
(Kadın elbisesi giyen erkeğe, erkek elbisesi giyen kadına lanet olsun!) [Hakim]

(Erkeğe benzemeye çalışan kadın, kadına benzemeye çalışan erkek bizden değildir.) [İ.Ahmed]

(Kadın gibi davranan erkeğe, erkek gibi davranan kadına lanet olsun!) [Buhari]

(Erkeklere benzeyen kadınlara ve kadınlara benzeyen erkeklere Allah lanet etsin!) [Taberani]

Benzemek niyeti olmasa da, erkeğin boynuna kolye, koluna bilezik ve kulağına küpe takması kadınlara benzemek olur ve caiz değildir. Kadının da, benzemek niyeti olmadan da, pantolon giymesi caiz olmaz. Pantolon erkek kıyafetidir.

Seadet-i Ebediyye kitabında diyor ki:
(Tergib-üs-salât’daki hadis-i şerifte, (Örtülü olan çıplaklara ve erkek gibi giyinen kadınlara ve kadın gibi giyinen, süslenen erkeklere lanet olsun) buyuruluyor. Hele dar pantolon, erkeklere de caiz değildir. Çünkü, kaba yerleri dışardan belli olmaktadır. Bundan başka, kadınların pantolon giymeleri eskiden de, şimdi de İslam âdeti değildir. Dinsizlerden, İslam tesettürünü bilmeyenlerden gelmektedir. Haramlar yayılsa, yerleşseler de, İslam âdeti olamazlar. Kâfirlere benzeyenin, onlardan olacağı, hadis-i şerifte bildirilmiştir. Pantolon, manto altına giyilebilir ise de, mantonun pantolon yokmuş gibi dizleri örtmesi lazımdır.)

Hadis-i şerifte örtülü olan çıplak ifadesi geçiyor. Tayt giyenler örtülü müdür? İçindeki çamaşır belli oluyor. Kaba yerleri dışardan belli olmaktadır. Pantolon da öyledir. Hadis-i şerifte buyuruluyor ki:
(Avret yerlerini açanlara ve başkasının avret yerine bakanlara, Allah lanet etsin!) [Beyheki]


Sual: “Tesettür konusunda önce ne kadarını yapabiliyorsan ondan başla. Sonra da daha iyisini zamanla yaparsın. İşe en mükemmelinden başlamak gerekmez. Kadınlar pantolon giyemez diye bir hüküm yoktur. Kadınlar, arka kabalarını teşhir edecek derecede dar pantolon giymemeli, beden hatlarını belli edecek şekilde görüntü vermemeli. Böylece pantolon erkek giyimi olmaktan çıkar, kadın giyimi haline gelir. Beğendiğin başörtüyü de tak. Bunları ileride istediğin gibi geliştirebilirsin. Çünkü Allah resulü, (Kolaylaştırın güçleştirmeyin) buyuruyor” deniyor.
Bu hususta açıklama yapar mısınız?
CEVAP
Pantolon erkek kıyafetidir. Bol giyinmekle pantolon kadın kıyafeti haline gelmez. Erkeğin kadına, kadının da erkeğe, her ne şekilde olursa olsun benzemeye çalışması caiz değildir. Mesela erkeklerin kolye, bilezik, küpe takmaları kadınlara benzemek olur. Pantolon giyinmek, erkek gibi tıraş olmak da erkeğe benzemek olur. Üç hadis-i şerif meali:
(Kadın elbisesi giyen erkeğe, erkek elbisesi giyen kadına lanet olsun!) [Hakim]
(Kadın gibi davranan erkeğe, erkek gibi davranan kadına lanet olsun!) [Buhari]
(Kendini erkeğe benzeten kadın Cennete girmez.) [Taberani]

Peygamber efendimiz, erkek kılığına girip mızrak kuşanmış bir kadını görünce, (Erkeğe benzemeye çalışan kadına, kadına benzemeye çalışan erkeğe lanet olsun) buyurdu. El ve ayaklarını kınalayıp kadınlara benzemeye çalışan birini sürgüne gönderdi. (Taberani, Ebu Davud)

Dinimiz bu konunun önemini bildirirken, zamanla daha iyisini yaparsın demek yanlıştır. Bize düşen, dinin emrini olduğu gibi bildirmektir. O ne kadar uyabilirse uyar. Tam uyar, yarım uyar veya hiç uymaz. Namaza yeni başlayan birisine, (Beş vaktin hepsini kılmana gerek yok, şimdilik günde bir vakit kılsan da olur, zamanla daha iyisini yaparsın) denir mi? Güya bu ümmete, dinin sahibinden daha çok merhamet göstermek, rahmani mi, yoksa şeytani mi?

