Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Depremin Verdiği Haberler

mavigezegen

New member
Katılım
14 Tem 2009
Mesajlar
243
Tepkime puanı
169
Puanları
0
Yerin o şiddetli depremle sarsıldığı
Yerin ağırlıklarını dışarı atıp çıkardığı
Ve insan "Buna ne oluyor?" dediği zaman
İşte o gün haberlerini anlatacaktır.

99 Zilzal Suresi 1 - 4

Arapça "zilzal", "deprem, sarsıntı" demektir. Yukarıda incelediğimiz ayetlerin geçtiği sure "Deprem (Zilzal) Suresi" olarak anılmaktadır. Temelde bu surenin kıyamet günündeki depremi anlattığı düşünülmektedir. Bu yaklaşım doğru gözükmekle birlikte, ayetlerin genel olarak da depremi anlattığı göz önünde bulundurulmalıdır.

Surenin 4. ayetinde oluşan depremin sonucunda insanların belli konulardan haberdar olmasından bahsedilmektedir. Deprem gibi korkunç bir afet insanların aklına ilk olarak mal ve can kayıplarını, büyük bir korkuyu, paniği getirmektedir. Bu yüzden oluşan bir depremin arkasından insanların belli konularda bilgi sahibi olması, ilk bakışta insanlara ilginç gelebilir. Gerçekten de birçok kişi bu ayetleri okuyup "Acaba Allah neyi kastediyor?" sorusunu sormuştur.

Deprem ve haberdar olma arasındaki bağlantı geçtiğimiz yüzyıla kadar yaşayan kişiler için kavranması çok zor bir ilişkidir. Fakat günümüzde biliyoruz ki yeraltı hakkında sahip olduğumuz birçok bilgiyi depremlere borçluyuz. Bulunduğumuz noktadan yeryüzünün merkezine doğru çizeceğimiz en kısa yarıçap bile 6000 km'nin üzerindedir. Bizim bu mesafeyi ve bu mesafedeki sıcaklığı aşıp yerin merkezine ulaşmamız mümkün değildir. Depremler bize Dünya'mızın bu ulaşamadığımız alanları için öğretmenlik yapmakta ve Allah'ın yeryüzünü yaratışı hakkında haberler vermektedir. (Kıyamet günündeki depremde, insanların bu bahsettiğimiz haberlerin dışında haberler almaları mümkündür. Yani ayetin tek işaretinin depremler sayesinde günümüzde öğrendiğimiz bilgiler olduğunu söylemiyoruz. Bizce bu yaklaşımımız ayetin birçok işaretinden sadece birini ifade etmektedir.)

YERİN AĞIRLIKLARI


Deprem (Zilzal) Suresi'nin 2. ayeti de ilginçtir. Bu ayette yerin ağırlıklarını atmasından bahsedilmektedir. Yıllarca insanlar depremde ağırlığın yeryüzüne çıkması ifadesiyle neyin anlatılmak istendiğini anlayamadılar. Bu yüzden bu ayeti ölülerin diriltilmesi veya yeraltındaki hazinelerin yerin üstüne çıkması şeklinde yorumladılar. Son yüzyıllarda yapılan araştırmalar sonucunda yerin merkezinde ağır metallerin olduğu öğrenildi. Erimiş metalleriyle yeraltı, yer üstünden çok daha yoğun ve ağırdır. Bu yüzden yerin altındaki maddelerin yerin üstüne çıktığı çeşitli deprem türlerinde, gerçekten de yer ağırlıklarını dışarıya atmaktadır. Peygamberimiz'in yaşadığı çağda hiçbir insan, yerin altının daha yoğun ve ağır maddelerden oluştuğunu ve depremlerin sonucunda bunların yerin üstüne çıktığını bilemezdi.

Peygamberimiz'in yaşadığı çağda insanların depremleri nasıl tarif ettiğini göz önünde bulundurursak, Kuran'da geçen depremlerle ilgili anlatımların mucizevi yönünü ve değerini daha iyi anlayabiliriz. O dönemde birçok insan Dünya'nın öküz ile balık üzerinde olduğuna inanıyor ve depremlerin bu balığın kuyruğunu sallaması sonucu oluştuğunu söylüyorlardı (İbni Kesir'deki nakillerde bunun örneği görülebilir). Kuran'ın kendi döneminin hiçbir yanlış inancını savunmadan kendi çağının çok ilerisinde anlatımlar yapması, Kuran'ın büyüklüğünü, mucizeviliğini göstermektedir.

