Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Din Hırsızları!

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
Hırsız, haddizatında kendi ihtiyacından daha çok, nefsinin hased ile yanmasından dolayı hırsızlık yapar. “Bende yok, o halde; onda neden olsun ki!” mantığıdır bu. Açlık için hırsızlık yapan çok nadirdir. Hele hele Müslümanlığın yaşandığı bir beldede yaşıyorsa, hemen hemen imkansızdır. Mezarlıkta acından ölen bir tane mevta bulunmaz. Ama nefsinin esiri olarak yaşamış bir çok mevta mevcuttur.

Bir de din hırsızları vardır ki; bunlar, kendilerinde olmayan, karşısındaki insanda müşahede ettiği iman olgusuna takılır. Bu gibi hırsızlar da buna hased eder. Karşısındaki, muhabbet ile namaz kılar, vecd ile Kur’an okur, aşk ile Peygamberine ittibaa eder. Neredeyse, Kur’an pusulası ile bire-bir peygamber yaşantısını günlük hayatına derc eder. O’nun (s.a.v.) gibi yürümeye çalışır, O’nun (s.a.v.) gibi tane tane konuşmak ister, O’nun (s.a.v.) gibi eş olmaya azm eder, O’nun (s.a.v.) gibi baba olmaya çalışır… Bunu gören din hırsızı da böyle yapmak ister, ama; itikadındaki eksiklikler nedeni ile başarılı olamaz. Eğer kendi nefsinin bu konuda eksikliğini görürse ne ala. Göremez ise; işte bu noktada inkara gider.

“Kalblerinde bir maraz vardır da Allah marazlarını arttırmıştır ve yalancılık ettikleri için bunlara elim (gayet acı) bir azap vardır!” (Bakara : 10)

Mügmin vasıflı insanların Din’i ve ictimai hayatındaki düsturlarını, haram – helal ölçülerini, itikadi bilgilerini sorgular. Hiçbir zaman bire-bir anlatım ile anlayamaz, yaşayamayacağını bildiği için anlamak istemez. “Yaşayan bilir, bilen yaşar!” cümlesini, çocukken oynadığı tekerlemelerden bir kesit olarak algılar. Bu gibi insanların biyografilerine bakıldığı zaman görülecektir ki, bu inkar edegeldikleri konuya daha öncesinde azami gayret sarfetmişlerdir. Bir yerde eksiklik ve noksanlık olduğu için başarılı olamamışlar ve sonuçta kolay olan tarafı seçmişlerdir: var olanı inkar etmek!

Artık bu noktadan sonra kendisinde eksik olan bütün yönleri sorgulama eğilimine girer. Gayb’a imanı bilmez, gayb’ı sorgular. Kader’i anlamaz, Kader’i sorgular. Velhasıl derin ve tehlikeli ne kadar sular varsa hepsinde sörf yapmaya çalışır. Sörf tahtası (itikadı) olmadığı için de her seferinde başarısız olur. Bu sefer kendi inanış şeklini benimsetmeye çalışır. Bunun davasını güder. Felsefesini haklı çıkartmak adına eğer, büker, ta ki istediği anlamı çıkarıncaya kadar uğraşır. Çok ciddi araştırmalar yapar, bir nevi ilim erbabından eksiksizdir. Edindiği ilim kendisine daha da perde olur, gerçeği göremez hale gelir.

“Yine bunlara ‘Nasın (insanların) iman ettiği gibi iman edin!’ denildiği zaman; ‘Ya!...Biz o süfeha’nın (budalaların) iman ettikleri gibi mi iman ederiz?’ derler. Ha!...Doğrusu süfeha kendileridir ve lakin bilmezler!” (Bakara : 13)


En büyük destek, ezelden beri gönüllü yardımsever! şeytan aleyhillane yolu ile gelir. Kafir şeytanın mesleği inkar, mayası da hased olması nedeni ile bu gibi insanları kendi yoluna çeker. Doğru yol çizgisinden artık çoktan sapılmış ve tali yollara girilmiştir. Şeytan her yönden çalışır, kah namaz kıldırır, kah Kur’an okutturur, kah zikir ettirir. Ama sisli havada değişmeyen gerçek vardır; yol görünmez olmuştur. İstidraç (gerçeğin zıttı) yaşam tarzı olmuştur artık bu gibi insanların. Nereye kadar, elbette bu şekilde devam ettiği sürece ölene kadar!

Bunları yaptıkça, kibr yüklenir, kibr bindikçe üzerine gerçek olandan daha da uzaklaşır. Artık istediği anlamı bulamayacak olursa, eksiltir, çoğaltır bir şekilde anlam yüklemeye çalışır. Buna yapmaya yetkili görür kendisini. İnsanlık buna muhtaçtır, o’nun tarafından kurtarılmayı beklemektedir. Attığı her adımda daha da gerçeğe yaklaştığını sanarken, gerçeğin fersah fersah ötesinde kaldığını göremez.