S. Ebediyye’de, (Pantolon, manto altına giyilebilir ise de, mantonun pantolon yokmuş gibi dizleri örtmesi lazımdır) demesi, pantolon giymeye izin vermek demek değildir. Pantolon giymeyi gerektiren şartlar varsa, hiç değilse böyle giyilebilir demektir. Böyle giyilince, pantolon erkek kıyafeti olmaktan çıkmaz, ancak görünmediği için giyilmesi caiz olur. Altın yüzüğü gümüşle kaplatınca, altın görülmediği için kullanılmasının caiz olması gibidir. Adamın, (Erkek kıyafeti kadın kıyafeti halini alır) demesi çok yanlıştır. Erkek tedavi niyetiyle bilezik, kolye kullanırsa, bunlar kadın ziyneti olmaktan çıkmaz, fakat tedavi maksadı olduğu için caiz olur. Kolaylaştırın, güçleştirmeyin demek, kolayınıza geleni yapın, dini istediğiniz gibi değiştirin demek değildir. Dinimizin tanıdığı ruhsatlardan faydalanın, aşırı gitmeyin, fitneye sebep olmayın demektir. Yoksa, (Herkes hoşuna giden şeyleri yapsın, hoşlanmadığı şeyleri yapmasın, ibadetleri keyfine göre değiştirsin) demek değildir. Kolaylığın ölçüsü ne? Birine kolay gelen bir başkasına zor gelebilir. O zaman her insana göre dini değiştirmek lazım. O zaman dine ne lüzum vardı. Dini emir ve yasaklar niye bildirildi. Hâşâ dinin kuralları lüzumsuz yere mi bildirildi? Kolayıma böyle geliyor diye, dinde ufak bir değişiklik yapmak dini değiştirmek olur.

İlmihalde, (Şalvar, çok geniş olduğu için, âdet olan yerlerde, kadınlar için de, iyi bir örtü ise de, âdet olmayan yerlerde fitneye sebep olursa, kullanmak caiz olmaz) deniyor. Demek ki hem dinin emrine uyacağız, hem de fitne çıkarmaktan kaçacağız.
 

yýldýz

New member
Katılım
22 Ağu 2006
Mesajlar
1,359
Tepkime puanı
8
Puanları
0
Seadet-i Ebediyye kitabında diyor ki:
(Tergib-üs-salât’daki hadis-i şerifte, (Örtülü olan çıplaklara ve erkek gibi giyinen kadınlara ve kadın gibi giyinen, süslenen erkeklere lanet olsun) buyuruluyor. Hele dar pantolon, erkeklere de caiz değildir. Çünkü, kaba yerleri dışardan belli olmaktadır. Bundan başka, kadınların pantolon giymeleri eskiden de, şimdi de İslam âdeti değildir. Dinsizlerden, İslam tesettürünü bilmeyenlerden gelmektedir. Haramlar yayılsa, yerleşseler de, İslam âdeti olamazlar. Kâfirlere benzeyenin, onlardan olacağı, hadis-i şerifte bildirilmiştir. Pantolon, manto altına giyilebilir ise de, mantonun pantolon yokmuş gibi dizleri örtmesi lazımdır.)

Hadis-i şerifte örtülü olan çıplak ifadesi geçiyor. Tayt giyenler örtülü müdür? İçindeki çamaşır belli oluyor. Kaba yerleri dışardan belli olmaktadır. Pantolon da öyledir. Hadis-i şerifte buyuruluyor ki:
(Avret yerlerini açanlara ve başkasının avret yerine bakanlara, Allah lanet etsin!) [Beyheki]

Buna başka şeylerde giriyor kardeşim. Üzerine şalvar örtünüp içine birşey giymeyenler. Tıpkı "Başını deve görgücüne benzeten kadınların Cehennemlik olması" hadisindeki gibi. Bu hadiste de BAŞI AÇIK VEYA KAPALI İFADESİ KULLANILMAMIŞ. Yani İKİSİNİ de kapsıyor sanırım.


