Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Cennetten Cikis yok...Dikkat..

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
CEHENNEMDEN ÇIKIŞ YOKTUR
Hilmi POLAT (İlahiyatçı Öğretmen)

SORU: “Kalbinde zerre kadar imanı olan bir kimse ebediyen cehennemde kalmaz, günahınca yanıp cezasını çektikten sonra cehennemden çıkacak ve cennete girecektir” deniliyor. Bu doğru mudur?
Müslümanım diyen bir insan inancını sağlam temellere oturtmak zorundadır.İnançta zanna (tereddüde) yer yoktur.

“Ortak koşanlar diyecekler ki”: “Allah isteseydi ne biz, ne de babalarımız ortak koşmazdık, bir şeyi haram yapmazdık.” Onlardan önce yalanlayanlar da öyle demişlerdi de nihayet azabımızı tatmışlardı. De ki: “Yanınızda bize çıkaracağınız bir bilgi var mı? Siz sadece zanna uyuyorsunuz ve siz sadece saçmalıyorsunuz.”

(6/148).

Zanna uymanın saçmalama olduğuna değinen Allahu Teala bir şeyi iddia edenlerin yanlarında Allah katından bir delil (bilgi)in bulunması gerektiğini söylüyor. Böyle bir delile sahip bulunmayanların iddialarının havada kalacağını, saçmalık olacağını, zira zanna uymanın bu sonuçları doğuracağını belirtiyor.

İnsanlar arasında bile zanna uyarak hareket etmenin ne kadar kötü sonuçlar doğurduğuna ve doğuracağına değinen ayetler, inançta zan bulunmasının asla kabul edilemeyeceğini, zannın bulunması halinde inancın fesada uğrayacağını belirtmektedirler. Bu itibarla inancın (itikadın) konusunu yalnızca kesin bilgiler teşkil etmektedir, ki İslam açısından bu kesin bilgiler Kuran ayetleridir.

Kuran ayetlerinin inanca yönelik olanları delil olması bakımından iki halde bulunurlar. Birinci hal “Kesin Delil” halidir ki, kendisinden, ifade ettiğinin dışında bir şey anlamanın mümkün bulunmadığı ayetlerdir. İkinci hal ise “Zanni Delil” halidir. İnanca yönelik ve “Zanni Delil” olan ayetlerin, bulundukları hal ile açıklama yapılmadan kabullenilmesi ve o hali ile inancın konusu yapılması gerekmektedir. Zira gaybi olan inanç konuları ancak gaybın sahibi olan Allah’ın açıkladığı kadarı ile bilinebilir. Örneğin öldükten sonra dirilmeyi içimizde bizzat yaşayan olmadığından öldükten sonra dirilmenin nasıllığı hakkında Rabb’imiz bir şey açıklamış ise ancak o kadarını bilebilmemiz ve açıklanan kadarına inanmamız gerekir. Misaller çoğaltılarak Cennet, Cehennem, Melekler, daha önce gelip geçmiş peygamberler ve başlarına gelenler, bunların çoğunun isimleri, Allah’ın mahiyeti, Kitab ve Sahifeler, Ahiret Günü gibi inançla alakalı konularda Kur’an’dan elimizde ne kadar delil var ise o kadarıyla inanmamız, inancımızı yalnız bunlar üzerine kurmamız gerektiği, inançta zanna yer bulunmadığı gayet açıktır.
Yine; inançla ilgili ayetlerin birbirlerini açıklayabileceği, sübüt bakımından kesin olan bir delilin zannı olan bir delil ile açıklanamayacağı da bilinmelidir. Zira zan, kesin olanı açıklayamaz, bu, nakle,akla ve usule aykırıdır. Zan, şüphe anlamına geldiğinden inançta kesinlikle yeri yoktur.