“Ayetlerimden uzaklaştıracağım yeryüzünde o haksızlıkla büyüklenenleri ki her ayeti görseler de ona iman etmezler, rüşd yolunu görseler de onu yol tutmazlar ve eğer sapıklık yolunu görürlerse onu yol tutarlar. Öyle! Çünkü onlar ayetlerimizi tekzib etmeyi (yalanlamayı) adet edinmişler ve hep onlardan gafil olagelmişlerdir. Halbuki ayetlerimizi ve ahiret’e kavuşacaklarını tekzib edenlerin bütün amelleri heder (bir hiç) olagelmiştir. Her halde çekecekleri sırf kendi amellerinin cezasıdır!” (A’raf : 146 – 147)

Ayetlerin ne geliş sırası, ne geliş zamanındaki izlediği yol, ne şu, ne bu. Zahirde kaldığı için her söylenilenin görünürde de var olması gerekliliği, düstur olmuştur artık. Her şey ispat ile yükümlüdür. Şeytan; kendisinin aslında çok iyi bildiği, bizzat; hakkel yakin olarak yaşadığı gerçeği bunlara yeni bir şeymiş gibi telkin eder: La İlahe İllallah. Bundan sonraki bölüm ise faso, fisodur. Peygamber, peygamberdir. Ötesi olmamıştır, olmayacaktır. Sonuç itibari ile O’da kuldur. Yüce Allah’ın (cc) Zat’ı Kibriya’sının olduğu yerde O’nun ve diğerlerinin adının anılması dahi kalın bir şirk’tir! Rabbi Zülcelal’in yarattığı kul sayısınca kendine varılması içinde yol yarattığını idrakden yoksundur. Tek yol vardır, kendi yolu. Kendi yolunda ise, yolun en başında oturmuş şeytan vardır. Bu şeytan; kendisinden başka mürşit (öğretmen) kabul etmediği için, bütün mürşidleri inkar eder, kendine uyanları da inkar ettirir. Peygamber (s.a.v.) o’na göre mürşit değildir, görevli, vazifeli bir kuldur. Görevi bitmiş, emaneti teslim etmiştir. Bu görevi ifa ederken kullandığı yolun izlenmesi yine şirk’tir. Kur’an’ın açıklanması, tebliğ edilmesi için kullanılan sözcükler (hadisler) güzel söz, yaşama aktarılması için verilen örnekler (sünnet) kişiye özel örneklerdir. Din’i hükümler, haram helal ölçüsü O’na sorulamaz! Bunları tekzib eden ayetleri ise her halukarda görmezden gelmek; varoluşçuluğun dayanılmaz hafifliğidir!

“Bir de Peygamber size her ne emr verirse tutun, nehy ettiğinden de sakının ve Allah’tan korkun; çünkü Allah şedid’ul İkab’dır!” ( Haşr : 7)

Din hırsızlarının, bu ayetleri gördükleri halde görmezden gelmelerinin tek nedeni; kendi inançlarının red olunacağını bilmelerinden kaynaklanır. Nefsleri bunu bildiği halde, firavun misali inatlarında devam ederler. Çünkü nefs; kendileri için İlah hükümüne girmiştir bir kere, geriye dönüş olamaz! İlahlığı kendisine rol olarak seçen bir nefs, nasıl olsun ki bir peygamberi mürşit (öğretmen) yada vekil kabul etsin ?

“Gördün mü o ilahını hevası (arzusu) ittihaz edeni ? Artık ona sen mi vekil olacaksın ?” (Furkan : 43)

Zaten vekil kabul etmediği için, bu Din’i O’nun (s.a.v.) yolundan gitmeyerek, kendi çabaları ile öğrenmeye çalıştığı için değilmiydi bu sapkınlığı ? Sonuç; gerçeği değiştirmiyor.

Bir de onlara “uyun peygambere” denildiği zaman, kılıf olarak şunları söylerler: “Biz Kur’an’da var olan peygambere uyuyoruz.” Kur’an’da var olan Peygamber; uzaydamı yaşadı ? Bu halkının, ümmedinin içinde yaşamadı mı ? (Haşa!) ahrazmıydı, hiç konuşmadı mı?

Davette ısrar etmenin faydası var gerçeğine binaen: “Ey iman edenler! Allah’a ve Rasulü’ne itaat edin, işitip durduğunuz halde ondan dönmeyin!” (Enfal : 20)
Hırsızların ceza olarak, elleri ile yaptıklarının karşılığı olarak zahiri ve manevi açıdan kesintiye uğramaları bir emr’dir. Bu emr’in uygulanma safhası ve zamanı henüz gelmeden, en başta yapmanız gerekeni yapın: Euzubillahimeneşşeytanirracim Bismillahirrahmanirrahim.


“Muhammed sizin ricalinizden hiç birinin babası değil ve lakin Allah’ın Rasulü ve Peygamberlerin hatemidir (mühürüdür). Allah her şeye alim bulunuyor.” (Ahzab : 40)


Not: Söylemler aynı olduğu için; bu yazı sadece 1-2 kişiye yazılmış gibi algılanmasın. Şahıs bazlı değil, umuma (kendim dahil) yönelik bir yazıdır.
 

sanem

New member
Katılım
15 Mar 2008
Mesajlar
26
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Yaş
43
Allah ( c.c. ) razı olsun kardeşim, gayet güzel ve yerinde bir yazı...
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
ikiside aynı manaya mı geliyor radikalislam kardeş? tekrar tekrar oku belki farkı anlarsın.