Güzel paylaşım. ALLAH(c.c.) razı olsun.
 

gizem

New member
Katılım
31 Ocak 2012
Mesajlar
95
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Konum
istanbul
peki genlerinden dolayı çift cinsiyetli doğan kişiler ne yapacak? genlerinden dolayı kendini doğuştan kız gibi hisseden ama erkek olanlar ne yapacak? genlerinden dolayı kadınsı davranışlar sergileyen erkekler...?
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Fukahanın çoğuna göre, h u n s â : Erkeklik ve dişilik âleti bulunan kimsedir. Hangi aletinden idrar yapıyorsa, daha çok ona yakın bir hüküm taşır. Yani erkeklik aletinden idrar yapıyorsa, erkek; dişilik aletinden idrar yapıyorsa, dişi sayılır. (El-Hidâye - Merğinânî)

Her iki aletinden eşit biçimde idrar geliyorsa, o takdirde hem erkek, hem dişidir, yani ona hunsâ denilir., Bu, îmam Ebû Hanîfeye göredir. (El-Kâfî - El-Mervezî)

İmam Ebû Hanîfe'ye göre, taşıdığı her iki aletten de idrar gelirse, o, «Hunsâ müşkil» kabul edilir. Bir aletten az, birinden çok gelmesi buna tesir etmez.

Fukahanın çoğuna göre, bu durum, onun ergen olmasına kadar geçerlidir. Ergen olunca, erkeklik aleti harekete geçip evlenecek güçte bulunuyorsa, o takdirde erkek kabul edilir. Sakal ve bıyıklarının da çıkması böyledir. Bunun gibi ergenlik çağına girince göğüsleri büyür, ayhali olursa o takdirde dişi kabul edilir.

Ergenlik çağına girdiği halde ne erkek olduğuna, ne de dişi olduğuna dair belirtilen alâmetler ortaya çıkmazsa, o takdirde «Hunsâ Müşkil = Eşelcins» sayılır.

Sadece meni, belsuyunun çıkması yeterli değildir. Çünkü bu her iki cinsten de çıkabilir. (El-Hidâye - Merğinânî - Fetâvâryi Hindiyye)

Hunsâ Hakkındaki Hükümler :

Hunsâ müşkil (= eşcinsel durumunda olan) hakkında genel hüküm, dini hususlarda ihtiyatla âmel etmektir. Sübutunda şüphe sabit olan hususlarda ise hükmün sübutuyla hükmetmemektir.

Bu genel kaideyi açıklayalım :

Hunsâ müşkil, imamın arkasında durduğu zaman, erkeklerle kadınların safları arasında durur, yani ne erkeklerin saffında, ne de kadınların saffında yer alır, bu iki ayn saffın arasında durur.

Erkeklerin saffına katılacak olursa, kadın olma ihtimâli dikkate alınarak onların namazını bozmuş olur. Kadınların saffında duracak olursa, erkek olma ihtimali mevcut olduğundan, kadınların namazını bozmuş olur.

Hunsâ müşkil, kadınların saffında durup namaz kılacak olursa ihtiyaten namazını iade eder. Çünkü erkek olma ihtimali vardır. Erkeklerin saffında dahil olup namaz kılarsa, namazı tamam sayılır. Ancak o safta onun sağında ve solunda bulunan ve tam arkasında bulunan kimseler namazı iade ederler. Bunda ihtiyat vardır.

Hunsâ müşkil, namazda kadınlar gibi oturur. (El-Kâfî - El-Mervezî)

İmam Muhammed'e göre, hunsâ müşkil, henüz ergen olmadan namaz kılarken başörtüsü örtmesi uygun olur. Ergen olduktan sonra kendisinde ne erkeklik, ne de kadınlık alâmeti açık biçimde ortaya çıkmazsa, o takdirde başörtüsüz namaz kılması, caiz olmaz.

Hunsâ ergen olduktan sonra mücevherat takınmaz. Bu onun için mekruhtur. Bunun gibi ipek elbise de giyinmesi mekruh kabul edilmiştir. (Tatarhaniyye - Fetâvâ-yi Hindiye)

Hunsâ müşkilin hem erkeklerin yanında, hem kadınların yanında soyunup açılması mekruhtur. Yanında mahremi bulunmadığı halde bir kadının ya da erkeğin yanında tenha kalması da mekruhtur.

