Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Din, Nasîhatla Kâimdir

muhammet

New member
Katılım
22 Şub 2007
Mesajlar
830
Tepkime puanı
14
Puanları
0
Yaş
49
قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ:

اَلدِّينُ اَلنَّصِيحَةُ قُلْنَا: لِمَنْ؟ قَالَ: ِللهِِ وَلِكِتَابِهِ

وَلِرَسُــولِهِ وَلِأَئِمَّةِ الْمُسْلِمُينَ وَعَامَّتِهِمْ.



Rasûlüllah Sallallâhü Aleyhi Vesellem şöyle buyur­muştur:

“Din nasîhattır. (Sahâbe-i Kirâm) Kimin için (nasîhattır) dediler. (O da) Allah için, Kitab’ı için, Pegamberi için, müslümanların imamları ve bütün müslümanlar içindir.” diye cevâb verdi.
(Tâc: 1/28)

Hadîs-i şerîf dînin nasîhata verdiği önem ve değeri bil­dirmektedir. Öyle ki, dîni âdetâ nasîhattan ibaret gös­termiştir.
Evet dinde nasîhatın, öğüt vermenin, anlatmanın önemi son derece mühimdir. Basit ve dünyevî mes’elelerin bile duyulup kabul edilmesi propaganda ve reklama bağlı ise; din gibi dünyevî-uhrevî saadeti tekeffül eden, bununla beraber pek çok düşmanı bulunan ciddî ve muazzam bir hakîkatın duyulup kabul edilmesi elbette nasîhata, onu anlatmaya, metod ve usulleri dahilinde onun propagan­dasını ve rek­lamını yapmaya bağlıdır. İşte reklam edilmesi gereken, başta anlatılması gereken hususları dînin kendisi dile getirmekte ve onları tavsiye etmektedir.
Din acaba neleri tavsiye etmektedir? Ve başkalarına başta neleri anlatmak gerekmektedir?
1- لِلّهِ: Din Allah için Allah’ı tavsiye eden bir nasîhattır. Yani, din Allah’ı var ve bir kabul etmeyi, o’na her türlü ortaklığı reddetmeyi, Allah’ı noksan sıfatlardan münezzeh ve kemâl sıfatlarla muttasıf olarak tanımayı, Allah’ın haram kıldıklarına haram, farz kıldıklarına farz demeyi, Allah’ın sonsuz nimetlerine karşı verilen nimeti yerinde ve O’nun rızası için kullanmak suretiyle şükür vazifesini yapmayı insanların sadece Allah’a kulluk yapmalarını ve müslüman­ların amellerinde samîmî, hasbî ve ihlâslı ol­malarını tavsiye ve emir buyurmaktadır. Öyle ise müs­lümanlar da dinin bu yüce tavsiyesini kabul edip başkalarına da aynı şeyleri nasîhatvârî tavsiye ve telkîn etmelidirler.
2- وَلِكِتَابِهِ : Din, Allah’ın yüce kitabı Kur’ân-ı Kerîm’i tavsiye etmektedir. Yani din müslümanların Kur’ân-ı Kerîm’i öğrenip öğretmelerini, onu gece-gündüz okuyup haram kıldık­larından şiddetle kaçınmalarını, farz kıldık­larına sımsıkı sarılmalarını, Kur’ân’ın hükümleriyle amel etmelerini, Kur’ân’ı hayatlarının esası görmelerini, insan­ların zihin, fikir ve kanaatlerinin Kur’ân’ın etrafında top­lanması için çalış­malarını ve böylece Kur’ân’ın etrafında bir araya gelmekle yek vücud hâline yani cemaat haline gelmelerini tavsiye ve emir buyurmaktadır. Öyleyse aklı başında bulunan bir müslümana düşen şey; dinin bu yüce nasîhatını kabûl edip mûcibince amel etmesi ve baş­kalarına da aynı şeyleri nasîhatvârî tavsiyede bulun­masıdır.