Evet; hedef gösterme bakımından aynı manaya geliyor. Türkiye'den yahut dünyanın herhangi bir yerinden namaz kılmak için Kabe'ye yöneliyorsun. Namaz ne için kılınır; elbette Yüce Allah'ın rızasını ve hoşnutluğunu kazanmak için, kul olmanın mükemmelliğini bizzat müşahede etmek, yaşamak için kılınır. Peki secde ederken; en başta dediğimiz gibi Kabe'ye yönelmen, oradaki Beyt'e doğru secde etmen, bu namazı Beyt'e kılıyorsun anlamı taşırmı, elbette hayır. Beyt; yeryüzünde Allah'ın (cc) nişangahıdır. Beytullah'a doğru secde etmen, Onun Manevi şahsiyetinde Allah'u Zülcelal'e itaatini gösterir.

Ha keza, Rasulullah'ın (s.a.v.) emr'ine itaatin de yine O'nun (s.a.v.) manevi şahsiyetinde Allah'a itaatinin bir göstergesidir. Neden ? Çünkü Rabbül Alemin emr vermiş:"O'na uyun, itaat edin. Yasakladığından sakının, teklif ettiğini de sorgulamadan alın" mahiyetinde uyarmış. Çünkü; yeryüzünde bu gibi halifeler Rabbül Alemin'i temsil ediyor. Onlar'ın (aleyhissalatüvesselam) varlığını kabullenmek, cümlesine itaat etmek "şirk" değil, iman'dır.


ibadet eden cehenneme ibadet etmeyen cennete güzel kıssa vesselam.


Sahihliği burada önemli,senedleri önemli. Geliş yolunu ve diğer şahidlerini görmediğim için bir şey diyemem. Bu yaşıma kadar da böyle bir hadise rastlamadım. Doğrudur veya değildir diye bir şey söylemem şuan imkansız, görmek lazım.


cevap vermemin sebebi şu cümlen oldu kardeş
hayır uzayda yaşamadı ama uzayda yaşamış gibi gösteriyorsunuz. sizin uyun dediğiniz peygamber kurandan bi haber gibi gözüküyor.

bizim dediğimiz peygamber kuranı yazdıran ve okutturandır. biz ona uyarız.o kurandan başka söylemez. söylese bile kuranla çelişmez. Allah(c.c.) ın emrine karşı çıkmaz. onun hakkında yalan söylemez.


Burada yanılıyorsun dostum. Biz Rasulullah'ın (s.a.v.) uzayda yaşamadığını, bu dünyanın içinde yaşayan bir fert olduğunu, kuru et yiyen bir kadının oğlu olduğunu, ama; alemlere rahmet olarak gönderilmesi ve hatem'ül enbiya gibi vasıflarının olmasının, O'nun (s.a.v.) bizler için muhabbet ve teslimiyet kaynağı olma bakımından özellikli olduğunu her seferinde söylemeye çalıştık. Nasıl özel olmasın ki; Rabbül Alemin (cc) bizzat özel kılmış, Alemlere Rahmet diye göndermiş.

Bizim bahsettiğimiz bu mümtaz Varlık (s.a.v.); sadece Kur'an'ı yazdıran ve okutturan değil, aynı zamanda bütün hücreleri ve nefesi ile bizzat yaşayan bir Peygamberdir. "O nefsinden konuşmaz" ayeti ile de, Rabbül Alemin (cc) tarafından bize tanıtılmış, hayatı boyunca İlahi buyrukların açıklamalarını yaparken kurduğu cümleler, değerli görülerek bugüne kadar da taşınmıştır. Biz; işte bu Peygamber'e itaat etmeye çalışıyoruz. Selam ve esenlik O'na ve yüksek dereceli ashabına ve eşsiz aile efradının üzerine olsun.


kitaptan başka peygamberler edinmek. ve kitaptaki peygamberle çelişmek başka din oluşturmak olmuyor mu?
kitabı kabul eden mi yeni din oluşturuyor?
yoksa kitaptan başka peygamber edinip o peygamberin kitapla çelişmesi yeni dini oluşturmuyor mu?
yani kitaptan başka emirler ve yasaklar var diyerek kitabı yalanlamış olmuyor musunuz?

kitaptada bulunurdu o yasaklar yada emirler. eğer doğru olsa idi.

düşünüp kavramak isteyen kavrar ne demek istediğimi......


Kitaptan başka peygamberler edinmek! Bu sözün çok iddialı ve bütün ehl-i sünnete iftira boyutunda. Açıklama getirmezsen, büyük vebale girersin.