Hunsâ müşkil, hacca gidecek olursa, yanında erkeklerden bir mahremi bulunursa -Hanefî mezhebine göre- üç günlük ve daha fazla uzak mesafelere seyahat edebilir. Safî ve Mâliki mezheplerine göre, yanında güvenilir erkek ve kadın bulunursa gidebilir.

Hunsâ Müşkilin İhramı Nasıl Olmalıdır?

İmam Ebû Yusuf, «bu mesele hakkında bir bilgim yok» demiştir. İmam Muhammed'e göre, kadınlar gibi giyinip hac farizasını yerine getirir. (El-Kâfî - Mervezî)

Hunsâ müşkili sünnet etmek gerektiğinde onu erkek sünnetçimi, yoksa kadın sünnetçi mi sünnet eder? Bu mesele hakkında iki görüş vardır : Ergen olmamışsa, erkek veya kadın sünnetçiden biri onu sünnet edebilir, bunda bir sakınca yoktur. İştiha çağına gelmiş fakat ergen olmamışsa, utanç yerine bakmadan, herhangi biri sünnet edebilir. Ergen olmuşsa, ne erkek ne de kadın sünnetçi onu sünnet eder.

Çünkü kadın sünnetçi onu sünnet edecek olursa, erkek olma ihtimali mevcut olduğundan kadının bir erkeğin utanç yerine bakması haramdır. Erkek sünnetçi onu sünnet edecek olursa, kadın olma ihtimali bulunduğundan erkeğin bir kadının utanç yerine bakması haramdır.

Hunsâ müşkil öldüğünde onu kim yıkayabilir?

Bu da üzerinde önemle durulan meselelerden biridir. Fukahanın çoğuna göre, ne kadın, ne de erkek onu yıkayabilir. Sadece birisi eline bir bez parçası sarıp ona teyemmüm verir ve böylece yıkanmış kabul edilir. Eğer yıkayan onun çok yakını ise, eline bez parçası sarmasına gerek yoktur, o vaziyette teyemmüm verir.

Hunsâ müşkil, henüz ergen olmadan ölürse, onu kadın da, erkek de yıkayabilir, bunda bir sakınca görülmemiştir. (El-Cevheretü'n-Neyyire)

Hunsâ Müşkil Hakkında Nikâh Meselesi :

Hunsâ müşkilin babası, o henüz ergen olmadan birine nikâh ettirirse, bu nikâh askıda bekler, ergen Oluncaya kadar bu askı devam eder. Nikâhlı çiftlerden biri ölürse, diğeri ona vâris olamaz. Ergenlik çağına girince, kadın veya erkek olduğu açık şekilde belirirse, ona göre nikâh geçerlik kazanır.

Şöyleki : Hunsâ müşkil kız kabul edilip bir erkeğe nikâhlanmışsa, ergen olunca kız olduğu açıkça ortaya çıkarsa, yapılan nikâh sahih kabul edilir ve geçerlik kazanır. Erkek diye kendisine bir kız nikahlanmış ve ergen olunca erkek değil kız olduğu belirgin hale gelmişse, o takdirde yapılan nikâh hükümsüz kalır.

Hunsâ müşkil hakkında hadler ve kısas :

Bir kimse ergen olmuş hunsâ müşkile zina isnâd ederse, bundan dolayı hadd-i kazıf (seksen değnek vurulma cezası) gerekmez. Çün-ki hunsâ müşkil tenasül aleti kesik erkek ve tenasül cihazı bitişik kapalı cinsel temasa elverişli olmayan kadın hükmündedir.

Bu durumda olan kadın veya erkeğe zina isnâd edene nasıl ceza gerekmiyorsa, hunsâ müşkile de zina isnâd edene öylece ceza gerekmiyor.

Ama ergenlik çağına girmiş bir hunsâ müşkil başka birine zina iftirasında bulunursa, o takdirde kendisin© şer'î ceza (seksen değnek vurulması) gerekir.

Hunsâ müşkil hırsızlık ettiğinde ceza uygulanır mı?

