Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Ceza nedeni: fani olanı istemem: Ayet meallerinde ısrarcı tahrif ve dayatma

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Beitrag: Tasavvuf islami sözde degil özde yasamaktır
Benutzer: fani olanı istemem
Regelverstoß: Ayet meallerinde ısrarcı tahrif ve dayatma
Verwarnpunkte: 2

Interne Notizen:

Nachricht an den Benutzer:

Original-Beitrag:
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]Şu “dünya” adı verilen gezegende var olmamız, O’nun lütfuyladır. Annemizi, babamızı bizlerin dünyaya gelmesi için vasıta kılmış. Ve yaşıyoruz, hayattayız. Hayatı veriyor Allahû Tealâ.İşte Allahû Tealâ’nın dizaynına baktığımız zaman O’nun tekliğini görüyoruz. Tek bir Allah vardır. Allah’tan başka bir ilâh yoktur. Allahû Tealâ Kur'ân-ı Kerim’de bu konuda diyor ki: “Eğer başka ilâhlar olsaydı onlar mutlaka birbirleriyle çarpışırlardı. Başka bir ilâh yok, sadece Biz varız. Sadece Allah var. İlâh olarak Biz yeteriz.” diyor. Herşeye kaadirdir.

-21/ENBİYÂ-22: Eğer ikisinde de (semada ve arzda), Allah’tan başka ilâhlar olsaydı, ikisi de (yer de, gök de) mutlaka fesada uğrardı. Arşın Rabbi Allah, onların vasıflandırdığı (isnat ettikleri) şeylerden münezzehtir.

Allah ile olan ilişkilerimizde muhtevaya bakıyoruz. Biz Allah’ı ne kadar seviyoruz? Allahû Tealâ bizi, bizim O’nu sevdiğimizin binlerce katı kadar fazla sever. Karşılıksız verir. Eğer mutluysak bizi mutlu eden O’dur.

Nefsin tezkiyesi, bir insana dünya mutluluğunun yarısını sağlayabilir. Nefsin kalbindeki afetler ne kadarsa mutluluk onun dışında kalan kesim kadardır. Ne zaman nefsimizin kalbini fazıllarla doldurmaya başlarsak
Allahû Tealâ herkesten sadece onların mutlu olmasını ister. Bu muhtevaya baktığımız zaman aklımıza 3 tane kitap gelecek. Şu anda dünya üzerinde mevcut olan, önce Hz. Musa’ya indirilen Tevrat, sonra Hz. İsa’ya indirilen İncil, en sonra da Son Peygamber olan Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V) Efendimiz’e indirilen -Son Peygamber’e indirilen- son şeriat kitabı; Kur’ân-ı Kerim.

Şeriat kitapları sadece peygamberlere verilmiştir. Bunların çok daha önünde Allahû Tealâ Hz. İbrâhîm’e de kitap verdiğini söylüyor, Hz. Nuh’a da verdiğini söylüyor. Allahû Tealâ bütün peygamberlere şeriat kitabı vermiştir. Şeriatı hiç değişmemiştir.

Şûrâ Suresinde Allahû Tealâ diyor ki:

-42/ŞÛRÂ-13: Şerea lekum mined dîni mâ vassâ bihî nûhan vellezî evhaynâ ileyke ve mâ vassaynâ bihî ibrâhîme ve mûsâ ve îsâ , en ekîmûd dîne ve lâ teteferrekû fîh(fîhi), kebure alel muşrikîne mâ ted’ûhum ileyh(ileyhi), allâhu yectebî ileyhi men yeşâu ve yehdî ileyhi men yunîb(yunîbu).
(Allah) dînde, onunla Hz. Nuh’a vasiyet ettiği (farz kıldığı) şeyi (şeriati); “Dîni ikame edin (ayakta, hayatta tutun) ve onda (dînde) fırkalara ayrılmayın.” diye Hz. İbrâhîm’e, Hz. Musa’ya ve Hz. İsa’ya vasiyet ettiğimiz şeyi sana da vahyederek, size de şeriat kıldı. Senin onları, kendisine çağırdığın şey (Allah’a ulaşmayı dileme) müşriklere zor geldi. Allah, dilediğini Kendisine seçer ve O’na yöneleni, Kendisine ulaştırır

Allahû Tealâ: “Habibim! Hz. Nuh’a, Hz. İbrâhîm’e, Hz. Musa’ya ve Hz. İsa’ya verdiğimiz şeriatı sana ve senin sahâbene de şeriat kıldık. Dînde fırkalara ayrılmayın ve dîni ayakta tutun diye. Ve sana verdiğimiz şeriat müşriklere ağır geldi.” diyor.

