yavuzburak
New member
- Katılım
- 1 Nis 2007
- Mesajlar
- 417
- Tepkime puanı
- 74
- Puanları
- 0
Çiğ köfte
Siz deyin tevatür, biz diyelim efsane... İnanıp inanmamak elinizde. Çiğ köftenin nasıl icad edildiğine dair bazı rivayetlerden birini anlatacağız şimdi:
Bundan 3600 yıl kadar önce. Urfa'dayız. Nemrut, tanrılık iddia ediyor ve insanları tevhide çağıran Hz. İbrahim'i ortadan kaldırmayı kafasına koymuş. Ancak onun için kolay bir ölüm seçmiyor. Niyeti şöyle sanal bir cehennem yaratıp onu bu cehennemde cayır cayır yakmak. Ne de olsa kendisini Tanrı sayıyor. Tellallar çığırıyor: "Her kimin evinde odundan, ağaçtan ne varsa şehir meydanına getire!" Odunlar yığılıyor ama Nemrut bunu az buluyor. İkinci bir emirle evlerde ahşap namına ne varsa getirilmesini istiyor ve birkaç gün içinde eşyalar da yığılıyor. Yetmiyor, toprak evlerin zaten tek tük rastlanan bütün kapılarının, pencerelerinin sökülüp getirilmesi isteniyor. Bunlar da yapıldıktan sonra kibrit çalınıyor yığılan ağaçlara ve elbette alevler dağlar gibi.
Hikâyenin bundan ötesi kısas-ı enbiya ve siyer kitaplarının konusu. Biz gelelim başka bir hikâyeye:
Efendim Urfa'da büyük ateşin yakıldığından iki gün sonra genç bir avcı, omuzunda bir ceylan, belinde birkaç keklik ve sülün ile evine dönüyor. On gündür sahralarda gezinmiş, avlanmış, uykusuz kalmış, yorulmuş. "Hanım," diyor, yolunu gözleyen hatuna, "aç ve yorgunum. Sen şu ceylanı pişirirken ben birazcık başımı yastığa koyuvereyim." Sonra da geçiyor iç odaya. Kadın şaşkın, şehirde olanları anlatmaya vakit bulamıyor. Evde yakacak bir çöp bile yok ki et pişirsin. Ceylanı yüzüyor. Etin yağsız kısımlarından yeteri kadar ayırıyor. İki elinde iki satır. Kıyabildiği kadar kıyıyor. Etler neredeyse lif lif ayrılmış durumda. Sonra içine incecik bulgurdan bir avuç koyuyor; yoğuruyor, yoğuruyor... Kulağı yatak odasında. Aman bey uyanmasın!.. Henüz yemek hazır değil. Daha soğan doğrayacak lif lif. Maydanoz koyacak içine kırık kırık... Sivri biber ve domates de elinin altında ince ince dilimlenmeyi beklemekte... Yoğurdukça kollarında ağrılar başlıyor ama nafile, hiç aldırmıyor; evinin direği uyanınca yemek ister... İçerden bir tıkırtı... Belli ki sofranın kurulmasına zaman kalmadı. Tencerede ne varsa köfte biçiminde mıncıklayıp diziveriyor bir tepsiye. Marul mu?!.. O daha sonraki zamanların icadı. Kocası ellerini yıkayıp kuruluyor sofranın başına.
- Mmmmmmm!. Nefis bir şey!.. On günlük zahmete değdi doğrusu!. Eline sağlık hanım; ne güzel de pişirmişsin!..
- Afiyet olsun bey; sana öyle gelmiştir(!).
O gün bu gündür bir çiğ köftedir gidiyor memlekette...
Hem de erkekler kapmış işi...