Gerek Kuran hakkında, gerek Evren hakkında bilgilerimiz arttıkça, Allah'ın hem sanatının, hem de dininin ne kadar mükemmel olduğunu daha da iyi anlıyoruz.

nokta.gif
.De ki: "Hiç bilenlerle, bilmeyenler bir olur mu?" Ancak akıl ve vicdan sahipleri öğüt alır.


39 Zümer Suresi 9
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Peygamberimiz'in yaşadığı çağda hiçbir insan, yerin altının daha yoğun ve ağır maddelerden oluştuğunu ve depremlerin sonucunda bunların yerin üstüne çıktığını bilemezdi.

Peygamberimiz'in yaşadığı çağda insanların depremleri nasıl tarif ettiğini göz önünde bulundurursak, Kuran'da geçen depremlerle ilgili anlatımların mucizevi yönünü ve değerini daha iyi anlayabiliriz. O dönemde birçok insan Dünya'nın öküz ile balık üzerinde olduğuna inanıyor ve depremlerin bu balığın kuyruğunu sallaması sonucu oluştuğunu söylüyorlardı




Bu yazdıklarınızı ispatlamak zorundasınız, etmezseniz hem Peygamber Efendimize ve hem de İslam Ulemasına iftira etmiş olursunuz ki ciddi bir suçtur...
 

mavigezegen

New member
Katılım
14 Tem 2009
Mesajlar
243
Tepkime puanı
169
Puanları
0
Bu yazdıklarınızı ispatlamak zorundasınız, etmezseniz hem Peygamber Efendimize ve hem de İslam Ulemasına iftira etmiş olursunuz ki ciddi bir suçtur...

Peygamberimizin yaşadığı çağda sadece Peygamberimiz ve ulema mı yaşamış? Neden bu şekilde bir yorum getirdiniz anlamadım. Burada ne Peygamberimize ne de ulemaya bir iftira var. O dönemde yaşayan insanlar çok mu ilimden, bilimden haberdardı? Ancak o dönemde yaşayan insanların hepsini ulema olarak görüyorsanız o başka. O zaman siz de o çağda yaşayan bütün müşrikleri ve kafirleri de ulema olarak görüyorsunuz demektir ki bu da bir suçtur...
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Sayın mavigezegen

İfedenizi tekrar ve aynen alıntılıyor, soruyor ve bir kez daha izah etmenizi istiyorum.



Deprem (Zilzal) Suresi'nin 2. ayeti de ilginçtir. Bu ayette yerin ağırlıklarını atmasından bahsedilmektedir. Yıllarca insanlar depremde ağırlığın yeryüzüne çıkması ifadesiyle neyin anlatılmak istendiğini anlayamadılar. Bu yüzden bu ayeti ölülerin diriltilmesi veya yeraltındaki hazinelerin yerin üstüne çıkması şeklinde yorumladılar.

Siz yerin altındaki ağır maddelerin deprem sonucu yer üstüne çıktığını, bunu Zilzal Suresinin anlattığını ve yine bunu insanların anlayamadığını söylüyorsunuz.

İfadenizden anlaşılan şudur ki; Peygamber Efendimiz de dahil olmakla, yıllarca insanlar bunun (Haşa) ne anlama geldiğini bilmiyordu.


İfadeniz aslında o kadar basit kalıyor ki, kendi kendinizle çelişkidesiniz. Çünkü ayeti tefsir edenlerin "yeraltındaki hazinelerin yerin üstüne çıkması" tefsirlerini aşağılamaktasınız. Ama onların tefsirleri ile sizin alimlerinizin bulguları arasında hiç bir fark yok. Zira yer altından çıkan petrolde, nikelde, uranyum vs. de ağırdır ve bu gün artık birer hazinedir. Ama siz bir yandan Kur'an ı överken aklınızca bir yandan da Peygamberi ve İslam Ulemasını kifayetsiz görmektesiniz



Peygamberimiz'in yaşadığı çağda hiçbir insan, yerin altının daha yoğun ve ağır maddelerden oluştuğunu ve depremlerin sonucunda bunların yerin üstüne çıktığını bilemezdi.