Öyleyse Hz. Nuh’un şeriatı ne ise Hz. İbrâhîm’in şeriatı aynı şeriat, Hz. Musa’nın şeriatı aynı şeriat, Hz. İsa’nın şeriatı aynı şeriat ve Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V)’in şeriatı aynı şeriattır. 7 safha, 4 tane de teslim.

Rûm Suresinde Allahû Tealâ diyor ki:

-30/RÛM-31: Munîbîne ileyhi vettekûhu ve ekîmûs salâte ve lâ tekûnû minel muşrikîn(muşrikîne).
O’na (Allah’a) yönelin (Allah’a teslim olmayı dileyin) ve takva sahibi olun. Ve namazı ikame edin (namaz kılın). Ve (böylece) müşriklerden olmayın.

Takva sahibi olmak önemli mi? Önemli çünkü cennete sadece takva sahipleri girebilir. Takva sahibi olmayan hiç kimse Allah’ın cennetine giremez.

Tevrat’ı, İncil’i ve Kur'ân-ı Kerim’i incelediğimiz zaman bu üç kitabın üçünde de 7 safha ve 4 teslimi kesin olarak görüyoruz. Bu üç kitabın arasında ilk indirilen kitap, Hz. Musa’ya indirilen Tevrat’tır. Aslında tabletler halinde indirilmiştir. Hz. Musa Allahû Tealâ tarafından Tur Dağı’na davet ediliyor. O dağa çıkıyor. Allahû Tealâ tabletleri O’na teslim ediyor. Peygamberi olan, bir nebî olan, Allah’ın peygamberi olan, Allah’ın nebîsi olan Hz. Musa’ya Allahû Tealâ tabletler indiriyor. Bizim anladığımız anlamda fizik tabletler, herbirinde âyetler yazılı. İşte bu tabletler musevîliğin esasını, dîn esasını teşkil eder.

-50/KAF-31: Ve uzlifetil cennetu lil muttekîne gayre baîdin.
Ve cennet, takva sahipleri için uzak olmayarak yaklaştırıldı.

-50/KAF-32: Hâzâ mâ tûadûne li kulli evvâbin hafîz(hafîzin).
İşte size vaadolunan şey budur (cennettir). Bütün evvab ( Allah’a sığınmış), ve hafîz olanlar (başlarının üzerine devrin imamının ruhu ulaşmış olanlar) için.

Allah ile olan ilişkilerinizde bu yola mutlu olmak için çıktığınızı unutmayın. Şu anda dünya adı verilen bu gezegende veya 100 milyar galaksinin herbirindeki 100 milyar yıldızda, insanların hepsi Allah’ın yarattığı insanlardır. O galaksileri yaratan da Allah’tır. Orada yaşayan insanları da yaratan Allah’tır. Bir sonsuzluk… Biz insanlara, mahlûkata göre bir sonsuzluk… Allah sadece bir tek noktayı patlatarak onu yaymış ve sonsuz hızla kâinatı yaratmıştır. Bir tek noktanın patlamasıyla oluşan muhteşem bir büyütme sistemi…

Herşey Allah’a mülâki olmayı dilemekle başlar. Bütün şeriatların başlangıç noktası budur. Aslında bütün şeriatları demekten kastımız; şeriatların bugün aldığı şekil. Şu anda dünyaya baktığımız zaman 3 tane kitaplı dînin göründüğünü görüyoruz, bunu gözlüyoruz, bu ortada. Musevîlerin Tevrat’ı, hristiyanların İncil’i ve müslümanların Kur'ân-ı Kerim’i. Ne oldu? 3 tane dîn adı saydık; hristiyanlar, müslümanlar ve musevîler (yahud kavmi). 3 dîn de Allah’ın dînidir ve birbirlerinden temelde farklılıkları yoktur. Onları farklı kılan biz insanlarız. Şeytan, insanların birbirine karşı devamlı husumet içinde olmasını (birbirine düşman olmasını) ve birbirini hırpalamasını, öldürmesini ister, dünyada kargaşa çıkarmayı ister. Bu hedefini de dünyada defaatle gerçekleştirmiş, dünya 2 defa cihan savaşı geçirmiştir. Bir 3.’sü de olabilir.

