Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Cenâb-ı Hak bizim bu dünyada nasıl hareket edeceğimizi biliyor.

seyfullah putkýran

New member
Katılım
30 Eyl 2005
Mesajlar
5,807
Tepkime puanı
205
Puanları
0
Yaş
40
Konum
Ruhlar Aleminden
Web sitesi
www.tevhidyolu.net
Cenâb-ı Hak bizim bu dünyada nasıl hareket edeceğimizi biliyor. Emirlerine uyup uymayacağımızı da biliyor. İmtihana neden lüzum görüyor da bizi dünyaya gönderiyor.
Evet, Allah nasıl hareket edeceğimizi biliyor, bununla beraber imtihan etmek için dünyaya gönderiyor, tâ sırtımıza yüklediği mükellefiyetlere istidat ve kabiliyetlerimizi inkişaf ettirelim. Evet, O bizi yaratırken, tıpkı ma'denler gibi yaratmıştır. Bakır ma'deni, kömür ma'deni, demir ma'deni, altın ma'deni, gümüş ma'deni.

Bunu, herşeyi varedip geliştiren Rabbimiz olarak yapmış. Nasıl bir sanatkârın mimarî ve estetik gibi kabiliyetleri, mehâretleri olur. Ve o, bu sanat eseriyle görünüp bilinmeyi arzu eder. Aynen onun gibi; Cenab-ı Hakk'ın da birçok isimleri ve bunların tecellîsi olarak sanatları vardır. İşte, bu çeşit çeşit sanatlannı insanların nazarlanna arzetmek için, bu meşhergâhı açarak gizli güzelliklerini izhâr buyurmuştur.

Daha açık ifadesiyle, kömür ma'deninde isimler nasıl tecellî ediyor; demirde, altında, gümüşte nasıl kendisini gösteriyor; sonra insanın müdâhalesi ile som altında, som gümüşte; mamûl demirde nasıl tecellî ediyor. Ve, bir adım atmakla, kömürün elmas olmasında nasıl kendisini göstereceğini nazarımıza arzetmek için, çeşitli derece ve kademelerde isimlerinin cilvelerini sergiliyor ve böylece, kendisini tam tanıyabilmemize, tam bir fikir edinmemize imkân veriyor. Evet, herşeyi yapan O'dur. Hem de, her şeyden binlerce meyve verdirerek...

Neticede onun bu icraatıyla insanlar tasafi ediyor, saflaşıp berraklaşıyor ve cennete ehil hâle geliyor. Yani ma'denler altın oluyor, elmas oluyor; gümüş oluyor. Bu hususta Efendimiz (S.A.V.) bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyııruyorlar: "İnsanlar tıpkı ma'den gibidirler. Câhiliyede hayırlı olanı, İslâmiyette de hayırlıdır. Yani, câhiliyede izzetli, onurlu Ömer, İslâmiyet'te de, vakârlı, ciddiyetli, gönül sahibi, azametli ve aziz ÖMER... Birinde, oldukça sert, oldukça haşin ve istediğini yaptırtan; öbüründe tevâzu kanatlan yerlere kadar ve insanların ayağının altında; fakat kâfirlere, fâcirlere karşı azîm, cesim bir Ömer!.. Câhiliye devrinde ma'den olarak nasılsa İslâmiyet'te de öyle.. Onun için atak, canlı, kanlı insanlar gördüğümüzde arzu ederiz ki, müslüman olsunlar... Çünkü câhiliyede aziz olan, İslâmda da aziz olacaktır.

İslâm insan unsuru olan bu ma'deni ele alır. Yoğurur; olgunlaştırır; som altın hâline getirir. Sahabi böyle som altın hâline gelmişti. Sonraları, değer ve ayar düşmeye başladı. 22 ayar, derken 21, 20, 18, 17, 15... Yirminci asırda müslümanlar arasında 1 ayara kadar düşenler de oldu. Evet bu asır, o kadar cürûfu, züyûfu fazlalaşmış bir asır!..

Demek ki biz, dünyada imtihana tâbi tutuluyoruz, tasaffî edelim... Bu arada Allah (C.C) ne yolla sâfileşeceğimizi biliyor da bizi imtihana tâbi tutuyor. -Hâşâ- O bilmediği şeyi bizden öğrenmek için değil. Yani O, bizi bizimle imtihan ediyor. Daha doğrusu biz kendi kendimizle imtihan oluyoruz.

Evet, biz cehd ve sa'y ettiğimiz, tasaffî etme yolunda bulunduğumuz; demir ma'deni isek demir olma; altın ma'deni isek, altın olma sevdâsına tutulup yoluna girdiğimiz.. evet, böyle bir gayretimiz olduğu takdirde Rabbimizin ezelde bildiği şeyin ortaya çıkmasına vesile olmuş bulunacağız. Ve, işte biz, bunlarla kendi kendimizi imtihan edip O'nun Yüce huzuruna kendi durumumuzla çıkacağız. Kur'ân'ın ifâde ettiği gibi "O gün onların elleri ayakları -ilâve edelim,- gözleri kulakları, dilleri, dudakları aleyhlerinde şehâdet edecek." Sen de bunu biliyorsan kendi kendinle imtihan olduğunu anlarsın. Allah (C.C) senin durumunu -hâşâ- öğrenmek için imtihan etmiyor. Bilâkis seni sana gösteriyor ve seni, seninle de imtihan ediyor.