Not;Alinti ve devam edecek...
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
CEHENNEMDEN ÇIKIŞ YOKTUR 2
1) Cehennem sürekli (ebedi) dir:
Kur’an cehennemdeki azabın bitmeyen, sürekli devam eden bir azap olduğunu vurgular.
Sınırlı,bitebilecek bir azap Kur’anda bulunmaz.
“Bir de dediler ki: “Sayılı birkaç gün dışında bize ateş dokunmayacaktır.” De ki: “Allah’tan (bu hususta) bir söz mü aldınız. şâyet öyle ise Allâh verdiği sözden dönmez-yoksa Allâh hakkında bilmediğiniz bir şey mi söylüyorsunuz? Hayır! Kim bir kötülük eder de kötülüğü kendisini çepeçevre kuşatırsa işte o kimseler cehennemliktirler. Onlar orada devamlı kalırlar.” (2/80-81), (2/39), (3/88), (7/36), (9/17), (25/65), (10/52), (42/45), (43/74), (47/15), (98/6) ayetlere bk.
Özellikle bu ayetlere dikkat ettiğimizde cehennemin – kabul edilen görüşün yani günahkarların cezasını çektikten sonra cehennemden çıkacağını söyleyenlerin aksine- sayılı/sınırlı olmadığı sürekli olduğu açıkça anlaşılmaktadır.
“ … Allah: “Sizin ikametgahınız, Allah’ın dilemesi müstesna, ebedi kalmak üzere ateştir. Şüphesiz Rabbin hikmet sahibidir, her şeyi bilendir.”(6/128)
Bu ayette geçen “Allah’ın dilemesi müstesna, ebedi kalmak üzere ateştir.” Hakkında E.H.Yazır şöyle der: “ O ateş, cehennem ateşi, oturacak yeriniz ikametgâhınız, yatağınızdır. Orada insan ve cin hepiniz ebedî olarak kalacaksınız, ancak Allah’ın dilediği müddet müstesna buyrulmayıp da, “dilemesi müstesna” buyrulmasından anlaşılır ki, cehennemde ebedî kalmaktan bu istisna bazı şahıslara değil, bazı zamanlara aittir. Ve beyan olunduğuna göre Allah’ın dilediği bazı zamanlar kâfirler, ateşten çıkarılıp soğuğa, çok soğuğa atılacak, sonra yine ateşe döndürüleceklerdir.”
“Orada çağlar boyu kalacaklardır.”(78/23)
Burada aklımıza şöyle bir soru gelebilir: “ Kur’an’da cennetin ve cehennemin sonsuzluğu anlatılırken;cennet için genellikle ‘halidiyne fiyha ebeden’ ifadesi kullanılırken, cehennem için ise genellikle, sadece ‘halidiyne’ ifadesi kullanılmaktadır.Bu ifadelerden yola çıkarak; cennetin ebedi sonsuz, cehennemin ise sonsuz değil uzun bir müddet (sonlu) olduğu anlaşılamaz mı? Çünkü ‘halidiyne’ kelimesi ‘uzun bir müddet’ anlamına da gelmektedir. Yani Allah’ın cennet için ‘ebeden’ ziyadesini kullanmasının hikmeti ne olabilir?
Cevap olarak deriz ki: ‘halidiyne fiyha ebeden’ ifadesi Kur’an’da hem cennet için (64/9, 65/11, 98/8, 9/100, 9/22, 5/119, 4/122, 4/57 nolu ayetlere bkz.) hem de cehennem için (4/169, 33/65, 72/23 nolu ayetlere bkz.) kullanılmıştır. Aynı şekilde sadece ‘halidiyne’ ifadesi de hem cennet için (2/25, 5/85, 9/89, 18/108, 57/12 nolu ayetlere bkz.) hem de cehennem için kullanılmıştır. O halde ister ‘halidiyne fiyha ebeden’ ifadesi olsun, isterse de ‘halidiyne’ ifadesi olsun her ikiside ‘ebedi-sonsuz’ anlamına gelmektedir. ‘halidiyne’ ifadesine uzak ve şaz anlamı olan ‘uzun bir müddet’ anlamı vermek; kelimenin sık kullanılan yakın anlamına aykırı olduğundan cennet ve cehennemin sonsuzluğuna gölge düşürmektedir. Ki bu da düşünülemez, Kur’an’a aykırıdır.
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
2) Cehennemden Çıkış Yoktur :