Şeytan ister ki herkes mutsuz olsun. Allah da herkesin mutlu olmasını ister. İşte bu mutluluğu temin sadedinde Allahû Tealâ bütün insanlığa bir garanti vermiştir. Diyor ki: “Kim Bana ulaşmayı dilerse Ben onu mutlaka Kendime ulaştırırım.” İşte o tek şeriatın ilk kurtuluş reçetesi budur. Allah’a teslim olmayı dileyen kişi mutlaka cehennemden kurtulur.

Dünyanın bu karmaşık halinde aslında şeytanın insanlara oynadığı oyuna dikkatle bakmanızı istiyoruz. Dînler yoktur ki insanlar farklı farklı dînlerin sahibi olsunlar. O iblis, onlara tuttuğu üç kâğıtçılık aynasıyla insanların ayrı ayrı dînlerin mensubu olduklarını onlara kabul ettirmiştir. Hristiyanlık diye ayrı bir dîn, müslümanlık diye ayrı bir dîn, musevîlik diye ayrı bir dîn olduğunu insanlara kabul ettirmiştir.

Hamdolsun ki 3 kitabı da inceledik ve âyetleri bulduk. Bir kesin noktaya ulaştık: Musevîlerin de hristiyanların da müslümanların da kitapları olan, bu 3 ayrı gibi görünen kitapta Allahû Tealâ o kitabın (Tevrat’ın), o kitabın (İncil’in), o kitabın (Kur'ân-ı Kerim’in) muhtevasına aynı ifadeyi koymuş. “Babanız İbrâhîm” diyor. İbrâhîm, müslümanların da hristiyanların da musevîlerin de babasıdır.

İşte Hz. İbrâhîm diyince, Hz. İbrâhîm’in dînine göz atmak mecburiyetindeyiz. Dîninin adı; hanif dîni. Hanif dîni müslümanlıktır. Hanif dîni hristiyanlıktır. Hanif dîni musevîliktir. Ama üçünün de birbirinden farkı yoktur. Allahû Tealâ 3 kitapta da, Kur'ân’da da -geriye doğru gidiyoruz- İncil’de de daha önce Allahû Tealâ’nın indirdiği Tevrat’ta da açık ve kesin olarak: “Bu dîn Hz. İbrâhîm’in hanif dînidir.” diyor. Üçü de Hz. İbrâhîm’in hanif dîni.

Dînin esaslarına geliyoruz. Hz. İbrâhîm’in hanif dîninin muhtevası nedir? Hz. İbrâhîm’in hanif dîni 7 safha 4 tane teslim içerir. Hz. İbrâhîm’in hanif dîni kurtuluştur. İslâm’a göre İslâm’ın ta kendisidir. Kur'ân-ı Kerim’i incelediğimiz zaman Allahû Tealâ’nın açık bir şekilde bunu ortaya koyduğunu görüyoruz. 3 esas var:

1- Vahdet

2- Tevhid

3- Teslim

Vahdet; Allah’ın tekliğidir. Tek bir ilâh vardır. O, Allah’tır. Allah tektir. Tek bir Allah vardır.

Tevhid; Allah'a mülâki olmayı dileyenlerin oluşturduğu, 7 safhanın 7’sinde de insanların bulunduğu tek bir topluluk. Allah’a ulaşmayı dileyen insanların oluşturduğu tek topluluk; tevhid. Ayrılık yok, tek bir toplum.

Teslim: Ruhun, vechin, nefsin ve iradenin Allah’a teslimi.

Allah ile olan ilişkilerinizde herşeyin en güzel olması için çalışmalısınız. Teslim; ruhunuzun Allah’a teslimidir. Allahû Tealâ bunu bütün insanlara garanti etmiş. Şûrâ Suresinin 13. âyet-i kerimesinin muhtevasında açıkça diyor ki: “Kim Bize ulaşmayı dilerse Biz onu Kendimize ulaştırırız.” Demek ki biz insanlar Allah'a mülâki olmayı sadece dileyeceğiz. Dilediğimiz zaman Allah devreye giriyor. Yapmamız lâzımgelen şeyi bize O yaptırıyor. Nefsimizin kalbini Allah tezkiye ediyor.

Öyleyse bu bapta Allahû Tealâ’nın söylediklerine dikkatle bakıyoruz. Ne yapmış Allah? Allah bizim hepimizin ruhumuzu Allah’a teslim etmemizi üzerimize farz kılmış. Bize demiş ki: “Sadece dileyeceksiniz: ‘Yarabbi, ben ruhumu Sana ulaştırmak istiyorum.’ Bu kadarı Bana yeter. Sizin ruhunuzu Ben Kendime ulaştıracağım. ” diyor.