Bu ifadeden anlaşılan şudur ki; Peygamber Efendimiz de bir insandı ve O da bu ayetin (Haşa) ne anlama geldiğini bilmiyordu.

Bu hezayandır, bu Peygamberi töhmet altında tutmak ve önemsememektir ve bu kimsenin haddi değildir. Allah (cc) nin Zilzal Suresinde anlattığını Peygamber Efendimiz anlamıştır, gerektiği kadarını anlatmıştır ve iman edenler de anlamıştır. Anlamayanlar, hakkı ile iman etmeyenlerde bu günün fen ilmi ile gelen bulgulara iman etmiş oluyorlar. Mesele sadece bu!...





Peygamberimiz'in yaşadığı çağda insanların depremleri nasıl tarif ettiğini göz önünde bulundurursak, Kuran'da geçen depremlerle ilgili anlatımların mucizevi yönünü ve değerini daha iyi anlayabiliriz. O dönemde birçok insan Dünya'nın öküz ile balık üzerinde olduğuna inanıyor ve depremlerin bu balığın kuyruğunu sallaması sonucu oluştuğunu söylüyorlardı (İbni Kesir'deki nakillerde bunun örneği görülebilir). Kuran'ın kendi döneminin hiçbir yanlış inancını savunmadan kendi çağının çok ilerisinde anlatımlar yapması, Kuran'ın büyüklüğünü, mucizeviliğini göstermektedir.


Burada da yandaki ifadeyi "Peygamberimiz'in yaşadığı çağda" kullanmakla şu tebarüz ettirilmiş gibi olmakta ki, sanki başka dönemlerde demrem hakkında farklı bilgiler/doğru bilgiler biliyordu da Peygamberimizin çağında hurafa vardı...

Dolayısı ile murad edilen mesaj ne olursa olsun, mesaj tarzı yanlıştır, Peygamber Efendimize karşı algılanabilecek en basit bir yetersizlik ifadesi dahi kabul edilemez, düzeltmeniz gerekmektedir vesselam...
 

mavigezegen

New member
Katılım
14 Tem 2009
Mesajlar
243
Tepkime puanı
169
Puanları
0
Sayın mavigezegen

İfedenizi tekrar ve aynen alıntılıyor, soruyor ve bir kez daha izah etmenizi istiyorum.




Siz yerin altındaki ağır maddelerin deprem sonucu yer üstüne çıktığını, bunu Zilzal Suresinin anlattığını ve yine bunu insanların anlayamadığını söylüyorsunuz.

İfadenizden anlaşılan şudur ki; Peygamber Efendimiz de dahil olmakla, yıllarca insanlar bunun (Haşa) ne anlama geldiğini bilmiyordu.


İfadeniz aslında o kadar basit kalıyor ki, kendi kendinizle çelişkidesiniz. Çünkü ayeti tefsir edenlerin "yeraltındaki hazinelerin yerin üstüne çıkması" tefsirlerini aşağılamaktasınız. Ama onların tefsirleri ile sizin alimlerinizin bulguları arasında hiç bir fark yok. Zira yer altından çıkan petrolde, nikelde, uranyum vs. de ağırdır ve bu gün artık birer hazinedir. Ama siz bir yandan Kur'an ı överken aklınızca bir yandan da Peygamberi ve İslam Ulemasını kifayetsiz görmektesiniz




Bu ifadeden anlaşılan şudur ki; Peygamber Efendimiz de bir insandı ve O da bu ayetin (Haşa) ne anlama geldiğini bilmiyordu.

Bu hezayandır, bu Peygamberi töhmet altında tutmak ve önemsememektir ve bu kimsenin haddi değildir. Allah (cc) nin Zilzal Suresinde anlattığını Peygamber Efendimiz anlamıştır, gerektiği kadarını anlatmıştır ve iman edenler de anlamıştır. Anlamayanlar, hakkı ile iman etmeyenlerde bu günün fen ilmi ile gelen bulgulara iman etmiş oluyorlar. Mesele sadece bu!...