Makalemizin asıl konusuna gelmiş bulunuyoruz. Bu güne kadar İslam dünyasının genelinde –ister kitaplarda ister de halk arasında-; günahkar mü’minlerin cehenneme girip cezalarını çekeceklerine ve cezası bitenin cennete gireceğine hatta öyle ki kalbinde zerre kadar iman bulunan bir kimsenin bile cehennemde ebediyyen kalmayıp oradan çıkacağına dair görüş hakim olmuştur.Tabiki bu görüşü ileri sürenlerin Kur’an dışında bir çok akli ve nakli delilleri olmuştur.Mesela bir çok hadiste bu konu işlenmiştir.Hadislerden yola çıkan ve Kur’an’ı gözardı eden bir çok insanda nedense Kur’an’a aykırı olan “ kalbinde zerre kadar iman bulunan bir kimsenin bile cehennemde ebediyyen kalmayıp oradan çıkacağına dair görüşü” benimsemişlerdir. Fakat Allah’ın kitabında cehennemden çıkmaya dair –bırakalım bir,iki ayeti- en ufak bir ip ucu bile yoktur.
“ …. ve onlar artık ateşten çıkamazlar.”(2/167), (22/22), (23/106-108), (25/22), (40/49-50), (90/19-20), (43/74-77) ayetlere bk.
“Cehennem ateşinden çıkmak isterler. Ama oradan çıkacak değillerdir. …” (5/37)
“… ve deve, iğne deliğinden geçinceye kadar onlar cennete giremeyeceklerdir! ….”(7/40)
“… Ne zaman oradan çıkmak isteseler, yine oraya geri çevrilirler ve …”(32/20)
“….. O halde azabı tadın. Çünkü zalimleri kurtaracak yoktur.” (denir).”(35/37)
“… Artık bugün onlar, ateşten çıkarılmayacaklar ve kendilerinden özür dilemeleri de kabul edilmeyecektir.”(45/35)
“Ya üzerine azab kelimesi hak olmuş kimse de mi (böyledir)? Artık o ateşteki kimseyi sen mi çıkaracaksın?” (39/19)
Yani ‘Ey insanlar! Yorumlarınız, te’villeriniz, ictihadlarınız,vs. ile ateşteki kimseyi çıkarmaya gücünüz yetmez.Buna ancak Allah’ın gücü yeter ki Allah ise vaadinden (cehennemden çıkılamayacağına dair sözünden) dönmez.
“…..Allah: “Sizin ikametgahınız, Allah’ın dilemesi müstesna, ebedi kalmak üzere ateştir. Şüphesiz Rabbin hikmet sahibidir, her şeyi bilendir.”(6/128) ayetini bu bağlamda anlamak gerekir.
Ayetlerde gayet açıktır ki; cehennemden çıkış imkansızdır.Fakat geleneğimizdeki bu yanlış inanışın, biraz İslam tarihi karıştırıldığında Kur’an’dan değil de siyasi ve itikadi fırkalaşma sonucunda ortaya çıktığına şahit olursunuz.Bakın bu konuda M.Ebu Zehra Mezhepler tarihi s.130-133 de söylediklerinden; müslüman alimlerimiz bu konuda Kur’an’a göre değil de sapık mürcie mezhebinden etkilendiği ve hatta onların yolunu takip ettikleri anlaşılıyor.Yani sırf bir gurup, büyük günah işlemiş müslümanı kurtaralım derken Kur’an dışı bir inanışa sebep olmuşlardır.Bu inanç, aynı zamanda da ucuz cennet mantığına yol açmıştır. “Nasıl olsa eni sonunda cezamı çekip cennete gideceğim, kalbinde zerre kadar imanı olan cehennemde ebediyen kalmayacakmış,şimdilik günah işleyeyim de sonra cezamı çeker cennette keyfimi sürerim.” Mantığıyla hareket etmeye sebep olmaktadır.
Burada şöyle bir soru akla gelebilir: Bu durumda 20.yy. Müslümanları; önceki alimlerin görüşleri doğrultusunda mı yoksa Kur’an bütünlüğü içerisinde mi bu konuya inanacaklardır? Bu sorunun cevabı elbette ki Kur’an doğrultusunda olmalıdır. Çünkü; şüphesiz, yanılmaz, değişmez tek kaynağımız Kur’an, bu konuda gereken en doğru bilgiyi vermiş ve buna inanmamızı istemiştir.
Bizden önceki alimler gerek isabet ederek gerekse yanılarak bir çok konuda devirlerinin şartlarına göre görüşlerini bildirdiler.İster isabet ettikleri ister de yanıldıkları görüşleri birer ictihattır, kabul de edilebilir, red de edilebilir.Bu içtihatları ise, ona inanları bağlar ve mutlak doğru demek değildir.Mutlak doğru ancak Allah’ın ayetleridir. Allah beni–falan müctehide göre değil- Kur’an’dan hesaba çekecektir.
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet

Kısacası; Geleneğimizdeki konuyla ilgili içtihadlar, görüşler doğru da yanlış da olabileceğinden; inançta şüpheye yer olmayacağına inandığım için şüphesiz delil olan Kur’an’a göre inanıyorum. “Biz önceki alimler kadar bilemeyiz” gibi tutucu, karamsar,donuk,gerici bir görüşe de aldırmayarak “ Allah Kur’an’ı bana indirmiş,beni onunla imtihan edecek, onu anlayıp yaşamak ve inancımı O’na göre düzeltmek zorundayım ki imtihanı başarayım.Zaten Peygamberim (s.) de böyle yapıyordu ve Kur’an’ı yaşayarak bize bunu emrediyordu:
“İnsanlar tek bir ümmetti. Ayrılmaları üzerine Allah, rahmetinin müjdecileri ve azabının habercileri olmak üzere peygamberler gönderdi ve beraberlerinde hak ile ilgili kitap indirdi ki, insanların, aralarında ihtilaf ettikleri şeyler hakkında hakem olsun. Bunda da sırf o kitap verilenler, kendilerine bunca deliller geldikten sonra tuttular, aralarındaki hırs ve kıskançlık yüzünden anlaşmazlığa düştüler. Bunun üzerine Allah kendi izniyle, iman edenleri, onların hakkında anlaşmazlığa düştükleri hakka, ulaştırdı. Allah, dilediğini doğru yola iletir.”(2/213)
“Kitap ehli, ancak kendilerine apaçık delil geldikten sonra ayrılığa düştüler. Halbuki onlar, dini sadece Allah’a tahsis ederek, Allah’ı birleyerek, ancak Allah’a ibadet etmekle, namazı kılmakla ve zekatı vermekle emrolunmuşlardır. İşte dosdoğru din budur.”(98/4-5)
“Kitap ehlinden öyle bir güruh da vardır ki, siz onu kitaptan sanasınız diye, dillerini kitaba doğru eğip bükerler. Halbuki o, kitaptan değildir. “Bu, Allah katındandır.” derler; oysa o, Allah katından değildir. Allah’a karşı, kendileri bilip dururken, yalan söylerler. İnsanlardan hiçbir kimseye, Allah kendisine kitap, hüküm ve peygamberlik verdikten sonra, kalkıp insanlara: “Allah’ı bırakıp bana kul olun.” demesi yakışmaz. Fakat onun: “Öğrettiğiniz ve okuduğunuz kitap gereğince Rabb’e halis kullar olun” (demesi uygundur).Ve O size: “Melekleri ve peygamberleri tanrılar edinin.” diye de emretmez. Siz müslüman olduktan sonra, size hiç inkârı emreder mi?”(3/78-80)
“Ey Peygamber! Eşlerinin rızasını arayarak Allah’ın sana helâl kıldığı şeyi niçin sen kendine haram ediyorsun? Allah çok bağışlayan çok esirgeyendir.”(66/1) Konuyla ilgili : 3/161.164 , 5/67, 7158, 8/64,66/1 nolu ayetlere bakılabilir.
Bu ayetlerden anlaşılan net bir sonuç şudur: Peygamberimiz kesinlikle Kur’an’a aykırı,Kur’an’da olmayan, Kur’an’a rağmen bir inanç-din yaşamamış,anlatmamıştır.Peygamberimiz(s) Kur’an’da ne varsa onu yaşarak göstermiştir (İşte bu hikmet veya sünnettir).Kur’an’ın helalini haram,haramını helal yapmamıştır.Kur’an’daki İnanç esaslarına ekleme ve çıkarma yapmamıştır.Aksi halde (Kur’an’a aykırı, hadis zannedilen sözlerde olduğu gibi inanmış ve yaşamış olsaydı) haşa!! Apaçık olan bu ayetlere aykırı davranmış ve Kur’an’dan farklı bir din tebliğ etmiş olurdu. Ki bu Allah’ın şerefli peygamberi hakkında düşünülemeyecek ( aptalca ) bir şey olurdu.
SONUÇ :
Allah’ın kitabı Kur’an’ı Kerim’de ve Peygamberimiz (s)’in sünnetinde “ Cehennemden Çıkışın olmadığı ” ; geleneğimizde ki, cehennemden çıkışa dair yanlış inancın ise “ sapık mürcie mezhebi” nin etkisiyle yayıldığı ve ehlisünnet denilen görüşü bile derinden etkilediği, fakat bu inancın Kur’an ve Sünnet’e aykırı olduğu görülmüştür.
Her şeyi, her zaman en doğru bilen Allah (c.c.)’tır.
 
Üst Alt