Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Ceza nedeni: ebu hanife: Düzeysiz mesaj yazmak (veya gereksiz, anlamsız, seviyesiz.. vs.)

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Ceza nedeni: ebu hanife: Düzeysiz mesaj yazmak (veya gereksiz, anlamsız, seviyesiz.. vs.)

Beitrag: cevapsız kalan sorular
Benutzer: ebu hanife
Regelverstoß: Düzeysiz mesaj yazmak (veya gereksiz, anlamsız, seviyesiz.. vs.)
Verwarnpunkte: 2

Interne Notizen:

Nachricht an den Benutzer:
Original-Beitrag:
Abdulladir Geylani Hz.nin sohbetler kitabindan alintilar.

Sayfa-275:Siz Allahin kitabina, Resulullahin ahlakina ve MÜRSIDLERE uymadikca ASLA FELAH BULAMAZ, KURTULUSA EREMEZSINIZ.

Sayfa-188:Ey nefs ve hevai arzularinin tabiatin kulu, sen kendi görüsünde kanaat etmis, sana hakikatleri ögretip terbiye edecek bir üstad, Mürsid edinmemissin.

Sayfa-201:Sadiklara, salihlere iltihak et, onlarin arasina katil, eger kimin salih, kimin münafik oldugunu ayirt edemezsen o zaman geceleyin kalk iki rekat namaz kil. Yarabbi, bana senin salih kullarini göster, SANA GELMEMDE KILAVUZLUK EDECEK KISILERI GÖSTER.


TASAVVUF HAKKINDA FIKHİ MÜLAHAZALAR

Selef-i salihin döneminde tasavvuf ,temel kaynakları zühd, takva, nefsi tezkiye, kalbi selim, ihlas kavramlarıyla hayatın her alanında kendisini gösteriyordu. Bu konuda İmam Gazali der ki: İlk asırda fakih denilince ahiret yolunu, nefsin afetlerindeki incelikleri, davranışların mefsedetlere götürenlerini, kalpte korkunun yerleşmesini bilen kimseler kastedilirdi. Yoksa Arapçanın furûunu ve fetva hükümlerini bilenler değil.(1)

İslam’ın ilk asırlarında fakihler, muhaddisler ve sûfîler arasında bir dostluk, sevgi ve bilgi alışverişi vardı. İbn-i Teymiyye ki tasavvufa dair bir çok eserin sahibidir. Evliyaullah adlı eserinde, tabiinden sonra sûfî şeyhlerini sayar ve onların yoluna uymaya çağırır.( 4

Şu halde tarikatte olsun olmasın hiçbir müslümanın bu farzı ayn olan nefis tezkiyesi ve kalp tasfiyesi gereklerinden müstağni kalması düşünülemez.


Öte yandan Allah’ı çokca zikredin, sadıklarla beraber olun gibi mü’minlere emir sigasıyla gelen ayetleri de gözönüne alırsak her müslümanın bu vazifelerini asgari sınırlarda da olsa ifa edebilmesi için bu husustaki ilmihalini bilmesi zaruridir. ( 11 )

İmam Şa’ranî de bu hususta: Ehl-i tarik, insanı Allah’ın huzuruna kalp huzuruyla çıkmaktan meneden kötü sıfatlardan temizlenmeye irşad edecek bir müşid-i kamile intisabın zarurî olduğunda icma etmiştir. der. Ancak mürşidin âlim, kâmil ve mükemlil olması gerekir. Bu terbiyeye girmeyen kişi kin, hased, ucb, kibr, dünya sevgisi, nifak gibi hallerden (tam anlamıyla) kurtulamaz.

Cenab-ı Hakk’ı taleb eden her şeyi kendi mürşidi bilir. Bütün eşyadan dersini almaya çalışır. Uyanık olur. Eğer sadık olursa Allah’a vasıl olur. Yoksa bin mürşid bir araya gelse bile bu adamı vuslata erdiremez. Görmezmisin ki Rasulullah (s.a.v.) ekmel-i mürşidin olduğu halde bir kısım ona sadakatle bağlandı, diğer kısım münafık oldu veya yüz çevirip helak oldu.( 13 )

‘Kimi, Allah dalalete sevkederse onun için veli (yardımcı) bir mürşid bulamazsın’ (Kehf s.17) ayetiyle ilgili olarak Said Havva şu değerlendirmeyi yapar: Ayetten anlıyoruz ki hidayete erdirme de en son güç veli bir mürşiddir. İnsan elini bir mürşid-i kamile verirse hidayet konusunda en iyisi açığa çıkar. Onlar Peygamber varisidir.( 15 )