Burada da yandaki ifadeyi "Peygamberimiz'in yaşadığı çağda" kullanmakla şu tebarüz ettirilmiş gibi olmakta ki, sanki başka dönemlerde demrem hakkında farklı bilgiler/doğru bilgiler biliyordu da Peygamberimizin çağında hurafa vardı...

Dolayısı ile murad edilen mesaj ne olursa olsun, mesaj tarzı yanlıştır, Peygamber Efendimize karşı algılanabilecek en basit bir yetersizlik ifadesi dahi kabul edilemez, düzeltmeniz gerekmektedir vesselam...

Peygamberimizi töhmet altında bırakmak kimsenin haddine değildir. Bence yazıyı yanlış yorumluyorsunuz. Peygamberimizin yaşadığı çağ deyince neden Peygamberimiz ve sahabe olarak yorumluyorsunuz bunu? Söylemiş olduğunuz madenler ne zaman bulunmuştur? Petrolün değeri ne zaman anlaşılmıştır? Peygamberimiz de Allah'ın vahyettiği ölçüde bilgi sahibi olmuştur. Fakat Kuran öyle mucize bir kitap ki yazılan herşey yazıldığı çağı anlatmaz, geçmişe, indiği döneme ve geleceğe dair bilgiler verir bize. Bazı bilgilerin neyi anlatmak istediği zamana bırakılmıştır. İki suyun birbirine karışmaması için araya perde konulması da yine Kuran'da anlatılır. Fakat bilimin bunu keşfi çok yakındır. Oysa Kuran 1400 yıl önce söylemiş. Galileo'unun idam nedeni neydi, dünyanın yuvarlak olduğunu söylemek. O zamanın şartları bu gerçeği kanıtlamaya yetmiyordu, fakat bugün dünyanın bir öküzün boynuzunda olduğunu ya da bir balığın sırtında olduğunu söylerseniz size deli derler. Fakat bir zamanlar dünyanın yuvarlak olduğunu söyleyenlere deli diyorlardı. Bütün bunlar Kuran'ın mucizevi bir kitap olduğunun delilleridir.

Peygamberimizi tenzih ederek söylüyorum, o çağdaki insanlar için müslüman olsun, gayri müslim olsun ya da dinsiz olsun farketmez, her bilgiye vakıf değillerdi. Peygamberimiz de Allah'ın kendisine bildirdiği ölçüde biliyordu.
Bugünün şartları ile bunu o çağda kaç kişi bilebilirdi?

Dikkatinizi çekerim; bugün İslam toplumları geri kalmış, ya da gelişmekte olan ülkeler grubundalar, neden bir tane gelişmiş bir İslam toplumu yok. Neden gayri müslim toplumlar bilimsel keşifler peşinde ilken, müslümanlar birbirlerine düşmüşler? Televizyonu, radyoyu icat eden neden bir müslüman olmamış, telefonu, uçağı, arabayı ve bilimum makinaları neden bir müslüman icat etmemiş?

Diyorsunuz ki bugünün fen ilmi ile gelen bulgular; bu bulguları, bu müslüman ahali neden bulamamış da elin gavuru bulmuş. Bu gavurun bulduğuna bakarak iman edecek hakkıyla iman etmeyenler.