Bizler, burada Muhammed Mustafa (s.a.v.) haricinde birini peygamberlik makamına oturtmadık çok şükr. Bizler her zaman "La İlahe İllallah Muhammedun Rasulullah" demenin o doyumsuz zevkini ve anlamını yaşamaya ve yaşadığımız ölçüde aktarmaya çalıştık. Bizlere, bu itikadımızın oluşmasında ilmi ile yol gösteren alimleri de, sırf Allah'ın (cc) rızası dileyerek; günlerce, gecelerce, o zamanın diliminde belki bir mum ışığında, belki bir kandilin ziyasında, öğrendiklerini cümle Ümmedi Muhammed'e anlatmak için kitaplar yazmaya çalışarak hizmet etmeye çalışan, bu Din'in hizmetkarlarını (cümle ulu'l elbab'ı) da saygı ve sevgi ile anmaya çalışıyoruz. Çünkü; Onlar da bu ışığı bizzat Hatem'ül Enbiya Muhammed Mustafa'dan (s.a.v.) alıyorlar. Çünkü, Rasulu Ekrem bu insanları kendine mirasçı ilan etmiş, vekil tayin etmiş. Hani; o nefsinden konuşmayan Zat-ı Muhterem (s.a.v.)!

İşte biz, bu gibi değerleri konuşurken ne ifrata nede tefrite girmemeye çalışarak, hakettikleri değeri hak sahibine teslim ederek yapmaya çalıştık. Ne bir alimi peygamberlik makamına çıkarttık, nede bize "uyulması" yönünde işaret edilen bir peygamberi kendi aşağılık nefsimizin derecesine indirmeye çalıştık. herkesin değeri ne ise, onu vermeye çalıştık.

Bunların haricinde, anlatımlarımızdan dolayı, bu bahsettiğimizin dışında bir anlam doğuyor ise, buda bize adi nefsimizin oynadığı bir oyundur, düzeltmek de boynumuzun borcudur.
 

talha_

New member
Katılım
6 Mar 2007
Mesajlar
1,184
Tepkime puanı
264
Puanları
0
Konum
simeranyadan..!
demekki bir hadisi incelemeden önce baya bi araştırmaya girişmemiz gerekiyor. ve onu kabul etmemiz için baya bir uğraş sarfetmemiz gerekiyor. geliş yolu, gidiş yolu, araya yalan girmiş mi, şahidleri, senedleri, ulemaları, kim yazdırmış, neden yazdırmış, bunu yazmadaki amacı neymiş bunların hepsini araştırmak soruşturmak gerekiyor. demek ki baya bi zahmetli bir iş.

ee islamcı kardeşim cenneti kazanmak o kadar kolay olmasa gerek...!:rolleyes:
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
ibadet eden cehenneme ibadet etmeyen cennete güzel kıssa vesselam.


Sayın islamcı

Sizin bilginizin, ilminizin ve kaynaklarınızın yetersizliği, Hadis-i Şeriflerle bu şekilde eğlenmenizi gerektirmediği gibi, Forum Kuralları da bu tarzınıza müsade etmiyor.

[FONT=tahoma,]Fasıl :[/FONT][FONT=tahoma,]AF VE MAĞFİRET BÖLÜMÜ
[/FONT][FONT=tahoma,]Konu :[/FONT][FONT=tahoma,]Af Ve Mağfiret Hakkında[/FONT][FONT=tahoma,]
Kaynak :
[/FONT][FONT=tahoma,]Ebu Davud, Edeb 51, (4901)
[/FONT][FONT=tahoma,]Ravi (r.a.) :[/FONT][FONT=tahoma,]Ebu Hüreyre[/FONT][FONT=tahoma,]

Hadis:
[/FONT][FONT=tahoma,]Resulullah (sav) buyurdular ki: "Beni İsrail'de birbirine zıd maksad güden iki kişi vardı: Biri günahkardı diğeri de ibadette gayret gösteriyordu. Abid olan diğerine günah işlerken rastlardı da: "Vazgeç!" derdi. Bir gün, yine onu günah üzerinde yakaladı. Yine, "vazgeç" dedi. Öbürü: "Beni Allah'la başbaşa bırak. Sen benim başıma müfettiş misin?" dedi. Öbürü: "Vallahi Allah seni mağfiret etmez. Veya: "Allah seni cennetine koymaz!" dedi. Bunun üzerine Allah ikisininde ruhlarını kabzetti. Bunlar Rabbülaleminin huzurunda bir araya geldiler. Allah Teala Hazretleri ibadette gayret edene: "Sen benim elimdekine kadir misin?" dedi. Günahkara da dönerek: "Git, rahmetimle cennete gir!" buyurdu. Diğeri için de: "Bunu ateşe götürün" emretti. Ebu Hüreyre (ra) der ki: "(Adamcağız Allah'ın gadabına dokunan münasebetsiz) bir kelime konuştu, bu kelime dünyasını da, ahiretini de heba etti." [/FONT]
[FONT=tahoma,]Kayıt No.:[/FONT][FONT=tahoma,]4146 [/FONT]
 

Caferi

Forum Þairi
Katılım
23 May 2007
Mesajlar
574
Tepkime puanı
59
Puanları
0
Yaş
43
Konum
istanbul
Web sitesi
www.websitetasarim.com
İbadet etmek marifet değil islamcı.