İşte Tevrat’taki esaslar, işte İncil’deki esaslar, işte Kur'ân-ı Kerim’deki esaslar. Üçünde de ruhun Allah’a teslimi farz kılınmış. Üçünde de Allahû Tealâ: “Bunları siz yapmayacaksınız, siz sadece dileyeceksiniz; Biz sizin ruhunuzu Kendimize ulaştıracağız.” diyor.

Biliyoruz ki Secde Suresinin 9. âyet-i kerimesi gereğince Allah, bütün insanlara ruhundan üfürmüştür.

-32/SECDE-9: Sonra (Allah), onu dizayn etti ve onun içine (vechin, fizik vücudun içine) ruhundan üfürdü ve sizler için sem’î (işitme hassası), basar (görme hassası) ve fuad (idrak etme hassası) kıldı. Ne kadar az şükrediyorsunuz.

“ve nefeha fîhi min rûhihî: Ben onun içine (insanın içine) ruhumdan üfürdüm.” diyor.

Allahû Tealâ bütün peygamberler gibi Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in de hanif olduğunu söylüyor:

-30/RÛM-30: Fe ekim vecheke lid dîni hanîfâ(hanîfen), fıtratallâhilletî fataran nâse aleyhâ, lâ tebdîle li halkıllâh(halkıllâhi), zâliked dînul kayyimu ve lâkinne ekseren nâsi lâ ya’lemûn(ya’lemûne).
Artık hanif olarak kendini (vechini) dîn için ikame et, Allah’ın hanif fıtratıyla ki; Allah, insanları onun üzerine (hanif fıtratıyla) yaratmıştır. Allah’ın yaratmasında değişme olmaz. Kayyum olan (kaim olacak, ezelden ebede kadar yaşayacak) dîn budur. Fakat insanların çoğu bilmez.

“Habibim, sen hanifsin. Hanif olarak vechini dîne ikâme et. O hanif fıtratıyla ki; Allah bütün insanları o fıtratla yaratmıştır. Hanif fıtratının dîni olan hanif dîni ezelî ve ebedî dîndir. Başka bir dîn hiç olmamıştır sadece hanif dîni vardır.” diyor.

Bakıyoruz ki İslâm dîni = hanif dîni.

Bakıyoruz ki hristiyanlık = hanif dîni.

Bakıyoruz ki musevîlik = hanif dîni.

Şimdi insanların ayrı ayrı gruplara ayrıldığını ve de birbiriyle savaş verdiklerini düşünün. Şu anda da dünyanın muhtevasında savaş var. İnsanlar birbirlerini öldürüyorlar.

İblis, milletler arasındaki düşmanlığı körüklemek için elinden gelen herşeyi yapmakta. Şeytanın elinde bir maşa olan İlluminati, bu konuda bütün gayretiyle çalışmakta.

İnsanlar arasında savaşlar var. Bu savaşlar insanları huzursuz eden, şimdiye kadar milyonlarca insanın ölmesine sebebiyet veren korkunç şeyler. Ama bir gün bunun hepsi bitecek. Savaşlar bitecek.

İnsanlar bizden öğrenecekler ki; başka başka dînlerin mensupları değiller. Bütün dünyada bütün insanlar Allah’a ulaşmayı dilemekten başlayan, mürşide tâbiiyetle devam eden, ruhun teslimini, fizik vücudun teslimini, nefsin teslimini içeren, kişiyi muhlis kılan ve irade teslimiyle noktalanan bir dîn dizaynının mevcudiyetini sadece öğrenmeyecekler, bunları yaşar hale gelecekler. İşte insanlığın kurtuluşu…

Bütün dünyanın savaşları bırakıp birbiriyle dost olduğu yeni bir devrede, savaşların otomatik olarak ortaya koyduğu silahlanmaya giden trilyonlarca dolar, insanların refahına harcanacaktır. O zaman dünya sulh ve sükûn içinde yeni bir dünya olacaktır. İşte o dünyada dînler arası diyalog, bütün dînlerin aynı dîn olduğu noktasına ulaşacaktır. Mutlu bir gelecek, dünya adı verilen bu gezegende bütün insanları dostluğa, huzura, mutluluğa ulaştıracaktır.

Kâinatın tek şeriatı konusunda sizlere ulaştırdığımız bu bilgilerin ışığı altında hepinizin sonsuz mutluluklara ulaşmasını diliyoruz Yüce Rabbimizden.
[/FONT]
 
Üst Alt