Sonuç olarak anlatmak istediğim inşallah anlaşılmıştır.
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Peygamberimizi töhmet altında bırakmak kimsenin haddine değildir. Bence yazıyı yanlış yorumluyorsunuz. Peygamberimizin yaşadığı çağ deyince neden Peygamberimiz ve sahabe olarak yorumluyorsunuz bunu? Söylemiş olduğunuz madenler ne zaman bulunmuştur? Petrolün değeri ne zaman anlaşılmıştır? Peygamberimiz de Allah'ın vahyettiği ölçüde bilgi sahibi olmuştur. Fakat Kuran öyle mucize bir kitap ki yazılan herşey yazıldığı çağı anlatmaz, geçmişe, indiği döneme ve geleceğe dair bilgiler verir bize. Bazı bilgilerin neyi anlatmak istediği zamana bırakılmıştır. İki suyun birbirine karışmaması için araya perde konulması da yine Kuran'da anlatılır. Fakat bilimin bunu keşfi çok yakındır. Oysa Kuran 1400 yıl önce söylemiş. Galileo'unun idam nedeni neydi, dünyanın yuvarlak olduğunu söylemek. O zamanın şartları bu gerçeği kanıtlamaya yetmiyordu, fakat bugün dünyanın bir öküzün boynuzunda olduğunu ya da bir balığın sırtında olduğunu söylerseniz size deli derler. Fakat bir zamanlar dünyanın yuvarlak olduğunu söyleyenlere deli diyorlardı. Bütün bunlar Kuran'ın mucizevi bir kitap olduğunun delilleridir.

Peygamberimizi tenzih ederek söylüyorum, o çağdaki insanlar için müslüman olsun, gayri müslim olsun ya da dinsiz olsun farketmez, her bilgiye vakıf değillerdi. Peygamberimiz de Allah'ın kendisine bildirdiği ölçüde biliyordu.
Bugünün şartları ile bunu o çağda kaç kişi bilebilirdi?

Dikkatinizi çekerim; bugün İslam toplumları geri kalmış, ya da gelişmekte olan ülkeler grubundalar, neden bir tane gelişmiş bir İslam toplumu yok. Neden gayri müslim toplumlar bilimsel keşifler peşinde ilken, müslümanlar birbirlerine düşmüşler? Televizyonu, radyoyu icat eden neden bir müslüman olmamış, telefonu, uçağı, arabayı ve bilimum makinaları neden bir müslüman icat etmemiş?

Diyorsunuz ki bugünün fen ilmi ile gelen bulgular; bu bulguları, bu müslüman ahali neden bulamamış da elin gavuru bulmuş. Bu gavurun bulduğuna bakarak iman edecek hakkıyla iman etmeyenler.

Sonuç olarak anlatmak istediğim inşallah anlaşılmıştır.

Sağolun, bu ifadeler konunun inceldiği yerleri tamir ediyor gibi... Sizin serzenişte bulunduğunuz ve benim de ifade ettiğim üzere konu yanlış anlaşılmalara mahal olabilecek bir tarz taşımakta ve izaha ihtiyac duyulmakta.

Bir de şu yönüyle düşünün. Yerin ağırlıklarının dışarı atılacağına dair bir Kur'an emri var. Bu geleceğe dair bir haber ve bir ikaz. Bu haber ve ikazın idrak edilmesi ki bunu Peygamber (sav) muhakkak aldığı vahiy ile biliyor ve bu Kur'an mesajını tefsir alimleri de idrak edebiliyor. Bir de bu emrin tezahür etmesi var. İşte bu tezahür bu gün görülmekte, ilim ile ispat edilmekte ve Kur'an emri tecelli etmekte. Evet, o takdirde diyebiliriz ki, Kur'an ın emri tecelli etti, modern bilim de ispat etti. Ama bu konunun Peygamberce bilinmemesi ve bu günkü ilim ile çözülmüş olduğunu söylemek söz konusu olamaz.
 

mavigezegen

New member
Katılım
14 Tem 2009
Mesajlar
243
Tepkime puanı
169
Puanları
0
İşte bu tezahür bu gün görülmekte, ilim ile ispat edilmekte ve Kur'an emri tecelli etmekte. Evet, o takdirde diyebiliriz ki, Kur'an ın emri tecelli etti, modern bilim de ispat etti. Ama bu konunun Peygamberce bilinmemesi ve bu günkü ilim ile çözülmüş olduğunu söylemek söz konusu olamaz.

Konunun özü de bu zaten. Peygamberimiz, bilmediği bir konuyu zaten anlatamaz, dolayısı ile Peygamberimizin bilmemesi diye birşey olmaz. Bugünkü bilim de bu bilgiyi çözmüştür, açığa çıkarmıştır. Böylece Kuran'ın bir mucizesi daha ortaya çıkmıştır.

Keşke bu bilgiyi müslümanlar çözmüş olsalardı.
 
Üst Alt