Hırsızlık konusunda, hunsâ müşkil, hunsâ olmayan kişiler gibidir. Ergenlik çağına girmişse,, çaldığı mal hakkında şer'in belirttiği şartlar gerçekleşmişse, o takdirde eli kesilir. (El-Muhit - Radiyüddin Serahsî)

Kısas konusunda da bir ayrım yapılmaz. Yani Hunsâ müşkil ergen olduğu halde kasden vurup bir adamı öldürürse kısas gerekir. Hatâen öldürürse diyet gerekir.

Hunsâ müşkil dinden dönerse, hakkında murtedd hükmü uygulanmaz. Yani tevbe etmediği takdirde öldürülmez.

Hunsâ müşkilin şahitliği de önemli meselelerden biridir, Fukahanın çoğuna göre, onun şahitliği muteber değildir.

Hunsâ müşkil hakkında daha bir çok hükümler var. Ancak günümüzde uygulama alanı olmadığı için buraya nakletmeye lüzum görmedik. Sadece bazı önemli meselelerde sırf meraklılara bilgi olsun diye kısa bilgiler vermeye çalıştık. (Bk. Celâl Yıldırım, Kaynaklarıyla İSLAM FIKHI, 2. Baskı, Uysal Kitabevi, 4. cilt, ss. 407-410.)

HÜNSANIN NİKAHI:

Fakihlerin bu konudaki görüşleri şöyledir:

Hanefilere göre; bir hünsâ, büluğa ermeden önce babası tarafından bir erkekle veya bir kadınla evlendirilirse, nikahları mevkuftur. Büluğa erene kadar beklenir. Böyle bir evlilik durumunda birisi ölürse diğeri ona vâris olamaz.1

Hünsâ büluğa erince kadın veya erkek olduğu ortaya çıkarsa, ona göre nikah geçerli olur. Şöyle ki hünsâ, kız kabul edilip erkekle evlendirilmişse, bâliğ olunca kız olduğu açığa çıkarsa yapılan nikah geçerli olur. Erkek olduğu ortaya çıkarsa nikah geçersiz sayılır.

Eğer iki hünsâ-i müşkil biri erkek, biri kız diye evlendirilirse, ikisinin de durumu belli oluncaya kadar beklenir. Durumları belli olur da ikisi de kadın veya ikisi de erkek olursa nikâhları bâtıl olur. Biri erkek, biri kadın olursa nikâhları geçerli olur.2 Durumları belli olmazsa yani müşkil olarak kalırlarsa yine nikâhları geçersiz olur.

Hünsâ şahıslar birbirilerini tanımazlar ve ikisini de babaları evlendirirse nikâhları geçerlidir. Onlardan birisinin babası, onun erkek olduğunu, diğerinin babası da kız olduğunu söylemiştir. Aksi bilinmedikçe bunların sözleri şer’an makbuldür.3

Maliki ve Şafilerin bir görüşüne göre; hünsâ hakkında iki yönden de nikâh yasaktır. Yani hünsâ, bir kadın gibi bir erkekle nikâhlanamayacağı gibi, bir erkek gibi bir kadını da nikâhlayamaz.4

Hanbeliler, nikâh konusunda ihtilaf etmişlerdir. Hirâki’ye göre; hünsânın kendi sözüne başvurulur. Eğer o, erkek olduğunu ve kadınlara meylettiğini söylerse, kadınlarla evlenebilir. Kadın olduğunu ve erkeklere meylettiğini söylerse, erkeklerle evlenebilir. Ebu Bekir’e göre; hünsânın durumu ortaya çıkıncaya kadar evlenmesi caiz değildir.5

Günümüzde hünsâ birisi evlenmek istediğinde, evlenmeden önce mümkünse tıp, karine ve ikrar kriterlerine ve o ana kadar yetiştirildiği cinsiyete göre durumu tespit edildikten sonra evlenebileceğine kanaat getirildikten sonra evlenebilmelidir.



1- Serahsi, XXX, 106; Kâsâni, X, 466; Mevsıli, II, 54; Hindiyye, VI, 439, 440; Yıldırım, IV, 409.

2- Serahsi, XXX, 106; Kâsâni, X, 466; Mevsıli, II, 54; Hindiyye, VI, 439, 440; Yıldırım, IV, 409.

