Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Cumhuriyet ve İslam

sýyah_

New member
Katılım
13 Ağu 2010
Mesajlar
454
Tepkime puanı
222
Puanları
0
Yaş
51
Bir Ademoğlu Hem Cumhuriyet rejimini benimseyip, ALLAH ın emirlerine ve Peygamberin Sünnetine uyarak yaşayabilirmi ?
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Bu sorudan temel anlamda cumhuriyet rejimi şeklini anlarsak, tanım şöyle diyor: Devlet başkanı ve devletin diğer organlarının seçimle ve belli süreler için göreve geldiği hükümet, yönetim biçimidir. Dolayısı ile bu soruya cevap, evet, cumhuriyet rejimini kabullenen kul ALLAH ın emirlerine ve Peygamberin Sünnetine uyarak yaşayabilir olacaktır.
Ancak Cumhuriyet rejiminden kasıt, kerhen değil de canı gönülden anayasa ve ona bağlı kanunları kabullenmek kastı ise sorunun cevabı maalesf kocaman bir hayır olacaktır. Zira bu kanunlara canı gönülden inanmak, Allah'ın ve Rasülü'nün emirlerine yer yer itiraz etmek veya onları red etmek anlamı taşır.
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
Resulullah (s.a.v.) halkın isteklerini Hakk'ın (Celle celaluhu) rızasına uygun hale getirip bir nevi İslam Cumhuriyeti'ni kendi ashabına yaşattı. Haddi zatında İslami değerler çiğnenmediği zaman en güzel yönetim biçimi cumhuriyettir.

Ancak; adına laiklik denilen, hakikaten günümüz tabiri ile "ucube" bir anlam taşıyan din ile devlet işlerinin ayrışması gibi, bu söylemi çıkaranın kendisi dahi neyi kasd ettiğini bilmediği sistemler müdahil olmaya kalktığı zaman, işte o zaman cumhuriyet yönetim şekli olmaktan çıkar, iktidarın elindeki kızılcık sopasına dönüşür. Gücü eline geçiren "laiklik" adı altında her naneyi yer. Zamanla diktaya varır. Nitekim milli şeflik zamanında tamamen ve 1997 - 2002 dönemlerinde ise kısmen yaşanmıştır.

Laiklik diyecek, türbanı kamusal alanlara almayacaksın.
Laiklik deyip, sarık bağlamaya müdahele edeceksin.
Laiklik deyip, Kur'an kurslarını yasaklayacaksın.
Laiklik deyip, Dini nikahı yok sayıp muhtar nikahını üstün tutacaksın.
Laiklik deyip, fuhşiyatı teşvik edeceksin.
laiklik deyip, ezanı türkçe okutmaya çalışacaksın.
Laiklik deyip, namazı türkçeleştirmeye çalışacaksın.
Laiklik deyip, Kur'an'ı türkçeleştirmeye kalkacaksın.

böyle bir cumhuriyet tanımı; olmayan bir tanımdır. Ve dünya böyle bir tanımı, TANIMAMAKTADIR.
 

seyfullah putkýran

New member
Katılım
30 Eyl 2005
Mesajlar
5,807
Tepkime puanı
205
Puanları
0
Yaş
40
Konum
Ruhlar Aleminden
Web sitesi
www.tevhidyolu.net
Aslında bu soruya cevap , vardı sitede demokrasi ve cumhuriyetin değerlendirmesi yapılmıştı diye hatırlıyorum, o yazıyı okursanız detaylı cevap alabilirsiniz kanaatindeyim şuan linkini hatırlamıyorum o yazının ama sayın bekir belki verebilir...
 

seyfullah putkýran

New member
Katılım
30 Eyl 2005
Mesajlar
5,807
Tepkime puanı
205
Puanları
0
Yaş
40
Konum
Ruhlar Aleminden
Web sitesi
www.tevhidyolu.net
Said Nursi’nin cumhuriyetle ilgili değerlendirmeleri; Her şeyden önce o kendisinin “dindar bir cumhuriyetçi” olduğunu söylemektedir. Cumhuriyete taraftar olmanın selef-i salihine muhalefet anlamı taşımadığına temas eden Nursi, meseleye şu şekilde açıklık getirmektedir: “Hulefa-i Raşidin hem halife, hem reis-i cumhur idiler. Sıddik-i Ekber (r.a.) Aşere-i Mübeşşereye ve Sahabe-i Kirama elbette reis-i cumhur hükmünde idi. Fakat manasız isim ve resim değil, belki hakikat-ı adaleti ve hürriyet-i şer’iyeyi taşıyan mana-yı dindar cumhuri-yetin reisleri idiler.” (Said Nursi, Şualar, Sözler Yayınevi, İstanbul, tarihsiz, s. 304)