Kaynaklar
1 ) İbn-i Ahmed er-Ramlî el-Ensârî, Şerh-u Zübed-i İbn-i Raslân, Beyrut
4 ) Tıblâvî M. Said, İbn-i Teymiyye’de Tasavvuf, s. 48, İnsan Yay.
11 ) İmam Rabbani, Mektubat, 48. Mektup
13 ) Muhammed b. Abdullah Hânî, Adâb, Mukaddime, Erkam Yay.
15 ) Said Havva, a.g.e.
Meşayih-i Kiram’dan Seyyid Ahmed Er Rufai (RA) Hz.leri de şöyle buyuruyor: Ey müminler! Allah (CC) Hz.leri’nin dostları evliyalara yapışınız. Onları sevmeniz ve onlara yaklaşmanız lazımdır. O evliyalara yaklaşmanız ve sevmeniz sebebiyle size bereket ve lütuf hasıl olur ve ey müminler! Evliyalarla beraber olunuz. Zira onlar Allah-ü Teala (CC) Hz.leri’nin mensublarıdırlar. (Elburhanil Müeyyed S.28)
BILAL NADIR HAZRETLERINDEN
http://www.bilalnadir.com/
Tarikatı inkâr eden kâfir olur mu, olmaz mı? sorusunu soran ve tarikatı inkâr eden, tarikat hakkındaki âyetleri biliyor, kasıtlı soruyor, hem de itiraz ediyorsa kâfirdir. Bilmiyor, bilmediğinden ötürü inkâr ediyorsa günahkâr olur.
(Sûre-i Maide, Ayet 48)
…Sizin için bir şeriat bir de tarikat koydum… (İlâ âhir) buyuruyor.
Ayette geçen şir’aten şeriat, minhaç tarikattır. Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi vesellem)in Hıra Mağarasına çekilip orada çalışması; Tarikattaki uzlet, halvet, çile, inziva gibi şeylerin esasıdır. Tarikatta bunlarla ve bu gibilerle bir yere çekilip çalışılmalıdır. Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi vesellem) bir hadîs-i şerîfinde: Her kim kırk gece halisen, muhlisen ibadetle sabahlarsa kalbinden diline ilm-i hikmet pınarları akmaya başlar. buyuruyor.
Bu gibi hadîs-i şeriflere göre tarikatta çileye girerler. Çileye girme hakiki Şeyhten izinsiz olmaz.
Hadîs-i Şerifte: Allah için ikişer ikişer kardeş olun[8] buyuruyor. Bu ancak tarikatta vardır.
ŞEYHİ OLMAYANIN ŞEYHİ ŞEYTANDIR.Müzekkin-Nüfus kitabında der ki:
Kimin şeyhi yok ise dini tamam değildir. Kimin şeyhi yok ise onun şeyhi şeytandır.
Ümmetimin âlimleri, ben-i İsrail peygamberleri gibidir.buyurmuşlardır.
Ümmetime, din yolunu gözetmekte ve göstermekte onlara uymak gerektir, demek istemişlerdir.
Burada âlimlerden murad elbette ve elbette ilimleriyle âmil olan âlimlerdir. Onlar, meşâyihten şeyhlerden olup halkı Hakka çekip götürenlerdir.
Ebû Hüreyre (Radiyallahu anhu)den rivâyet edilen şu Hadîs-i şerîf, bu görüşü doğrulamaktadır:
Şüphesiz Cenâb-ı Hakk bu ümmet için her yüz senenin başında dinini yenileyecek bir zât gönderir.
Bu Hadîs-i şerîfin sırrı çoktur. Şerhi uzâtmayalım ve maksada dönelim:
Demek oluyor ki, Şeyhler Allahu Teâlânın kullarına kılavuz olmak ve onları din yoluna götürmek için gönderilirler. Şu halde, bunlara mutlaka uymak gerektir. Eğer uyulmayarak muhalefet edilecek olursa, din yolunda eksikliktir. Onun için:
Kendisine Şeyh edinmeyenin, Şeyhi şeytan olur demişlerdir.
Sultan-ül-ârifiyn Şeyh Bayezîd-i Bestamî (rahmetullahi aleyh) de buyurmuşlardır ki:
Kimin üstâdı yoksa, şeytan ona üstâd olur.
Bazı ârifler de buyurmuşlardır ki: Her kim, Şeyh edebiyle edeplenmezse, Allahu Teâlâ ve Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi vesellem) sözü ile de edeplenmez.
Bütün bunlardan anlaşılmaktadır ki, Şeyhlere uymak ve onları sevmek lazımdır ve her kişiye bir Şeyh edinmek ve onun edebi ile edeplenmek gerektir.
Zira, Şeyhler taliplerin çobanı gibidir. Çobanı olmayan koyunu, elbette kurt kapar.
Sen olmasaydın bu kâinatı yaratmazdım. demiş iken, Cebrâil (Aleyhis-selâm) Ona mürşid oldu ve kılavuzluk etti. Hz. Muhammed Mustafa (Sallallahu aleyhi vesellem) Efendimiz de bu yolu mürşidsiz yürümedi, Müzekkin-Nüfus, s.419; El-Uhûdül Kübra, (İmâm-ı Şarâni), s.994.
Berikâ, c.1, s. 58.
Mirât-i Kâinât, c.1, s.414; Müzekkîn-Nüfus, s. 420.

bu yazıya inananlar toptan kafirdir.bu yaznın yeride ancak foseptik çukuru olabilir.
 
Üst Alt