Marifet Halis olarak ibadet etmektir. Bir insan kul olduğunu ibadet ederken değil, hayatının her anında bilmedilir ve Kul haddini bilmedilir.

Allah Teala Hazretleri ibadette gayret edene: "Sen benim elimdekine kadir misin?" dedi.
O ibadet eden kişinin örneği buna işaret eder.

Ayrıca işaret edilen diğer nokta da şudur ki.
Günahkara da dönerek: "Git, rahmetimle cennete gir!" buyurdu.
Rahman ve Rahim olan Allah(c.c) Şirk dışında tüm günahları istediği takdir de affeder. Hiçbir günah yoktur ki Allah(c.c.)'in Rahmetinden küçük olmasın.

---------

Bir tarafta yargılanmayı sadece Allah(c.c.)' e bırakan ve işlediği günahlar yüzünden Allah(c.c)'in Rahmetine sığınan bir günahkar kul

Öteki tarafta ise işlediği ibadetlere güvenerek kendi yerini sağlama bağladığını düşünen, ve işlediği günahlar yüzünden bir başkasının cehennem ehli olduğunu söyleyen ( Kendi kendine Allah(c.c.) yerine yargılayan ) bir kul.
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
Sayın islamcı

Sizin bilginizin, ilminizin ve kaynaklarınızın yetersizliği, Hadis-i Şeriflerle bu şekilde eğlenmenizi gerektirmediği gibi, Forum Kuralları da bu tarzınıza müsade etmiyor.

[FONT=tahoma,]Fasıl :[/FONT][FONT=tahoma,]AF VE MAĞFİRET BÖLÜMÜ[/FONT]
[FONT=tahoma,]Konu :[/FONT][FONT=tahoma,]Af Ve Mağfiret Hakkında[/FONT]
[FONT=tahoma,]Kaynak :[/FONT][FONT=tahoma,]Ebu Davud, Edeb 51, (4901)[/FONT]
[FONT=tahoma,]Ravi (r.a.) :[/FONT][FONT=tahoma,]Ebu Hüreyre[/FONT]

[FONT=tahoma,]Hadis: [/FONT][FONT=tahoma,]Resulullah (sav) buyurdular ki: "Beni İsrail'de birbirine zıd maksad güden iki kişi vardı: Biri günahkardı diğeri de ibadette gayret gösteriyordu. Abid olan diğerine günah işlerken rastlardı da: "Vazgeç!" derdi. Bir gün, yine onu günah üzerinde yakaladı. Yine, "vazgeç" dedi. Öbürü: "Beni Allah'la başbaşa bırak. Sen benim başıma müfettiş misin?" dedi. Öbürü: "Vallahi Allah seni mağfiret etmez. Veya: "Allah seni cennetine koymaz!" dedi. Bunun üzerine Allah ikisininde ruhlarını kabzetti. Bunlar Rabbülaleminin huzurunda bir araya geldiler. Allah Teala Hazretleri ibadette gayret edene: "Sen benim elimdekine kadir misin?" dedi. Günahkara da dönerek: "Git, rahmetimle cennete gir!" buyurdu. Diğeri için de: "Bunu ateşe götürün" emretti. Ebu Hüreyre (ra) der ki: "(Adamcağız Allah'ın gadabına dokunan münasebetsiz) bir kelime konuştu, bu kelime dünyasını da, ahiretini de heba etti." [/FONT]
[FONT=tahoma,]Kayıt No.:[/FONT][FONT=tahoma,]4146 [/FONT]

Allah (cc) razı olsun Bekir kardeşim, güzel ve emek isteyen bir araştırma olmuş.


Evet islamcı kardeşim, şimdi seninle devam edelim:

bak ibadet eden onu uyardığı halde diğeri sen karışma diyerek şuçunda ısrar ediyor. ibadet eden nasıl cehenneme giderde, bu suçunda ısrar eden neden cennete gider onu anlamadım??? bana açıklarmısın bunu bekir kardeş. yalnız sayfalarca alıntı yapmana gerek yok. sadece bana açıkla nasıl oluyor bu iş.

Biz inşaallah açıklayalım. Gerçi caferi kardeşimde açıklamış, bizde teyit edelim ki sağlam olsun.

Birincisi; hadiste sözü edilen (amel eden şahıs) ameline güvenerek kibr sahibi olduğu belli. Edindiği kibr ile "küfr" içerisinde haberi yok. Neden küfr içerisinde: çünkü kendini Allah'u Zülcelal'in (cc) yerine koymuş ve kendi cinsinden birini yargılama yoluna gitmiş. Halbuki o ibadet eden bilseydi ki, yargılama makamının tek sahibi Allah'u Zülcela (cc) dir bunu yapmazdı, en azından bunun (hani sizin tabiriniz ile) kopkoyu bir şirk olduğunu bilirdi.