Herşeyin iyisini O bilir.
 
A

aktifus

Guest
Soru güzel ama malesef burada bir cevap yok.
Neticede onun bu icraatıyla insanlar tasafi ediyor, saflaşıp berraklaşıyor ve cennete ehil hâle geliyor.
dedikten sonra bağlantısız ve açıklamasız bir şekilde
Demek ki biz, dünyada imtihana tâbi tutuluyoruz, tasaffî edelim...
diyorsunuz. Aslında cevabı verdiniz ama bu cevap istediğiniz türden(sınav'ı kanıtlayan) bir cevap değil tam tersine yani hayatın amacı berraklaşmaktır/tekamüldür diyen bir cevap.
Tekamül aldığınız her nefeste gerçekleşmektedir. İnsanlık hangi anlayış düzeyindeydi şimdi nerelere geldi ve şimdi nerelere gdiyor görebiliyor muyuz?
 

seyfullah putkýran

New member
Katılım
30 Eyl 2005
Mesajlar
5,807
Tepkime puanı
205
Puanları
0
Yaş
40
Konum
Ruhlar Aleminden
Web sitesi
www.tevhidyolu.net
Soru güzel ama malesef burada bir cevap yok.

dedikten sonra bağlantısız ve açıklamasız bir şekilde

diyorsunuz. Aslında cevabı verdiniz ama bu cevap istediğiniz türden(sınav'ı kanıtlayan) bir cevap değil tam tersine yani hayatın amacı berraklaşmaktır/tekamüldür diyen bir cevap.
Tekamül aldığınız her nefeste gerçekleşmektedir. İnsanlık hangi anlayış düzeyindeydi şimdi nerelere geldi ve şimdi nerelere gdiyor görebiliyor muyuz?
herkes görmek istediği gibi görüyor...

Araf
(163) Onlara, o denizin bir iskelesi olan o şehrin başına gelenleri sor! O vakit cumartesi yasağına riayet etmiyorlardı. Cumartesi tatili yaptıkları gün balıklar, yanlarına akın akın geliyorlardı. Cumartesi tatili yapmayacakları gü ise gelmiyorlardı. İşte Biz onları günah işlemeleri sebebiyle böyle sınava çekiyorduk!


Muminun
(30) İşte bunda birçok ibretler vardır ve gerçekten Biz, pek sınavcıyızdır.
 
A

aktifus

Guest
herkes görmek istediği gibi görüyor...

Araf
(163) Onlara, o denizin bir iskelesi olan o şehrin başına gelenleri sor! O vakit cumartesi yasağına riayet etmiyorlardı. Cumartesi tatili yaptıkları gün balıklar, yanlarına akın akın geliyorlardı. Cumartesi tatili yapmayacakları gü ise gelmiyorlardı. İşte Biz onları günah işlemeleri sebebiyle böyle sınava çekiyorduk!


Muminun
(30) İşte bunda birçok ibretler vardır ve gerçekten Biz, pek sınavcıyızdır.

Buradaki sınav kelimesi olmasına rağmen daha çok öğretme amacının olduğu açık.

Cumartesi yasağına uymadığı için balık vermeyen Allah bugün şirk koşan, oğul isnat eden ABD ve AB gibi hristiyan ülkelerinden ve güneşe tapan Japonya'dan Koreden neyi esirgemektedir?
Bir de müslüman ülkelerin düştüğü fakirliğe, uğradıkları işgallere bakın. Yoksa Allah müslüman olmamamızı mı istiyor? Tabi bunada sınav diyebilirsiniz ama ben aklını işletmeyen toplumların sonu diyorum. Başınıza gelen iyi veya kötü olaylardan siz sorumlu değil misiniz?
 
A

aktifus

Guest
Hak zenginde değildir. Fakr kalan haksız olduğu için fakir kalmamıştır. Dediğin gibi akılsızlıktan ve imanın zayıflığındandır. Dalalete düşmektendir.
Ancak başımıza gelen iyilik Allah'tan kötülük kendi kusurumuzdandır.
Şer başka kötülük başka. Bazen şer görünen hayır çıkabiliyor. Ancak kötülükte hayır yoktur.

Zenginlik çalışmakla olur.
İmanı zayıf olsa da insanlar,devletler zengin olunabilir.
Başımıza gelen iyi/kötü, hayır/şer herşey bizim tekamülümüz içindir. Hepsi Allah'ın yarattığı bu tekamül sistemi içinde otomatik olarak gerçekleşir ve bizi olduğumuzdan daha üst seviyelere taşımaya çalışır.
 

steepstone

New member
Katılım
1 Şub 2007
Mesajlar
8
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
doğru değişmezdir

doğru değişmezdir

Aktifsu arkadaşımız olayı çok net olarak oraytaya koymuştur
 
Üst Alt