Diğer taraftan Said Nursi, meşrutiyetle aynı kategoride gördüğü cumhuriyetin özelliklerini sayarken, “adalet, meşveret ve kanunda inhisarı kuvvet”i zikretmektedir. (26 Şubat 1909, Volkan, sayı 70) Bunun yanında, cumhuriyetin fikir ve vicdan hürriyetini en geniş mânâsıyla tatbik ettiğini ” ifade etmektedir. (Said Nursi, Emirdağ Lahikası II, Sözler Yayınevi, İstanbul, 1959, s. 192)

Buna göre Bediüzzaman’ın “dindar cumhuriyet” anlayışının ana umdeleri de ortaya çıkmış olmaktadır. Bu umdeler din ile cumhuriyet arasında bir paralellik olduğunu da göstermektedir.
 

muhacir_b

New member
Katılım
25 Eyl 2009
Mesajlar
161
Tepkime puanı
138
Puanları
0
Yaş
35
kardeşlerim isterlersee bütün türkiyeyi altından döşeseler ve bütün fakirleri gözetseler namaza ve tür ibadetlere izin verilse dahi eyer yönetimleri yine kul anayasasıyla olsada dahi yine red edilir .eyer ben namaz kılıyosam içimde kuran anayasası oolması lazım .le ilahe illah anlamını anlayamadık.seyid kutub le ilahe illah dedi,hasan elbanna da şeh ahmet yasinde le ilahe illah dediler ama bu sözü söyledikleri için öldürüldüler bedüzzamn sait nurside aynıydı le ilahe illah dediği için küfre karşı kıyam etti baş kaldırdı allahın anayasasından başka anayasa kabul etmediler.eyer yönetim beşer tarafından kurulsa ve içinde namaz kılmak ve bütün ibadetler olsa eyer allahın anayasası değilse kabul edilmez.zira beşerde nefs vardır.allah ise eksiklikten uzaktır subhandır.
 

sýyah_

New member
Katılım
13 Ağu 2010
Mesajlar
454
Tepkime puanı
222
Puanları
0
Yaş
51
bizim peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (SAV) efendimizde seçimle karar verilmesi yönünde değilmi. Tabi bizim ülkemizde Cumhuriyet rejimininin uygulama fashında herkez keseri kendi safhına yontuyor. Atatürk ilke ve devrimleri yine bu ülkede uygulanamıyorki. Daha öncede başka bir konuda anlattığımı gibi laiklik sadece müslümanlara yönelik bir ilke değil hristiyanlara yönelikde geçerlidir. Şu anda ülkemizde Hristiyanlık faaliyetleri müslümanlık faaliyetlerinden daha serbesttir. Bizim ilçemizde bir ingiliz profesör (sosyolog), 2 Brezilyalı, Bir Türk eski tekstlil fabrikası usta başısı faaliyetlerini yapıyorlar salı günleri ve pazar günleri ayin yapıyorlar. Hatta Eski Atatürkçü düşünce Derneğinin kızı papazla evlendi. Bu kadar ayan meyan laiklik ilkesine çiğnenmekte ama nedense kimse görmemektedir. Hep Müslümanları görmekteler. Bu yüzden bende daha önce başka konularda dediğim gibi bizim kimlik kartımızda islam yazıyor, yönetimimiz Cumhuriyet ama gerçekte içinde bulunduğumuz durum ise Kapitalizmin kölesiyiz. Allah bize nasıl hesap soracak bu konuda, nerde nasıl imtihan edilmekteyiz, geçimimizle mi ilgileneceğiz bu tür faaliyetlerlemi ne yapacağız, hayatın yaşam araçlarını elde etmek için parayı kullanmayı öğrenmek kaçınılmaz bir gerçek. Akibetimiz nasıl olacak hiç bilmiyorum ileriye hiç umutla bakamıyorum. Çocuklarımızın durumu ne olacak ? yinede ALLAH biz aciz kullarının Akibetini hayır etsin inşallah.
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
... hayatın yaşam araçlarını elde etmek için parayı kullanmayı öğrenmek kaçınılmaz bir gerçek. Akibetimiz nasıl olacak hiç bilmiyorum ileriye hiç umutla bakamıyorum. Çocuklarımızın durumu ne olacak ? yinede ALLAH biz aciz kullarının Akibetini hayır etsin inşallah.