İkincisi; benim Peygamberim Hazreti Muhammed (s.a.v.) efendimiz, ölüm anı yaklaştığında en sevdiği kızı Fatıma (r.anhüm) annemizi yanına çağırarak bizlere ibret ve ders olacak nasihatını yapıyor:" kızım ameline güvenme, babanın peygamberliğine güvenme, Allah'ın (cc) rahmeti olmaz ise; seni ben bile kurtaramam" İşte bu düstur üzerine düşün bakalım. Rabbül Alemin'e (cc) dua ederken nasıl yalvaralım: Ya Rabbi! bizi amelimizle yargıla ve hak ettiğimizi ver! mi diyelim, yoksa; Ya Rabbi! bizi amelimiz ile değil Rahim ismin ve merhametinle yargıla, çünkü sen çok bağışlayan ve çok esirgeyensin! mi diyelim. Yüreğin hangisine yetiyor ?

Benim yüreğim birincisine yetmiyor açıkcası. Eğer senin yetiyorsa, önden buyur!

Üçüncüsü, amel ve hasene sahibi olmayan olarak tanıtılan hadisteki diğer kişi ise; amel sahibi değil ama, Allah'a (cc) iman etmiş. Beni Allah ile başbaşa bırak demesi bunu gösteriyor. Demek ki inanıyor ama nefsine ve arzularına gem vuramıyor. Bunların sonucunda günaha girdiğinin de farkında. Belki bunu ikrar edip bağışlanma diliyor. Belki bunun afedilmesi yönünde gizli gizli dua ediyor. Kalbi yapılan dualara ikinci bir kişi şahit olamaz, melek dahil! Kalbleri de ancak Allah (cc) bilir. Ve Setr ismi ile dilerse de örter. Bunu bilen günahkar belki bunu umuyor. Nereden bileceksin ? Yoksa, sende kalblere vakıfmısın ? Elbette değilsin. Unutma ki Allah Rasülu (s.a.v.) buyuruyor: "Kalbler Allah'u Zülcelal'in iki parmağı arasındadır. İstediği gibi çevirir"

Hal böyleyken, sana veya bana ne oluyor ?


böylede olsa hadisin yanlışlığı ortadadır.

bakın hangi ayet bu hadisi yalanlıyor.

Şu yukarıdaki cümlen ile de günaha giriyorsun, uyarmak boynumuzun borcu. Zira burada bizzat Rasülullah'ı (s.a.v.) yalancı hükmüne çıkarıyorsun. İnşaallah tevbe et! Eğer bilmiyorsak, Allah fazl-u Keremi ile öğretir. Çünkü; "Allah (cc) büyük fazl'ın sahibidir."


Boşuna özür dilemeyin! Çünkü siz, (sözde) iman ettikten sonra küfrünüzü açığa vurdunuz. İçinizden (tövbe eden) bir zümreyi affetsek bile,
suçlarında ısrar etmeleri sebebiyle, diğer bir zümreye azap edeceğiz. (tevbe 66)

Ne güzel bir ayet örneği vermişsin. Neden bir kaç ayet öncesinde almadın yalnız diye sormak gereği hissettim. Hadi ben senin yerine bir kaç ayet öncesinden alarak buraya yazayım bende sevaba nail olayım inşaallah.

"Ya henüz şunu bilmediler mi, her kim Allah ve Rasülu'ne yarış etmeye kalkarsa, ona muhakkak cehennem ateşi var, ebeda (ebedi olarak) onda kalmak üzere ? İşte rüsvalığın (zilletin) büyüğü o!" (Tevbe : 63)


"Münafıklar bütün kalplerindekilerle kendilerini haber verecek bir sure'nin tepelerine inmesinden çekinirler. De ki; 'Eğlenin bakalım; çünkü Allah o sizin çekindiklerinizi meydana çıkaracak!' " (Tevbe : 64)


"Şayet kendilerine sorsan, 'Biz sırf lafa dalmış şakalaşıyorduk' derler. De ki; 'Siz, Allah ile, ayetleriyle, peygamberiyle mi eğleniyordunuz?' " (Tevbe : 65)


"Beyhude itizar etmeyin (ağzınızı açıp yorulmayın), iman ettiğinizi söyledikten sonra küfrünüzü açığa vurdunuz! İçinizden bir kısmını affedersek (de) bir kısmını cürümlerinde (suçlarında) ısrar ettiklerinden dolayı azabımıza uğratacağız!" (Tevbe : 66)
 
D

dikkator

Guest
Baslik ilgimi cekti (DIN HIRSIZLARI) ve bir seyler yazma ihtiyaci hissettim. Ama öncelikle forum hakkinda bir eksi notumu iletecegim.


altini kirmiza ile cizdiklerim birbirine tamamen zit düsen kurallardir. Hem o hem o olmaz, ya o ya o olmasi gerekir. ben bunlari yazarkende bu kurallari kabul etmedim, ama bir ufak acik buldum ve kurallari kabul etmeden suan buraya yazmaktayim. Insallah güzel bir tartisma konusu olacaktir.

Basligi acan zat-i muhterem faydali bir baslik acmis, ama bana göre yetersiz olmus. Ümmete, millete, vatandasa, günümüzden örnekler vermek gerekir. Insallah bu eksikligi de elimden geldigi kadar gidermeye calisacagim. Ve yukarida forum kurallarinin neden ters düstügünüde aciklamis olacagim.

