Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Cezbe Nedir?

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Sürüklemek, kendisine çekmek. Sâlikin beşerî vasıflarından soyutlanma ile ilâhî sıfatları kazanma ve tecellileri müşahede etmesi anlamında bir tasavvuf terimidir.
Cezbe; Hakk'ın, kulunu kendisine çekmesinden hasıl olan istiğrak, derin şaşkınlık ve hayret sûretlerinde görünen manevî bir haldir.
Cezbe, kulun Hakk'a külfetsiz yaklaşması ve ilâhî inayetler ve lütuflar gereği hareket etmesidir. Aynı zamanda o, riyazet ve ibadete devamla duyguların yok edilmesidir. Cezbe, Allah'ın kulunu kendisine çekmesi, kulun Allah'a kavuşmasıdır.
Cezbe iki türlü olur. Bunlar da: 1-Hafî (gizli) cezbe, (kulun Hakk'ı sevmesi) 2-Celî (açık) cezbe; (Hakk'ın kulu sevmesi)dir.
Cezbeye tutulanlara meczûb denilir. Meczub; Hakk'ın rızasını kazanan, Hak tarafından yakınlığına lâyık görülen, her türlü hevâ ve heves lekesinden temizlenen ve bu sayede sülûk makam ve mertebelerine çalışmadan ve yorulmadan erişen ergin kimsedir. Bunlar, gayb esrârına vâkıf velîler olarak telâkki edilir. Bundan dolayı meczûb olanlardan çekinilir, gönülleri kırılmaktan sakınılır. Şathiyyat denilen sözleri hakkında sükût tercih edilir. Cezbede şart olan, istidattır. Bu istidat, Allah vergisidir. Kazanmakla elde edilmez. Sâlikte istidât ve kâbiliyet olmazsa, sadece riyâzet ve tasiye ile Hakk'a kavuşmak nasip olmaz.
Cezbeyi akıl hastalıklarından biri diye gösterirlerse de, cezbe cinnet değildir. Meczub da mecnun olamaz. Çünkü cezbe, hali değişken bir kimsenin idrakinin mutad beşer idrakinden daha da yükselerek, keşf-i hakâyıka doğru gitmesidir. Cinnet ise, beşer idrakinin manasız ve düzensiz bir şekilde aşağılara düşmesidir. Cezbede yükselme, cinnette alçalma vardır. (Osman Ergin, Balıkesirli Abdülaziz Mecdî Tolun, İstanbul 1942, s. 31-35).
Tasavvuf erbabınca manevî yolculuğa seyr-i sülûkla çıkılır. Burası, fena mertebelerinin (Tevhid-i Ef'âl, Tevhîd-i Sıfat ve Tevhîd-i Zât) kazanılıp tadına varıldığı kısımdır. Cezbe ise, Bekâ makamlarının (Cem', Hazretü'l-cem ve Cemü'l-cem') tadına varıldığı bölümdür. Sülûk mertebelerinde urûc; cezbe makamlarında da tedellî (nüzul) müşahede edilir. Sülûkun başlangıcı cezbenin nihayetidir. (H. Fehmi Kumanlıoğlu, Muhammed Nürü'l-Arabî, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, İzmir 1988, s. 60).
Bekâ billâh ismi verilen seyr-i fillâh, Cezbe makamıdır. Burada, Hakk'ın sıfatlan ve ahlâkıyla süslenip ufuk-'ul a'lâ'ya ulaşılır. (Selçuk, Eraydın, Tasavvuf ve Tarikatler, İstanbul 1984, s. 174).
Cezbeye tutulanlara Üveysi-meşrep de denilir. Şurasını ifade etmek gerekirse; mutasavvıflar, teklifi düşüren cezbe halini ve bir kimsenin bu mânâda cezbeye tutulmasını hoş görmezler, hatta tutulmuş olanları da kurtarmaya çalışırlar. Onlar, cazib olmayı meczup olmaya tercih ederler.
 

fani olaný istemem

New member
Katılım
12 Nis 2008
Mesajlar
251
Tepkime puanı
46
Puanları
0
Yaş
52
Manevi kalbimizin, Allah tarafından, zikir sonucunda rezonansa geçirilmesi, titreştirilmesi haline cezbe diyoruz.Cezbe Allah'tan gelen ferahlatıcı bir cereyan olup zikirle oluşturulur.Cezbenin başlangıcı Peygamber Efendimiz (S.A.V) 'in Hıra dağındaki mağarada itikaf yaptığı günlere rastlar.Cebrail (AS)ile Peygamber Efendimizin kucaklaşmasının neticesinde ilk defa bir melekten bir peygambere Allah'ın cereyanı diyebileceğimiz cezbe geçmiştir.Bu cereyan ile sık sık titreyen Peygamber Efendimize (S.A.V) müşrikler hasta demişler, deli demişler ve buna benzer, hakikatle yakından uzaktan ilgisi olmayan bir sürü yakıştırmalar yapmışlardır.
Fakat şunu kesinlikle söyleyebiliriz ki, Allah tarafından verilen bir cereyanın.insanın manevi kalbinden geçişi sırasında, bütün vücudun değişik organlarını tesir altına alarak, şiddetli bir şekilde sarsması,titremesi hali cezbedir.Şeytanın cezbe verme yetkisi kesinlikle yoktur. Bu sahada yetkili kılınmadığı için cezbe,bize Allah'tan ihsan edilen en sağlam bir anahtar hüviyetindedir.
 
Üst Alt