3- Hindiyye, VI, 440.

4- Derdir, II, 373.

5- İbn Kudâme, VII, 620, 621, 158; Mevsua, XX, 27.
 

gizem

New member
Katılım
31 Ocak 2012
Mesajlar
95
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Konum
istanbul
Peygamber efendimiz buyuruyor ki:
(Kadın elbisesi giyen erkeğe, erkek elbisesi giyen kadına lanet olsun!) [Hakim]

(Erkeğe benzemeye çalışan kadın, kadına benzemeye çalışan erkek bizden değildir.) [İ.Ahmed]

(Kadın gibi davranan erkeğe, erkek gibi davranan kadına lanet olsun!) [Buhari]

(Erkeklere benzeyen kadınlara ve kadınlara benzeyen erkeklere Allah lanet etsin!) [Taberani]

Benzemek niyeti olmasa da, erkeğin boynuna kolye, koluna bilezik ve kulağına küpe takması kadınlara benzemek olur ve caiz değildir. Kadının da, benzemek niyeti olmadan da, pantolon giymesi caiz olmaz. Pantolon erkek kıyafetidir.

Seadet-i Ebediyye kitabında diyor ki:
(Tergib-üs-salât’daki hadis-i şerifte, (Örtülü olan çıplaklara ve erkek gibi giyinen kadınlara ve kadın gibi giyinen, süslenen erkeklere lanet olsun) buyuruluyor. Hele dar pantolon, erkeklere de caiz değildir. Çünkü, kaba yerleri dışardan belli olmaktadır.

genlerinden dolayı kadına benzeyen, kadınsı davranışlar sergileyen erkeklere lanet mi okuyacağız?
 

gizem

New member
Katılım
31 Ocak 2012
Mesajlar
95
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Konum
istanbul
siz genlerinden dolayı kadınsı davranışlar gösteren bir erkeği lanetler miydiniz?
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Hormonal nedenlerle cinsinden farklı fiziksel özellikler ve halleri olanların durumu belirtilmiş. Bunların hangi cinse tabii olacağı İslam Hukukunca anlatılmış. Tabii oldukları cinse ait haller içinde olması beklenir. Peygamber Efendimiz'in (sav) hadiste bahsettiği insanlar bunlar değildir. Bu insanların yaratılış biçimlerinde ki nedenlerle oluşan davranış tutarsızlıkları mazur görülür zannediyorum. Lanet bu meselede bizi aşar.
 

gizem

New member
Katılım
31 Ocak 2012
Mesajlar
95
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Konum
istanbul
bülent ersoyu ele alırsak onun bu itikada göre durumu nedir?
 

seyfullah putkýran

New member
Katılım
30 Eyl 2005
Mesajlar
5,807
Tepkime puanı
205
Puanları
0
Yaş
40
Konum
Ruhlar Aleminden
Web sitesi
www.tevhidyolu.net
siz genlerinden dolayı kadınsı davranışlar gösteren bir erkeği lanetler miydiniz?