Din Hirsizlari:

-- Cumhuriyet Bir Dindir.
Evet Cumhuriyet bir dindir, cünkü Cumhuriyet yasalari vardir ve bu yasalara uyma zorunlulugu getirmistir. Islam dininde "HAKIMIYYET KAYITSIZ SARTSIZ ALLAH'INDIR. Cumhuriyet dininde ise "Hakimiyyet kayitsiz sartsiz HASA milletindir" denilmektedir. Ve tamamen birbirnin zittidir. Iste efendim Millet seciyor Reisi Cumhur'u, hersey milletin elinde falan filan. Bunca yildir millet secti de ne kazandi Türkiye? hic birsey... Cünkü Cumhuriyet kazandi.

Cumhuriyetin en büyük silahi Laiklik ilkesidir. Topluma Din ve Devlet islerinin birbirinden ayrilmasina Laiklik'tir diye ögretilir. Dinsiz devlet olur mu? Amacsiz bir vatan olur mu? Elbette olmaz. Iste Cumhuriyet'in bir Din oldugunu da buradan anlamaliyiz. Iste DIN HIRSIZLIGI bu sekilde yapiliyor. Ne yazikki vatandaslarimiz bu farki görememektedir (genel olarak).
 
D

dikkator

Guest
Sanirim bazi seyler cok basit görünüyor. altina imza atmak gibi, bu zalimlere rey vermeyin, rey veripde destek cikmayin.

SAMANYOLU
kardesim Allah'tan kork kuldan korkma.....
 

Caferi

Forum Þairi
Katılım
23 May 2007
Mesajlar
574
Tepkime puanı
59
Puanları
0
Yaş
43
Konum
istanbul
Web sitesi
www.websitetasarim.com
Diktatör, Buraya astığın yazı forum için bir tehlike oluşturur. Böyle bir ortamın bozulması da yararlı değil zararlı olacaktır.
 

samanyolu

New member
Katılım
19 Mar 2007
Mesajlar
2,063
Tepkime puanı
2,696
Puanları
0
Yaş
49
Konum
istanbul
SAMANYOLU
kardesim Allah'tan kork kuldan korkma.....[/quote]

sevgili kardeşim ben kuldan değil rabbimden korkuyorum ben yazdığınız konu forum kurallarına aykırı olduğu için sildim siz tekrar aynı msj yazdınız.ben kimseyle
polemiğe girmem.forum kurallarını okuyup msj yazdığınıza göre kabul etmiş oluyorsunuz.
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Sayın dikkator

önce edeb ile size hoşgeldiniz diyoruz.

Belli ki kanınızın yukarı sıçradığı bir dönemi yaşıyorsunuz, maşallah.

Eğer, İslam Forum da Allah adına bir bilgi paylaşmak, İslam'a hizmet etmek istiyorsanız veya başka müspet paylaşımlar yapmak istiyorsanız, forum hizmete amadedir.

Ancak, Bismillah deyip kılıç kalkan oynamak niyetiniz varsa, şunları da bilmenizde fayda olur sizin için.

Bu Forum'un kuralları yönetim tarafından koyulmuştur. Yanlış veya doğrudur diye telakki edebilirsiniz. Ancak kuralları kabul etmedim, hırsızlamasına foruma girdim, ahkam kesiyorum demek, ne bir mümin kul işidir, ne de sizin gibi yükseklerden uçanların işi olmalıdır.


Ve ayrıca, bakın, bu forumda olan biten şeylerden yaşadığımız bu ülke kanunları karşısında biz yöneticiler sorumluyuzdur. Ama siz bu yazıları yazarken, böylesine atıp tutarken, yarın savcılıktan size bir sarı zarf gelse her halde ıslatırsınız.

Eğer bu derece kuvvetli imanınız ve mertliğiniz varsa, bu konuda TBMM sine dahi dilekçe yazıp, memnun olmadığınız bu düzeni eleştirebilirsiniz.

Derenin geçit yerini deliye yoklatırlar ya, bu forum da daha henüz daha deli yok, başka kapıya...
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
böylede olsa hadisin yanlışlığı ortadadır.

bakın hangi ayet bu hadisi yalanlıyor.

Boşuna özür dilemeyin! Çünkü siz, (sözde) iman ettikten sonra küfrünüzü açığa vurdunuz. İçinizden (tövbe eden) bir zümreyi affetsek bile, suçlarında ısrar etmeleri sebebiyle, diğer bir zümreye azap edeceğiz. (tevbe 66)


bak ibadet eden onu uyardığı halde diğeri sen karışma diyerek şuçunda ısrar ediyor. ibadet eden nasıl cehenneme giderde, bu suçunda ısrar eden neden cennete gider onu anlamadım??? bana açıklarmısın bunu bekir kardeş. yalnız sayfalarca alıntı yapmana gerek yok. sadece bana açıkla nasıl oluyor bu iş.