3- وَلِرَسُولِهِ : Din, Allah’ın rasûlü Hazreti Muhammed Sallallâhü Aleyhi Vesellem’i tavsiye etmektedir. Yani O hazretin elçiliğini kabul etmeyi, Allah’tan getirdiklerini tasdik etmeyi, yasakladıklarından kaçınmayı, emrettiklerini yerine getirmeyi, sünnet-i seniyyesine sımsıkı sarılmayı, getirdiği İslâm’a sonuna kadar sâhip çıkmayı, gerek O Yüce Rasû­lüllah Sallallâhü Aleyhi Vesellem’i, gerekse eh­lini, zürriyetini, akrabasını, ashabını ve O’nun peşinden gidenleri (Radıyal­lahü Anhüm) kendimizden daha fazla sevmeyi tavsiye ve emir buyurmaktadır.
Müslümanlara düşen, hem dinin bu tav­siyesini baştâcı yap­maları, hem de aynı şeyleri çevre­lerinde bulunan kim­selere usûlünce anlatmalarıdır.
4- وَلِأَئِمَّةِ الْمُسْلِمِينَ : Din müslümanların imamlarını tavsiye etmektedir. Yani; dîn, müslümanlara başlarında bulunan kendi liderlerine, işlerini evirip-çeviren ve her mes’elede ken­dilerine danışıp izin aldıkları ileri gelen büyüklerine, hürmet ve itaat etmelerini, onlara isyan etmemelerini, anarşiye ve dedikoduya meydan ver­meme­lerini, başlarındaki imamı bir­bir­lerine anlatıp ona sevgiyi ve itaati sağlamalarını; böylece bir vahdet teşkil etmelerini tavsiye ve emir buyur­maktadır.
Gerek Kur’ân-ı Kerim’de Nisâ sûresinin ellidokuzuncu ayetinde geçen وَأُولِي اْلأَمْرِ مِنْكُمْ (Sizden olan emir sahip­lerine), gerekse bu hadîste geçen وَلِأَئِمَّةِ الْمُسْلِمِينَ (Müs­lüman­ların imamları) tâbirlerinden anlaşılıyor ki, dînin kendisine hürmet ve itaati emrettiği imam veya liderin müslüman olması şarttır. Zaten İslâm’a göre irtidad edenin yaşamaya hakkı yoktur.
Evet, Yüce Yaratıcı’yı inkâr edenin O’nun gıda, hava ve hayat gibi küllî ve umûmî nimetlerinden istifadeye hakkı olmadığı, aklın ve hikmetin gereği olup gayet aklî ve isabetli bir hükümdür. Öyle ise böyle bir kimse, sâhibini inkâr ettiği nimetlerden mahrum edilebilir ve edilmelidir.
5- وَعَامَّتِهِمْ : “Dîn bütün müslümanlar için de bir nasîhat­tır.” Yani, din müslümanları birbirine tavsiye et­mekte olup, birbirlerinin hak ve hukukuna riayet etmele­rini, bir­birlerine karşı olan davranışlarında sevgi ve hür­meti, şefkat ve mer­hameti esas olarak almalarını, birbir­lerinin kusurlarını bağış­lamalarını, bütün zihinleri, fikir ve kanaatleri Kur’ân-ı Ke­rim’in etrafında toplamak için çalış­malarını, mü’minlerin bütün davranışlarını Kur’ân-ı Ke­rim’e göre ayarlamalarını ve Kur’ân-ı Kerim etrafında yek vücûd hâline gelmelerini yani, küllî ve sarsılmaz bir cemaat teşkil etmelerini tavsiye ve emir buyurmaktadır.
Kalbinde îman taşıyan her mü’min dînin bu yüce, lüzumlu ve her yerde geçerli tavsiye ve emirlerini din­lemeli ve nasîhatına kulak vermelidir ki, her iki dünyanın saadetine mazhar olsun. Din de kıyamete kadar bâkî kal­mış olsun.
 
Üst Alt