Evvela şunu söyliyelim
Bu konuda karıştırılan iki hastalık vardır eşcinsellik ve çift cinsiyetlilik karıştırılmaktadır. Bu iki duruma sahip olan insan hor görülemez ve lanetlenemez. Çiftcinsiyetli dediğimiz hastalığın sahibi Allahın kulları bu sınavı atlatması diğer eşcinselliğie nazaran daha kolaydır. zira çift cinsiyetli bir insanın iki cinsel organ olmasına karşın ruhen birine yatkındır doktorlarda bunu ilerliyen yaşlarda kişinin tercihine bağlı olarak diğer cinsiyetini ilaç ve cerrahioperasyon ile köreltirler ve bu kişinin cinsiyeti artık hissettiği üzere bir al olurki bu kişinin evlenmesindede sakınca yoktur şayet tercihen seçtiği cinsiyetin tüm özelliklerini taşıyabiliyorsa. Bu kişide artık normal sorunsuz bir insan gibi dinende hangi cinsiyete yatkınlığı saptanıysa ona göre hareket eder bayanlığı seçti ve erkeklik özellikleri kaldırıldıysa ve bu kişi örtünme fazdır . Yok erkek özelliği hakimse ve bayan özelliği köreltilip tedavi edilmişse o kişi de erkek olarak hüküm görücektir.
Bunun yanında eşcinsellik ise farklı bir durumdur ki o da kişinin kendi cinsiyetindekilere karşı gösterdiği ilgidir bu da manevi bir hastalıktır fizyolojisinde bir sorun yoktur hatta bu kişilerin çocuğuda olabilir. Lakin manen kendini karşı cinsten hiseden bayan yahut erkeklerin bu sınav karşısında yapması gerekenlere değinicek olursak. Böyle bir kişinin evlenmesi ve kend cinsiyetinden bir ile yakınlaşması haramdır. Nitekim evlenmesi haram olan kişilerinin dinen fıkıhtaki boyutuna bakılırsa haram olduğu görülücektır.
Ve aynı zamanda bu kişilerin kendi cinisyetinden olan biri ile ilişkiye girmesi kati derecee haram olmak ile birlikte yapılan bu fiiliyat lanetlenmiştir.
Velev ki cahiliye döneminde bu işe kalkmış ve hatta cinsiyetini ameliyet ile değiştirmiş ve daha sonra hidayeti ile buluşmuş kişilerin tevbe ile af ile mevlaya yakarmasını tavsiye ederizki mevla teala esirgeyen ve bağışlayandır. Zira bundan bi kaç sene önce kendini bayan gibi hisseden bir erkeğin daha sonra ameliyat ile bayan olmasının akabinde cezayirli arkadaşları sebebi ile müslüman olan gayrı müslim bir vatandaşın islama göre kadınların kapanması sebebi ile kendini burka ve feraceye sokması haber olmuştu.
Bu tür durumda olan arkadaşların erkek ve ya bayan arkadaşların bu durumlarının onlara mevla tarafından bir sınav olarak verildiğini unutmadan bu hallerine sabredip ömrünü ibadete vakfedip bu şekilde ömrünü tamamlaması beklenmektedir. Bu zor neticesine varılamalıdır zira evlenmeden ömrünü tamamlayan insanların sayısıda azımsanmıcak kadar çoktur. Bunu haksızlık olarak görmemelidirler adalet sahibi mevla onlara arzuladıklarını ahirette vericektir.
Bu tür arkadaşlar lanetlemek yanlış olur zira bunlar o kişilerin tercihinde olan bir hal ve durum değildir. Lakin harama meyletmek onların tercihindedir. Yukarıda bir kişiyi örnek vermişsiniz bu kişi tercihini ameliyattan kullanmanın yanı sıra bu haram kılınan işide yapmaya devam etekte ve hatta bunu ileriki boyuta taşıyıp kendi cinsiyetinden olan biri ile evlenme boyutuna taşımakla beaber bu yapılan fiiliyat kesin ve kati olarak haramdır. Yapılan Fiil dinen hoş görülmemekle beraber lanetlenmiştir. Kimin yaptığı önemli değildir şayet bu yaşantı ve bu lanetlenmiş fiiliyat üzere ölürse akıbeti hadislerde bildiriildiği üzere olucaktır. Ama tevbe kapısı herkese açık olduğu gibi onada açıktır. Zira tevbe eder ve bu yaşantıdan vaz geçip helal dairesi içinde yaşamaya devam eder ve bedenen erkek olduğunu unutmazsa onun faydasınadır. Umulur ki ozaman tevbeleri kabul eden mevla onunda tevbesini kabul edicektir. (Mevla herşeyin doğrusunu bilir)

Bu hastalığı kendine verenin mevla oluğunu söyleyip dilediği gibi yaşamayaı kendilerine hak görenler bilmelidirki kişi bedeninin rabbi değildir. Dilediği gibi tasarruf edemez dilediği gibi kullanamaz. Dilediği gibi değişikliğe gidemez.Onun için bu durumda olan kardeşlerimizle karşılaşıp konuşmuşluğumuz var onlarda bu hallerine dikkat etmektler ve erkek gibi hissetmesede kendini bedeninin gerektirdiği üzere giyinip sakalını erkek gibi uzatmaktadırlar. Bu yazıyı okucak kardeşlerimizede tavsiyemiz bu yöndedir.
Mevlam bu sıkıntıda olan müslüman kardeşlerimizin yardımcısı olsun...
 
Üst Alt