Sevgili İslamcı, güzel kardeş;

Bizim anlatma kabiliyetimizin kıtlığındandır zahir, anlatamıyoruz.

Yukarıda bahsi geçen hadis, müslümanlar tarafından kahir'i ekseriyetle sahih olarak kabul edilen, bir çok alim tarafından kaynak gösterilerek içtihada kaynak olan ve özünde " herkes işine baksın, Allah'ın işine karışmasın " mealinde bir hadistir.

Szi uyardık ama, uyarıyı dahi verirken anlamanıza sebep olamadık.

Özellikle siz için bu satır. " Sizin veya bir başkasının, bu forum da, sahih, kaynağı, ravisi belli bir hadisi yalanlama, olumsuz eleştirme hakkı yoktur".

Bu durum hem İslam'ın, hem de İslamForum'un kurallarına aykırıdır.

Bu şekilde anlatabildiğimizi umuyorum. Aksi halde olumsuz tavırlar içine girmek durumunda kalacağımızı bildirmek zorundayım...
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
Anlayışın düzelene kadar seninle muhabbet etmemeyi düşünüyorum, İslamcı. O kadar net açıklamaya çalıştığımız halde, ısrar ile ters istikamete koşturuyorsun. Mahsus yaptığını düşünmeye başladım.

Bizim, örnek verdiğin hadis hakkında sadece anlatmak istediğimiz; Hüküm Allah'ındır! Peygamber dahi olsa, hiç kimse kendini yargılama ve hüküm etme makamında göremez! gerçeğini açıklamaya çalışmaktı. Ama, ısrar ile anlamamazlığa getiriyorsun. Bu da; (ayetleri bile) böyle giderse basite indirgenmiş gibi bir yola girecek. Bu tarz bir anlama vesile olmak istemiyorum.

Ben yine kendi konuma dönüyorum: Din'i hükümleri kendi kafasına göre yorumlayan, istediği yorumu bulamayınca da, buluncaya kadar ayetleri eğip, büküp, eksiltip çıkarıp kendi kafasına göre bir şekile sokmaya çalışanlar hakkında; Din hırsızlığı yaptıklarını deklare etmektir, diyorum. Hepsi bu.
 
B

bir_kul

Guest
islamci bi konuda haklı çünkü şeytanda Allah(c.c.) ı tanıyan ve bilne birisi. Allah(c.c.) ı bildiği halde günahında ısrara devam ediyor. hadise bakarsak eğer şeytanın cennete gideceğini mi anlarız yani? yok şeytanı biri uyarırsa o cehenneme mi gider? şeytan cennetlik mi ?

bakın ayette ne diyor


Allah katında (makbul) tövbe, ancak bilmeyerek günah işleyip sonra çok geçmeden tövbe edenlerin tövbesidir. İşte Allah bunların tövbelerini kabul buyurur. Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. (nisa 17)

Yoksa, (makbul) tövbe, kötülükleri (günahları) yapıp yapıp da kendisine ölüm gelip çatınca, "İşte ben şimdi tövbe ettim" diyen kimseler ile kâfir olarak ölenlerinki değildir. Bunlar için ahirette elem dolu bir azap hazırlamışızdır. (nisa 18)


demekki hadisteki yanlışlık kişi hakkında hüküm veren bu hadisi sahih diye kabul edip yazanlardır. kişi hakkında hüküm vermek insanlara sözde cehennem azabını tattıranlar ibadet edenlerin cehenneme gideceğini söyleyerek hüküm vermiş olmuyorlarmı? madem bu suç bu suçu hadisi yazanda işledi.

acı ama gerçek.
 

casus021

New member
Katılım
30 Ocak 2007
Mesajlar
1,475
Tepkime puanı
380
Puanları
0
Yaş
40
Konum
istanbul
Web sitesi
www.islamportali.net
kuran nasıl düz mantaliteyle anlasılmıyosa hadislerde düzmanteliteyle anlasılmaz kişi kisinin bazı noktalarda günahının sebebinden azap görür örnek verelim baba ogluna dini ögretmiyorsa ve en gel oluyorsa ozaman oglunun yaptıgı günahlardan mesuldur çünkü bildigi halde dogruyu anlatmıyor ve yaptıgı günahlara göz yumuyor buda kişinin günah işlemiş gibi olması gibidir


ALLAH illaki ibadet etmeden cennete gireceksinizde demiyor bu hadisde ise şu açıklık var sen ne kadar ibadet edersen et fakat ibadetinde bir kibir ve yahut cevremdeki insanlar ve yahut beni toplum dindar bir müslüman olarak görsün seklinde ibadet ediyorsa onun ibadeti ibadetlikten çıkar sadece gösterişe girer buda suna benzer adamın biri gazaya çıkar ve ölür ve herke ne güzel çapıştı ve siht oldu der fakat bu insanın ölümü sehitlik degil sadece boş bir ölümdür onun sebebi ise sudur herkes bu insan ne iyi düvüştü sehit odu desin demesine sebebdirki o insanın sehitligi kabul olmaz ve araya dünyalık girdigi içindir
 
Üst Alt