Parayı zaten herkes kullanıyor, başka türlü kullanmayı ise düşünmeyin, kapitalizme yol parayı kullanma ile başlar.
"Niyet hayr, akıbet hayr" der büyükler. Ayrıca unutmamak lazım ki, bizim yapıp ettiklerimizle bir şey olmuyor sevap ve günahtan gayrı, ne olacaksa Allah edecek, gam yok...
 

sýyah_

New member
Katılım
13 Ağu 2010
Mesajlar
454
Tepkime puanı
222
Puanları
0
Yaş
51
Ama insan genede insanın insana aciz olması rahatsız edici bir durum, Para her şekilde insanın imtihan aracı oluyor. Zaten yanlış olan ve bir eşya olan kapital para ile imtihan edilmek bilmeden işlenen günahları doğurabilir. Örneğin; birisine borç para verdiniz mesela bana, 3 ay sonra size bu parayı ödemek için anlaştık aramızda bir ariyet sözleşmesi imzaladık (sözle) sizin paraya ihtiyacınız oldu benden 1 ay sonra parayı geri istediniz. Ben vermek zorundayım vermessem faiz olur. Bunun örneklerini çoğaltabiliriz. Dediğim gibi hayatın yaşam gereçlerini kullanmak için kapital parayı cuma namazında cami yapımı için ustalar para istiyor diye imam söylüyorsa burada mutlaka yanlış giden bişeyler var o da bizim kendimizde taaaaa derinlerde bir yerde aramamız gerekir. En başlangıcında paranın (eşyanın) kendinde değil ama yanlış anlamayın. paranın kullanımında bile bir sömürü aracı olması, bakınız ülkelerin kişi başına milli hasılarına hep sömürgeci ülkelerin kişi başına milli hasılası yüksektir, artı bunların bir lirası bizim paramızın kaç katıdır. ne yapıyor bunlar üretim için veya insanlığın yararı için israil bile ne yapıyor, bizim o kadar çiftçimizin ürettiği bütün tarım ürünlerinin ithal ve ihraç piyasasını ele geçirmişler, ayrıca, biz bir AB ülkesine bile bir mal satacaksak Navlun (gemi sigortası) malın teslim yerine kadar bütün masrafları Türkiye ye ait ama biz birşey alacaksak bütün masraflar sigorta giderleri herşey mal mukabili teslime kadar Türkiye ye ait. Yani biz bunların içindeyken, kendi evimizde kirada oturur gibi telefon, su elektrik vs bir çok para ödüyorsak gerçi bu konu biraz daha derindir ama bu hizmeti sunanlar kimler bu rantı kimler alıyor, ben alamıyorum. Niye ? o zaman şeytan bunun neresinde ? Yoksa o şeytan değilde kendi şeytanlığımızmı
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Bunların hepsinin müsebbibi de, cevabı da özetle kapitalizmdir.
Kapitalizm, para gücü ile ahlakları, edebleri satın alır
Şahsiyetleri satın alır
Anadan çocuğunu, babadan namusunu satın alır
Bülbülün gülünü, horozun nefesini alır
Haklının hakkını, zalimin küfrünü
Hocanın imanını satın alır da kisenin ruhu duymaz. O nedenle kapitalizm deyip geçmemek lazım.

Ne mi yapacağız? İmanı sağlam tutup, rızkın Allah dan olduğunu bilip O'na halis er bir kul olmak için nefsimizle kavga edeceğiz.
 

sýyah_

New member
Katılım
13 Ağu 2010
Mesajlar
454
Tepkime puanı
222
Puanları
0
Yaş
51
Bence kendimize güvenip de ne yapsak nafiledir. ALLAH'a sığınmak lazım hem şeytanın şerrinden hem kendi şerrimizden. Artık insanlarda şeytanlaşmış. şeytan erkeğe kılıçla kalkanı kadına da gözlerini boyatmayı öğretmiştir. Bizim içimizden şeytanın akedemisini bitiren profesörler şeytani insan olarak dünyanın her yerine dağılmışlar şeytanlık yapmak insanların ailelerin toplumun ve hatta bazı ülkelerin politikası haline gelmiştir.
 
Üst Alt